๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 02 Aralık 2010, 15:55:46



Konu Başlığı: Tefekkür
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 02 Aralık 2010, 15:55:46
Tefekkür


İmam Ahmed b. Hanbel, Ebû Saîd’den rivayet etti ki; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Cehennemliklerin en hafif derecede azâb görecek olanı, ayaklarına (ateşten) bir çift ayakkabı giydirilip bu yüzden beyni kaynayacak olan bir adamdır.”
İbn Merdeveyh... Enes’ten rivayet etti ki; Rasûlullah (aleyhisselam) şu âyet-i kerimeyi okumuştur:
“Ey inananlar! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun. Onun yakıtı, insanlar ve taşlardır. Görevlileri, Allah’ın kendisine verdiği emirlere baş kaldırmayan, kendilerine buyrulanları yerine getiren melekler pek haşindir” (Tahrim, 66/6)
İbn Merdeveyh... Adey b. Adiy’den rivayet eder; Ömer b. Hattab (r.a.) şöyle demiştir:
Cebrail, gelmeyi âdet edinmediği bir zamanda Efendimizin’in yanına geldi. Efendimiz ona dedi ki:
— Ey Cebrail! Bana ne olmuş ki, seni, rengin değişmiş olarak görüyorum?
— Ben sana gelecek değildim. Allah, ateşin açılmasını emredince sana geldim.
— Ey Cebrail! Bana ateşin evsafını ve cehennemin niteliklerini anlat.
— Doğrusu Cenab-ı Allah emretti de cehennem bin sene yakıldı; nihayet ateşi kızardı. Sonra bin sene daha yakıldı; nihayet ateşi beyazlaştı. Sonra bin sene daha yakıldı; nihayet ateşi karardı. Artık cehennem ateşi simsiyah ve kapkaranlıktır. Kıvılcımı ışık saçmaz, alevi de sönmez. Seni hak dinle gönderen Zât’a yemin ederim ki; Allah’ın kendi kitabında anlattığı cehennem zincirlerinden bir halka, dünya dağlarının üzerine konulacak olsa, o dağları eritir.
— Ey Cebrail! Bu anlattıkların bana yeter. Kalbim paralanmasın! Böyle dedikten sonra Nebi (aleyhisselam) Cebrâile baktı; ağlamakta olduğunu gördü. Ve ona şöyle dedi:
— Ey Cebrail! Allah katında böyle büyük bir yere sahip olduğun halde yine mi ağlıyorsun?
— Niye ağlamayayım ki? Allah’ın ilm-i ezelisinde bundan başka bir hale düşeceğim takdir edilmiş mi, edilmemiş mi, bilmiyorum ki. Örneğin daha önce İblis, meleklerle beraberdi. Harut ile Marut, meleklerdendi! (Bak sonra ne hale düştüler.)”
Efendimiz de Cebrail (aleyhisselam)la ağlar. Nihayet onlara seslenildi ki: “Cenab-ı Allah, gazaba uğramayacağınıza dair size âmân vermiştir.” imam Gazali ise burada, (ALLAH u Taala, ‘‘sizin geçmiş ve gelecek bütün günahlarınızı affettim ’’ demiştir) der. Bu sesi duyan Cebrail kalkıp gitti. Hz. Peygamber de dışarı çıktı. Konuşup gülüşmekte olan bir gurup ashabının yanına gitti ve onlara şöyle dedi: “İleri tarafınızda cehennem olduğu halde gülüyor musunuz? Eğer benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlar, yüksek yerlere çıkıp Allah’a yüksek sesle yakarırdınız!”
Bunun üzerine Cenab-ı Allah ona şöyle vahyetti: “Ey Muhammed! Seni müjdeleyici olarak gönderdim.” Bu vahyi alan Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), sahabelere şöyle buyurdu: “Size müjdeler olsun! Kendinizi ve amellerinizi düzeltin. Elden geldiğince (salah ve olgunluğa) yakın olun.” ibni Kesir Elbidaye vennihaye
Bazı yazılar vardır, üzerine kelime eklenmez, sadece bakılır, içine dalıp düşünülür. Sanırım Resul gibi eşsiz bir dehayı ağlatan bizi de ağlatacaktır. Şunu asla unutmayın bir damla göz yaşına dahi teşekkür edeceğimiz güne doğru istesekte istemesekte, yatsakta koşsakta, kaçışı yok! Gidiyoruz. ALLAHım bizi amelimizle hesaba alma! Habibine ümmetliğimize ver, rahmetinle al! Cömert sensin, zengin sensin, dilenin vereyim dersin, cömerdin tezahürü fakirdir, biz fakiriz, kendini bizde açığa vur ve ne olur Yüce Halık, bizi kendin dışında kimseye muhtaç eyleme!

M. İbrahim HIZIR