๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 19 Ocak 2011, 15:47:57



Konu Başlığı: Sonu gidip Cennet'e dayanan yol
Gönderen: Ekvan üzerinde 19 Ocak 2011, 15:47:57
           Sonu gidip Cennet'e dayanan yol  

Bir hadis-i şeriflerinde Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse ilim öğrenmek için bir yola koyulursa, Allah o ilim yolcusuna Cennet'e giden yolu kolaylaştırır." (Müslim, Zikr 38).




Evet, her kim Cenâb-ı Hakk'ın muradını hedefleyerek ilim için hicret ederse o şahıs ucu gidip Cennet'e dayanan bir yola sülûk etmiş demektir. Allah (celle celâluhu) o şahsı Cennet'e götürecek tavır ve davranışları ortaya koymakla serfiraz kılar ve artık o kimse âdeta Cennet koridorunda yürüyor gibi yaşar.

Ancak daha önce de ifade edildiği gibi ilim tahsili için vatanını terk edip uzak diyarlara seyahatte bulunmak ciddi manada ehemmiyet arz etse de, olmazsa olmaz bir şart değildir. Zira insan doğup büyüdüğü yerde de, ilim tahsil edip bulunduğu sahada en zirve noktaya ulaşabilir. Önemli olan doğru bilgileri, doğru insanların elinden, doğru bir şekilde alabilmektir. Yoksa yanlış yollara sevk edebilecek mürşit görünümlü kişilerin elinde bir insan, ister uzakta olsun ister yakında, değişik dalâlet ve sapıklıklara kendini kaptırabilir. Niyazi-i Mısrî'nin "Her mürşide el verme ki yolunu sarpa uğratır / Mürşid-i kâmil olanın gayet yolu âsân imiş..." ifadelerini hatırlayacak olursak; diyebiliriz ki, önemli olan uzak olsun-yakın olsun doğru bir rehber veya mürşidi bulabilmektir.

Mesela hicri 7. ve 8. asırlarda İstanbul'da ilim çok ileri bir seviyede olduğundan orada neş'et eden insanlar İstanbul'da kalmış ve doğup büyüdükleri beldede eğitimlerini sürdürmüşlerdir. Bundan dolayı da, o dönemde İstanbul'da hayata uyanan bir ilim tâlibinin illâ da yuvasından ayrılıp gurbete gitmesine gerek olmayabilirdi. Ancak aynı dönemde İstanbul'daki ilmî atmosferin daha canlı, daha mükemmel olduğunu düşünen Anadolu'daki pek çok ilim tâlibi, daha engin, daha zengin, daha seviyeli bir noktaya ulaşma adına memleketinden ayrılıp İstanbul'a göç etmiştir.

Belki bu noktada şöyle bir husus akla gelebilir: Toplumumuzda yaygın bir anlayış olarak, çok defa ailesinin yanında olan bir kimse, Anadolu'da çokça kullanılan bir tabirle aileleri tarafından hemencecik baş göz edilmek istenmektedir. Zira anne-babalar genelde bir an önce torun sahibi olmayı, hatta torunlarının çocuklarına ulaşmayı arzulamaktadırlar. Böyle olunca da ilim tâlibi, uzun soluklu ve ciddi fedakârlıklar isteyen ilmî çalışma ve faaliyetler için fırsat bulamamakta, eğitimini istediği seviyede sürdürme imkânından mahrum kalabilmektedir. İşte böyle bir durumda ilim adına seyahatlerin gerekli olduğu söylenebilir. Ancak böyle bir tercihte bulunurken, insan, asice bir tavırla anne-babasına karşı çıkmamalı, onları görmezden gelmemeli; aksine hissiyatlarını hesaba katarak gönüllerini almalı ve bir yolunu bulup onları ikna etmesini bilmelidir. Belki bu noktada, ilim uğruna ortaya konulacak hasbîlik ve fedakârlıkların hem ailesi, hem milleti hem de bütün insanlık için getireceği faydalar anlatılıp geri dönüldüğünde onların da memnun olacağı bir keyfiyette bulunacağı hatırlatılabilir. İşte bu yapılabildiği yani anne-babaların gönülleri alınıp hoşnut edilebildiği takdirde, daha yararlı olacağı düşüncesiyle uzak bir yerde ilim tahsil etme, gurbetin hüzün ve meşakkatlerine katlanma aynı zamanda kişiye bir hicret sevabı da kazandırır

alıntıdır


Konu Başlığı: Ynt: Sonu gidip Cennet'e dayanan yol
Gönderen: Ekvan üzerinde 19 Ocak 2011, 19:07:20


   Evet, her kim Cenâb-ı Hakk'ın muradını hedefleyerek ilim için hicret ederse o şahıs ucu gidip Cennet'e dayanan bir yola sülûk etmiş demektir. ALLAH (celle celâluhu) o şahsı Cennet'e götürecek tavır ve davranışları ortaya koymakla serfiraz kılar ve artık o kimse âdeta Cennet koridorunda yürüyor gibi yaşar.


      Rabbim cümlemize nasib etsin inşaallah..Ve sizden de razı olsun değerli kardeşim..