> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Ubudiyetin ruhu duâ ve sırları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ubudiyetin ruhu duâ ve sırları  (Okunma Sayısı 1269 defa)
06 Ekim 2010, 16:55:29
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 06 Ekim 2010, 16:55:29 »



Ubudiyetin Ruhu: Duâ ve Sırları

  Giriş

Kudreti sonsuz Yüce Yaratıcı’ya iman ve teslimiyetle, kulluk şuuru içinde, acz ve zaafını hissederek, fakr ve ihtiyaçlarını arz etmeye duâ denilir. Duâ hakkında söylenen sözler incelendiğinde iman, kulluk, acz ve fakr hususlarının açık ve zımnî her duâ tanımında bulunduğu görülür. Duâ, imanın neticesidir. Duânın yerine getirilişi ibadettir. Duânın kaynağı insandaki acz ve zaaf halidir. Fakr ve ihtiyaçlar ise duânın söze ve fiile dökülüp ifade edilişine vesile olur.

Bir çok İslâm mütefekkiri gibi Bediüzzaman hazretleri de duâ üzerinde önemle durmuş, duâyı yalnızca irade sahibi varlıkların sesli yakarışı şeklinde değil kainattaki bütün varlıkların ortak lisanı olarak görmüştür. Bediüzzaman’a göre Cenab-ı Hakk’a ulaştıran en güvenilir yol “acz, fakr, şefkat ve tefekkür yoludur.” Duâ konusunu da bu dört esas çerçevesinde ele almış, bazı mutasavvıfların “aşk”a dayalı yol ve duâlarına karşılık “acz, fakr, şefkat ve tefekkür” yolunu tercih edişini, “Cenab-ı Hakk’a vâsıl olacak tarikler pek çoktur. Bütün hak tarikler Kur’ân’dan alınmıştır. Fakat tariklerin bazısı, bazısından daha kısa, daha selâmetli, daha umumiyetli oluyor. O tarikler içinde, kâsır fehmimle Kur’ân’dan istifade ettiğim acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür’ tarikidir.” sözleriyle dile getirir. Zira aczin insanı, kulluk yoluyla “mahbubiyete” ulaştırması, “fakr”ın da Rahmân ismine kavuşturması aşk yolundan daha kolay ve daha tehlikesizdir (26. Söz, Zeyl).

Cenab-ı Hakk karşısında acz ve fakrını hissetmek, duânın esasıdır. Fıtrattaki acz ve fakr duygularının harekete geçirilmesi duânın gayesi olduğu gibi, insanı duâya sevk eden de acz ve fakrdır. Bediüzzaman hazretlerine göre duânın ilk ve en önemli delili, Cenab-ı Hakk’a imandır. Duâ, hem imana ulaştıran bir vesile hem de imanın sonucudur. Duânın ikinci delili insanın fıtraten âciz ve muhtaç olmasıdır. Üçüncü delili ise, Cenab-ı Hakk’ın hitabı ve “Duâ edin!” emridir. Duânın ibadet olması Kur’ân-ı Kerim’in emri olması cihetiyledir. Emirler kayıtlanmadıkları sürece vücub ifade ettiklerinden dolayı bütün inananlara duâ etmek vaciptir. O, bu hususu şöyle dile getirir: “İman, duâyı bir vesile-i kat’iye olarak iktiza ettiği ve fıtrat-ı insaniye onu şiddetle istediği gibi, Cenâb-ı Hak dahi, “De ki: Duânız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki?” (Furkân sûresi, 25/77) ferman ediyor. Hem “Bana duâ edin ki size karşılık vereyim” (Mü’min sûresi, 40/60) emrediyor (23. Söz, 1. Mebhas).

Duâ ubudiyetin en büyük sırrıdır. İnsan, acz ve fakrını duâ ile Rabbine arz eder. Bu yönüyle duâ hadis-i şerifte buyrulduğu gibi “ibadetin özüdür” (Tirmizî, “Duâ”, 1). Bediüzzaman hazretleri, “Duâ bir sırr-ı ubudiyettir. Ubudiyet ise, hâlisen livechillâh olmalı. Yalnız aczini izhar edip, duâ ile O’na iltica etmeli, rububiyetine karışmamalı.” (23. Söz, 1. Mebhas) diyerek duânın, kulluk sırrı olduğunu ifade eder. Bir başka yerde “Duâ bir sırr-ı azîm-i ubudiyettir. Belki ubudiyetin ruhu hükmündedir.” diyerek, duânın ibadetin özü olduğunu bildiren hadise işarette bulunur (24. Mektup, 1. Zeyl). Ruh bulunmadığında yalnızca cansız ceset kaldığı gibi ibadetleri tam bir teslimiyet, acz ve fakr duygusu içinde Cenab-ı Allah’a arz etme düşüncesi bulunmadığı zaman ibadetten geriye yalnızca şekil kalacaktır. Nitekim ünlü hekim Alexis Carrel, “Duâ, durumunu arzetme ve isteklerini sıralamanın çok üstünde, yücelere varan bir şeydir. İnsan, duâyla her şeyin yaratıcısı ve sahibi olan Allah’a O’nu sevdiğini, O’nun nimetlerine şükrettiğini ve O’nun iradesi doğrultusunda her zaman hareket etmeye hazır olduğunu gösterir.” (Duâ 1999, s. 36) diyerek, duânın ubudiyet yönüne dikkat çekmiştir.



İmanın Vesile ve Neticesi Duâdır

Duâ, insana samimi ve katışıksız tevhid inancı kazandırır. Bediüzzaman’ın ifadesiyle: “Duâ eden adam anlar ki, Birisi var, onun hâtırât-ı kalbini işitir, her şeye eli yetişir, her bir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, fakrına medet eder.” (23. Söz, 5. Nokta). Aslında duâlarımızla biz, beşerî isteklerimizin gerçekleştirilmesinden daha çok, Rabbimize kulluğumuzu arz eder, O’na olan saygımızı, güvenimizi ve O’nun gücünün her şeye yettiğini itiraf eder; son noktayı bazen bir sükûtla, bazen de –esbâba tevessül mülâhazası mahfuz– her şeyi O’ndan bekleme durumunda bulunduğumuzu vurgulama adına: “Ne hâlimiz varsa hepsi de Sana ayân/ Duâ, kapı kullarından miskince bir beyan..” manâsına hâl-i pür-melâlimizi dile getiririz. İnanan bir insan ellerini açıp yakarışa geçince, kendisini gören, soluklarını duyan, içinden geçenleri bilen ve iniltilerini değerlendiren her şeye Kâdir, her şeye Hâkim, istediğini istediği gibi yapan, yaptığı her şeyde farklı hikmetler gözeten birinin var olduğunu düşünür; O’nun merhameti, iradesi, meşieti sayesinde her şeyin üstesinden gelebileceği inancıyla gerilir ve en karanlık anlarında bile sürekli huzur yudumlar, itminan soluklar ve ümitle oturur-kalkar. Bu çerçevede günde birkaç defa O’na yönelmek, kalbin gözü-kulağıyla fizik ötesi şeyleri görüp işitmeye çalışmak o kadar derin ve anlamlıdır ki, bir kere bu mazhariyeti duyup tadan birinin, bir daha da o kapıdan ayrılması düşünülemez (Gülen 2000, s. 251, 55).

Duâ, aynı zamanda gerçek tevhid inancının bir neticesidir. Duâ konusuna tahsis ettiği 24. Mektub’un birinci Zeyl’inde Bediüzzaman şöyle yazar: “Duâ ubudiyetin ruhudur ve hâlis bir imanın neticesidir. Çünkü duâ eden adam duâsıyla gösteriyor ki: ’Bütün kâinata hükmeden birisi var ki, en küçük işlerime ıttılaı var ve bilir. En uzak maksudlarımı yapabilir. Benim her halimi görür, sesimi işitir. Öyleyse, bütün mevcudatın bütün seslerini işitiyor ki, benim sesimi de işitiyor. Bütün o şeyleri O yapıyor ki, en küçük işlerimi de Ondan bekliyorum, Ondan istiyorum’. İşte, duânın verdiği hâlis tevhidin genişliğine ve gösterdiği nur-u imanın halâvet ve sâfiliğine bak, “De ki: Duânız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki?” (Furkân sûresi, 25/77) sırrını anla ve “Rabbiniz buyurdu ki: Bana duâ edin, size karşılık vereyim.” (Mü’min sûresi, 40/60) fermanını dinle.” Yine aynı bahiste duâ ile elde edilen sonuçları “latîf, leziz ve hazır bir meyveye” benzeterek “Duâ eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli her şeye yetişir.” diyerek Cenab-ı Hakk’ın onun bütün hallerini bildiği gibi, keremiyle bütün ihtiyaçlarını da yerine getireceğini vurgular. Böylece insan, kendini Cenab-ı Hakk’ın huzurunda tasavvur ederek, tam bir teslimiyet ve gönül rahatlığıyla O’na tevekkül eder.

Bediüzzaman, yağmur namazında yapılan duânın imanın hakikatini, çocukların dahi anlamasına vesile olduğunu söyler ve şöyle der: “Yağmur namazının zahir neticesi yağmurun gelmesidir; fakat asıl hakikî, en menfaatli neticesi ve en güzel ve tatlı meyvesi şudur ki: Herkes o vaziyetle anlar ki, onun tayınını veren babası, hanesi, dükkânı değil; belki onun tayınını ve yemeğini veren, koca bulutları sünger gibi ve zemin yüzünü bir tarla gibi tasarrufunda bulunduran bir Zat, onu besliyor, rızkını veriyor. Hattâ en küçücük bir çocuk da, daima aç olduğu vakit validesine yalvarmaya alışmışken, o yağmur duâsında, küçücük fikrinde büyük ve geniş bu manâyı anlar ki: Bu dünyayı bir hane gibi idare eden bir Zat, hem beni, hem bu çocukları, hem validelerimizi besliyor, rızıklarını veriyor. O vermese, başkalarının faydası olmaz. Öyleyse O’na yalvarmalıyız der, tam imanlı bir çocuk olur (Risale-i Nur Külliyatı, Emirdağ Lâhikası, II, 1688-9).

İnanan insanın esas vazifesi duâdır. Bediüzzaman’ın ifadesiyle “İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. Öyleyse, insanın vazife-i asliyesi, iman ve duâdır.” Duâ fıtratın gereğidir. İnsan fıtratı ilim, duâ ve ubudiyet ile tekemmül eder. Bediüzzaman, mahiyet ve istidat itibarıyla her şeyi ilme bağlar; gerçek ilimlerin kaynağının da Allah’ı bilmek ve O’na iman etmek olduğunu söyler. İnsan, yaratılış gayesi olan iman hakikatine ise duâ ile ulaşır. Kimin merhametiyle böyle hikmetli idare olunuyorum? Kimin keremiyle böyle şefkatle terbiye ediliyorum? Nasıl birisinin lütuflarıyla böyle nezaket ve ihtimamla besleniyor ve idare ediliyorum? sorularının cevapları, insanı esas vazifesi olan imana ulaştırır. İnsan, binde birisini dahi yerine getirmekten âciz kaldığı ihtiyaçlarını, bütün ihtiyaçları yerine getiren Zat’tan acz ve fakr lisanıyla yalvararak ister. İnsanın esas vazifesi, “Aczin ve fakrın cenahlarıyla makam-ı âlâ-yı ubudiyete uçmaktır. Demek, insan bu âleme ilim ve duâ vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir.” (23. Söz, 4. Nokta).

Duâ insanı iman hakikatine ulaştırdığı gibi duâların kabulü ve kabul keyfiyeti de Cenab-ı Hakk’ın varlığının delillerindendir. Tohumların ve benzeri maddelerin istidatlarıyla, hayvanların fıtrî ihtiyaçlarıyla ve zorda kalanların ıztırar lisanıyla yaptıkları duâların kabul edilmesi O’nun varlığının delilerindendir. Bediüzzaman, “İşte, bu nihayetsiz duâların bilmüşahede kabul ve icabeti, her biri vücuba ve vahdete şehadet ve işaret ettikleri gibi, mecmuu, büyük bir mikyasta, bilbedâhe, bir Hâlık-ı Rahîm ve Kerîm ve Mücîbe delâlet eder ve baktırır.” diyerek, duânın kabulünün tevhid delillerinden olduğunu ifade eder (33. Söz, 4. Pencere).


Ubudiyetin Ruhu Duâdır

Bir hadislerinde Peygamberimiz, sallallahu aleyhi ve sellem, “Allah, kendisinden bir şey istenilmesini sever. İbadetin en faziletlisi, insanın (duâ edip de duâsının neticesinde) sı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ubudiyetin ruhu duâ ve sırları
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:59:58 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ubudiyetin ruhu duâ ve sırları rüya tabiri,Ubudiyetin ruhu duâ ve sırları mekke canlı, Ubudiyetin ruhu duâ ve sırları kabe canlı yayın, Ubudiyetin ruhu duâ ve sırları Üç boyutlu kuran oku Ubudiyetin ruhu duâ ve sırları kuran ı kerim, Ubudiyetin ruhu duâ ve sırları peygamber kıssaları,Ubudiyetin ruhu duâ ve sırları ilitam ders soruları, Ubudiyetin ruhu duâ ve sırları önlisans arapça,
Logged
06 Ekim 2010, 19:30:59
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 06 Ekim 2010, 19:30:59 »

ALLAHIM Bizi affet Bizi kendine kul kabul et..Emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanetinde emin kıl!...Çok kapsamlı ve güzel bir çalışma olmuş..Rabbim emeğinizi zayi etmesin inşaallah..VE Her iki cihanda da yar ve yardımcınız olsun..AMİN
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

06 Ekim 2010, 21:34:21
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #2 : 06 Ekim 2010, 21:34:21 »

ALLAHIM Bizi affet Bizi kendine kul kabul et..Emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanetinde emin kıl!...Çok kapsamlı ve güzel bir çalışma olmuş..Rabbim emeğinizi zayi etmesin inşaallah..VE Her iki cihanda da yar ve yardımcınız olsun..AMİN

Esselamu aleykum ; hayirli ve güzel duaniza can-i gönülden amin ecmain insaAllah..Rabbim (c.c.) sizden de razi olsun..Rabbim'e emanet olunuz..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes