๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 13 Temmuz 2010, 17:29:35



Konu Başlığı: Tercihlerimizin Bizi Götürdüğü Nokta
Gönderen: Sümeyye üzerinde 13 Temmuz 2010, 17:29:35
Tercihlerimizin Bizi Götürdüğü Nokta


Allah insanı dertsiz yaratmamıştır Herkesin kendi seviye ve anlayışına göre problem olarak gördüğü ve kafa yorduğu mevzular vardırPeygamberlerden gerçek ulemaya oradan da en sıradan insana kadar, herkes kapasitesi ölçüsünde düşünür ve insanlığa faydalı faaliyetlerde bulunabilir Burada önemli noktalardan birisi, insanı yönlendiren şahıs, fikir, ideoloji, ve anlayışların doğru olup olmadığı meselesidir Çünkü, doğuştan getirdikleri bazı kabiliyetleri aynı olan iki insandan –yetişme tarzları ve kabul ettikleri değer yargıları farklı olduğu için- biri çok iyi bir dedektif olabilirken diğeri de çok usta bir gangster veya hırsız olabilmektedir

Burada üzerinde duracağımız konu ise, insanları temelde yönlendiren faktörlerden daha çok, problem olarak gördüğümüz konuları seçmede hangilerine öncelik vereceğimizle ilgilidir Çünkü hergün karşımıza çıkan ve bizi rahatsız eden şeyler karşısında hangisine ne kadar önem verilmeli ve onların üzerinde durulmalıdır? Ailemizle aramızın açılması durumunda bizde ne gibi değişiklikler oluyor? Ülkemizle alakalı çok önemli bir sıkıntı gün yüzüne çıkınca, ondan ne kadar etkileniyoruz? Eğer başka bir ülkede yaşıyorsak, orada neredeyse hiç kimsenin sizin ülkenizi bilmemesi ve tanımaması ne kadar canınızı sıkıyor? İnandığınız değerler hakkında gerçekle hiç ilgisi olmayan şeylerin söylenmesi yetmiyormuş gibi, bir de o yüzden şahsınız hedef alınıyor ve siz rahatsız ediliyorsanız, bu sizin için ne demek oluyor? Yoksa bir çok konuda olduğu gibi burada da, işin ucu gelip kendimize dayanmadığı zaman, o tür problemler hiç zihnimize takılmıyor mu? Buna benzer bazı soruların cevabını düşündüğümüzde, Allah’ın her günü, küçük büyük ne kadar fazla şeyle meşgul olduğumuzu anlayabiliriz

Tabiri doğruysa “Dert seçme” diyebileceğimiz bir durumla karşı karşıyayız Herkes kendine göre bir seçimde bulunacak ve hayatını tercihte bulunduğu o şeye bağlamış olacaktır İnsanların çoğu farkında olmadan, belki de aynı veya aynı türden şeylerin peşinden koşarak ömürlerini tüketiyorlar Burada kastettiğim uğraşların daha çok dünyevi şeyler olduğu anlaşılacaktır Çünkü, ahiret adına yapılan şeylerin en küçüğü bile, insana ebedi hayat yolunda yardımcı olabilecekse, onu görmezlikten gelemeyiz Ömürler bitirilip tüketilecekse onlarla tüketilmelidir

İhtimal, Allah Teala dini için bir şeyler yapmaya çalışan insanlara, bunlar nasıl olsa kendilerine bir dert seçmişler diye başka dert vermeyebilir Böylece o insan çok verimli bir şekilde ülkesine ve dinine hizmet edebilir Her dine hizmet edenin dünyevi konularda hiç derdi olmuyor denemeyeceğine göre, ben bunu şöylece ifade etmek istiyorum: Allah rızası için ve hiç bir menfaat gözetmeden kendi dinlerine ve ülkelerine hizmet etmek isteyen insanların neticede elde edecekleri kazançları, başkalarıyla mukayese edilemeyecek kadar büyüktür Çünkü onlar ahiretleri için çalışıyorlar Ve böyle olanlar, Allah’tan her zaman af ve afiyet isterler Allah da dilediği şekilde, bazılarının hem dünyada hem de öbür tarafta, bazılarının ise daha çok ahirette yüzlerini güldürür Bu, O’nun bileceği bir şeydir Önemli olan müslümanca bir hayat yaşamaktır Biz ise bir hadis-i şerifte işaret edildiği gibi, günahlarımızı bu dünyada iken affetmesini Cenab-ı Hakk’tan diler ve bize altından kalkamayacağımız şeyleri yüklememesini isteriz:
“İbni Ebi Hatim’in rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem: “İnsanoğluna bir dikenin batması veya onun ayağının kayması ya da sıkılıp terlemesi günahından ötürüdür Ne var ki Allah (cc) o günahların çoğunu da affeder” buyururlar ki, ister doğrudan Allah’ın o günahları affetmesi, isterse günahkarı musibetlerle arındırması şeklinde olsun böyle bir insanın, “Allah bir kere affettiği bir şeyi ahirette yeniden sözkonusu etmeyecek kadar yüce ve dünyada iken cezalandırdığı bir hataya karşı ahirette tekrar azap etmeyecek kadar da kerimdir” tarzındaki Hz Ali (ra) mülahazasıyla, kirli kalması sözkonusu değildir”


İsmail Güder