> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Sıratı mustakîm ahlâkı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sıratı mustakîm ahlâkı  (Okunma Sayısı 768 defa)
16 Eylül 2010, 18:22:53
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 16 Eylül 2010, 18:22:53 »



Sırat-ı Mustakîm Ahlâkı

Giriş

İnsan; en güzel, en üstün, tam kıvamında yaratılmış bir varlıktır. Mümtaz, şerefli, medenî, nâzik ve nâzenin ve aynı zamanda sosyal varlık olduğundan insaniyete lâyık bir şerefle yaşamak ister. Ne var ki, insan son derece âciz ve zayıftır. İhtiyaçları kâinatın her tarafına dağılmıştır.

Hayat şartlarına uyumumuzu sağlayacak, arzularımızı tatmin edecek bilgi, maharet, meslek ve gelire yalnız başına sahip olmamız imkânsız. Acz ve zaafımız bizi Kadir-i Mutlaka sığınmaya, dayanmaya, dergahına ilticaya yöneltir. İhtiyaçlarımızı karşılamak için de hemcinslerimizle nezaket ve nezahet kuralları içinde ilişki kurarak yardımlaşma, dayanışma, çalışmalarımızın meyvelerini bölüşme ve değiş-tokuş yapmaya mecburuz.

İnsan, imânın gerektirdiği ahlâkî yapıya göre dizayn edilmiştir. Buna uygun bir hayat sürdürülmezse, fıtratın çarklarına aykırı hareket edilmiş olur. Bu da birçok problem ve sıkıntıyı doğurur. Meselâ, ayrılığın, ölümün yakıcı ateşinden, sıkıntıların azabından kurtulmak için de tozpembe bir dünya oluşturma çabasına girilir. Eğlence, alkol, uyuşturucu ve benzeri kötü alışkanlıkların bataklığına düşülür. Bunların sayısız gayr-i ahlâkî hallere sebep olacağı açıktır.

19 ve 20. asırda insan müthiş bir ahlâkî erezyona maruz kalmıştır. Maddeye olan vurgu, mânâdan uzaklaşmayı getirdiğinden teknoloji de daha çok nefse, egoizme, enaniyete, oyun ve eğlenceye hizmet ettiğinden ahlâkî hayat kökünden ifsat olmuştur.

Ahlâk; birey, âile, toplum ve tüm insanlığı ilgilendirmektedir. Bu nedenle sadece ahlâkçılarca değil, başta felsefe, kelâm, tasavvuf, psikoloji, sosyoloji, pedagoji, eğitim gibi hemen bütün ilim dallarında ehil olanlarca tartışıla gelen bir olgudur. Akıl ve vahiy prensiplerinin pratik hayata geçirilmesi diye tanımlayabileceğimiz ahlâk, ilk insan Hz. Âdem (as) ile tarih boyunca bütün peygamberin ihya edip yerleştirmek için mücâdele ettiği, pek çok filozofun meşgul olduğu bir değerdir.

Tarih boyunca verilen mücâdele de bir bakıma "ahlâk ile ahlâkdışı" anlayışın tezahürüdür. Bu perspektiften baktığımızda her dinin, her düşünce sisteminin, her ideolojinin, her felsefi akımın, hatta her toplum ve grubun bir ahlâk anlayışı vardır. Buna binâen insan, gerçek değerini ahlâkî esaslara uyması oranında bulur.

Ahlâk, bir hayat tarzı, bir yaşam biçimidir. Rûh, kalp, akıl, vicdan, beden ve bunun gibi insanla ilgili ne varsa, her birinin yaratılış maksadına uygun olarak kullanım yolu, yaklaşım uslûbu; kâinat ve yüce yaratıcıya muhatabiyettir.

Din, zaman, zemin ve kişilere göre değişmeyen temel, evrensel, kalıcı ve sağlam ahlâkî esaslar getirmiştir. İslâmiyet, insanın yemesinden içmesine, konuşmasından, susmasına, gezmesinden eğlenmesine, çalışmasından dinlenmesine, uyumasından uyanıklığına, öksürmesinden aksırmasına en dakik ve ince davranış biçimlerine kadar ahlâkî prensipleri vaz'ederek keyfiliği önlemiş, insanı başkasının maskarası, oyuncağı olmaktan kurtarmıştır. Yâni, ona göre, buna göre, şuna göre bir hayat tarzı değil, İlâhi hakikatlere göre yaşama tarzını getirmiştir.

İmân esasları, İslâm şartları ve ibâdetler bireyi, âileyi ve toplumu terbiye ederek ahlâklı olmaya yöneltir. Çünkü imân esasları insan fıtratına seslenir. Kur'ân ve Sünnet-i Seniyye, ahlâkın herkesin hak, selâhiyet, sorumluluk, vazife ve yetkilerini açıklar. Başta anne-baba, eş (karı-koca), çocuk, kardeş, akraba, komşu, hattâ, hayvan, çevre ve eşya haklarını sıralar. Hakların yanında herkesin görevleri de belirler.

Meseleler kimsenin şahsî, indî, beşerî istek, nefsî arzularına bırakılmamış; âdil ve fıtrata uygun haklar, selâhiyetler, mesuliyetler, vazifeler bir bir sıralanmıştır. Bununla da yetinilmemiş, hak ve vazifeler imân, ibâdet, eğitim ve terbiye yoluyla akıl, kalb ve vicdânlara yerleşip fiiliyata dökülebilmesi için de gerekli tedbirler alınmıştır.

Özellikle günümüzde Peygamberî ahlâk öğretilerine şiddetle muhtacız. Zîrâ, Kur'ân'la barışık olmayan ateist, seküler, egoist felsefî akımlar; insânî değerlerin içini boşaltmış, tamamen nefse, hevâ ve hevese hitap ederek ahlâkı kökünden ifsat etmişlerdir. Hattâ, hürriyeti de, dini ve ahlaki prensiplerden de tamamen sıyrılmak şeklinde anlatılmaktadır. Bu da, insanlığın ahlâkî değerlerini tüketmiş, en yakın akrabaları (eş, çocuk, kardeş vs.) ve dostları birbirine düşürmüştür.

"Akıl, gadap/savunma ve şehvet" gücü gibi temel duyguların ifrat ve tefritleri ahlâkî değerlerden yoksunluğu, bu da dehşetli sonuçlar doğurmuştur. Bunlardan bazıları; hazcılık, çıkarcılık (menfaatperestlik) egoizm, ideolojik saplantılar, ırkçılık (asabiye damarı), nefisperestlik/narsizm, zulümperestlik/sadizm, güçperestlik/diktatörizm/mazoşizmdir.

Bu çalışmamızda özellikle kişiliğimiz/şahsiyetimiz, huy, karakter ve mizâcımızı oluşturan ahlâkı detaylı olarak ele almaya çalıştık. Özellikle şu sorulara cevaplar aradık: Ahlâk nedir? Ahlâkın kaynağı nedir? Beşer aklı ve vicdânı, vahiy güneşi olmaksızın ahlâkî değerleri bulabilir mi? Semâvî kitaplar/Kur'ân, peygamberler, imân esasları ve İslâm şartları ahlâkın güzelleşmesi ve yüksek ahlâk normlarının teşekkülüne nasıl kaynaklık ettiler? Ahlâkın kaderimiz ve hür irademizle ilişkili mi? Hangi davranış biçimi ahlâkîdir, hangileri ahlâk dışıdır? Ahlak, doğuştan içimize yerleştirilmiş olgu mudur? Yâni, ahlâkımız da kaderle tayin mi edilmiştir; yoksa sonradan mı kazanırız?

Ahlâk, çevremizle ilgili münâsebetleri kaidelere bağlayıp düzenlediğine ve hayatın bütününü kapladığına göre, başta anne-babamıza, kardeşlerimize, akrabalarımıza, toplumumuza, insanlığa, hayvanlara ve hatta çevremize (eşyaya) karşı yaklaşım biçimimiz nasıl olmalıdır? Çalışma ahlâkı gibi hayatın sâir safhalarını oluşturan hususlara karşı nasıl bir ahlâk sergilemeliyiz?

I. Bölüm: Ahlâk ve Kaynağı

1- Arapça "Huy" anlamındaki "hulk" kelimesinin çoğulu olan ahlâk; güzel seciye, karakter, kişilik, doğru, iyi, hayırlı, olumlu/pozitif bir davranış biçimidir. Ortak tanımı; nefiste iyice yerleşen melekedir ki, fiil ve davranışlar; fikrî bir zorlama olmaksızın ortaya çıkan hâldir.1

Psiko-fizyolojik davranışlarla ahlâkî davranışları biri birinden ayırmak gerekir. Bir davranış ve hareketin ahlâkî olduğunu gösteren iki unsur vardır:

İyi-kötü gibi bir değer taşıması; irâdî ve kastî olmasıdır.

Meselâ, psiko-biyo-fizyolojik davranışlar ahlâkî değildir. Ahlâkı meleke haline gelmemiş birisinin; kendiliğinden değil; zorlanma veya herhangi bir çıkar hesabıyla korkması, cömertliği, ahlâkî değil; riyâ ve çıkar eseridir.

Ahlâkî davranış; Allah'ın emirlerine itaat, yasaklarından sakınmak; yarattıklarını hoş görüp, şefkatle haklarına riayet etmek ve saygılı olmaktır. Rûhun süsü, davranışlarımızın mayası, iç güzelliğimizin ışığı olan ahlâk, nazarî (teorik) ve pratik/uygulanabilir olmak üzere iki kısma ayrılır. Dolayısıyla ahlâk, mantık gibi bir ilimdir ve aklîdir.

Ahlâk ilmi; insan nefsindeki kuvvetleri (enerji boyutlarını) asıl yaratılış gayelerine yönelten kaideleri gösteren;2 faziletler ve reziletler ilmidir ki, nefsi fazîletlerle süsleme ve reziletlerden koruma yollarını gösterir.3

Ahlâk öğretisi ise; ahlâkî hayatın ve fiillerin kanunlarını, prensiplerini, şekillerini, biçimlerini araştıran ilim dalıdır. Dolayısıyla, ahlâkî olanın özünü, müşahhas şekillerini inceleyen ve ahlâk kurallarını hayat içinde ve hayat boyunca geçerli olacak şekilde ortaya koyan kaide ve prensipleri toplayan doktrinlerdir.4

Ahlâkın gayesi; maddî-mânevî bir yapıya sahip olan insanın ruhunu, ulvî hesletlerini geliştirip kontrol edebilmek; menfi hislerini kanalize etmek his ve lâtifelerini dengelemek; dolayısıyla huzûr ve mutluluğu yakalamaktır. İslâm ahlâkı, yalnızca bir zamana, ferd ve topluma hatta dünya değil, insanlığın tüm zamanlarını ve katmanlarını, hatta sonsuz hayatı da kapsar.

2- Kişilik ve ahlâk

Kişilik, "Bireyin başkalarıyla kurduğu ilişkilerdeki tepki ve kendisini gösterme biçimi", ve "Kişinin öteki insanlarla ilişkilerinde aldığı tavır, gösterdiği davranış"5 diye tanımlanır. Diğer ifâdeyle; bir insanı başkalarından ayıran özelliklerin tamamını, çevresine uyum sağlamak için geliştirdiği davranış biçimini belirtir ve insanın duygu, tutum ve davranışlarının teşkilâtlanmış, kalıplaşmış, alışkanlık haline gelmiş bütünüdür.6 Her insanın veya kişiliğin "nesnel/objektif/hakiki/afâkî ve öznel/subjektif/enfüsî/indî" yönü var.

Aslında kişilik; karakter, huy, mizaç ile eş anlamlı olarak kullanılır. Mizâç ve huy; günlük hayatımızda, kişiye has oldukça sınırlı ve belirli hissî tepkiler ile bunların yoğunluğunu ihtivâ eden durumlardır. Sakin, teenni ile hareket etmek veya çabuk kızmak, öfkelenmek; mizâç özellikleridir. Huy ve mizâçlar; kişiliğimizin bir yanını ifâde eder.

Karakter de, kişilikle eş anlamlı ve kişiye has duygu, düşünce, tutum, davranışların bütünüdür. Karakterimizi, şahsî özelliklerle, içinde yaşadığımız âile, toplum ve çevrenin ahlâkî değerleri, yargıları oluşturur. Kişiliğimizi; biyolojik ihtiyaçlar, dürtüler, eğitim, tecrübeler, içinde yaşadığımız toplumun değerleri, inançları ve bize yüklediği roller belirler.

Karakterli olmak; iyi, güzel, doğru yapmak, fedâkârlık ve başkalarını sevmek gibi olumlu hasletlerle bezenmek demektir. Karaktersizlik ise; kötü huylu, yalancı, egoist, kibirlilik gibi olumsuz duygular taşımak ve dışa yansıtmaktır.

İşte ahlâk, "Kişiliğimizi nasıl bulacağız, şahsiyetimizi, karakterimizi nasıl oluşturacağız; çevremizle olan ilişkilerimizi hangi kıstaslara göre belirleyeceğiz?" sorularının cevaplarını verir.

3- Ahlâkın kaynağı

Ge...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sıratı mustakîm ahlâkı
« Posted on: 25 Nisan 2024, 20:44:37 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sıratı mustakîm ahlâkı rüya tabiri,Sıratı mustakîm ahlâkı mekke canlı, Sıratı mustakîm ahlâkı kabe canlı yayın, Sıratı mustakîm ahlâkı Üç boyutlu kuran oku Sıratı mustakîm ahlâkı kuran ı kerim, Sıratı mustakîm ahlâkı peygamber kıssaları,Sıratı mustakîm ahlâkı ilitam ders soruları, Sıratı mustakîm ahlâkıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes