๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 05 Ocak 2011, 18:00:48



Konu Başlığı: Temiz olan helal olandır
Gönderen: Ekvan üzerinde 05 Ocak 2011, 18:00:48
            Temiz olan helal olandır

Allah Teâla, insanların faidesine olan, temiz ve güzel şeyleri helâl kılmış, zararlı ve çirkin olanları yasaklamıştır
“Sana kendileri için nelerin helâl kılındığını soruyorlar De ki: Size temiz olanlar helâl kılındı” (Maide/4) Sadece yiyecek ve içecek hususunda değil, her konuda helâl-haram sınırı konulmuş, ancak haramların sınırı daraltılırken, helâllerin hududu alabildiğine genişletilmiştir Allah Teâla bir şeyi haram kılarken, ona karşılık, faideli, temiz ve güzel olan bir çok şeyi helâl kılmış ve insanlığın faidesine sunmuştur Aklı selim sahipleri bu inceliği anlamakta asla zorlanmazlar
Hiçbir kişi, hiçbir güç Allah Teâla’nın koyduğu hududu değiştiremez Helalı haram, haramı helal kılamaz Buna cür’et etmek Allah Teâla’ya ortak koşmaktır Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Değiştirenler helâk olmuştur Değiştirenler helâk olmuştur Değiştirenler helâk olmuştur” (Müslim) buyurarak Allah Teâla’nın koyduğu hükümleri değiştirenlerin kötü akıbetini haber vermektedir Geçmiş milletler, yahudi ve hıristiyanlar, Allah Teala’nın koyduğu hükümleri değiştirdiler Haramları helâl, helâlleri haram edinerek dinlerini tahrif ettiler Bu kötü fiillerinin neticesi dünyada rüsvaylık ahirette ise azab üzerine azabdır
Kudsi bir hadisi şerifte şöyle buyurulmaktadır: “Ben kullarımı hanif olarak yarattım Onlara şeytanlar gelerek dinlerinden uzaklaştırdılar Helal kıldığım şeyleri haramlaştırdılar Halbuki hiçbir gücü ve kuvveti olmayan şeyleri bana ortak koşmamalarını emretmiştim” (Müslim)
Bir kısım insan ve cin şeytanları çeşitli vesilelerle insanlara yaklaşıyor Onlara vesvese veriyor Nefislerine şehvetlerine hitap ediyor Haramları, günahları gözlerinde süslüyor, aldatıp, kandırıyor, cahilî toplumların inançlarını, yaşantılarını, kültürlerini, ileri çağdaş toplumların vazgeçilmez değerleriymiş gibi gösteriyor, fert ve toplumları ahlâkından, inancından, dininden koparıyor, İslam öncesi ilkel yaşantılara mahkum ediyorlar İrticayı başka yerlerde aramaya ne gerek var? İşte gerçek irtica budur Toplumu İslam öncesi yaşanılan behimî bir hayata yeniden döndürmektir asıl irtica
İslam öncesi toplumlarda kadının hiçbir değeri yoktu Şehvetlerin tatmin edildiği bir meta, alınıp satılan bir eşya gibi idi İslam geldi, kadını bu aşağılık durumdan aldı, onu erkeğin saygıdeğer bir eşi yaptı Yaratılışına uygun olan onurlu bir mevkiye yükseltti Başına, iffetle ziynetlenmiş, çocuklarının mürebbisi olmakla süslenmiş, evini görüp gözetmek ve korumakla değerlenmiş ANA tacını giydirmiş, eş tahtına oturtmuştur Çağdaş toplumlarda ise, kadına özgürlük, kadın-erkek eşitliği adı altında, kadın bu tahttan indirilmiş, başından tacı alınıp sokağa atılmış, merhamet, şefkat yüklü kalbi, zarif bedeni acımasız patronların, halden anlamaz amirlerin insafına terkedilmiştir Umumhanelerde, randevuevlerinde, diskoteklerde bir eşya gibi alınıp-satılır hale gelmiş, kadın tacirlerininin elinde kadınlık onurları ayaklar altına alınmıştır
İslam dini ise, İslam öncesi ilkel hayatın bir parçası olan, zina, içki, kumar, faiz, kadınların açılıp saçılması gibi toplumları ahlâkî, sosyal ve ekonomik yönden iflasa götüren tüm kötülükleri yasaklamıştır Şimdi düşünüp tefekkür edelim, zina, içki, kumar, faiz ve çıplaklıklığı yasaklayan İslam dinini kabul edip, onu yaşamaktan başka bir dâvâları olmayan dindar kişiler mi gerici, irticacı; yoksa, İslam öncesi cahili hayatın özlemini çeken ve topluma hakim kılmaya çalışan, çıplaklığı, zinayı, içkiyi, kumarı, nikahsız birleşmeleri ve birliktelikleri mübahlaştıran çağdaş cahiller mi?
Allah Teâla bir şeyi yasaklarken, o haramın işlenmesine öncülük eden, yardımcı olan şeyleri de haram kılmıştır Zina, haram kılınırken, zina günahına davet eden, kadın ve erkeğin kötü bir niyetle birbirlerine bakışmaları, yanlarında mahremleri olmadan yalnız başlarına kalmaları, karşılıklı kaş göz işaretleri yapmaları, mahrem yerlerini göstermeleri de haram kılınmıştır Faiz alan, veren, şahitlik eden, katiplik yapan, içki imal eden, içen, satan, taşıyan, kumar oynayan, kumarhane işleten, zina eden, zina ortamını hazırlayan, aracı olan herkes günahkârdır
Hatta harama öncülük eden, kötü çığır açanlar o haramı işleyen, o kötü çığırdan gidenlerin bütün günahlarını yüklenir Ancak o haramı işleyen, o kötü çığırdan gidenlerin günahlarından da hiçbir şeyi eksilmez
Ameller niyetlere göredir Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ameller ancak niyetlere göredir Herkese ancak niyet ettiği (nin karşılığı) vardır” (Buhari) buyurmaktadır Ancak iyi niyet helâl ve mübah olan şeylerde geçerlidir Bir haramı yaparken, bir kötülüğü işlerken bu hususta ben iyi niyetliydim, kötü bir kasdım yoktu demek kişiyi vebalden, günahdan kurtarmaz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Haramdan kazanılan malı tasadduk eden bir kulun bu sadakası kabul edilmez Ondan bir kısmını infak edip, diğerini bıraksa kalanda da kendisi için hayır yoktur Hepsini kendine bıraksa, her gün kendini biraz daha ateşe yaklaştırır Allah çirkini çirkinle değil, çirkini iyi ile siler Tıpkı bunun gibi bir kötülük diğer bir kötülüğü silmez” (İmam-ı Ahmed)
İslam dini haramı herkese haram kılmıştır Fakir zengin, alim cahil, işçi işveren, amir memur farkı gözetmeden haram olan herkese haramdır Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’a yemin ederim ki, hırsızlığı yapan, Muhammedin kızı Fatıma da olsaydı elini keserdim” (Buhari) buyurarak her konuda olduğu gibi hadler konusunda da İslam’ın yüce adaletini göstermektedir
Allah Teâlâ haramları ve helalleri açıklamıştır Bu ikisi arasında helâl ve haram olduğu kesin olmayan bazı şüpheli şeyler vardır ki, bunlardan da kaçınmak gerekir Salihler değil haram ve şüphelilere dalmak, mübah olanlardan da kifayet miktarı faydalanırlardı Bu hususda Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Helal belli, haramda bellidir ikisi arasında bir takım şüpheli şeyler vardır ki, insanlardan bir çoğu onları bilmezler Her kim şüpheli şeylerden sakınırsa ırzını da, dinini de tertemiz etmiş (kurtarmış) olur Her kim şüpheli şeylere dalarsa (girilmesi yasak) koru etrafında (davarlarını) otlatan bir çoban gibi çok sürmez içeriye dalabilir Haberiniz olsun! Her Padişahın kendine mahsus bir korusu vardır Dikkat edin! Allah’ın korusu yeryüzünde haram ettiği şeylerdir Uyanık olunuz! Cesette bir lokmacık et parçası vardı ki o iyi olursa bütün ceset iyi olur O bozulursa bütün ceset bozulur İşte o kalbdir” (Buhari)
Müslümanlar olarak haram lokma yemekten, şüpheli şeylere dalmaktan, her türlü haramdan şiddetle sakınmakla mükellefiz Ailesine, çoluk çocuğuna haram lokma yediren bir aile reisi onlara yapabileceği en büyük kötülüğü yapmış olur
Müslüman, kalbini masiva ve havatırdan, midesini haram ve şüphelilerden, aklını, kötü düşünce ve hayallerden korumadıkça salah bulamaz, huzur bulamaz, zilletten kurtulamaz

alıntıdır