Konu Başlığı: Seherlerde Eser Bâdı Tecelli Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Haziran 2010, 09:49:35 Seherlerde Eser Bâd-ı Tecelli Bizim edebiyatımızda fecir, şafak ve seher kelimelerinin mühim bir yeri vardır Sabah vakti, fecir zamanı bâd-ı saba’nın estiği seher demleri mümin hakkında ibadet etmek için çok mühim vakitlerdir Nitekim: “Onlar (takva sahibleri) sabırlı, imanlarında sâdık ve samimi, Allah’ın huzurunda itaatla divan duran, mallarını hayırda harcayan, seher vakitlerinde Allah’tan af dileyen müminlerdir” (Âl-i İmran, 17) “Seher vakitleri istiğfar ederlerdi” (Zâriyat Suresi, 18) âyetlerinde bu durum ifade edilmiştir Ayrıca Kur’ân-ı Kerim’de “Nefes almaya başladığı zaman sabaha yemin olsun ki” (Tekvir Suresi, 81/18) buyuruluyor İfadenin içinde; “sabah”; nefes alan bir canlı gibi ele alınmıştır “Fî Zîlâl” tefsirinde şöyle denilmektedir: “Sanki sabah, nefes alıp veren bir canlıdır Şunu söyleyebilirim ki, Arap dili ve edebiyatı bütün ifade ve anlatım gücüne rağmen sabahın bu türden bir ifadesini ihtiva etmemektedir Şafağın görünmesi, açık olan kalblere onun bilfiil nefes aldığı duygusunu vermektedir Sonra bu ifade geliyor, açık olan kalbin hissettiği bu gerçeği tasvir ediyor” (10 Cilt, sayfa 388) “Hak Dini Kur’ân Dili” tefsirinde şöyle denilmektedir: “Sabahın ‘açtığı zaman’ (74/34) âyetinde belirtildiği gibi açılmaya başladığı sıradır ki, tatlı tatlı esen sabah rüzgârının hoşluğuna da işaret eder Bunun gece sıkıntısını yok eden bir müjde ifade ettiğinde ise kuşku yoktur Bu şekilde bu yeminlerle Hz Peygamber’e (sas) ve Müslümanlara, ‘Şüphesiz âhiret senin için dünyadan daha hayırlıdır’ (93/4) âyetinin mânâsı üzere iyi bir son, vaad ve müjde edilmektedir Bu, dünya onlar için sabaha yönelmiş bir gece ve herkesin ne hazırlamış olduğunu bileceği o kıyamet vakti böyle gelmekte olan bir sabah demek olduğunu müjdelemektedir” (9 Cilt, 33-34 sayfalar) Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri sabah ve seher için “Firkatli ve Gurbetli Bir Esarette Fecir Vaktinde Ağlayan Bir Kalbin Ağlayan Ağlamalarıdır” başlığı altında şunları söylemiştir: Seherlerde eser bâd-ı tecelli Uyan ey gözlerim vakt-i seherde İnâyet hâh zi dergâh-ı İlâhî Seherdir ehl-i zenbin tövbegâhı Uyan ey kalbim vakt-i fecirde Bi kûn tevbe, bi cû gufrân zi dergâh-ı İlâhî Bunları nesirleştirecek olursak: Tecelli rüzgârı seherlerde eser Ey gözlerim, seher vaktinde uyan İlahî dergâhtan inayet iste Günâhkârların tevbe zamanı seherdir Ey kalbim fecir vaktinde uyan İlahî dergâhta tevbe et, af iste Bu ifadelerin arkasından tamamen Farsça olarak şöyle diyor: Seher haşrist, derû hüşyâr, der tesbîh heme şey Bi hâb-ı gaflet, sersem nefsem hatta key? Ömür asrist sefer bâ kabr-i mî bâyed zî her hay Bi ber hîz nemâzî çû niyâzî kû bi kün âvâzî çûn ney Be kû: Yâ Rab! Peşîmânem, hacîlem, şerm sârem ez günâh-ı bî şumârem, perişânem, zelîlem, eşk- bârem ez hayat bî karârem, garîbem, bî kesem, zaîfem, nâtuvânem, alilem, âcizanem, ihtiyarem, bî ihtiyarem, el eman gûyem, afv- cûyem, meded- hâhem zî dergâhet İlâhî! Tercümesini şöylece verebiliriz: Seher, mahşer meydanı gibidir ki: O zaman herşey uyanmış, tesbih etmektedir Ey sersem nefsim ne zamana kadar gaflet uykusunda kalacaksın? Ömrünün ikindi vakti gelmiş olup kabre doğru her canlı gibi sefer başlamıştır Ney gibi inleyerek namaz ve niyaza gayret et De ki: Yâ Rab! Pişmanım, mahcûbum, utanıyorum Sayısız günahlardan dolayı perişânım, zelilim Gözlerim yaşlarla dolu Kararsız bir hayatım var Garibim, kimsesizim, yalnızım, zayıfım, güçsüzüm, hastayım, âcizim Hem ihtiyarım, hem de iradesizim Senin dergahında ey Allah’ım, aman diliyorum, affımı dileniyor, yardım istiyorum Futûhat-ı Mekkiyesinde Muhyiddin İbn-i Arabî de seherler için şunları anlatıyor: “Amcam Abdullah bin Muhammed – el – Arabî’nin evinde otururken ‘Şafak söküyor’ derdi Nihayet birgün, nasıl olup da bunu bilebildiğini sordum Şöyle cevap verdi: ‘Evladım, Allah her gün Arş’ından bir cennet rüzgarı gönderir ve bu rüzgar, her gerçek müminin onu teneffüs edeceği şekilde şafağa yayılır” Aşık Hasretî’nin “Seher vakti Allah deyû ötüşen Bülbüllerin gülü Yunus’um benim” dediği Yunus Emre de seherle ilgili şunları söylüyor: “İşit sözümü ey gâfil Tanla seher vaktinde dur Öyle buyurmuş ol kâmil Tanla seher vaktinde dur … … Miskin Yunus aç gözünü Uyar gafletten özünü Tâ bilesin kendüzünü Tanla seher vaktinde dur” Bizler de Yunusumuzun bu öğüdüne uyarak Allah’ın her gün arşından gönderdiği cennet rüzgarlarına ruhumuzun bütün menfezlerini açarak gönlümüzü bir cennet diyarı hâline getirmeliyiz Abdullah AYMAZ |