๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 26 Ekim 2010, 11:31:22



Konu Başlığı: Stressiz yaşamanın yolları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Ekim 2010, 11:31:22
Stressiz Yaşamanın Yolları


Çağımızın en önemli problemlerinden birisi olarak gösterilen stresten uzaklaşma, daha az bir stresle yaşamayla mümkün olabilir mi?
Bu soru günümüzde stres içinde yaşayan her insanın en önemli meselesidir. Özellikle de çalışma, gayret ve başarı beklentisi içinde günlerini geçiren bir öğrenci için de önem kazanan bir husustur.
Stresten uzaklaşmak, en azından daha az stresle yaşamak veya stresle birlikte yaşamayı sürdürmek mümkündür.
Bunları ana hatlarıyla şöyle sıralayalım:
1-Kişi kendini tanımalı, bilmeli, başka bir ifadeyle kendini keşfetmelidir.
Daha az stresle yaşamanın en önemli adımlarından birisi, kişinin kendi sınırlarını ve gücünü tanımasıdır. Sınırlarını tanımayan insanı birçok tehlike beklemektedir.
Çünkü stres, kişinin psikolojik ve biyolojik gücünü zorlamasıyla ortaya çıkar. Daha çok da dış şartlardan değil, iç şartlardan kaynaklanır.
İnsanın sınırlarını ve gücünü tanımaması ve beklenti düzeyini çok yüksek tutması, iç gerginliği arttırır ve stres yükünü fazlalaştırır.
Kişi, hayatı kapasitesi kadar sırtlamalı, olaylara çözeceği veya sıyrılacağı kadar bulaşmalı, hedefi ulaşacağı yere koymalıdır.
2-İnsanın, hayatında karşılaştığı olayları doğru değerlendirmeyi, geniş açıdan bakmayı, hoş karşılamayı öğrenmesi lâzımdır.
Her olayın mutlaka güzel bir yanı bulunabilir. Her olaydan iyi dersler almak her zaman mümkündür. Ancak olaylara hep dar açıdan bakmak, üzüntü ve acı yönleri görmek, sıkıntı verecek yorumlar getirmek stresi arttırır, kişiyi hayattan bıktırır.
Unutulmamalıdır ki; “Güzel gören güzel düşünür, güzel dü-şünen de hayatından lezzet alır.”
3-Kişi kendisiyle, ailesiyle, toplumla ve dünyasıyla barışık yaşamalıdır. Kendisine ve çevresine düşman olan bir kişi dost kazanamaz. Yalnızca içindeki ve çevresindeki düşmanları büyütür ve arttırır.
İnsan kendisiyle ve çevresiyle barışık değilse, görme ve düşünme açısı normal değildir. Kendi iç dünyasında kaybolmuş, psikolojik sıkıntılarından kurtulamamış, iç dengesini kuramamış ve bir türlü kendisiyle barışamamış olan bir kişinin düşünce yapısı, dünya görüşü, bakış açısı ve değerlendirme teknikleri eksik ve hatalı demektir.
Bu kişi ne yapabilir?
Cevap çok basittir.
Kendisiyle barışmalıdır. Kendisiyle barışan bir insan çevresiyle çok çabuk kaynaşır ve bütünleşir. İnsan kendisiyle barışmak için, kendisini sık sık imtihandan geçirmeli, görüşüne değer verdiği dostlarının eleştirilerine kulak vermelidir. Kendisiyle ilgili ortaya çıkan eksiklikleri ise, telâfi etme yoluna gitmelidir.
4-Hayatınızı, amacınız ve hedefinizle bütünleştirmelisiniz. Eğer bir yere varmak istiyorsanız, bazı beklentileri elde etmek istiyorsanız, hayatınız, düşünceniz ve amacınız bir bütünlük oluşturmalıdır.
Eğer anlayışınız davranışlarınızla, davranışlarınız ise amacınızla uyuşmuyorsa beklediğiniz kazanca, hayattaki beklentilerinize asla ulaşamazsınız.
Düşünceniz, konuşmanız, davranışlarınız ve amacınız uyumlu ve koordinasyon içinde olmalıdır.
5-İnsan, dünyaya ve çevresindeki insanlara, kafasında oluşan saplantı ve düşünce kalıplarıyla bakmamalıdır. İnsan ilişkilerinde ve olayları yorumlamada esnek ve rahat olmalıdır.
Kişileri kendi penceresinden görme alışkanlığı, insana sürekli olarak stres verir. Çünkü hiç kimseyi, görmek istediği şekilde göremeyecektir. Kişi, farklı insanlarla farklı düşüncelerle ve farklı davranışlarla yaşamayı öğrenmelidir.
6-İstemediğiniz ve o an için sıkıntı veren bir işle karşılaştığınız zaman bunu ertelemeyin. Hemen üstüne gidin, yapın ve bitirin. Böylece hem gecikmenin getireceği, hem de o işi üzerinizde taşımanın getireceği stresten kurtulmuş olursunuz. Unutmayın ki, mutluluk yolunda en önemli adım, iradenizin dışındaki şeylere üzülmekten vazgeçmekle atılır.
7-İnsanların bazıları, stres yapan olayların etkisinden uzaklaşmak için alkol veya ilâç almak yolunu tercih ediyor.
Âdeta, sinir bozucu olayların, aile sorunlarının, ekonomik sıkıntının, korku, yalnızlık ve iş gerilimi gibi hadiselerin ardından alkol alma âdet hâline geliyor.
İlâç ve alkol problemleri olan insanlar rahatlamaya teşebbüs eder, fakat sonuçta alkol ve ilâçlarla dolu bir şişeye dönüşerek, ilâç müptelâsı, uygun şekilde nasıl rahatlayacağını öğrenmekten ziyade, ilâçların rahatlatacağına inanır. O, problemlere yanlış bir şekilde karşı koyar. İlâca itimat, ilâç alışkanlığını geliştirerek bir yığın başka hastalıklara yol açar ve stresi ortaya çıkarır.
İlâç kullanıcısı, bir kısır döngü içine düşer. Stresle başa çıkmak için daha fazla ilâç kullanır. Ve bu kullanım gittikçe daha fazla stresle kamçılanır.
Artık kişi öyle hâle gelir ki, stresten kurtulmak için, alkol stresine yakalanır. Alkol stresi ise, normal hayat stresinden daha tehlikelidir.
8-Stresli şahıs çoğu zaman bu gerçeği kabul edemez. O kendi aklında problemlerinin oranını büyütür. Zorlukların içine öylesine saplanır ki, gerçek ve hayali birbirinden ayıramaz. Kişinin problemleri gerçek ve ciddî olabilir; bozulmuş bir evlilik, işsizlik, parasızlık ve hasta bir çocuk gibi sorunlara sahip olabilir. Fakat âdeta felç oluncaya kadar bunlara saplanma çözüm getirmez.
Çözümler, akıl öğüdü ve hayatın kontrol altına alınmasını gerektiren duygusal olgunluktan gelir.
9-Kitap okuma, yazı çalışmaları, spor yapma, temiz havada gezinti, düzenli egzersizler ve seyahat etme stresin azaltılmasında önemli rol oynar.
Devamlı yüksek ses, ahenksiz gürültü, kötü şeylerle zihnin yorulması stresi arttıran önemli nedenlerdir.
10-Kişideki inanç ve ahlâk gücünün etkili olması ve moral değerlerinin hayatla bütünleşmesi, stresi azaltan diğer bir önemli husustur.
Kişinin stresle başa çıkmasında moral değerleri önemli bir rol oynar. Özellikle dinî telkinlerin bütüncül bir anlayışa ittiği ve koruyucu bir şemsiye rolü gördüğü bilinmektedir. (Yılmaz, 1998: 41)
İslâm, insanın içinde yaşadığı her şeyin bir Yaratıcı tarafından yaratıldığını öngörmektedir. Böylece tesadüf, başıbozukluk gitmekte; belli bir ilim, irade ve kudretle iş yapma fiili ortaya çıkmaktadır.
Bu çerçevede her canlı ve cansızın vazifeli olduğu kendi iç güdülerine göre yaşayamayacağı ortaya çıkmaktadır.
Evrenin kendi kendine olduğunu kabul eden ve kendi ekseninde yaşayan insanın stresle başa çıkması zordur. Fanatizmden ve taassuptan arınmış gerçek insan; cereyan eden olayların görünen cephesine değil, ardındaki hikmetlere bakar.
Güzel görür, güzel düşünür, hayatından lezzet alır.
“Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler” der. Her şeyi kendine dert edinmez. Dünyanın gamını, kasavetini sırtına bindirmez.

Stresten uzaklaşmak ve kurtulmak, günümüz insanının önemli bir problemi durumundadır. İnsanın önce kendini, sonra sıkıntı veren olayı tanımadan ve iradesini kullanarak yeneceğine inanmadan stresten kurtulması çok güç olur.



Halit ERTUĞRUL