> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Uğursuzluğun aslı var mı ?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Uğursuzluğun aslı var mı ?  (Okunma Sayısı 937 defa)
19 Ekim 2010, 17:37:48
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 19 Ekim 2010, 17:37:48 »



Uğursuzluğun Aslı Var mı?


Saf ve temiz İslâm inancı, fal, medyumluk, kehanet, uğursuzluk gibi her türlü hurafe ve boş âdetlerden uzaktır. Hiçbir faydası olmayan, aksine, Müslümanların sağlam inançlarına zarar veren, kişinin hak ve hakikate olan bağlılığını zedeleyen inançlar hiçbir şekilde hoşgörü ile karşılanmaz, onların yayılmasına göz yumulmaz.
İslâm nuru doğmadan önce bilhassa Araplar arasında o kadar hurafe ve mânâsız inançlar kol gezmekteydi ki, insanlar en ciddi ve hayatî meselelerini bile uydurdukları şeylere göre düzenlerlerdi. Resul-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.), Araplar tarafından “nass” gibi kabul edilen her türlü boş ve mânâsız alışkanlık ve inançlarla mücadele etti, insanları onlardan vazgeçirmeye çalıştı. Bir hadis-i şerifte “Hastalığın bir başkasına (Allah'ın takdiri olmaksızın) geçmesi, uğursuzluk, baykuş(un ötmesi), karındaki yılan diye bir şey yoktur” buyurarak o zamanlar yaygın halde bulunan yanlış inançların asıl ve esaslarının olmadığını bildirdiler.
Yine Cahiliye Arapları baykuşun, ölünün ruhundan meydana geldiğine, insanın karnında bir yılanın bulunduğuna ve acıkınca insanı öldürdüğüne inanırlardı. İşte, hadis-i şerifte bunların bir mânâ ve tesirinin bulunmadığı, bir zarar ve menfaatinin de olmadığı belirtilir.
Uğursuzluk görüşü ne ilimle, ne de akıl ve gerçekle bağdaşmaz. Sadece kişinin bazı zaaflarına yenik düşmesinden ve o zaafın arkasından sürüklenerek vehmini doğrulamak için bahane aramasından ibarettir. Çünkü bir şeyi uğursuz saymakta belâyı beklemek vardır.
Meselâ bacasına baykuş konan adam başına bir belâ geleceği zannına kapılır ve onu bekler. Burada İlâhî rahmetten ümidi kesme olduğu gibi, kadere imanın zayıflığı da ortaya çıkar.
Bir şeyi uğursuz sayarak ondan fayda ve zarar beklemek doğru değildir. Zira her türlü fayda ve zarar ancak Allah'ın takdiriyle meydana gelmektedir.
Her memlekette ve her bölgede halk tarafından farklı ve değişik şeyler uğursuzluk alâmeti sayılmaktadır. Meselâ köpeğin ulumasını, merkebin anırmasını, geceleri baykuşun ötmesini uğursuz sayan yerler olduğu gibi, bazı günler temizlik yapmayı, tırnak kesmeyi ve çamaşır yıkamayı uğursuz gören bölgeler de vardır. Bunlar da hadiste zikredilen hususlara benzemektedir. Aslı astarı olmayan inançlardır.
Bu lüzumsuz inançları hoş karşılamayan Peygamberimiz (a.s.m.), “İslâmda teşeüm yoktur, en hayırlısı tefeüldür” buyurarak teşeümün, yani bazı şeyin uğursuzluğuna inanmanın mânâsızlığını ifade ederken, uygun ve müsbet olanı da bildirir. Ebû Hüreyre'den (r.a.) gelen bir rivayete göre, “Peygamber (a.s.m.) güzel tefeülden hoşlanır, bir şeyi uğursuz saymaktan hoşlanmazdı.”
“Tefeül” bir şeyi hayra yormak mânâsına gelmektedir. Tefeülün misâlini Peygamberimizde (a.s.m.) görmemiz mümkündür. Nitekim Hudeybiye Sulhunda müşrikler, Müslümanları zor durumda bırakmışlardı. O sırada müşrikler tarafından anlaşma için Süheyl ibni Amr'ın başkanlığında bir heyetin gelmekte olduğu duyulunca, Resul-i Ekrem (a.s.m.) kolaylık ve yumuşaklık ifade eden “Süheyl” adıyla tefeül ederek Ashabına “Artık işimiz kolaylaştı” buyurmuştur.
Yolculuğa çıkan bir kimsenin, yolda “Salim” diye birisinin çağırıldığını duyduğunda bunu yolculuğunun selâmetle geçeceğine yorması, hasta bir kişinin doktora giderken yolda “Salim” isminin çağrıldığını duyarak bunu hastalıktan kurtulacağına tevil etmesi birer tefeüldür.
Resulullah'ın (a.s.m.) tefeülü sevmesi, sonuç itibarıyla Allah Teâlâdan bir hayır ve fayda ummayı gösterdiği içindir. Çünkü insanın kuvvetli ve zayıf bir sebepten dolayı Allah'tan bir fayda beklemesi hayırdır. Fakat Allah'tan tamamıyla ümidini keserse, bu kendisi için şer olur.
İnsanın bir işin hayır veya şer olup olmadığını, menfaat veya zararını kestiremediği, yapıp yapmamada tereddüt ettiği meselelerde bazı şeyleri uğursuz sayarak ona göre hareket etmek yerine istişarede bulunması, ehil kimselerin görüşünü alması tavsiye edilir.
Ayrıca hadiste geçen istihare namaz ve duâsına başvurabileceği de söylenmiştir. Böylece zor durumlarda istihare ruha ferahlık veren İlâhî bir çaredir.



Mehmet PAKSU
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Uğursuzluğun aslı var mı ?
« Posted on: 20 Nisan 2024, 03:53:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Uğursuzluğun aslı var mı ? rüya tabiri,Uğursuzluğun aslı var mı ? mekke canlı, Uğursuzluğun aslı var mı ? kabe canlı yayın, Uğursuzluğun aslı var mı ? Üç boyutlu kuran oku Uğursuzluğun aslı var mı ? kuran ı kerim, Uğursuzluğun aslı var mı ? peygamber kıssaları,Uğursuzluğun aslı var mı ? ilitam ders soruları, Uğursuzluğun aslı var mı ?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes