> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Tevekkülün kavramı Allah a ısmarlamaktır
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tevekkülün kavramı Allah a ısmarlamaktır  (Okunma Sayısı 1749 defa)
04 Ocak 2011, 18:56:24
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 04 Ocak 2011, 18:56:24 »



Tevekkülün Kavramı, Kendini Allah ' a Ismarlamaktır...


Tevekkül’ kavramı, kendini Allah’a ısmarlamak, O’na teslim etmektir. Ömer (R.A):Allah resulü (SAV)in şöyle dediğini duydum,dedi:

‘Eğer siz Allah’a tevekkül (gereği gibi güvenmek) etseydiniz, Allah (c.c) kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıktıkları halde akşam dolu kursaklarla dönerler.’

‘Tevekkül’ kavramı, kendini Allah’a ısmarlamak, O’na teslim etmektir. Hadiste: “Allahumme la tekilna ila enfusina tarfata ayn: Allah’ım bizi bir göz kırpması zaman kadar dahi nefsimize teslim etme!” aynı kökten olan ‘tekilna’ teslim anlamına gelmektedir.

O halde tevekkül, Müslüman’ın başvurduğu sebeplerden sonuç beklememesi onlara asla güvenmemesi, onlara başvurmayı sadece Allah’a itaat adına olduğunu düşünüp bütün işlerin sonucu, karara bağlanma mercii ancak Allah (c.c) olduğu inancına sahip olması demektir.

Konu edindiğimiz hadisi şeriften şunu anlıyoruz: şartlar ne olursa olsun gençlikte, yaşlılıkta, sağlıkta, hastalıkta, sıkıntıda, genişlikte, her halükarda Allah Teala’ya karşı sürekli bir güven ve itimat halinde olmak Allah Teala bir şeyi dilemişse kimsenin onun asla engellemeyeceğini, dilememişse de hiçbir gücün onu yapamayacağını, rızkı verenin, işleri evirip çevirenin sadece Allah (c.c)olduğu bilinciyle hareket etmek Allah’a gereği gibi tevekkül etmek anlamına gelmektedir. Çalışma, tedbir almak, çabalamak; rızık kazanmak demek değildir. Rızık konusunda böyle olduğu gibi hayatın diğer konularında da böyledir. Çocuk sahibi olmak için evlilik sebebine başvurulmamalıdır, sebep olan evlilik olunca mutlaka çocuk olacak diye bir şey yoktur. Çünkü bütün sebeplerin yuları Allah’ın elindedir, bütün sebeplerin gerisinde Allah (c.c)ın eli vardır. Allah (c.c) ile kullar arasında sebepler zincirinin olması kulların imtihan edilmesi içindir. Kimi insanlar olayların tesirini sebebe nispet etmekte böylece tevhid inancından uzaklaşmaktadır. Mesela adam şöyle diyor: “Hastamı doktora yetiştirmeseydim ölecekti veya köpek havlamasaydı hırsızlar evimize girecekti. Falan adam beni işe almasaydı rızkım kesilmişti.” Allah’a tevekkül ibadetini yaşayan bir müminin ağzından bu cümleler sudur etmez. Mümin kişi şöyle der: Allah’a hamdolsun şunu vesile kıldı, bunu sebep kıldı da şu iş şöyle oldu. Çünkü mütevekkil kişi bilir ki sebepleri yaratan vesileleri ayağa getiren Allah’tır, dolayısıyla ancak Allah’a borçlu olduğunu bilir ve sadece ona hamdeder, sebep olana da teşekkür ederek dua eder.



Allah’a tevekkül eden, kendisini masivadan (Allah’tan başka şeylerden) sıyırıp Allah’a teslim ettiği için kendisini çok güçlü hisseder. Öyle ki kendisini devletin tepesinde bulunan devlet başkanı, başbakan ve genel kurmay başkanı bu üç zevatın, istediği zaman istediği yerde, her koşulda kendilerini arayabilmesi için kartvizitlerini verdikleri adamdan daha güçlü ve daha emin hissetmektedir. Bunların isim kartlarını üzerinde taşıyan belki de öyle bir yerde kıstırılır ki onlara haber verinceye kadar postu mezata gider. Masivadan tamamen sıyrılıp yalnızca Allah’a gereği gibi tevekkül eden, şah damarından kendisine daha yakın, bütün gizli ve açık halini bilen, her an ve her yerde gücü ve kudreti her şeye galip, tasarrufu herkesin üzerinde nafiz bulunan yüce Allah’a dayandığı ve O’na itimat ettiği için herkesin korktuğu şeylerden o korkmaz, herkesin ümitsizliğe kapıldığı zorluklar karşısında o umut dolu bir yürekle yılmadan, o zorlukları yenebilme cesaretini kendinde hisseder. Zira o kendini Allah’ın bir askeri, bir memuru olduğunu ve kendini her şeye kadir olan yüce bir gücün ve tasarrufun sahibi tarafından desteklendiğine inandığı için sahibi ve muini olan yüce Allah’tan başka hiçbir şeye, hiçbir kimseye baş eğmeyi aklından geçirmez. Çünkü mütevekkil mü’min kendisini güçlü ve emniyette hissetmektedir.



Allah (c.c)’a tevekkül ve tevekkülün insanda oluşturduğu güç, sarsılmaz azim ve eminlik hali peygamberlerde zirvededir. Diğer insanları korkutan olaylar onları korkutamamış, diğer insanları boyun eğdiren çetin zorluklar onlara boyun eğmiş, teslim olmuştur. Bir iki örnek verecek olursak; Ashab-ı Kiram bir savaş dönüşünde ağaçlık bir yerde istirahata çekiliyorlar, peygamber efendimiz de kılıcını ağaca asarak dinlenmeye koyuluyor. Müşriklerden biri kılıcı ağaçtan alıp peygambere hitaben: “sen benden korkuyor musun?” der. Peygamber:

“Hayır” diyor, müşrik:

- Seni kim elimden kurtaracak? Peygamber:

- Allah diyor, o zaman kılıç elinden düşüyor, bu defa Allah Resulü:

- Peki şimdi seni kim elimden kurtaracak? diye sorunca adam:

- İyi bir cezalandırıcı ol! dedi. Allah resulü dedi ki:

- Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın elçisi olduğumu kabul eder misin? adam:

- Hayır, kabul etmem. Ancak seninle çarpışmamaya ve seninle savaşacak herhangi bir topluluk yanında bulunmamaya söz veriyorum. Bunun üzerine Allah Resulü onu serbest bırakır, o da arkadaşlarının yanına döner ve onlara: en hayırlı kişinin yanından geliyorum der. (Riyazüs salihin iman ve tevekkül bölümü)



Peygamber (sav)’in zirvede olan tevekkülünün, bir örneği de hicret yolculuğu esnasında Sevr dağındaki mağarada tezahür etmiştir. Müşriklerden bir grup mağaranın üzerinde gezinip dururken, içeriden Hz. Ebu Bekir (r) onların ayaklarını görmüş ve peygambere şöyle demişti: “Bunlar (müşrikler) ayaklarının dibine bakacak olsalar bizi görecekler.” Her zaman Allah’a karşı tam bir güven ve tevekkül içinde bulunan Hz. Peygamber, nebevi tevekkülün verdiği güven ve emniyet içinde şöyle buyurdu: “Ey Ebu Bekir Üçüncüleri Allah olan iki kişiyi sen ne zannediyorsun?” (Buhari-Müslim)



Evet tevekkül (Allah’a tam güven) ve yakin duygusu zirveye ulaştığında kul Allah’ın yardımını gözleriyle görüyor gibi oluyor, artık o kendini tam bir huzur ve selamet içinde olduğunu hissettiği için insanları korkutan olaylar, endişelendiren hadiseler başına gelen musibetler onun karşısında küçülüyor, basitleşiyor. Efendimiz de Hz. Ebu Bekir’i bu güveni ve emniyeti duymaya davet ettiğini Kur’an bize şöyle naklediyor: “Üzülme, endişelenme! Allah bizimledir.” (Tevbe/40)



Böylesi tevekkülü yani Allah (c.c)’a tam güven itimadı bütün peygamberler yaşamışlardır. Onun içindir ki, ilahi tevhidi müşrik topluma tebliğ ederken bütün engelleri aşma yolunda hiçbir taviz ve zafiyet göstermemişlerdir.



Peygamberleri örnek alan onların takva ve ahlakını yaşama gayretini gösteren nice Allah’ın dostları bu tevekkülü, Allah’a tam güven ve itimadı yaşama bahtiyarlığına ulaşmış kulluk görevini ifa etme yolunda karşılaştıkları sıkıntılar şiddet ve zorluklar karşısında fazla etkilenmeden Allah (c.c)’a tam olan güven ve itimatlarından dolayı sabırla, emin adımlarla kulluk vecibelerini yerine getirmeye çalışmışlardır. Bu örneklerden biri Hz. İbrahim (a.s), zevcesi Hz. Hacer’in Beytullah’ın yanına bıraktığı zaman Allah’a olan zirve tevekkülü ve tam güveni sebebiyle sergilediği tavrı idi..



İbrahim’in (a.s), zevcesi Hacer’i Beytullah’ın yanına zemzemin üst tarafına bıraktığında o gün Mekke’de hiç kimse yok, sudan eser yok, ıpıssız bir vadi, emzirdiği İsmail’i dışında hiç kimsecikler yoktu. İbrahim (a.s) Hacer’i oraya bırakıp geri döndüğünde İbrahim’e (a.s) sakin ve ağırbaşlılıkla şöyle seslendi: “İbrahim! Allah mı böyle yapmayı sana emretti? İbrahim (a.s): evet deyince Hacer büyük güven ve eminlik içinde: Öyleyse Allah bizi ihmal etmez dedi. Yanında bir torba hurma bir tulum sudan başka bir şey bulunmadığı ıssız, insansız bir ortamda korkmadan endişe duymadan büyük bir güven içinde: “Madem Allah bunu sana emretmişse hiçbir endişem yoktur.” anlamında İbrahim (a.s)’a yanıt vermişti.



Şu sözü söyleyen ne güzel söylemiştir: “O’nu (Allah’ı) bulan neyi kaybetmiş, O’nu kaybeden neyi bulmuştur!” Hz. Hacer Rabbini bulduğu için hiçbir şeyini kaybetmediğini düşünüyor, artık o kurtları, kuşları, çiçekleri, böcekleri, taşları, ağaçları, çevresindeki her şeyi kendine birer dost birer munis biliyor. Çünkü o Rabbini bulmuştu, dolayısıyla da kaybettiği bir şeyi yoktu. Onun yanında her şeyi vardı, çünkü tevekkül ettiği, güvendiği, dayandığı Rabbi şah damarından daha yakındı kendisine, daha yakın olduğuna inancı tam idi. Nitekim Rabbini düşündüğü gibi Rabbi de ona sahiplik etti. Bir hadis-i kutsi de yüce Allah şöyle buyuruyor: “Kulum beni nasıl zannediyorsa ben onun zannının yanındayım.” (Buhari)



Bu hadis-i kutsi bizim için bir rahmet kaynağıdır. Çünkü adeta elimize açık çek verilmiştir. Yeter ki kalbimizi hüsnü niyetle Rabbimize açık tutalım, içtenlikle onu sever tüm ümitlerimizi başka şeylerden çevirip yalnızca Rabbimize bağlarsak, bir çocuğun her halükarda annesinin kendisini koruyup kollayacağı inancıyla suçlu da olsa: anne anne! nidasıyla kendisini annesinin şefkatli kucağına attığı gibi biz de Rabbimizi anne-babamızdan bize daha şefkatli, merhametli, koruyup kollayan Rabbimize karşı samimiyetimizi, ihlasımızı kaybetmeden O’nunla aramızı bozmama adına kulluğumuza devam ederken günahlarımızın, cığızlıklarımızın affı için de her zaman O’na doğru firar ederek “Ya Gaffar!” diye O’nun rahmet kucağına atılırsak Rabbimize karşı beslediğimiz ümit ve iyi niyetlerimizin karşılığını Rabbimizden görebileceğimizi hadis-i şerif bize kesin olarak bildirmektedir.



Rabbimiz bir ayetinde: “Allah kuluna kafi (yeterli) değil mi?” (Zümer/36)



İnana...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tevekkülün kavramı Allah a ısmarlamaktır
« Posted on: 23 Nisan 2024, 17:32:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tevekkülün kavramı Allah a ısmarlamaktır rüya tabiri,Tevekkülün kavramı Allah a ısmarlamaktır mekke canlı, Tevekkülün kavramı Allah a ısmarlamaktır kabe canlı yayın, Tevekkülün kavramı Allah a ısmarlamaktır Üç boyutlu kuran oku Tevekkülün kavramı Allah a ısmarlamaktır kuran ı kerim, Tevekkülün kavramı Allah a ısmarlamaktır peygamber kıssaları,Tevekkülün kavramı Allah a ısmarlamaktır ilitam ders soruları, Tevekkülün kavramı Allah a ısmarlamaktırönlisans arapça,
Logged
22 Ekim 2014, 14:22:48
Rukiye Çekici

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 694


Site
« Yanıtla #1 : 22 Ekim 2014, 14:22:48 »

Bunu yazan sevgili Sümeyye kardeşimize teşekkür ederim, ödevimde çok yardımı oldu
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

RUKİYE ÇEKİCİ 7c 438
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes