> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Şeytanın enaniyet tuzağı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şeytanın enaniyet tuzağı  (Okunma Sayısı 614 defa)
07 Kasım 2010, 13:48:06
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 07 Kasım 2010, 13:48:06 »



Şeytanın Enaniyet Tuzağı: Apaçık Gerçekler Karşısında İkna Olmamak


Normal bir akla ve şuur açıklığına sahip olan bir insan, kendisine keskin ve akılcı deliller sunulduğu zaman fikri her ne olursa olsun, doğrular karşısında boyun eğer ve hemen ikna olur. Ancak bazı insanlarda vardır ki konu her ne olursa olsun, tek amaçları kendi bildiklerini karşı tarafa Kabul ettirmek ve böylece kendilerini haklı çıkarmaktır. Bu sabit fikirli yapı, kimi insanlarda öylesine bir hal alır ki, ALLAH’ın varlığını ve Kuran ahlakını yaşamaya davet eden apaçık gerçekler dahi kişinin vicdanen ve aklen ikna olması için yeterli olmaz. Fakat bu, onların doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edememelerinden değil, aksine doğru olanı vicdanlarıyla gördükleri halde bile bile anlamazlıktan gelmelerinden kaynaklanmaktadır.

Samimi iman, Yüce ALLAH’ın kullarına bahşettiği büyük bir nimettir. Rabbimiz, O’na yakınlaşmayı uman kullarına samimiyeti şart koşmuştur. Samimiyetin karşısındaki en büyük engel ise teslimiyetsizlik ve şüpheciliktir. Teslimiyet, kişinin daima vicdanına uyması, bundan yüz çevirmemesi ve ALLAH’ın karşısına çıkardığı her durumdan razı olmasıdır.

Vicdan, her insana neyin doğru neyin yanlış olduğunu ilham ettiği için vicdanını dinleyen bir insan ALLAH’ın izniyle her zaman doğru ve güzel olanda kararlı olur. Dünyaya hırs derecesinde bir tutkuyla bağlı olan iman etmeyenler ise, aslında imana yönelik doğruları açıkça gördükleri halde, vicdanlarına baskı yaparak nefislerinin isteklerine uyarlar. Eğer vicdanlarının sesini dinleyip, gördükleri doğrular karşısında teslim olurlarsa, bunun dünya hırslarını kıracağını ve ahiret inancını getireceğini bilirler. Bunu istemedikleri için vicdanlarına baskı uygularlar. Ancak Kuran’da bildirilen açık bir gerçek vardır: Peşi sıra gittikleri nefisleri, ALLAH’ın dilemesi dışında, daima var gücüyle kötülüğü emreder. (Yusuf Suresi, 53) Bu nedenle nefis, kendisine teslim olan kişilere, doğrular karşısında ikna olmamaları için her türlü telkini yapar.

İman Etmeyenler Ölümün Kesin Bir Gerçek Olduğuna İkna Olmazlar

İman etmeyen insanları, ölümle her an karşılaşabilecekleri konusunda ikna etmek mümkün değildir. Bu kadar kesin ve açık bir gerçek olmasına rağmen, insanların büyük bir kısmı ölümün yakınlığını unutmaya, bu konuyu aklına getirmemeye çalışır. Çünkü ölüm düşüncesi, vicdanlarını harekete geçirir. Dünya hayatının geçici olduğunu, asıl olanın ise ahiretteki yaşamları olduğunu hatırlatır. Bu da kişinin cehennem gerçeğini ve sorumluluklarını hatırlamasına vesile olur. Bu gerçeklerden kaçmak için din ahlakından uzak yaşayan toplumlarda insanların kullandığı yöntem ise “düşünmemek”tir.

Ancak yakın çevrelerinden özellikle yaşıtları veya yaşı genç olan kişilerin ölümleri bu tarz kişilere büyük bir darbe olur. Çünkü bu ölümler, onlara kendi ölümlerini hatırlatır. Kendileri de bir gün bu duruma düşecek, hiç beklemedikleri bir anda ölümle karşılaşacaklardır. Fakat Kuran ahlakının yaşanmadığı toplumlarda bu korku kısa bir zaman sonra ülfete (alışkanlığa) dönüşür ve unutulur. Bu kişiler aradan kısa bir süre geçtiğinde dahi umursuz zihniyetlerini yeniden kazanır ve ölümü yine kendilerinden uzak görmeye başlarlar.

Oysa ölümü düşünmemek, ölümü aklına getirmekten kaçınmak, kişiyi ölümden uzaklaştırmaz. İnsan ne kadar çabalarsa çabalasın, kaderde belli olan ölüm vakti geldiğinde bu konuda hiçbir şey yapamayacaktır. ALLAH bu gerçeği Kuran’da şu şekilde haber vermiştir:

“Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile…” (Nisa Suresi, 78)

“De ki: “ALLAH’ın dilemesi dışında, kendim için zarardan ve yarardan (hiç bir şeye) malik değilim. Her ümmetin bir eceli vardır. Onların ecelleri gelince, artık ne bir saat ertelenebilirler, ne öne alınabilirler.” (Yunus Suresi, 49)

İnsan ne kadar direnirse dirensin, nereye sığınırsa sığınsın, nereye kaçarsa kaçsın, aslında farkında olmadan her an kendi ölümüne doğru koşar. Önünde başka bir kapı, tercih veya çıkış yolu yoktur. Geri sayım sürekli devam eder. ALLAH’ın kanununda bir değişme olmaz. Kaderde belirlenmiş bir anda ve yerde ölüm onu yakalar. Kuran’da, ALLAH bu gerçeği şöyle haber verir:

“De ki: “Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (ALLAH)’a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir.” (Cuma Suresi, 8 )

Kuran’ın ALLAH’ın Sözü Olduğuna İkna Olmazlar

Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm inkarcı kavimlerde, insanların bir kısmı kutsal kitapların Yüce ALLAH tarafından indirildiğine, onun sözü olduğuna ikna olmamışlardır. Aslında bunun altında yatan asıl amaç, bu kişilerin hak din ahlakını yaşamaktan, ALLAH’ın emir ve yasaklarına uymaktan kaçınmak için nefislerinin ardına gizlenmektir. Çünkü bu kitapların ALLAH tarafından indirilmiş hak kitaplar olduğunu kabul etmeleri, hak dini ve onun getirdiği yükümlülükleri de sonuna kadar kabul etmelerini gerektirecektir. Oysa onlar vicdanlarını kapatarak, nefislerinin emrettiği şekilde ve ahirette hesap vereceklerini unutarak yaşamak isterler. Bu nedenle gerçekleri vicdanen bilmelerine rağmen sonuna kadar direnirler.

İnkarcı kavimlerin tarih boyunca İncil, Tevrat ve Zebur’a karşı gösterdikleri bu tutumları, Peygamberimizin (sav)’in kavminde bulunan bazı cahil insanlar da göstermiştir. Yüce ALLAH, Kuran’ın hak kitap olduğuna ikna olmayan bu insanların ahiretteki karşılıklarını açıkça bildirmiştir:

“Bu Kur’an, ALLAH’tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir. Yoksa: “Bunu kendisi yalan olarak uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Bunun benzeri olan bir sûre getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz ALLAH’tan başka çağırabildiklerinizi çağırın.” Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine henüz yorumu gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir sonuca uğradıklarına bir bak.” (Yunus Suresi, 37-39)

İkna Olmamak İçin Bahanelerin Arkasına Sığınırlar

İman etmeyenler, ALLAH’a yakınlaşmak için çaba göstermek yerine, vicdanlarını rahatlamak için çeşitli bahaneler bulurlar. Kuran ahlakına aykırı olan her konuda olduğu gibi kişinin kendini kandırmasında da şeytanın rolü vardır. Şeytan insanlara, din ahlakını yaşamak için daha önlerinde çok zaman olduğu, yaşamın koşuşturmasında buna vakit olmadığı veya yanlış davranışlarda bulunan çoğunluğun aslında doğru yolda olduğu gibi gerçek olmayan pek çok telkinde bulunur. Aslında bu insanlar, vicdanları kabul ettiği halde nefislerine zor geldiği için imanı kabul etmeyen, ancak samimiyetsizliklerini örtmek için vicdanlarını rahatlatma isteğiyle şeytanın tavrını örnek alan ve bahanelere sığınan kimselerdir. Çünkü her insan vicdanen doğru yolda olup olmadığını ve öne sürdüğü bahaneleri bilmektedir. Yüce ALLAH bu gerçeği, Kuran’da şöyle haber vermiştir:

“Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir. Kendi mazeretlerini ortaya atsa bile.” (Kıyamet Suresi, 14-15)

İnsanın Fıtratı, İman Etmeye Yatkın Olarak Yaratılmıştır

Bir insanın gerçek anlamda huzura ve rahatlığa kavuşması, yalnızca ALLAH’ı anması, O’nun razı olacağı umulan şekilde bir hayat sürmesiyle mümkün olur. Ancak tüm bunlara rağmen, Kuran ahlakını yaşamakta tereddüt eden kimseler vardır. Kuran’da, “Hayır; siz çarçabuk geçmekte olanı (dünyayı) seviyorsunuz. Ve ahireti terkedip-bırakıyorsunuz.” (Kıyamet Suresi, 20-21) ayetleriyle bu kimselerin, daha yakın gördüklerinden dolayı dünya hayatına bağlandıkları bildirilmektedir.

Oysa dünya hayatı geçici ve eksik, sonsuz ahiret hayatındaki güzellikler ise kalıcı ve kusursuzdur. Nimetlerden en iyi şekilde faydalanmak, en güzel ahlaklı insanlarla birlikte, en güzel ortamlarda yaşamak, kavrayışımızın ötesindeki güzelliklerle dolu ebedi cennet hayatında mümkündür. Şu halde bugüne kadar ikna olmamakta direnen ve gerçekleri bildiği halde bunlardan kaçmaya çalışan kişilerin bu tavırlarından kesin olarak vazgeçmeleri ve tevbe ederek ALLAH rızası için yaşamaya başlamaları gerekmektedir. Nefislerine uymaktan vazgeçip, vicdanlarını devreye sokan kimseler, bunun sadece mantıken değil aynı zamanda vicdanen de en doğru tercih olduğunu göreceklerdir. Çünkü bizi yaratan, sonsuz nimetler veren ve iman eden kullarına güzellik yurdu cenneti vaad eden Rabbimiz’e yönelmek, kuşku yok ki vicdana ve insanın yaratılışına en uygun davranıştır. Bu gerçek bir ayette şöyle bildirilmiştir:

“Ve ‘kendi yaratılışına uygun’ Rabbine boyun eğdiği zaman.” (İnşikak Suresi, 5)

İkna Olmaya Yanaşmayan Nuh Kavmi

ALLAH’ın elçi gönderdiği kavimlerde, O’nun elçisinin sözlerine ve indirdiği kutsal kitapların haber verdiği gerçeklere ikna olmayan insanlar tarih boyunca yaşamışlardır. Her peygamber din ahlakını yaşamayan kavmine hakkı ve doğru olanı getirmiş, ancak iman eden az bir topluluk dışında kalanlar kendilerine tebliğ edilen hak din ahlakını yaşama konusunda ikna olmamışlardır. Bu konuda Kuran’da yer alan örneklerden biri Hz. Nuh’un kavmin...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 07 Kasım 2010, 13:49:08 Gönderen: Sumeyye »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şeytanın enaniyet tuzağı
« Posted on: 27 Nisan 2024, 00:50:27 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şeytanın enaniyet tuzağı rüya tabiri,Şeytanın enaniyet tuzağı mekke canlı, Şeytanın enaniyet tuzağı kabe canlı yayın, Şeytanın enaniyet tuzağı Üç boyutlu kuran oku Şeytanın enaniyet tuzağı kuran ı kerim, Şeytanın enaniyet tuzağı peygamber kıssaları,Şeytanın enaniyet tuzağı ilitam ders soruları, Şeytanın enaniyet tuzağıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes