๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 12 Haziran 2010, 14:53:52



Konu Başlığı: Sevgi İmanın Tadına Ermenin Tek Yoludur
Gönderen: Sümeyye üzerinde 12 Haziran 2010, 14:53:52
Sevgi İmanın Tadına Ermenin Tek Yoludur




Sevgisiz iman yavandır; çünkü imanın zevk ve tadına sevgi yoluyla varılır Zaten imanın tadına varmanın başka bir yolu da yoktur Felsefi iman ile İslam’daki iman ayıran nokta da buradadır: Felsefi imanda zevk ve tat (halavet) aranmaz; çünkü o akli bir çıkarımdan ibarettir; ama İslam’ın öğrettiği imanda kalp için zevk ve tat vardır Hz Peygamber (sav) şöyle buyurmuşlardır:
Kimde üç şey bulunursa imanın tadını tatmış olur: Allah ve Resulu kendisine başka her şeyden daha sevgili olmak; başka insanları sadece Allah için sevmek; küfre dönmekten ateşe atılacakmışcasına hoşlanmamak52
Hz Peygamber insanları bu tadı tadacak şekilde yetiştirmiştir Bunlar arasında en büyüklerinden birisi Hz Ömer (ra)dir HzÖmer bir gün Hz Peygamber (sav)’e şöyle der: “Ya Resulallah! Sen bana kendimden başka herşeyden daha sevgilisin!” Buna karşılık Hz Peygamber (sav) şöyle cevap verir: ‘Yâ Ömer kendinden de sevgili olmalıyım!’ Bu cevaptan sonra Hz Ömer: ‘Kendimden de!’ deyince Hz Peygamber: “Ya Ömer, şimdi oldu!” diyerek onun imanının kemale erdiğini ifade eder53 İşte bu mertebeye vasıl olan bir mü’min imanın zevkine erer
Kalbi Allah’a, Resûlüne ve onun mahlukatına karşı sevgiyle dolu olan bir insan, bunu davranışlarına ve ilişkilerine yansıtırNitekim bir Müslüman her fiilinden önce “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” der Böyle söyleyen bir kişinin fiili mutlaka rahmeti yansıtmak durumundadır; yoksa yalnızca sözle besmeleyi çekmenin bir hükmü ve önemi yoktur Eğer bir Müslüman bir davranışıyla başkalarına zarar vermişse, besmele çekmiş olsa bile, o davranışı Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla yapmamış demektir Böyle bir davranış olsa olsa nefsin veya şeytanın adıyla yapılmıştır Sözü ve fiili uyum içinde olan bir Müslüman böyle bir çelişkiye asla düşmez
İmanın zevkine varan bir insan başka varlıklara iyilik etmekten ve onlar için fedakarlık yapmaktan zevk alır O insana, vermek almaktan daha zevkli gelir; başkalarına hizmet etmek onun hoşuna kendisine hizmet olunmasında daha fazla gider
Sevgisiz kalp harap ve hastadır Kalbin tek gıdası vardır: sevgi Kalp hem sevilmekten hem de sevmekten hoşlanır ve tatmin olurKalbi tatmin eden ve ona zevk veren birinci sevgi ise onu yaratanın sevgisidir Allah kalbi her şeyden önce kendisini sevsin diye ve ancak O’nu sevdiği zaman tatmin olacak şekilde yaratmıştır
Allah korkusu, Allah sevgisinin bir meyvesidir Allah korkusu, bir insanın marifetullah (Allah’ı tanıma) derecesine göre farklı anlamlar ifade eder Marifetullahın ilk basamaklarında olanlar için Allah korkusu demek Cehennem korkusudur Ancak marifetullahta ileri seviyelerde olanlar için Allah korkusu sevgiliyi incitmekten korkmaya benzer Mesela güçlü kuvvetli insanlar yaşlı ve kuvvetten düşmüş annelerinden korkarlar Bunun sebebi, bir hata yaptıklarında bedeni bir ceza göreceklerinden değil, annelerini üzme endişesindendir Allah’ı seven insanların korkusu da Cehennemden ziyade ters bir davranış yaparak her şeyden çok sevdikleri Rabblerinin rızasını ve sevgisini kaybetmektendir Bu nedenle Allah’ı karşı muhabbeti artanların korkuları ve takvaları da artar
Allah’a bu derece sevgi ile bağlı olan insanların kalplerinde yukarda anlattığımız şekliyle Allah korkusundan başka hiç bir korku ve üzüntü kalmaz Allah sevgisi bütün korku ve üzüntülerin ilacı olur
İnsanların en çok korktukları ölüm, bu mertebedeki insanlar için Mevlana’nın dediği gibi şeb-i arus; yani sevgiliye kavuşma gecesi olur Allah Teala bir kudsi hadiste şöyle buyurmaktadır: “Kim bana kavuşmayı severse, ben de ona kavuşmayı severim Kim bana kavuşmayı sevmezse ben de ona kavuşmayı sevmem” Sevgili Rabb’e kavuşmaktan, her daim O’nun huzurunda olmaktan ve vechini kesintisiz müşahede etmekten daha zevkli ne olabilir? Ölümle insanı Allah’tan ayıran perdeler yırtılır ve vuslat hasıl olur Kalbin en büyük zevki o andadır


Recep Şentürk