๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Temmuz 2010, 16:01:01



Konu Başlığı: Semud Kavmi nin yaptığı hatayı yaptılar
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Temmuz 2010, 16:01:01
SEMÛD Kavmi’nin yaptığı hatayı yaptılar



Birincisi, başımızı sokacak yuvamız olsun, bitmedi; bir de şehirde olsun, bitmedi; bir de yazlığımız olsun Semûd kavminin yaptığı hatayı yaptılar: Yüksek binalarla övünmek Komşu, komşuyla kat yarışına çıktı, bir, iki, üç!
ALLAH kalem ile öğretti Kalem yazmaya başlamadan insan bildiğini bile bilmiyor İllâ kalem yazmaya başlayacak ki, bildiğini bilebilesin "Kalem ile arayı soğutmayacaksın" demişti, değerli bir hikâye yazarımız
Çayı demleyen, çayla beraber demlenmezse, yemeği pişiren, yemekle beraber pişmezse, yazıyı yazan yazı ile ruhsal boyutta birleşmezse, terbiye eden, terbiye ettiğinin boyutuna girmezse, ne çayın, ne yemeğin, ne yazının, ne de terbiyenin tadı olmuyor Mesele "tat"ta Belki de gördüğümüz her şey illüzyon Tek kârımız tat almak Onu da alabilirsek Nasıl mı? Ruhsal boyutta birleşme ile, "huşû" ile yani Namazın "huşû"su olur da; çayın, yemeğin, yazının, eğitimin "huşû"su olmaz mı? Evet, iki kapılı dünya hanında gelip, geçerken elde edeceğimiz tek kârımız tat Tadını kaçırmamak Tat, "mahlûk" değil ki
İnsanlar hep "tad"ı yakalamaya çalıştılar; kimileri makamlarda, kimileri şöhrette, kimileri mülk yığmada Binalar yaptılar; kat kat Kimileri "Leylâ"da aradı Yıllarını harcadılar İnce, ince hesaplar yaptılar Uykularının tadını kaçırdılar, çocuklarını büyütürken sevilecek çağda sevmenin tadını Bir gorilin yavrusunu, poposuna vura vura severken yakaladığı hazzı yakalayamadılar
Binalar yaptılar Taksitler ödediler; tam yirmi yıllar… Akrabalarını ziyaret edemediler Telefonlara ambargolar kondu Buluşmalar ertelendi Evleneceklerdi, ev sahibi olacaklardıHalbuki evlenmişlerdi ya!! Düğünler yapmışlardı Bedenler bir araya geldi; ruhlar değil Ruhları, yıllar sonra evlenecekleri evleriyle meşguldü Onların aşkı, "Leyla'sı", kavuşacakları evleriydi Eldeki "Leyla" yaşlandı Kaybedildi Bebekler büyüdü; sevgisiz, nesiller kaybedildi Huşû yakalanamayan ibadetler, uykular kaybedildi
Dövizle konut kredisi alıp, döviz fiyatları aniden fırlayınca ödeyemeyen dövizzedeler, kooperatifzedeler oluştu Bir konut kooperatifi başkanı, yeni üye adayına akrabasının da gelirlerini soruyordu!! Çift maaşlar yetmedi Yuva sahibi olmak için yuvalar dağıldı
Bir bina için öğretmenler, öğrencilerini kaybettiler Ziller çaldı ziller çaldı; öğrencileriyle bütünleşemediler Kendilerini öğrencilerine veremediler Bilgiyi bina edemediler, derslerin tadı kaçtı Alınan maaşların da ay başlarında tadına varamadılar; bir bina için
Kimileri çocuklarının, torunlarının binalarına başladılar Sanki çadırda oturuyorlardı, oturacak evleri yoktu Fark etmediler, onca yıllar nerede oturduklarını Mülkü ALLAH'ın değil, ev sahibinin biliyorlardı da, ev sahibi olmaya çalışıyorlardı Birincisi, başımızı sokacak yuvamız olsun, bitmedi; bir de şehirde olsun, bitmedi; bir de yazlığımız olsun Semûd kavminin yaptığı hatayı yaptılar: yüksek binalarla övünmek Komşu, komşuyla kat yarışına çıktı, bir, iki, üç!
Sonunda binalarına kavuştular, ya da kavuşamadılar Ecel yakaladı kendilerini Deprem yakaladı; evlerin de eceli geldi ALLAH'ın verdiği mülkün "kullanım" tasarrufu ellerinden alınıp, başkalarına devredildi
Kavuşabilenlerin bir yerde, bir evi oldu Kiracıyla cedelleşmekten; kira artışı, su, elektrik problemleri, eve verilen zararlar, içinde oturma… tadına varamadılar Sanki ev değil, kafaları kiradaydı Mahkemeler, avukatlar, davalar Geriye kalan ömürleri de geçmekte; torun sevmenin tadına varamadılar
"Âlimler, peygamberlerin vârisleridirler" Peygamberler arkalarında miras bırakmadılar Onların mirası, ilim oldu, ashabları oldu, nesiller oldu İslâm büyüklerinin hayatlarını incelediğimizde iki ortak nokta buluruz Birincisi: Hayatlarında tapulu malları olmadı, mal dertleri de olmadı; zira mülke değil; mülkün sahibine dayanıyor, güveniyorlardı Hak'tan alıp, halka dağıttılar, infâk ettiler, ihsân ettiler, ikrâm ettiler; Hak da onlara İkincisi: Aramayanı ararlardı, derdi mi var diye Kamunun problemlerini çözmek, mü'minlerin derdiyle dertlenmek en büyük zevkleri idi
Bir nesli bina etmek, hem de bir binası parası ve zamanıyla Bir ev değil; bin ev sahibi olmak, bir yerde değil, her yerde; yazlıkta, kışlıkta Tatları ertelemeden, "Binâ" okutmak
Bazıları da aktif yıllarını nesilleri bina etmeye harcadılar Binlerce gencin bir eksiğini tamamladılar; kiminin elbisesi, yol parası, kalacak yeri, yakacağı, yiyeceği Eksiğini bütünleyince dönmeyen çarklar döndü, eğitim çarklarında şekil aldı Toplumun inşasında, temeller, duvarlar, çatılar, kapılar, pencereler, kilitler, anahtarlar oluştu Depremde yıkılan evlerin yerine, nice toplumsal depremlere dayanıklı kuşaklar yetişti Bir bina maliyetiyle, yirmi yıllarda binlerce insan bina edildi; dimdik, yıkılmayan binalar…
Belki toplumu bina edenlerin bir evleri olmadı; ama bin evleri oldu Talebeleri yurdun dört bir yanına dağıldılar Kamu içinde yerlerini aldılar Evler kurdular Çocukları oldu Farklı iller, farklı mevsimler, farklı kültürler, farklı diller; sonuçta farklı tatlar
Toplumun bânîleri yola çıkınca; araç, ev, lokanta aramazlar Her türlü marka ve model araç içinde seyahat etmenin tadına varırlar Sofralar kurulur, gönülden pişmiş yemeklerle donatılmış Evler hazırlanır, yataklar serilir, onları rahat ettirmek için Kucaklarına bebeler verilir; sevsinler diye
Hani bir zamanlar evler hazırlamışlardı, yedirip, giydirmişlerdi, yol paralarını vermişlerdi, eksik bir parçalarını tamamlamışlardı Yıllar geçmiş, belki evleri, arabaları olmamıştı Az yemiş, az giymiş, nesillerin dertleriyle dertlenmişlerdi Ne gam! Tat almışlardı ya; şimdi de almaya devam ediyorlar Evler onların, araçlar onların, sofralar onların Her ilde hanları var, konaklamaya; lokantaları var, yemeye; araçları var,seyehat etmeye Hemde bir değil ,binlerce

 
mustafa suna
ALINTI