> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Tevbe ve gözyaşı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tevbe ve gözyaşı  (Okunma Sayısı 725 defa)
30 Ekim 2010, 14:32:52
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 30 Ekim 2010, 14:32:52 »



Tevbe ve Gözyaşı


Bir terzi, sâlihlerden bir zâta;

"-Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in: «Allâh Teâlâ, günahkâr kulunun tevbesini, canı boğazına gelmeden kabûl eder.» hadîs-i şerîfi hakkında ne buyurursunuz? diye suâl etti.

O zât da sordu:

"-Evet, böyledir. Ama senin mesleğin nedir?"

"-Terziyim elbise dikerim."

"-Terzilikte en kolay şey nedir?"

"-Makası tutup kumaşı kesmektir."

"-Kaç seneden beri bu işi yaparsın?

"-Otuz seneden beri."

"-Canın gırtlağına geldiği zaman, kumaş kesebilir misin?"

"-Hayır, kesemem."

"-Ey terzi! Bir müddet zahmet çekip öğrendiğin ve otuz sene kolaylıkla yaptığın bir işi, o zaman yapamazsan, ömründe hiç yapmadığın tevbeyi o an nasıl yapabilirsin? Bugün gücün yerinde iken tevbe eyle! Yoksa son nefeste istiğfar ve hüsn-i hâtime nasib olmayabilir... Sen hiç: «Ölüm gelmeden evvel tevbe etmekte acele ediniz!» hadîsini duymadın mı?"

Bunun üzerine terzi ihlâsla tevbeye sarıldı ve o da sâlihlerden oldu.

Bu kıssada görüldüğü gibi kulların önünde binbir türlü dünyâ ve nefsâniyet çukurları vardır ki, bunların en tehlikelisi de samîmî tevbeyi devamlı sonraya bırakmaktır. Oysa tevbeye sarılmak, bütün bir ömrümüzün can simididir. Nitekim Rasûlullâh -sallallâhü aleyhi ve sellem- ashâb-ı kirâma «en büyük derdin günâh derdi, ilâcının da gece karanlığında istiğfâr» olduğunu beyân buyurmuştur.

Çünkü Allâh'a yöneliş ve kalbin ulvî bir seviye kazanmasında mühim bir yeri olan istiğfâr, mânevî kirlerden temizlenmenin de yegâne vâsıtasıdır. Makbûl bir tevbe, kul ile Rab arasındaki engelleri ve perdeleri kaldırır ki, amel-i sâlihler için bu hâl son derece mühimdir. Zîrâ hedefe varmaya mânî olan hususları ortadan kaldırmak ve böylece gönlü asıl gâyeye müsâid hâle getirmek gerekir. Bundan dolayıdır ki rûhî tekâmül için bütün tasavvuf yollarında seherlerdeki evrâda istiğfâr ile başlanır.

İlk tevbe, ilk peygamber Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-'la başlamıştır. O, tevbesinde:

"Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, mutlaka ziyân edenlerden oluruz." (el-A'raf, 23) diye niyazda bulunmuştur. Bu duâ, kendilerinden sonra kıyâmete kadar gelecek evlâdlarına bir istiğfâr nümûnesidir.

Ehlullâh hazerâtı tevbeyi üçe ayırır:

1- Avâmın tevbesi: Bunlar günahlarından tevbe ederler.

2- Havâs, yâni seçkin kulların tevbesi: Bunlar gâfil bulunmaktan tevbe ederler.

3- Hâssu'l-hâs, yâni en seçkin has kulların tevbesi: Bunlar da Allâh'a daha yakınlık peydâ edebilmek için tevbe ederler.

Ancak her amel-i sâlihde olduğu gibi tevbede de samîmiyet ve ihlâs şartı vardır. Öyle ki, birçok ehlullâh ettikleri tevbelere dahî tevbekâr olmuşlardır. Yâni tevbeye muhtaç tevbelerden Allâh'a sığınmak ve âyette buyurulan "tevbeten nasûhâ" sırrına nâil olmak zarûreti vardır. Çünkü nefs ve şeytan, gönlü çelmeye yol bulamayınca sûret-i haktan görünürler de bu defa güzellikleri ve iyilikleri telkin eden birer üstad kesilirler. Böylece kulu tuzağa düşürerek tevbeleri yele verirler. Oysa durmadan tevbeden dönmek, âhıret seâdetini karartacak bir âfettir. Allâh Teâlâ buyurur:

"Tevbe ederseniz, Rabbinizin sizi esirgeyeceğini umabilirsiniz; eğer tekrar fesâda düşerseniz, o da sizi cezalandırmaya döner." (el-İsrâ, 8)

Çünkü durmadan tevbesini bozan kimse, artık şeytanın maskarası olmuş demektir. Artık o, ne zaman tevbe etse şeytanın ve şeytanlaşmış gâfillerin bir defa: "Yazıklar olsun, tüh sana!" demesiyle derhal tevbesini yine bozar. Onun için âyet-i kerîmede:

"Ey îmân edenler! Tam bir sıdk ve ihlâs ile tevbe ederek Allâh'a dönün." (et-Tahrîm, 8) buyurulmuştur.

Bu gerçeğe işaretle şair tevbeye yönelen gönülleri şöyle îkâz eder:

Birkaç kelime ile dil ederken istiğfâr,
Gönül gâfilse, nefis binbir dehlize dalar!..
(Rahmetî)

Tevbe mevzuunda şu husus da câlib-i dikkattir:

Camiu's-Sagîr adlı hadîs kitabında; insanların amellerini yazan meleklerden günahları kaydeden meleğin, günah işlendikten altı saat sonra yazdığı, bu mühlet içinde belki tevbe eder diye beklediği belirtilmektedir. Bu sebeple: «Tevbemde duramıyorum, yine günah işliyorum; bu yüzden tevbe etmeyeyim!» dememeli, daima istiğfarda bulunmalıdır. Zîrâ Allâh lutfeder de bir daha tevbe bozulmaz. Ancak bilmelidir ki tevbe, bir afv dileme olduğundan samîmî pişmanlığın gerçekleşmesi ve afvı istenen günâhın bir daha yapılmaması husûsundaki kat'î azmi îcâb ettirir. Bunun için Cenâb-ı Hak şöyle îkâz buyurur:

"Sakın şeytan, Allah'ın affına güvendirerek sizi kandırmasın." (Lokmân, 33)

Zaten:

"Tevbe nedâmetten ibârettir." hadîs-i şerîfi de, tekrar günaha düşürmeyecek bir tevbeye işaret etmektedir.

Aynı zamanda bu hadîs-i şerîf, tevbenin pişmanlıkla başlaması zarûretini beyân eder. Bu da günah kirlerinin samîmî göz yaşlarıyla temizlenmesi demektir.

Rivâyet olunur ki:

Tevbe ve pişmanlık içindeki bir günahkâra, yakaza hâlinde iken günahlarının listesi verilmiş: "Oku bunu!" denmişti. Bu hâl karşısında mücrim o kadar ağladı ki, gözyaşlarından listedeki günahları göremez oldu. Nihâyet bu samîmî gözyaşları, o günahların tamamını yıkadı, temizledi. Böylece o mücrim afvoldu.

Bu itibarla bâzen bir günah, afvı için bin gözyaşı ister; bâzen de bir damla yaş bin günâhı temizler.

Çünkü gözyaşı, ilâhî muhabbet bağına girenler için tevbe pınarıdır. Günahları yıkar, temizler. Rabbe karşı bir şükrandır. Gözyaşı, Cenâb-ı Hakk'ın ümid dergâhıdır. Bütün ümidlerin kesildiği bir anda bu dergâhın eşiğinde ağlayabilenler gerçek bahtiyarlardır.

Samîmî gözyaşları ile âlemi seyredenler için o yaş damlalarının her biri bağrında binbir okyanus sergileyen aynalar gibidir ki, her zerrede ilâhî esrar âşikâr ve ayândır. Nice okunamayan hikmet sayfaları onunla okunur. Zîrâ gözyaşı, kelimelerin taşıyamayacağı mânâları yüklenen ve ifade edebilen bir ilâhî lisandır ki, kul onunla, kendisinin bile hayâl edemeyeceği şeyleri Rabbinden istemiş olur... Onun için sevdâlar gözyaşı pınarının başında tesellî bulur. Garipler onun kıyısında dinlenir.

Allâh için gözlerden dökülen bir damlanın değerini şu kıssa ne güzel ifâde eder:

Cüneyd-i Bağdadî -kuddise sirruh-, birgün yolda giderken gökten meleklerin indiğini ve yerden bir şeyler kapıştıklarını gördü. Onlardan birine:

"-Kapıştığınız şey nedir?" diye sordu.

Melek cevap verdi:

"-Bir Allâh dostu buradan geçerken iştiyakla bir «âh!..» çekti ve gözünden bir kaç damla yaş döküldü. Bu vesîle ile Cenâb-ı Hakk'ın rahmet ve mağfiretine nâil olalım diye o damlaları kapışıyoruz."

Hadîs-i şerîfte buyurulur:

"Allâh nazarında şu iki damladan daha sevimli bir damla yoktur. Bunlardan biri gecenin karanlığında sırf Allâh aşkı ve Allâh korkusu için dökülen gözyaşı damlasıdır. Diğeri de Allâh yolunda mücâdelede dökülen kan damlasıdır."

Günâhkârın tevbe ve gözyaşlarıyla nasıl temizlendiğine misâl olarak Hazret-i Mevlânâ, kirlenip de sonra buharlaşan ve yeryüzüne tekrar berrak bir rahmet hâlinde dönen sulardan bahisle buyurur:

"Arılığı ve duruluğu kalmayınca, yâni çamurlanıp bulanınca, su da bizim gibi yeryüzünde kirlendiği için huzursuz olur, şaşırıp kalır..."

"İçten içe feryâda ve Hakk'a yalvarmaya başlar. Bu feryadlar ve yalvarışlar üzerine Cenâb-ı Hakk onu buharlaştırıp göklere alır. Orada çeşit çeşit yollara sürerek tertemiz eyler. Sonra da bazen yağmur, bazen kar, bazen de dolu halinde yeryüzüne yağdırır. Nihâyet kıyısı olmayan engin bir denize ulaştırır."

Hiç şüphesiz bu semboller, Cenâb-ı Hakk'ın kurtuluşa erdirmek istediği günahkar kullarına karşı gösterdiği merhameti ve sevgiyi ifade etmektedir. Nitekim günah kiriyle kalbi çamurlanmış kimselerde tevbe suyu ile pişmanlık güneşi bir araya gelirse, Cenâb-ı Hak o gönülleri göklere alır. Tozdan, topraktan ve bütün nefsânî kirlerden temizler. Tekrar varlıkların en şereflisi olarak, yâni bir rahmet hâlinde yeryüzüne ihsân eder. Bu hâlin en geniş mânâda tecellîsi de namazlarda gerçekleşir ki, bu bakımdan dosdoğru kılınabilen namazlar için «mü'minin mîrâcıdır» buyurulmuştur.

Ancak insanoğlu bu gerçeği çoğu zaman anlamayıp dünyâya dalarak ağlamak yerine kahkahaya boğulduğundan Cenâb-ı Hak:

"Gülüyorsunuz... Ağlamıyorsunuz... Habersiz oyalanmaktasınız..." (en-Necm, 60-61) buyurmuş ve Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-'e fermân eylemiştir:

"Yaptıklarının cezası olarak, az gülsünler, çok ağlasınlar!.." (et-Tevbe, 82)

Yâni Allâh Teâlâ, kulundan tevbe ve gözyaşı ile günahlarını temizlemesini istiyor. Bu meyânda Hazret-i Mevlânâ gözyaşının ehemmiyetini şöyle anlatır:

"Mum, ağlayıp gözyaşı dökünce daha da aydın bir hâl alır. Ağaç dalı da, ağlayan bulutun bereketi ve güneşin harâretiyle yeşerir, tazelenir. Yâni bir meyvenin yetişmesi için harâret ve su gerekir."

"Tıpkı bunlar gibi, tevbelerin kabulü için de bulut ve şimşek, yani gözyaşı ve gönül yanışı ister."

"Şayet gönül şimşeği çakmaz da göz bulutu yağmur yağdırmazsa, nefsin öfke ateşi ve günah alevleri nasıl söner? Vuslatın feyzi, yani ilahî tecellî nûrunun parlaklığı gönülde nasıl belirir? Mânâ menbaları nasıl coşup akar? Yağmurlar yağmasa gül bahçesi, yeşilliğe nasıl sır söyleyecek? Menekşe yaseminle nasıl ahidleşecek?"

"Tabiatı bırak da hıçkıra hıçkıra ağlasın. Bu topraklar, sudan ayrılınca çoraklaşır. Irmaklardan, derelerden ayrı kalan, uzak düşen sular da sararır, kokar, bulanır, kapkara olur."

"Cennet gibi yemyeşil olan bağlar, bahçeler ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tevbe ve gözyaşı
« Posted on: 20 Nisan 2024, 03:57:10 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tevbe ve gözyaşı rüya tabiri,Tevbe ve gözyaşı mekke canlı, Tevbe ve gözyaşı kabe canlı yayın, Tevbe ve gözyaşı Üç boyutlu kuran oku Tevbe ve gözyaşı kuran ı kerim, Tevbe ve gözyaşı peygamber kıssaları,Tevbe ve gözyaşı ilitam ders soruları, Tevbe ve gözyaşıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes