Rahmetin kucaklarında

Rahmetin Kucaklarında

İnsanoğlunun yeryüzü serüveni, insanın halife seçilmesi ve yeryüzüne gönderilmesi ile başlamıştır Kaderi levhalar üzerinde bu proğram belirince melekler işin hakikatini öğrenmek maksadıyla bu durumu sormuşlar ve neticede ilm-i ilahiyeye teslim olarak ilmin bütünüyle Allah(cc)'a ait olduğunu, eşyanın perde arkasının ancak Allah(cc)'ın bildirmesiyle bilinebileceğini ilan etmişlerdir Şeytan ise gururun, kibrin pençesinde bu esrarı kavrayamamış, emre imtisal imtihanında kaybetmiştir Bundan sonra şeytan insanoğlu için apaçık düşman oluvermiştir
Şeytanın insana düşmanlığı ilk defa secde emrine muhatap olmasıyla başlamış ve bu düşmanlık kıyamete kadar da devam edecektir İnsanın Allah(cc) katındaki değerinin nereden kaynaklandığını çok iyi bilen şeytan, onu o değerden mahrum etmek için bütün gücünü, hilesini, tuzağını kullanmış ve kullanmaya da devam edecektir İnsanı insan belki kainata sultan yapan Allah(cc)'a olan imanıdır Kıyamette teraziye konulduğu zaman herşeyden ağır basan o iki kelime, iman hakikatıdır İmanda saadet, huzur ve itminan vardır İmanın şe'ni ise Allah(cc)'ı tanıma ve ona kul olmadır Allah'ı tanıyan ve ona kul olan zindanlarda da yaşasa mutludur, bahtiyardır Böylesine büyük payeye namzet olan insan elbette şeytanın baş düşmanı olmuş ve onu tahtından indirmiştir Artık bundan sonra şeytan, insanı o gayeye ulaşmaktan alıkoymak, Allah'ı unutturmak ve onu küfrün gayyalarına yuvarlamak için elinden geleni yapacaktır Mallarına, evlatlarına ortak olacak, onlara ümniyeler verecek, ebedi yaşama vehmi salıklayacak, Allah'ı ve ahiret gününü unutturacaktır Şeytanın bu korkunç hilelerine hiç mağlub olmayan insan çok azdır ki zaten onlar haslar üstü haslardır Bunların da Allah'tan gayrı düşünceleri, davaları yoktur Orta kesimde ise Allah'a yürekten inandıkları halde mahiyetlerinde ki boşluklardan dolayı zaman zaman hatalara, günahlara giren insanlar vardır Şeytan insandaki kibir, gurur, şehvet, şöhret, riya gibi boşlukları çok iyi bildiği için insanı sürekli bu boşluklardan alt etmeye çalışır Buna karşın varlığın sahibi, rahmeti herşeyi kuşatmış olan Zat ise bu amansız düşman karşışında öyle bir kapı açmış ki şeytan bile o kapıda bağışlanacağı zannına kapılmıştır Evet, Allah buyuruyor ki; "Andolsun ki kulum her ne zaman bir günah işlese, sonra kendisine azap edecek yahut onu affedecek bir rabbisinin olduğunu hatırlasa ve ona tevbe etse onu bağışlayacağım Yine and olsunki kulum bana tevbe etmekten usanmadıkça ben onu bağışlamaktan usanmayacağım"
İşte içlerimize inşirah veren bu engin rahmet kapısı kendisine yönelen herkese açık olup, herkesin orada yıkandığı, temizlendiği, günahlardan arındığı bir kurna gibidir Allah'ın rahmetini efendimizin hayatından bir kesitle misallendirecek olursak;

Efendimiz bir gün ashabıyla esirler arasında dolaşırken bir kadın dikkatini çeker O kadın deli gibi sağa sola koşuyor, bulduğu her çocuğu kucağına basıp, öpüp, kokluyordu Belliydi ki o kadın kaybettiği çocuğunu arıyordu Ve nihayet çocuğunu bulmuş, sevinç göz yaşlarıyla bağrına basmış onu öpüyordu Efendimiz tam o sırada kadını işaret ederek şu kadın şu çocuğunu ateşe atar mı diye ashabına sordu Ashab; hayır ya Rasulallah dediler Efendimiz buyurdu ki; "Allah, o kadının çocuğuna olan merhametinden kat kat fazlasıyla kullarına karşı merhametlidir" O halde yüzümüzü Allah'a çevirip, kendimizi onun rahmet kucağına atmakla şeytanın bütün tuzaklarını bozalım, ve bu ezeli kavgada biz galip çıkalım

Recep Doğan
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın