> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Sulh ve müsamaha dini olarak islâm
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sulh ve müsamaha dini olarak islâm  (Okunma Sayısı 1873 defa)
05 Ekim 2010, 15:16:26
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 05 Ekim 2010, 15:16:26 »



Sulh ve Müsamaha Dini Olarak İslâm

Haberleşme ve seyahat vasıtalarının gelişmesi neticesinde dünya, büyük bir köy hâline gelmiş bulunmaktadır. Böyle bir köyde, insanları etkilemek artık alabildiğine kolaylaştırmakta, bu da, medyanın gücünü ve önemini her zaman ön plana çıkarmaktadır. Ne yazık ki medya, dünyanın pek çok yerinde ve bu arada Türkiye'de de, son yıllarda büyük ölçüde İslâm'ı terör dini gibi gösterme gayreti içindedir. Kısmen İslâm'ı bilmeme, yani cehalet, ama tanıma gayreti de göstermeme, kısmen Müslümanların İslâm'ı gerektiği gibi temsil ve takdim edememesi, kısmen de kasıttan kaynaklanan bu gayretler karşısında doğruları anlatmak, Müslümanların vazifesi olsa gerektir.

Ana Mânâsı ve Temel Hususiyetleriyle İslâm

İslâm kelimesi, "sulh, barış, teslimiyet" ve "selâmet" mânâlarındaki “silm” kökünden gelir. İslâm'dan önceki bütün semavi dinler belli bir kavme gelmişlerdi ve her biri ya millî bir din mahiyetinde idi veya daha sonra millî bir din hâline getirildiler. İnsanlık tarihinde ilk defadır ki İslâm, bütün insanlığın dini olarak gelmiş ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), Cenab-ı Hakk'ın: “ وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا كَافَّةً لِلنَّاسِ بَشِيراً وَنَذِيراً وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُون. “Biz seni bütün insanlığa rahmetimizin müjdecisi, azabımızın uyarıcısı olarak gönderdik”

(Sebe 34/28) hitabıyla bütün insanlığa yönelik bir vazife ile ilk şereflenen Peygamber olmuştur. Hattâ Hz. Peygamber, sadece insanlar için de değil, bütün âlemler için gönderilen bir rahmet peygamberidir .Çünkü ayet’i kerimede وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمِين
"Seni (canlı- cansız, insî-cinnî, ruhanî-cismanî) bütün âlemlere rahmet olarak gönderdik" (Enbiya 21/107) buyurulmaktadır.

İslâm, tevhid dinidir. Yani o, itikadî sahada ilâh, rab ve melik olarak yalnızca Allah'a inanmaya dayanır. Tevhid, dünya görüşü, hayata bakış ve içtimaî sistem açısından ise insanların birliğini, kardeşliğini, temel haklarda eşitliği, insanlar arasında dil, renk, ırk, aile/hanedan ayırımlarına asla yer vermemeyi gerektirir.

İnsanlık tarihinde millî dinler safhasına hatime çekmiş bulunan İslâm, insanları hürriyet içerisinde aynı kanunlar çerçevesinde beraber yaşamaya davet eder. İslâm, cahiliyeye ait ve cahiliye hususiyeti olan her çeşit egoizmi, vahşeti, zulüm ve adaletsizliği yasaklamış ve büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. İslâm'a göre artık, "İnsan, insanın kurdu" değil, "kardeşi"dir; "hayat bir mücadele" değil, bir "yardımlaşma" vetiresidir; "sen çalış ben yiyeyim" prensibi yerine "dayanışma" ikame edilmiş; "zulüm" yerini adalete, "gaddarlık", yerini "merhamet ve şefkat"e bırakmış; insanların yaratılışta hür ve eşit oldukları, herkesin emeği nisbetinde hak sahibi olduğu prensibi getirilmiş; zihinlerden "hak kuvvettedir", "kuvvetli haklıdır" zalim prensipleri sökülüp atılarak, yerine "kuvvet haktadır, haklı olan kuvvetlidir" düsturları yerleştirilmiş; toplumlar, mütegallibe bir azınlığın veya müstebit zalimlerin çıkardığı bencil ve keyfî kanunların olmayan insafına değil, Yaratıcı'nın koyduğu hak ve adalet düsturlarına emanet edilmiştir.

İslâm, siyasî-içtimâî, maddî-mânevî, ırkî-harsî herhangi bir ayırım yapmadan bütün insanların mükerrem olduğunu ilân etmiş ve ona, diğer varlıkların üzerinde bir yer vermiştir.

“iz insanoğlunu mükerrem kıldık" (İsra 17/70) buyurur. وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمKur’an
Evet İslâm'a göre, inkârcı bile olsa, insanların malı, canı, ırzı haramdır. Akıl-beden sağlığı, aile kurma hürriyeti, herkes için korumaya alınmıştır. Bunun gibi, diğer temel hak ve hürriyetlere de dokunulamaz. Savaş hâlinde iken bile muharip olmayan kadın, çocuk ve ihtiyarlara ilişilmez. Kur'ân-ı Kerim'in getirdiği adalet-i mahza'ya göre, masum bir kişinin öldürülmesi bütün insanlığın öldürülmesi kadar büyük bir cinayettir. İslâm'a göre, herhangi bir insanın hukuku, toplum yararına da olsa çiğnenemez. Tek ferdin hukuku, bütün insanların hukuku kadar aziz ve muhteremdir (Maide 5/32).

Tarihî Müsamaha Örnekleri

İslâm'ın insana tanıdığı bu üstünlük ve kerametten dolayıdır ki, tarihlerinde Müslümanlar, ulaştıkları yerlere adalet götürmüş, hürriyet götürmüş, insanlık götürmüştür. Bu tarih süresince Müslüman halifeler, cepheye gönderdikleri komutanlara, Hz. Peygamber'in izinde giderek, Hz. Ebû Bekir'in, Suriye'ye gönderdiği Hz. Üsame'ye verdiği şu talimat istikametinde talimatlarda bulunmuş ve bunlar, kaynaklarda yer almıştır:

Ey Üsâme! İhanet etmeyin, haksızlık etmeyin, mal yağmalamayın, (meşru öldürmenin dışına çıkıp) müsle yapmayın (ölü cesedin azalarına dokunmayın); çocuk, yaşlanmış, ihtiyar, kadın öldürmeyin, hurmalıkları kesip yakmayın. Meyveli bir ağacı da kesmeyin. Yemek maksadı olmaksızın davar, sığır, deve öldürmeyin. Yol boyu mâbedlere çekilmiş insanlara rastlayabilirsiniz, onlara dokunmayın, ibadetlerine karışmayın...." (İbnü'l-Esir, 2:335)
Aleyhissalâtü vesselâm'ın, Necranlı Hıristiyanlarla yaptığı anlaşma metninden birkaç satırı da, kıyamete kadar arkadan gelecek Müslümanlara nebevî bir örnek olması bakımından burada hatırlatmak gerekmektedir:

Onların mallarına, canlarına, dinî hayat ve tatbikatlarına, hazır bulunanlarına, hazır bulunmayanlarına, ailelerine, mâbetlerine ve az olsun çok olsun onların mülkiyetlerinde bulunan her şeye şâmil olmak üzere Allah'ın himayesi ve Resûlüllah Muhammed'in zimmeti (koruması) Necranlılar ve onlara bağlı etraftakiler üzerine bir haktır. Hiçbir piskopos kendi dinî vazife mahalli dışına, hiçbir papaz kendi papazlık vazifesini gördüğü kilisenin dışına, hiçbir rahip, içinde yaşadığı manastırın dışında bir yere alınıp gönderilmeyecektir... onlar ne zulmedecekler ve ne de kendileri zulme uğrayacaklardır. Onlar arasında hiç kimse, bir başkasının işlediği suç ve yaptığı haksızlıktan mes'ul tutulmayacaktır. (M. Hamidullah, 1:622)

Ashab'dan Garafe ibn Hâris'in yanında bir Hıristiyan, Hz. Peygamber hakkında hakaretamiz sözler sarfedip küfürler savurur. Buna dayanamayan Garafe, adamın üzerine yürür ve boğuşma sırasında adamın burnunu kırar. Hıristiyan hemen Amr İbnu'l-As'a Garafe'yi şikâyet eder. Amr İbnu'l-As, Garafe'yi sigaya çeker:

- Biz onlara eman vermiştik, niye böyle yaptın?

Garafe açıklar:

- Herhalde Resûlullah'a küfretsinler diye eman verilmedi. Bildiğim kadarıyla onlara sadece:
1- Kiliselerine karışmayacağımıza, oralarda diledikleri gibi ibadet edeceklerine;
2- Altından kalkamayacakları mükellefiyetler yüklemeyeceğimize;
3- Onlara bir düşman saldırırsa onların yanında savaşacağımıza;
4- Kendi aralarındaki meselelerde diledikleri gibi karar verebileceklerine;
5-Ancak, bizim kanunlarımıza tabi olmak isteyenler hakkında, Allah ve Resûlü'nün emrettiği şekilde hüküm vereceğimize, istemezlerse zorlamayacağımıza dair ahid ve eman verdik." dedi.

O zaman, Amr İbnu'l-As, ona:

- Doğru, haklısın! diye cevap verdi." (İbn Abdi'l-Berr, 3:193-194)
Hz. Ömer zamanında, Hicrî l4, miladî 635 yılında, Humus şehri fethedilir. Ama ertesi yıl, Herakliyus'un 200.000 kişilik bir orduyla saldırı haberi gelince, Müslümanlar, Humus şehrini boşaltmak zorunda kalırlar. Şehri terk ederken, halktan aldıkları cizyeyi (koruma vergisi) iade ederler. Ve şöyle derler:

- Biz bunu alırken, sizin emniyetinizi garanti etmiştik. Şimdi ise, sizi müdafaa edemeyeceğiz. Kendi başınızın çaresine bakın!"
Bizans hakimiyetinin ne demek olduğunu bilen Humus halkı, Hıristiyanıyla, Yahudisiyle bu duruma sevinmez, bilakis üzülürler ve Hıristiyan ahali şöyle der: "Sizin hakimiyetiniz ve adaletiniz bize, sizden önce içinde yaşadığımız zulüm ve keyfîlikten daha sevimli gelmişti. Sizin valinizle elbirlik edip Herakliyus'un ordusuna karşı şehrimizi müdafaa edeceğiz".
Yahudiler de şöyle konuşurlar:

- Tevrat'a yemin olsun! Herakliyus'un valisi, bizi mağlup edip ezmedikce Humus şehrine giremeyecektir.
-
Neticede yerli ahali, kapıları kapayıp şehri müdafaa ederler; Herakliyus'un orduları muvaffak olamayarak geri çekilince, Müslümanları güle oynaya şehre tekrar davet ve kabûl ederler.
Vak'ayı anlatan Belâzuri, bahsi şöyle devam ettirir: "Müslüman idaresini tercih eden diğer Hıristiyan ve Yahudi şehirleri de aynı şekilde davrandılar. Ve şöyle dediler: 'Eğer Rumlar ve etbaları Müslümanlara galebe çalarlarsa, eski hâle devam ederiz. Aksi hâlde Müslümanlardan bir kişi bile kalsa anlaşmamıza uyarız". (Belazuri 1987, 187)

Müslümanlar, idareleri altındaki başka din mensuplarının dinlerini yaşamalarına müsaade ettikleri gibi, cami, kilise ve havranın yan yana bulunmasında, hattâ aynı mabedin bir bölümünde Müslümanlar ibadet ederken, diğer bir bölümünde Hıristiyanların ibadet etmelerinde bir beis görmemişlerdir. Hz. Peygamber'in Necranlı hıristiyan heyetine bir Pazar günü ibadet yapmaları için Mescid-i Nebevî'yi tahsis etmesiyle başlayan bu anlayış, ilk halifelerle devam etmiştir. Keza Kurtuba'da, yani Endülüs Emevîleri idaresinde de benzer uygulamalar söz konusudur (Özdemir 1994, 1:68). İstanbul'un bir kısım semtlerinde1 hâlen yanyana görülen cami, kilise ve havranın varlığında tezahür eden başka inançlara saygı ve hoşgörü espirisi, kökünü İslâm'ın özünden, Aleyhissalâtü Vesselâm'ın getirdiği müsamahadan almaktadır. Şayet zamanla bu, bazı İslâm beldelerinde veya bazı Müslüman ferdlerde kaybolduysa, bunun İslâm'la bir ilgisi yoktur; bunda başka sosyolojik ve psikolojik veya mahallî ve ferdî sebepler aramak daha uygun olur.

Yerli halkın, İslâmî ida...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sulh ve müsamaha dini olarak islâm
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:44:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sulh ve müsamaha dini olarak islâm rüya tabiri,Sulh ve müsamaha dini olarak islâm mekke canlı, Sulh ve müsamaha dini olarak islâm kabe canlı yayın, Sulh ve müsamaha dini olarak islâm Üç boyutlu kuran oku Sulh ve müsamaha dini olarak islâm kuran ı kerim, Sulh ve müsamaha dini olarak islâm peygamber kıssaları,Sulh ve müsamaha dini olarak islâm ilitam ders soruları, Sulh ve müsamaha dini olarak islâmönlisans arapça,
Logged
03 Nisan 2016, 00:06:18
Melike 8
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 284


« Yanıtla #1 : 03 Nisan 2016, 00:06:18 »

Allah razi olsun sizler olamsaniz bizler napariz.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
03 Nisan 2016, 06:52:21
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #2 : 03 Nisan 2016, 06:52:21 »

  Esselâmü Aleyküm Ve Rahmetüllah. İslâmî yaşantı­nın aslı ve temeli barıştır. Savaş ise ancak bir mecbu­riyet sonucu, yani başka türlü hareket etme imkânı kal­ma­dığı zaman söz konusu olur. Zîrâ İslâm, insanların dünya ve âhirette kurtuluşuna, huzurlu bir hayat sür­dür­melerine çalışır.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes