๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 06 Kasım 2010, 21:46:29



Konu Başlığı: Su Gibi Aziz Olmak
Gönderen: Zehibe üzerinde 06 Kasım 2010, 21:46:29
Su Gibi Aziz Olmak...

Selâhaddin Yıldırım

İnsanları Salih-Muslih; Fasid-Müfsid diye dört gurupta düşünebiliriz. İyi hal sahibi olan, başkalarını iyi hal sahibi yapmaya çalışanları 1. gruba; kötü hal sahibi olan, başkalarını kötü hal sahibi yapmaya çalışanları da 2. guruba dahil edebiliriz.

İyilerle beraber olmak ve kötülerden uzak durmak iyi insan olabilmemiz açısından lüzumlu olduğu gibi, iyilerin terceme-i hallerini ve menkıbelerini okuyup dinlemek ve kötülerin anıldığı meclislerde bulunmamak da aynı şekilde lüzumludur. Çünkü Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem konuyla ilgili olarak: "Sülehanın anıldığı yere rahmet iner."1 asık med-hedildiği zaman Allah gazaplanır ve arş titrer."2 buyurmuşlardır.

Rabbimizin rahmetine nail olabilmek ümidiyle 2 Şubat 1991 Cumartesi günü öğle namazı için hazırlık yaparken bir kalp krizi sonucu dar-ı bekaya göç eden Hacı Salih Efendi'yi tanıdığım kadarıyla müminlere tanıtmayı düşündüm. Şunu itiraf etmeliyim ki, bu iş onun gibi birisi tarafından yapılmalıydı. Benim ifadelerim onu yeterince tanıtmaya yetmez. Bu sebeple onu kendi ifadelerimden ziyade Hz. Peygamber'in hadisleriyle tanıtmaya çalışacağım.

İnsan vardır ki, halkın nazarında yüce ama Hakkın nazarında cücedir. Halkın nazarında minareler kadar yüksek ama Hakkın nazarında kuyular kadar alçaktır. İnsan vardır ki, uzaktan çok büyük görünür. Fakat yaklaştıkça küçülür bir hiç olarak kalır gözünüzde. İnsan davardır ki, uzaktan gözlere küçük ve basit görünür. Fakat yaklaştıkça büyür büyür bir dağ halini alır gözünüzde. Sahabe ve onların yolunu izleyenlerin hali böyledir. Hacı Salih Efendi de böyleydi.

İbn Abbas (r.a) diyor ki; Hz. Peygamber'e: Oturup kalkacağımız, hemdem olacağımız insanların en hayırlısı kimlerdir, diye soruldu. Hz. Peygamber: "Gördüğünüzde size Allah'ı hatırlatan, konuştuğunda bilginizi artıran ve kulluğu sizlere ahireti hatırlatandır."3

Salih Efendi bu hadiste tarif edilen zatlardan biri idi. Onun yanında insan kendini Allah'a daha yakın bulurdu. Dünyayı unutur, ahireti hatırlardı. Yanından ayrılmayı istemez, zamanın nasıl geçtiğini anlayamazdı. Ayrılma zamanı geldiğinde de maddî ve manevî bereketlerle dönerdi.

Enes ibn Malik (r.a)'in bildirdiğine göre Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

"Üç şey insanın günahlarının keffaretine, üç şey makamının yücelmesine, üç şey kurtuluşa ermesine ve üç şey de mahvolmasına sebep olur: "İnsanın makamının yücelmesine sebep olan üç şey: Yemek yedirmek, selamı yaymak ve gece namazına devam etmektir."4

O bu hadisin (it'amu't-taam) maddesinin müşahhas misaliydi. Ziyaretine gelen herkese sofra açar ve ikramda bulunurdu. Oruçlu olarak yanına gidilmesinden hiç hoşlanmazdı. Haktan geleni halka dağıtırdı. İt'amu't-taam'la ilgili hadisleri nerede izah durumuyla karşılaştıysam Salih Efendi bana misal teşkil etmiştir.

ZİYARETLER

Ziyaretlere çok önem verirdi. Sülehadan ölmüş olanları mezarlarında, hayatta olanları evlerinde bizzat ziyaret ederdi. Bir defasında Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevî hazretlerinin kabrini bizzat beraber ziyaret etme şerefine ermiştim. Etrafında birçok kimse vardı. Battaniyesini yere serdirip hazretin huzurunda huşu ile oturmuş ve dua etmişti.

Bolu'nun Göynük ilçesine gidip Akşemseddin'i ziyaret etmek istediğini bana söylemişti. Zannederim Türkiye çapında ziyaret etmediği süleha mezarı kalmamıştır. Rahmetli Ahmed Davudoğlu hocamızın kabrini de ziyaret ettiğini bilirim.

Ölüleri ziyaret ettiği gibi hayatta olanları da ziyaret ederdi. Bir defasında bendenizi ziyaret için Şehzadebaşı Camii'ne gelme lütfunda bulunmuşlardı.

Rahmetli Ali Yakub Hocamızı bana tanıyıp tanımadığımı sormuştu. Beraber ziyaretine gidelim, dedi. Küçükköy'den kalkıp hoca efendiyi ziyarete beraber gittik. Gittiği yere eli boş gitmezdi. Yolda bir şeyler almak için arabayı durdururdu.

Ali Yakub Hoca, kendi tabiriyle "Esîri firaş"tı. Buna rağmen Hacı Salih Efendi evine girince koltuğundan zorla doğrulmuş elini öpmek istemişti. Tabi Salih Efendi de onun elini. Çünkü onun alim bir zat olduğunu biliyordu.

Bir kaç sene sonra Ali Yakub Efendi vefat etti. Cenaze namazı çok seçkin bir cemaat tarafından kılınmıştı. Cenazeye iştirak eden seçkin simalardan biri de Salih Efendi idi. Hasta ve çok bitkin olmasına rağmen gelmişti. Yürüyecek halde değildi. Koltuğunda iki kişi tarafından taşınıyordu.

İLİM SEVGİSİ

İlmi ve ilim adamını çok severdi. Çünkü Allah'ın ilim sıfatının ne demek olduğunu ve bu sıfatla vasıflanan kişilerin Allah katında nasıl bir kıymet ifade ettiklerini daha medreseye gitmeğe başladığı ilk yıllarda annesinden öğrenmişti. Annesinin bu konudaki hassasiyetini hayretle şöyle anlatmıştı: Medreseye gitmeğe başladığım ilk günlerdi. Annem ayakkabılarımın altını yıkıyordu. Neden böyle yaptığını sordum. Dedi ki: "Evladım sen ilim tahsili için medreseye gidiyorsun. Melekler kanatlarını ilim yolunda olan talebelerin üzerlerine gererler. Hatta ayaklarının altlarına sererler. Pis ayakkabılarla o mübareklerin kanatlarına basmayasın diye böyle yapıyorum.

İlimden payına düşen sadece kîlu kal değildi. Hal ehli aşık bir alimdi. Yunus gibi derdi:

Kalpler aşk ile dola
Canlar anda can bula
Girip şehri gönüle herdem kalasım gelir
İster ilm ile dolu ister deli ya veli
Aşkı olmayan kulu kırka bölesim gelir.
Yarab niyazım senden fakir olur mu benden
Muhammed'in aşkından zekat alasım gelir.

Sülehayı, fukarayı, insanlara hizmet etmeyi, seyahat ve ziyaretleri çok severdi. İyi ve soğuk suyu çok severdi. Bir ziyaretimde kendisine bir şişe berrak su hediye edilmişti. Suyun berraklığı karşısında bir müddet düşünmüş ve şöyle demişti: "Büyüklerimiz kendilerine su takdim edenlere; su gibi aziz ol derlerdi. Bir insanın su gibi aziz olabilmesi onun özelliklerine sahip olmasıyla mümkün olur."

1. Su berraktır. Kirli suya su denmesi ayrı, berrak su ayrıdır. İnsan kötü ahlaklardan arınıp saf hale gelmeli.

2. Su aşağıya doğru akar. İnsan böyle su gibi tevazu sahibi olmalı.

3. Su hedefine varabilmek için başını taştan taşa vurarak durmadan akar. İnsan da Rabbine kavuşuncaya kadar su gibi çağlamalı, ağlamalı.

Hacı Salih Efendi'ye Rabbimizden bol bol rahmet, cemiyetimize onun gibi zatları lütfetmesini niyaz ediyorum.

Dipnotlar: 1. Keşfü'1-Hafa, C. 2, hadis no: 1772. 2. Kenzü'l-Ummal, C. 3, hadis no: 7964. 3. Münziri, et-Tergib ve't-Terhib, C 1, s, 112 4. Münzirî, a.g.e. C.1, s. 286