> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Sorgulama kültürü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sorgulama kültürü  (Okunma Sayısı 696 defa)
28 Kasım 2010, 15:59:06
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 28 Kasım 2010, 15:59:06 »



Sorgulama Kültürü

 

Dr. Abdülkerim Bekkar
Tercüme: Selahattin YILDIRIM



  Kitle iletişim araçlarındaki fikri tartışmalarımız ve diğer sohbetlerimizi dikkatlice düşünen kişi, içinde bulunduğumuz kötü durum hakkında bugün sık sık tekrarladığımız şikâyetler ve sunduğumuz çözümler, atalarımızın bundan bir asır önce tartıştıklarının aynısı olduğunu görür. Bundan emin olmak istiyorsan, Kevakibi’nin Ummü’l-kura adlı kitabında tasvir ettiği sözde İslam Konferansı Örgütü toplantılarına bakmanı tavsiye ederim. Bizler bugüne kadar zamanımızı, ümmeti yıllanmış sorunlarından kurtaracağına inandığımız medeni projeler sunmakla geçirmişiz. Benim isteğim bir süreliğine bunlardan vazgeçmektir. Çünkü insanlar bu çare ve kalkınma önerilerine doymuş, ümitsizlik ve çöküş sınırına gelmiştir.

 

          Şimdi de sunulan bu çareler çerçevesinde bir soru soralım: Her bir sorunumuz için devasa plan, öneri ve çarelerimiz olmasına rağmen neden pratik sahada çok zayıf sonuçları elde ediyoruz?

 

          Her bir büyük sorun için fikir fırtınası olsun diye birkaç oturum düzenlemek faydalı olabilir. Bu oturumlarda çareler sunulmaz, fakat sorgulamalar harekete geçirilir ve ümmetin sıkıntısını çektiği sorun ve krizlerin yapısını derinlemesine anlamak için sebepler ele alınır. Hiç şüphesiz soru sormak büyük bir sanattır. Bunun ihtiyaç duyduğu keskin zekâ ve deneyim cevap ve çarelerin sunulmasında ihtiyaç duyulandan daha az değildir. Şunu söylemek kötümserlik olmasa gerek: Bizler, derin ve karmaşık sorular sormaya imkân sağlayacak fikri ve ilmi araçlara sahip değiliz. Çok soru sormaya ve olayları sorgulamaya davet ederken bu aktif alanda ilerlemeyi ve bu vesileyle istenilen bilgi düzeyine ulaşmayı umuyoruz. Bizler çok soru sormakla ne sorunlarımızın özü ile ilgili ne de en önemli olanın belirlemesi ile ilgili tartışmanın bitmesi beklentisi içindeyiz. Çünkü buna kısa sürede ulaşmak zor bir iş olabilir. Fakat bizim istediğimiz tartışmacıların, münazaracıların ve uzmanların bağlı kalacakları sağlam temeller icat etmek, realiteler ve çerçeveler inşa etmektir. Bu da rolü gereği tartışmanın çerçevesini daraltacak zıt görüşleri birbirine yaklaştıracaktır.

 

          Bu fikir/beyin fırtınası oturumlarında her bir katılımcı dilediği soruları ve gerekçeleri sunacak ve bu ilk oturumda hiç kimse de onu tenkit etmeyecek ve ona cevap vermeyecektir. Katılımcılardan birisi de tüm sorgulamaları özetleyecek ve orada bulunanlara dağıtacaktır. İkinci oturumda katılımcıların çoğunun beğenisini kazanan en önemli soru ve gerekçeler belirlenecek, konu ile ilgisi olmayanlar atılacak ve birinci oturumda özetlenen fikirler sorgulanacak ve üzerindeki tartışmalar bitirilecektir. Sorgulanması bitirilecek olan konulara iyi hazırlanıldığında elde edeceğimiz verim düşündüğümüzden daha büyük olacaktır.

 

          Neden Sorgulamıyoruz?

 

          Çoğu zaman sorgulama arzumuzun neden zayıf olduğunu kendi kendime soruyorum. Bu zafiyet sorunların birikmesine, çözümsüzlüğe ve bugün ümmetin sıkıntısını çektiği problemlerin gerçek nedenlerini bilmemeye ve tecrübesizliğe sebep oluyor. Sonunda bunun birkaç nedeni olduğunu anladım. Bunlardan bazılarını şunlardır:

 

1-     Gelenek ve göreneklerin düşünceyi tasallutu altına alması. Bu gelenek ve görenekler çok soru sormayı, cehaletin ve deneyimsizliğin bir işareti olarak görüyor. Sorulan bir soruya hemen cevap vermeye kalkışmak da doğru değildir. Mesela sağlık ile ilgili bir soru sorulduğunda ve salonda bir doktor da varsa önce onun görüşünü dinlemek gerekir ama bakıyorsun daha o görüşünü açıklamadan birçok kişi cevap vermeye başlamış.

Bu durum insanları, zihinlerinde oluşan sorulara kitaplarda yazılanlara ve âlimlerin bilgisine müracaat etmeden kendi kendilerine farklı cevaplar verme cesaretine götürüyor. Bu da sahte bir doyum hissi veriyor ve böylece kendi kendilerini aldatmış oluyorlar.

 

2-   Okullarda hâkim olan eğitim metodu. Bu da halk kültüründe var olanı benimsiyor. Çünkü bizim bilgi verme yöntemimiz öğreticiyi her şeyi bilen veya yarış alanında hiçbir şeyi hesaba almayan, tek başına at koşturan binici konumunda gösteriyor ve öğreticinin verdiği bilgiler ise tartışma aşamasını geçen kesin veriler şeklinde ortaya çıkıyor. Bazı öğreticiler de öğrencilerin herhangi bir soru sormasına müsaade etmiyor. Çünkü öğrencinin soru sorması bazen öğretmenin konuyu yeterince anlatamadığına işaret olabilir veya onu zor duruma düşürebilir. Bu engellemeler de öğrencilerin tamamen susmalarına sebep oluyor.

 

3-    Müslüman toplumlarda acayipliklere/garip hikayelere düşkün olan ve bunları değişik sebeplerden dolayı yayan birçok guruplar vardır. Bu sebeplerden bazıları şunlardır:  Dinleyenleri eğlendirmek, başkalarının bilmediklerini biliyorum diye göstermek ve bazı kişileri, cemaatleri, görüş veya mezhepleri pazarlamak ve bu hikayelerin oluşturduğu etkiden maddi çıkar sağlamak… Acayiplikler yapıları gereği bir çizgide durmayı bilmez ve çoğu zaman hurafe şeklini alıncaya ve hurafeci beyinler oluşturuncaya kadar ilerler. Acayiplikler ve hurafelerin tehlikelerinden bazıları da insanların zihinlerinden doğal ve doğal olmayanın, serbest ve yasağın, yakın ve uzağın, mümkün ve mümkün olmayanın arasındaki farkı kaldırmasıdır. Bu ikilikler arasındaki farkın ortadan kalkmasıyla insanların zihinleri her şeyi kabul etmeye başlar ve alternatifi olmadığı için mevcut duruma teslim olur.

 

4-    Ümmetin diğer milletler arasındaki düşüşü ve kötü durumundan dolayı meydana gelen ümitsizlik ve çöküş. Bu da kişiyi soru sormaktan ve sorgulamaktan uzak tutuyor. Çünkü ümitsiz kişi zihinsel canlılığını yitirir. Sorgulamakla ortaya çıkan açılım ruhunu ve reaksiyonu kaybeder, tam bir hareketsizliğe düşer ve kaçınılmaz sonu bekler.

 

          İslami bilincin erken bir dönemde bazı Müslüman filozofların birçok temel ve şer’i esaslara saldırması sebebiyle felsefeden ürkmesi. Bu da bizde kavram sanatının zafiyetine ve bu konuda ileri boyutta ihmallere düşmemize neden olmuştur. Bir kavram ulaşması gereken bir seviyeden aşağı kalırsa iş düzeyi ve reaksiyon seviyesi ona göre düşer. Bu da dibe doğru düşmeyi kabul edilebilir bir şey haline getirir ve sorgulama kapısını kapatır. Sorgulama arzumuzun yeniden harekete geçmesini istiyorsak geçmişte çöküşe neden olan ve olmaya devam eden etkenleri ele alıp üzerinde çalışmamız gerekir. Doğru yola ileten Yüce Allah’tır.

 
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sorgulama kültürü
« Posted on: 23 Nisan 2024, 19:43:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sorgulama kültürü rüya tabiri,Sorgulama kültürü mekke canlı, Sorgulama kültürü kabe canlı yayın, Sorgulama kültürü Üç boyutlu kuran oku Sorgulama kültürü kuran ı kerim, Sorgulama kültürü peygamber kıssaları,Sorgulama kültürü ilitam ders soruları, Sorgulama kültürüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes