> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Babamın kabri başında
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Babamın kabri başında  (Okunma Sayısı 676 defa)
22 Kasım 2010, 14:37:02
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 22 Kasım 2010, 14:37:02 »



Babamın Kabri Başında


Baba,

Ne çok sevinmişsin ben dünyaya gelende…

Sağ kulağıma ezan, sol kulağıma kamet okumuşsun. “Adın ‘Abdullah’ olsun” demişsin. “Resulullah, abdullah ve abdurrahman isimlerini çok severmiş” derdin. Abdullah, Yalnız Allah’a itaat ve ibadet eden; Allah’tan başkasına kul olmayan demekmiş. Bunu biliyor muydun baba?..

Madem senin yanında dünyalık şeyler, namazdan daha önemliydi; kulağım ezanda, gözüm namazda olmayacaktı; günde beş kez dinleyeceğim ezan, hayatımın programlamayacaktı; derslerim, senin dükkânındaki alışverişin ve dünyalık işlerimiz daha önemliydi; ezan ve kamet yerine; mevki makam, para puldan bahsedip adımı da “abduddünya” (dünyanın kulu)  koysaydın ya!..

Madem Allah’tan başkalarının hükümlerini daha çok önemsiyordun; başkalarının belirlediği helal ve haramları, Allah’ın hükmüne üstün tutuyordun; niçin Abdullah koydun adımı?..

Konuşmaya ilk başladığımda; “lâ ilâhe illallah”ı öğretmişsin bana… Sen de “Lâ ilâhe illallah”ı dilinden düşürmüyordun. Ne söylediğini biliyor muydun baba? “Lâ ilâhe illallah” demek; kulun, “Abdullah olması demekmiş. Abdullah olmak demek; kulun, “Lâ ilâhe illallah”ın gereğini yerine getirmesi demek… Allah’tan gayrı bütün ilahları reddedip tanrılık taslayanları tanımamak demekmiş. Bunu yapmaya gayret etmem; Allah’a emrolunduğum şekilde dosdoğru kul olmam için yardımcı olmadığın gibi engellemeye de çalıştın…

Çok seviyordun beni… Evlat sevilmez mi? Baba olunca, bunu daha çok anladım… Giymeyip giydirdiğini… Uyumayıp uyuttuğunu… Aç kalıp beni doyurduğunu… Hastalandığımda, doktor parasını borç aldığını… Varını, yoğunu bize harcadığını; nereden bilecektim küçükken?

Çocuklara hissettirmeden, onları üzmeden; onurlarını zedelemeden bir çocuğu büyütmenin ne zor olduğunu baba olunca anladım… Kolay büyümüyor çocuklar…

Yedi yaşıma basınca, okula yazdırdın. Okula ilk gittiğim gün (hiç unutmuyorum): “Al hocam… Yavrum sana emanet. Onu adam et” demiştin… Adam olmanın okul okumak olmadığını da sonradan öğrendim.

Okula götürdüğün gibi; keşke elimi tutup namaza da götürseydin alıştırsaydın. Oruç tutmaya başlatsaydın… Başka kitapları da okumama yardımcı olup bilgimi ve kültürümü geliştirerek Yaratanı, kendimizi, kâinatı ve hayatı tanıtmaya çalışsaydın… Kâinat ötesini anlatsaydın… Hayatın, bu dünyadan ibaret olmadığını; ahiretin daha hayırlı ve baki olduğunu söyleseydin…

Oysa sen namaz da kılıyordun… Ama okumak; büyük adam olmak ve zengin olmaktan başka hedef belirlemedin benim için… En çok kızdığın şey; dersimle ilgisi olmayan kitapları alıp okumamdı. “Bırak bunları. Sen önce ekmeğini kazan. Başka şeylere kafanı yorma” diyordun.

Şimdi anlıyorum ki; okullarda okumamakla, cahil olmak aynı şey değilmiş… Okullar, üniversiteler bitirmiş (hatta buralarda hocalık yapan) nice cahiller görüyoruz… Gazeteler, televizyonlar ara sıra onların söyledikleri ve yaptıkları cahilliklerden bahsediyor.

Okullara göndermekle yanlış ettin, demiyorum. Ama neden bana ilim sahibi olmak için okulların yeterli olmadığını söylemedin? Okullarda öğretilmeyen önemli birçok gerçeği öğrenmenin yolunu neden göstermedin? Dünya ötesinde de huzurlu olmak için ne yapmam gerektiğini anlatmadın. Din adına anlattığın bidat ve hurafeler ise, beni cennete varmaktan alıkoyan şeylermiş.

İlk gün okuldan, koşarak eve dönerken, düşmüştüm. Başım yarılmıştı. Beni kucağına alıp doktora götürürken; ağlamıştın… Ruhumun yara almasına ise sessiz kalıyordun baba. Hatta razı oluyordun…

Başıboş bırakmadın beni. Kanadını üstüme gerdin. Adım adım izledin… Ama hep dünyalık için… “Biz, cahil kaldık; bari siz okuyun; büyük adam olun” derdin… 

Şu beni arasına salıverdiğin toplumun yanlışlarını bildirmedin… Beni kimlere emanet edip gittin baba? Kur’an’ın rehberim, Resulün, önderim olduğunu neden söylemedin? Neden beni, kitabımla ve Resulümle tanıştırmadın? Dünyalık menfaatler gündemimizi doldurduğundan; onlara sıra gelmedi değil mi? 

Yemedin, içmedin, giymedin bize mal miras bıraktın. Teşekkür ederiz… Fakat mal yerine; sarsılmaz bir iman sahibi olmayı, Allah’a itaat ve ibadet etmeyi, Kitabı rehber, Resulü önder tanıyarak güzel ahlak sahibi olmayı miras bıraksaydın; daha güzel bir iş yapmış olmaz mıydın?..

Senin anlayışında Kur’an, ölüye okunmalıydı… Peygamber, sadece salâvat gönderilip şefaat beklenen biriydi… Kur’an’ın, ölülerden çok; diriler için gerekli olduğunu, Kur’an’ı yaşamada en güzel örneğin de Resul olduğunu niye söylemedin bana…

Ve sana göre din; mevlitten, ilahilerden ve menkıbelerden ibaretti… Kandil geceleri, Cuma günleri ve Ramazan ayında Müslüman olduğumuzu hatırlamak; okunan Kur’an’ı, anlamadan dinlemek ve göstermelik dualar yeterliydi… Fazlası aşırılıktı…

Vahyi ölçü alarak yirmi dört saat Allah’ı zikretmemiz, O’na bütün ömür boyu itaat ve ibadet etmemiz gerekmiyor muydu? Allahu Teala, bizi, bunun için yarattığını ifade buyuruyor Kutlu Kitabında. 

Ha bir de darda kalınca kabir ziyaretlerine gidip sıkıntılarınızı onlara anlatıp istenecekleri kabirlerden istemek, kurbanlar kesmekti dindarlık anlayışınız. Bizi de götürüyordunuz ziyaretlere. Kurbanlıklar kesiyordunuz. Dilekte bulunmamızı söylüyordunuz.

Allah’tan istenecekleri, başkalarından istemenin, onlara dua etmenin; Allah’a ortak koşmak olduğunu bilmiyor muydun?..

Senin izin vermediğin kitapları, şimdi durmadan okumaya çalışıyorum. “Okuma bunları, dersine çalış” dediğin kitapları okuyorum bol bol. Çok geç kaldım. Artık ömrümün sonbaharındayım. Yaşlandım. Tükendi gücüm kuvvetim. Bir ayağım kabirde. Vaktimi en çok okumaya ayırıyorum artık. Gözlerim zor fark ediyor; gözlük kullanıyorum. Aklım da almıyor artık eskisi gibi. Bir okuduğumu, dönüp bir daha okuyorum anlamak için… Boşa geçirmişim ömrümü.

Bana yazık ettin baba!.. Kendine de…

Sen okumuyordun, beni de engelliyordun. Gündüz işinde, gece de televizyonun karşısında geçiyordu ömrün. Dünyalık, önemsiz şeylere kafa yoruyordun daha çok. Gelenekçi ve taklitçiydin. Yanlışlarını düzeltmek için biri, sana Kur’an ve sünnetten deliller getirse; “biz şimdiye kadar atamızdan babamızdan böyle gördük, böyle duyduk” der, itiraz ederdin. Atalarını ve başkalarını örnek gösterirdin hep. Resulleri ve onların güzel ashabını tanımıyordun belki de. Vahyi inkâr etmiyordun ama ölçü de almıyordun. 

Din anlayışın; “Mevlid”, “menkıbeler” ve “ilahiler”den1 ibaretti. Vahyi değil de; bunları kaynak alman doğru muydu?

Allah’ın veli kullarının da bilinmezi bildiklerini, görülmeyeni gördüklerini; manevi bir güce sahip bulunduklarını, olağan üstü davranışlar gösterip tasarrufta bulunduklarını iddia ediyordun… Allah’ın, bazı yetki ve sıfatlarını onlarda da görüyordun…

Senin anladığın veli portresinin İslam’da yeri olmadığını; bütün iman eden, hicret ve cihad eden, ihlas ve takva sahibi olup iyiliği emreden, kötülükten alıkoyan Müslümanların veli olduklarını Kur’an’dan öğrendim.

Ah baba, keşke sen bana din adına hiçbir şey öğretmeyeydin de; hayat yolumda sadece Resulü örnek alarak Allah’ın kitabının elini tutmayı bana öğreteydin; yeterdi.

Bilmiyordun. “mektep medrese görmedik. Biz cahiliz” diyordun. Ama Birçok cahilliklerini bize de miras bırakmaya çalıştın. Çok şükür Yaratan’a ki; bir arkadaşın sayesinde yanlış yolda olduğumu öğrenip karanlık yolumda vahyin meşalesine sarıldım…

Bağışlaması bol olan Allah’tan (c.c.), bizi affetmesini diliyorum…       

 …………………………………………………..

1 Sen “ilahi” dediğin için ben de diyorum. Aslında ilahi; Allah’tan gelen, Allah’a ait olan demektir. İlahi din, ilahi kitap gibi… İlahi diye söylenen sözlerin bestesi de, güftesi de Allah’a değil; insanlara aittir.


 
Adil Akkoyunlu
 
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Babamın kabri başında
« Posted on: 28 Mart 2024, 16:07:11 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Babamın kabri başında rüya tabiri,Babamın kabri başında mekke canlı, Babamın kabri başında kabe canlı yayın, Babamın kabri başında Üç boyutlu kuran oku Babamın kabri başında kuran ı kerim, Babamın kabri başında peygamber kıssaları,Babamın kabri başında ilitam ders soruları, Babamın kabri başındaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes