๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 27 Haziran 2010, 13:01:11



Konu Başlığı: Sonsuzluk iştiyakı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 27 Haziran 2010, 13:01:11
Sonsuzluk İştiyakı


İşte ruhlar yaratıldığından beri sonsuzluk iştiyakıyla devinir durur, ruhlar ebediyete aşina İnsan bu sonsuzluğun yabancısı değil zaten, ruh sonsuzluğu yaşamak için fıtraten programlanmış İnsanoğlunun sanki hiç ölmeyecekmiş gibi tavrı, çok kısacık olan ömrün, hiç bitmeyecekmiş gibi telakki edilmesi sonsuzluğa akışın delilleri değilmidir? Aslında ruh sonsuzluğu yaşamaya göre programlanmıştır adeta Bilinçaltındaki bu sonsuzluk iştiyakı Yüce Yaratıcının fıtratımıza katmış olduğu ve mutlaka farkına varmamız gereken bir şifredir hatızatında
Kâinat sonsuzluğun melodilerini fısıldar her daim İnsanda ebediyet tutkusu bir musiki gibi çağıldar sonsuzluk sonsuzluk diye Şu koskoca kâinatın her zerresine nüfus etmiş bu ulvî musikinin varlığını görmek, duymak lazım Kâinattaki her varlık kendi dillu dillerince tesbih eder ya Kurtlar, kuşlar, ağaçlar, dağ taş, cırcır böcekleri, kısaca bütün varlık kendine göre evrâd ve ezkârını terennüm eder ya Ehil olan zatların beyanına göre, zelzeleler ve benzeri müthiş hâdiselerde bile zikirler, tespihler ve tekbirler gizlidir Onlar kâinat var olalı beri sonsuza değin İlahi Kudretin tecellisi olan ilâhî isimleri adeta haykırır dururlar ve kanatlanırlar, haber verirler ötelere ve sonsuzluğa dair güzellikleri
Ruhlar koşarken ebedi âlemin güzelliklerine şu dünyanın bütün faniliğine rağmen hep bir yanımız sonsuzluğa meyleder durur Sonsuzluk bir sevda ve ölümsüzlük iksirine kavuşma arzusu; Öyle bir ufuk ki insan, ruhunu bulur, kaybettiği cevherini, gönül elmasını keşfeder sonsuzlukta, ebedi âlem arzusunda Sonra harabeye dönmüş gönüller ikbale erer Ebediyete kanatlanmış susuz yolcuları doyurur Hakk’la birlikte olma demi, sonsuzluğa değin
Kara gözlü gece günü bir yudumda içtiğinde ve gün karanlıkların kollarında raksa durduğunda, her şey derin bir sukuta erdiğinde, bir ümit bestesi gibi yalnızlığın siyah gömleğini yırtar sonsuzluk Sahipsiz olmayan asrın sahipleriyle aydınlanır karanlık dünyamız Ruhlar lahutî elbiseyle katılır bu tavafa ve yürür Allah’a doğru O’na gitmek, O’na ermek ancak böyle olur
Ey sonsuzluk! Âşıklar seninle çıkacaklarını bilirler maşukuna ve senin merdivenlerinden yükselirler İbrahim Makamına… Oradan Sidre’ye ve Kâb-ı Kavseyn’e çeker bir ışık onları Hakk’a talip olanlar, ötelerde sürdürürler ve yürürler bir sonsuz anafor içinden kor kor yanarak ve aşk alevleriyle tutuşarak yüce gayeye doğru Kalplerin, bu miraçta Sidre’yi buluşudur, Kab-ı Kavseyn’e dudaklarıyla dokunuşudur İşte bu sonsuzluğun misk kokan ikliminde mümin ruhlar dirilişe ermek için can atmakta, her lahza sevdasına nur, ışık ve şevk katmakta
Ey sonsuzluk! Uykusuz gözlerin ufku sensin Senin iklimine yaklaşanlar, Nebiler Nebisi nin kutlu sesiyle, atomlar gibi, yıldızlar gibi döne döne, Işıktan burağa ve refrefe binmiş gibi gök kapılarını geçip o şeref ve izzet noktasına kadem basarlar
Ey Sonsuzluk! Madde âleminin hiçliği ve mânâ âleminin hepliği gibi bir farkla insan senin ardından bırakır bütün yılgınlıkları, bütün umutsuzlukları, bütün elem ve keder düşüncelerini
Ey insan! Sonsuzluk diyarına varmak için bir sirâctır işte bu anda Kur’ân sana, ilaçtır Sünnet-i seniyye sana ve başına konulan bir taçtır Evliyaullah sana Sunulacak olan yeniden bulduğun hayat, ebediyete giden miraçtır sana

 Zekeriya Maral