> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Tarih üzerine notlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tarih üzerine notlar  (Okunma Sayısı 727 defa)
16 Kasım 2010, 16:08:43
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 16 Kasım 2010, 16:08:43 »



Tarih Üzerine Notlar


İçinde bulunduğumuz süreci doğru anlamlandırmak için doğru bir tarih anlayışına sahip olmakla birlikte son dönem yaşadığımız süreci de doğru okumaya tabi tutmalıyız. Müslümanlar arasındaki ihtilafların kahir ekseriyeti aslında farklı tarih okumalarından kaynaklı olduğunu tespit etmek zor olmasa gerek. Günlük hayatımızı da bir şekilde belirleyen bu tarih bakış açısı konusunda yeterli bir düşünüş gerçekleştirildiğinin emareleri de ortada gözükmemektedir. Beklentilerimizi, hayallerimizi, arzularımızı biçimlendiren bu tarih yaklaşımımızı yeniden değerlendirip sağlıklı bir tarih okuması gerçekleştirmek, üzerimizde duran bir vecibe olarak kendini hissettirmektedir.

Tarih okumalarında bizi en çok etkileyen unsurun batı tarih okumaları olduğu gözden kaçmamaktadır. Batıdan esinlenerek gerçekleştirilecek okuma biçimlerinin bizi belki farklı bir okuma ile buluşturma imkanı olmakla birlikte zihni yapımızı bulandırmaktan başka bir işlevi olmamaktadır.(Görüntü bunu onaylamaktadır.) İslam düşüncesi bağlamında batı tarih okumalarının bariz etkisi Çağdaş İslam düşüncesi içinde Modernist okumalara kaynaklık ettiği aşikardır. Rasyonalitenin baskın bir anlayış olarak kendisini dayatmasına karşılık Geleneksel akımın tarihi kutsallaştırma ile cevap üretmesi sağlıklı bir zemini ortadan kaldırmaktadır. Arada kalan farklı gurupların da kendilerini bu batı angajmanından kurtardıkları söylenemez.

Tarih anlayışında doğru bir metod ortaya koyabilmenin imkanı; Kur’an-ı Kerim’in tarihi kıssaları ve bize tarihi nasıl değerlendirmemiz gerektiğini ifade eden ayetleri sağlıklı bir okumaya tabi tutarak elde edebiliriz. Sonuçta Kur’an bize bir tarih bakış açısı sunmaktadır. Musa AS. Kıssasında, Ashabı Kehf kıssasında, İsa AS. Kıssasında vb. bir çok kıssa aslında bize nasıl bir tarih okuması gerçekleştirmemiz gerektiğini ifade ediyor. Kur’ani bir deyimle ‘kalpleriyle fıkhedenler’ bu mesajı almaya hak kazanacaklardır.

Bugüne kadar elde ettiğimiz düşünsel birikimin yeniden bir sağlamasının yapılmasının vakti geldi ve geçmektedir. Hiçbir düşünsel gurup kendi yanındaki düşüncesinin yeterli bir çaba ve gayretin veya yeterli bir bilgilenme sonucu elde edildiğini ifade etme kudretine haiz değildir. Ben hakikatim diye ortaya çıkan veya çıkacak olanların hem kendilerini ve hem de Müslümanları kandırdığının farkına varması gerekmektedir. O yüzden Müslümanların tez elden eldeki birikimi yeniden elden geçirerek hakikat ile buluşma imkanı elde etmeleri elzemdir. Çıkış noktası burada bulunmaktadır. Bu bir sorumluluk olarak düşünen insanların omuzlarında durmaktadır.

Farklı tarih okumalarının bizi nasıl etkilediğini ifadelendirmek babında şu iki yaklaşıma dikkat çekmek gerekmektedir. Birincisi; tarih okumalarını kutsallaştıranlardır. Tarihi kutsayarak tarihte meydana gelen bireysel, sosyal, toplumsal, siyasal ve ekonomik anlayışları aynı form içerisinde bugün yaşama çabasına girişmek olarak değerlendirebiliriz. Biliyoruz ki, tarihte yaşanan bir olgunun aynı form içinde muhafaza edilerek, aynı ruhu bugüne taşımak mümkün olmamaktadır. Bunu zorlama bir kabul ile yaşamaya kalktığınızda günün gerçekliğinden uzak düşmeye başlarsınız. Yeme, içme, giyinme vs. gibi aynı formu taşıma imkanı olsa bile aynı ruhu, aynı değeri ve aynı ahlaki çerçeveyi o olguya dayanarak bugünde yaşamak mümkün değildir. Bir olguyu oluşturan değerlerin hepsi tarih aşımına bağlı olarak kendini değişime terk eder. Ama o olguyu meydana getiren ruh doğru bir anlam katmanı ile bugün yeniden bir anlama kavuşur bunu göz ardı etmenin mümkünatı yoktur. Tarihi kutsayarak yeniden o günü bugünde yaşama kaygısından kaynaklı bir değer aşımının bizi taşıyacağı nokta; kendimiz gibi düşünmeyenleri ötekileştirerek bizim kardeşimiz olanları düşman ilan etme hakkını kullanmış oluruz. Bu durum da bizi kardeşlik ekseninden uzaklaştırdığı gibi sırf bizim gibi düşünmeyenleri dışlayarak gücümüzü eksiltmiş oluruz. Her parçalanma biraz daha dayanma gücümüzü, direniş ruhumuzu zayıflatmaktadır. Tarih kutsanmasının terör faaliyetleri ile bağını görmemek mümkün mü? Bu yaklaşımın Müslüman olma meşruiyeti üzerindeki zafiyeti de takdir etmenin lüzumunu aklı başında olanlara bırakıyoruz.

Tarihi kutsamanın alternatifi görüntüsü verebilme uğruna; tarihi yok sayma, yaşanmamış kabul etme, herhangi bir ilişkinin olası olmadığını kabullenme vs. gibi tarihi tamamen devre dışı tutarak yaşanan anın gücüne atıf yapmak. Bütün o yaşanmışlıkların hiçbir tecrübeye dönüşmesine imkan tanımayan yaklaşım. Tarihte yaşanan tarihte kalmıştır vecizesine sığınarak tarihi olguları kendi anlam dünyalarının dışında tasavvur edenlerde Müslüman’ca bir yaklaşım geliştirmelerinden çok tarihi bir yük olarak değerlendirip ilerlemeci tarih anlayışının etkisi ile dün dünde kalmıştır, biz bugüne bakalım ve bugün, günün koşulları ile kendimizi sınırlayalım ki ilerleyelim. İlerleme ancak bugünü hesaba katarak gerçekleştirilir anlayışını öne alırlar. Bu yaklaşımın kendi handikapları üzerinde durmak vacibtir. Birinci handikap; geçmişte yaşanan şey bir ruha sahiptir. Bu ruhu kavramadan o ruhun taşıdığı inancı taşımanın imkanı yoktur. Dolayısıyla formu reddederek aslında ruhu da bilerek veya bilmeyerek devre dışı bırakmış oluyorlar. Zaten gözlendiği üzere ruhundan boşandırılmış bir davranış herhangi bir şeye yaramıyor. Müslümanlığın ruhunu öldürdükten sonra geriye bir şey kalmaz zaten. Form ile birlikte ruhta kayboluyor. Bu durumu savunan insanlara baktığımızda göreceğimiz odur ki, rasyonel mantık kuşatıcı bir rol oynayarak kutsal ile ilişkisi olan her şey terk ediliyor. Veya reddediliyor. Buda dini anlayışı bir başka açıdan sığlaştırıyor. Kutsallıktan arınmış profan bir anlama kaymış dini anlamın bir değeri kalmıyor. Sadece nesneye dönüştürülerek kendi ekonomik ve siyasal anlayışlarının payandası konumunu muhafaza çabalarına bağımlı bir işlevselliğe dönüşüyor.

Bu iki tutumun da ümmetin hayrına olmadığı gün gibi aşikar hale gelmiştir. Bu tecrübe üzerine yeni bir değerlendirme yaparken bu durumun asla dikkatten kaçmaması gerekir. Burada kısaca şunu ifade etmek elzem hale gelmektedir. Batı tarih okumalarının tesirindeki İslami camianın öncelikle batı düşüncesinin ve yaşam tarzının geldiği seviyeyi dikkate alarak onların tarih okumalarını değerlendirmelidirler. Batı kendi tarih serüveni açısından yüzyıl geriye gittiğinizde bile şu anki batıyı bulamazsınız. Dini düşüncenin kaynaklık ettiği yaşam tarzı bağlamında, bu onların doğru bir yaşam tarzına sahiplerdi anlamına gelmez. Ama bugün içinde bulundukları yaşam tarzının da doğru olduğu anlamına gelmiyor. Dünyanın içinde bulunduğu sorunların kaynağında bugünkü batının geldiği yaşam tarzının ve bu yaşam tarzının meydana getirdiği düşüncenin oluşturduğunu nasıl inkar edebiliriz. Müslüman dünyasının içinde bulunduğu bu zor koşulların batı anlayışının bir eseri olduğunu görmemek için köle ruhlu olmak zorunluluğu vardır.

Tarih okumalarında ki yanlışlıklarımız sadece bunlardan ibaret değildir elbette; son dönem tarih okumalarının ekseninde siyasal bir okumanın eşlik ettiğini hafızalardan öyle çabuk silemeyiz. Her durumu/duruşu, ilgiyi, ilintiyi siyasi bir okumaya tabi tutarak, zenginliğin bir simgesi durumunda olan dini düşüncenin sığlaşması için az çaba sarf etmedik. Siyasi okumaların özellikle dini literatürü okumalarımızda da bize eşlik etmesi, bireysel bağlamda bir ahlaki yapıyı inşa çalışmalarına en büyük darbeyi vurmuştur ve vurmaktadır. Bunun hesabını yapmadan bir tarih okuması çalışmasına girişmenin sakıncalarını hafife alma olarak isimlendirilir. Şu gündeme taşınabilir. Türkiye de dini düşüncenin gelişiminin kök kaynaklarına baktığımızda siyasi düşünüş ve duruşu belirleyebiliriz. Durumun bu minvalde olması bile bizi, insanın sadece siyasi bir boyutunu hesaba katarak dini düşünceyi sığ bir hale sokmanın vebalini üstlenmemizi sağlamaz. Bir insan olarak elbette siyasi bir varlık olmanın imkanı olarak yaşam tarzımızı belirleyebiliriz. Ancak burada bahse konu olan şey; politik bir duruşu ifade etmektedir. Dolayısı ile insanı kendi bütünlüğünden ayrıştırarak parçalama ameliyesine davetiye çıkarmaktadır. Bu politik okumaların insanı geliştirme yerine zaafa uğratan bir özelliği taşıdığı düşünüşün doğasından kaynaklanmaktadır.

Tarih okumalarında insanın bütünlüğünü hesaba katmayan yaklaşımların insanı yeniden inşa faaliyetlerinde eksik bir anlayışın gelişmesindeki katkısını izaha gerek yok sanırım. Ancak insan kendi bütünlüğü içerisinde tarih okumalarının konusu olduğunda bir açılım sağlama imkanı oluşturacaktır. Bu da çok yönlü tarih okumalarının kapısını açacaktır. Bu hayra dalalet eden bir yaklaşım olur. Bu bakış bizi tarihin tuzaklarına karşı muhafaza ederken günün zaaflarına karşıda bir korunak inşa etmeye imkan tanır. Tarihi algılarken, okurken, değerlendirirken bu noktanın göz ardı edilmemesi Müslüman algının yararına olacaktır.

Tarihi fütürist bir okumaya tabi tutarak, bugünü geleceğin baskısı ile şekillendirmek, mevcut dinlerin popüler boyutunda gelecekle ilgili bildirildiği varsayılan, Armegeddon savaşı, Mesih inancı, Mehdi inancı vs farklı kavramlarla bir çok kültürde kendisine yer bulan bu anlayışların içinde bulundukları toplum tasavvurları konusunda yaşadıkları handikapları bu gün çok derinden yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz bu felaket çağının bu noktaya tırmanması belki de bu inancı en üst seviyede kabul eden ve hayatını buna göre dizayn eden evanjelikler bunun tipik örnekleridir. Bu yaklaşımın İslam toplumunda ki izdüşümü de – nasıl olsa mehdi gelmeden bir şey yapmanın mümkünü yoktur, o zaman bizde beklemek zorundayız- sorumluluklarından kaynaklı, Müslüman olmanın getirdiği inançtan kaynaklı sınav şuurunu bile geride bırakarak atıl bir durum meydana getirmektedir. Bu durum en azından g...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tarih üzerine notlar
« Posted on: 26 Nisan 2024, 11:57:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tarih üzerine notlar rüya tabiri,Tarih üzerine notlar mekke canlı, Tarih üzerine notlar kabe canlı yayın, Tarih üzerine notlar Üç boyutlu kuran oku Tarih üzerine notlar kuran ı kerim, Tarih üzerine notlar peygamber kıssaları,Tarih üzerine notlar ilitam ders soruları, Tarih üzerine notlarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes