> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Şeriati nin Habil ve Kabil olayı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şeriati nin Habil ve Kabil olayı  (Okunma Sayısı 1148 defa)
01 Aralık 2010, 18:22:00
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 01 Aralık 2010, 18:22:00 »



Şeriati’nin Habil Ve Kabil Olayı Yorumunun İrdelenmesi


Çok önemsediğim “Sağcılık” kavramını inşallah ileride etraflıca ele almak üzere, bu yazımda, ben, Batı’nın Sosyal/Siyasal kavramları ve yorumları ile İslâm’a açılım çabalarından bir örnek olarak Habil ve Kabil olayına Ali Şeriati’nin getirdiği bir yorumu ele almak cihetine gideceğim.

Ali Şeriati, olayı, “Bilimsel bir zorunluluk esasına dayanan sürekli bir akım”  olarak tanımladığı “Tarih Felsefesi” bağlamında değerlendirir ve yorumunu bu değerlendirme üzerine kurar.

Olayın yorumuna Tarih Felsefesi’ne ilişkin çok kesin bir tanımla girişilmiş bulunması, Ali Şeriati’nin yorumuna geçmeden önce Tarih Felsefesi ile ilgili kısa bir bilgilendirme yapmayı zorunlu kıldığı için, ilkin bu bilgilendirmeyi yapacak, ardından da Şeriati’nin yorumunu aktaracağız. 

Tarih Felsefesi, insan toplumlarının değişim ve gelişmesini konu alan bir disiplin. Tarih biliminden farklı olarak, bu bilim disiplininde olayları yöneten genel “yasalar/kurallar” araştırılır. Bu yasaların ışığında değişimin anlamı belirlenerek, bu belirlenenin projeksiyonu ile insanlığın geleceği üzerine düşünceler/görüşler/savlar üretilir.

Olayları zaman ve mekân/uzam ilişkileri ve bağlamı içinde değerlendiren Tarih biliminden farklı olarak, Tarih Felsefesi, nedenlerini araştırdığı olaylara yorumlar getirir, bunlara ilişkin yasaları belirlemeğe çalışır ve kendince belirlediği yasalar üzerine de toplumsal öngörülerde bulunur.

Bu disiplin içerisinde üç büyük ekol yer alır: Metafizik Tarih Felsefesi, Bireyci Tarih Felsefesi ve  Diyalektik Tarih Felsefesi..

Metafizik Tarih Felsefesi’ne göre; insanlar, toplumlar ve dolayısıyla da tarih, Tanrı’nın iradesiyle yönetilmektedir. O nasıl istemişse, olanlar öylece olmuş, Tarih böylece oluşmuştur. Bundan sonra da ancak Tanrı’nın irade ettiği şeyler olacaktır. Tanrı’nın iradesine uygun davranmak ya da davranmamak toplumların yaşamını biçimlendirecek, olaylar bu bağlamda sürüp gidecektir.

Bireyci Tarih Felsefesi’ne göre; Olayları başlatan, yönlendiren, sürdüren ve böylece Tarihi biçimlendiren/yöneten asal etmen üstün düşünceleri üreten düşünürler, bu düşünceleri yaşama geçiren etkili liderlerdir. Dolayısıyla da bundan sonrasında da insanlık, toplumlar bu “birey”lerin yönlendirdiği/yönettiği bir “tarih”i yaşayacaklardır.

Diyalektik Tarih Felsefesi’ne göre; Tarihi, üretim ilişkileriyle biçimlenen toplumlar yapar. Toplumu biçimlendiren olayların nedeni ise, “üretim kaynakları” ve “üretim araçları” diye başlıca iki maddî koşulun toplum içindeki durumu/konumu ve bunun yol açtığı sınıf savaşıdır.

Bunların dışında başlangıcı İbni Haldun’a dayanan “döngüsel tarih felsefesi” ile Frankfurt Ekolü’nün “tutkuları temel alan” Tarih Felsefesi de bulunmakla birlikte, disiplin daha çok ilk üç grup içinde irdelenir.

●●●

Ali Şeriati, Habil ve Kabil olayına getirdiği yorumun öncesinde kendi bakış açısını ortaya koyucu şu belirlemeleri yapar:

● Tarih Felsefesinin konusu, insanlığın başlangıcından bu yana sürüp gelen iki düşman ve çelişik unsur arasında süregelen bir diyalektik çelişki ve savaşımdır.

● İnsan, Allah’ın dünyadaki temsilcisi, Yeryüzündeki halifesidir. Dolayısıyla “insan olma” serüveninden doğan “tarih”, rastlantısal olamaz.

● Tarih bir gerçekliktir. Bir yerden başlamıştır ve kaçınılmaz olan bir hedefi vardır.

Şeriati bu belirlemelerden sonra “nereden yürümüş?” diyerek tarihin başlangıç noktasını sorgular ve sorusuna yanıt verirken de Habil ve Kabil olayına “çelişkinin başlangıcı” olarak işaret eder. Ve yorumuna başlar.

Bu yorumu, özünü örselememek için büyük çaba harcayarak, şöylece özetlememiz mümkün:

1. Habil ve Kabil savaşı, tarihin diyalektik esasına göre,  tarihteki iki karşıt cephenin ilk savaşıdır.

2. Bu çelişki, “çiftçilik düzeninin, tekelci ya da bireysel mülkiyetin temsilcisi” olan Kabil’in, “avcılık çağının ve mülkiyet öncesi ortaklık döneminin temsilcisi” Habil’i öldürmesiyle başlar.

3. Tarih baştanbaşa “katil Kabil” kanadı ile “maktul Habil” kanadı arasında (hâkim ve mahkûm kanatlar arasında) süren bir savaştır.

4. Bu olayla birlikte “ortak mülkiyet, genel paylaşım dönemi, kardeşlik, gerçek iman ruhu, gönül temizliği, vicdan” gibi şeyler, “çiftçilik ve özel mülkiyet düzeninin, dinî aldatmacanın ve başkasının hakkına tecavüz etmenin” gerçekleşmesiyle ortadan kalkar.

5.  İnsanın çiftlikle tanışmasıyla, insan yaşayışı, insan toplumu ve insan tipi, bence tarihin en büyük devrimi olan derin bir devrimin eline düşer. Bu, yeni insanı ortaya çıkaran, güçlü ve kötü insanı, medeniyet ve parçalanma çağını oluşturan bir devrimdir.

6. Çiftçilik düzeni, doğadaki üretim kaynaklarını sınırladı; üretim araçlarını gelişip üretim ilişkilerini karmaşıklaştırdı! Tarım alanı -orman ve denizin tersine- özgürce, herkesin yetkisinde olmadığından, ilk kez olarak doğadaki bir şeyi kendine özel kılma ve başkalarını ondan yoksun bırakma gereksinimi bilirdi: Bireysel mülkiyet!

7. Bu yüzden Marks’ın “Mülkiyet, güç kazanma etkenidir.” Şeklindeki görüşü, tarihin bu hassas anında, doğru anlaşılması için doğru yansıtılmalıdır. Şu anlamda ki işin başlangıcında, mülkiyeti bireye özgü kılan etken güç ve kudretti. Güç, bireysel mülkiyeti yarattı. Bireysel mülkiyetse güce süreklilik ve silah verdi; onu yasal, doğal ve meşru kıldı.

8. Sonunda bu insanlık ailesi, özgürlük, barış, hoşgörü ve mutlulukla dolu bu aile, düşman ve çelişik iki kutba dönüşür: Gereksinim ve iş gücünden fazlaca bir toprağa sahip olan bir azınlıkla, bunun tersine açlık çeken ve kol gücü bulunan, ama toprağı ve aracı bulunmayan çoğunluk. Yeni toplumsal ilişkide yazgı açık ve kesindir: Kölelik!

9. Bu şekilde Habil (inançlı, barışsever ve fedakâr insan) tipiyle Kabil (şehvet kulu, mütecaviz kardeş katili, inançsız ve maddeci insan) tipi arasındaki çelişki, ruh çözümlemesi ve bilimsel, toplumbilimsel irdeleme yoluyla derinlemesine anlaşılabilir.

10. Bu kuramı açıkça pekiştiren şey, Habil tipiyle ilkel ortaklık çağı, bağımsız üretim ve avcılık dönemi insanın sınıfsal psikoloji ve toplumsal davranışının tam bir uyum içinde olmasıdır. Kabil tipiyse, sınıfsal toplum ve kölelik düzeni insanın toplumsal ve sınıfsal ahlâkıyla, efendi psikolojisiyle uyum taşımaktadır.

11. Tefsircilerin ve bilginlerin, Habil ve Kabil kıssasının, Kuran’da nefsin [insanın] öldürülmesinin kınanması için anlatıldığı şeklinde bir yorumda bulunmaları, aslında konuyu yüzeyselleştirmek ve basit göstermekten başka bir şey değildir

12. Bence, Habil’in Kabil eliyle öldürülmesi, büyük bir değişimden, tarih çizgisindeki hızlı dönüşten, özellikle de, insanın serüveninde baş gösteren en büyük olaydan haber vermekte, onu derinlemesine açıklayıp, hakkında bilimsel, sınıfsal ve toplumbilimsel yorumda bulunmaktadır. Bu büyük olay ve değişim, ilkel komün döneminin son bulması, insanın avlanma yoluyla üretim şeklindeki ilkel eşitlik ve kardeşlik düzeninin (Habil) yok oluşu ve çiftçilik yoluyla üretimin, özel mülkiyetin ortaya çıkışının, ilkel sınıflı toplumun ve parçalanma, sömürü, mala kulluk, inançsızlık düzeninin, düşmanlılığın, yarışın, açgözlülüğün, yağmanın, köleliğin ve kardeş katilinin başlayışıdır (Kabil).

13. Habil’in ölüp Kabil’in hayatta kalmasıyla tarihsel özdeş bir gerçekliktir. Ondan sonra, dinin, hayatın, iktisadın, yönetimin ve halkın alın yazısının Kabil’in elinde olduğu çıkarımı da ileri ve eleştirel yapısı bulunan gerçekçi bir çözümlemedir. Habil’in ardında evlat bırakmadan gitmesi ve şu anki insanların hep Kabil’den geriye kalmaları da Kabil’in düzeninde Kabilci toplum, yönetim, din, ahlâk, görüş, yöneliş ve davranışın genellik taşıdığını, her toplum ve çağa egemen olan yaşamsal düzensizliğin, düşünce ve ahlâk karışıklığının buradan geldiğini göstermektedir.

14. Ayrıca bu durum, şu bilimsel gerçeği kanıtlar: Birincisi, yaşam, toplum ve tarih, çelişki ve savaşım üzerine kuruludur; ikincisi, idealistlerin düşündüğünün tersine, bunun temel etkeni, din inancının gücüne, kardeşlik bağına, hak ve ahlâka üstün gelen iktisat ve cinselliktir.

15. Hatta bu ikisinin ölüm olayı sırasındaki konuşmaları düşündürücüdür. Kabil, ölümle tehdit ederken Habil, yumuşaklık, şefkat ve teslimiyet içinde şöyle der: “Ama ben sana el kaldırmam.” Habil insanı, toplum ve düzeniyle, bu sadelik içerisinde, en küçük bir direniş göstermeksizin ezildi. Kabil insanı ve düzeniyse tekelci ve mütecaviz duruma geldi.

15. “Karakter”den değil, “tip”ten söz ediyorum. Örneğin, Kabil’in sadece şehvetperestlik ya da maddecilik hasleti taşıdığını, Habil’inse sadece dinî ya da duygusal bir özelliği olduğunu söylemiyorum, hayır. Biri, kötü bir insanın, ötekiyse iyi bir insanın tezahürüdür. Bu yüzden ben, Habil’in “sağlıklı fıtrî bir insan” olduğu ve toplumsal düzenin, düzensiz ve insanlık dışı çalışma ve iktisat hayatının onu “aline” etmediği, bozmadığı, kirletmediği, saptırmadığı, kusurlu ve eğri hale getirmediği ve Marcuse’nin söyleyişiyle “kırılmış”, düğümlü ve kirli ürünler elde etmediği sonucuna vardım.

16. Olayı bu denli ayrıntılı anlatmamın nedeni şuydu: Birincisi, öykünün ahlakî bir öğüt oluşunu olumsuzlamak, olayın bundan daha ciddi boyutları bulunduğunu ortaya koymak amacındaydım. İkincisi ise bu öykünün iki kardeş arasında geçen bir dava olmadığını, zaman sürecinde iki kanattan, iki tarih hikâyesinden, parçalanmış insanlık serüveninden ve hâlâ bitmemiş olan bir savaşın başlangıcından söz ettiğini anlatmak istiyorum.

17. Habil kanadı, güçten düşürülmüş mahkûm kanattır; yani insan toplumlarına egemen mülkiyet düzeni olan Kabil dü...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şeriati nin Habil ve Kabil olayı
« Posted on: 26 Nisan 2024, 11:14:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şeriati nin Habil ve Kabil olayı rüya tabiri,Şeriati nin Habil ve Kabil olayı mekke canlı, Şeriati nin Habil ve Kabil olayı kabe canlı yayın, Şeriati nin Habil ve Kabil olayı Üç boyutlu kuran oku Şeriati nin Habil ve Kabil olayı kuran ı kerim, Şeriati nin Habil ve Kabil olayı peygamber kıssaları,Şeriati nin Habil ve Kabil olayı ilitam ders soruları, Şeriati nin Habil ve Kabil olayı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes