๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 05 Temmuz 2010, 14:01:14



Konu Başlığı: Tebessüm ve tefekkür nükteleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Temmuz 2010, 14:01:14
Tebessüm Ve Tefekkür Nükteleri




Hep kendisini ilerici, dindarları da gerici görürdü Bu yüzden de dinî kitap okurken itirazı asla elden bırakmaz, sık sık dindarlarla münakaşa etmeye yönelirdi Bir gün kendisine yine bir dinî kitap uzattılar Alaylı bir tebessümle alıp Bir bakalım dedi Sayfaları şöyle bir çevirirken dikkatini çeken bir konuya daldı Deniyordu ki:
– Peygamberimizin sakalı şeriflerini, tıraş olduğu baş tüylerini sahabeler kapış kapış toplarlardı Bu yüzden bunlar bütün camilerde şişeler içinde saklanıyor, sakalı şerif ziyareti olarak kandil günlerinde ziyaret ediliyor

Buna çok kızdı Olur mu böyle şey, neden toplanıyormuş Peygamberin sakalı ve baş kılları? diye söylendi
İşte bu sırada zil çaldı Hanım koşarak kapıyı açınca okuldan dönen kızcağız elinde bir tutam saçla babasına doğru koştu, şaşırmıştı:
Bu nedir kızım? diyebildi

Kızcağız izah etti:
– Babacığım okulda meşhur şarkıcıya bir konser verdirdiler Askere giderken tıraş olduğu saçlarından dinleyicilere de vermek için sahneden saçlarını fırlattılar Benim de hisseme bunlar düştü Bir cam içinde saklasak, güzel bir hatıra değil mi?

Birbirlerine bakıştılar

Hanım söylendi:
– Efendi efendi kendine gel ve Peygamberin saçlarına razı ol, yoksa kızın şarkıcının saçlarını güzel hatıra diye gözünün önünde sallandıracak!

Güzel sesli hafızı dinliyorken gözyaşlarını tutamayıp ağlamaya başladı Mevlânâ Bu sırada uykusuna bir türlü mani olamayan adam da şaşkın şekilde sordu:
– Niçin ağlıyorsunuz, gözyaşı dökecek ne var ortalıkta?
Mevlânâ adamın anlayacağı şekilde anlattı:
– Böylesine güzel ses bana cennetin kapısının açılış sesi gibi geliyor da ondan
Esneyen adam da başını sallayarak:
– Bana da öyle geliyor, dedi
Mevlânâ küçük bir düzeltme yapma gereği duyarak şöyle açıklık getirdi
– Senin işittiğin ses, cennetin kapısının açılış değil kapanış sesi olsa gerektir!

Bir adam hep konuşur; ama amel etmeye pek yanaşmazdı Bir gün bu adam büyük İslâm âlimi Bişr bin Harise dedi ki:
– Ben büyük veli İbrahim bin Edheme intisap etmek istiyorum, ne dersin?
Şöyle cevap verdi Bişr bin Haris:
– Ben tavsiye etmem
– Neden?
– Çünkü sen hep konuşursun âmel etmezsin İbrahim Edhem de hep âmel eder, konuşmaz!


Ahmet Şahin