Konu Başlığı: Seher vakti Sahur vakti Gönderen: Zehibe üzerinde 14 Kasım 2010, 18:33:27 Seher vakti-Sahur vakti Seher vakti, tan yerinin ağarmasından az önceki haldir.[1] Uyanma vaktidir. Seher vaktinde kimi insanlar sevdasından, kimi insanlar, korkusundan ve kimi insanlar da heva ve heveslerinden dolayı uyanıktırlar. Sevdasından uyanık olanlar, Ezelî ve Ebedî Sevgili ile beraber oldukları için sevinçlidir, mutludur, ve muhabbetten mesttirler. Bunların dua ve şefaatine ihtiyacımız var. Korkusundan uyanık olanlar, seher vaktini fırsat bilmişler, günahlarını affettirmek için harekete geçmişlerdir. Bu yüzden İlahî dergâhın eşiğini aşındırırlar. Bu da bir çeşit sevdadır. Sevdaları olmasaydı o kapıda olmazlardı. Fakat bu günahkârların korkusu, bir zalimden korkanın korkusu gibi değildir; yaramazlığından dolayı şefkatli annesinden tokat yiyen bir çocuğu, tekrar validesinin kucağına sığındıran bir korkudur. Bu korku mukaddestir. Sahibinin kurtuluşuna vesile olur. Bunlar, duaya muhtaçtırlar. Heva ve hevesinden uyanık olanlara gelince, onlar oyunda ve oynaştadır. Gece hayatında oldukları için uyanıktırlar. Bunların uyanıklığı Mevla aşkından değil, Leyla aşkındandır. Bunların uyanıklığı uyanıklık değil, gaflet ve dalalet uykusunun en derin ve en kalın noktasıdır. Bunlar da, dua, tebliğ, davet, ikna ve ve irşada muhtaçtırlar. Bir de sahur vakti vardır. İmsaktan önceki vakittir. Oruca karşı dayanma gücü elde etmek için o vakitte yemek yeriz. Sahur vakti, bedeni doyurur ve barındırır. Seher vakti ruhu doyurur ve arındırır. Sahur vakti bedene enerji verirken, seher vakti ruha enerji ve ilham kaynağı olur. “UYAN EYGÖZLERİM VAKT-İ SEHERDE” Üstad Bediüzzaman da (1876-1960) bir seher vaktinde ağlayan kalbin ağlamalarını dile getirdiği parçanın başına şu mısraları koymuş: “Seherlerde eser bad-ı tecelli Uyan ey gözlerim vakt-i seherde Seherdir ehl-i zenbin tevbegâhı Uyan ey gözlerim vakt-i seherde” Yukarda ki mısralardan ve izahlardan anlaşılıyor ki “seher vakitleri”, aynı zamanda benim gibi mücrimlerin ve günahkârların tevbe ve istiğfarlarını ALLAH’ın dergâhına sundukları ve kabullerini umdukları mübarek zamanlardır. Bu mübarek zamanları “Gece Hayatı” adı altında gayr-i meşru eğlencelerle geçirenlere ALLAH hidayetler nasip eylesin. Cenneti kazanmak için verilen bu fırsatları ve bereketli zaman dilimlerini cehennemi kazanmak için kullanmak ne büyük ayıp ve ne büyük kayıptır! “UYAN EY GÖZLERİM” Sultan III. Murad’ın da (1546-1595.) “Uyan Ey Gözlerim” başlıklı bir şiiri vardır. O makamda olup böyle bir şiir yazana bin barekallah derler. Öyle anlaşılıyor kiBu şair padişahı ne saltanat, ne tac, ne taht hiçbir şey tatmin etmemiş, O da, sonunda, herkesin makamına kulluk makamına talip olmuş, kendi kendisini gaflet uykusundan uyanmaya davet etmiş. Bir seher vaktinde şöyle çağlamış ve yürekleri dağlamıştır: Uyan ey gözlerim gafletten uyan Uyan uykusu çok gözlerim uyan Azrail’in kastı canadır inan Uyan ey gözlerim gafletten uyan Semavatın kapılarını açarlar Mü’minlere rahmet suyu saçarlar Seherde kalkana hulle biçerler Uyan ey gözlerim gafletten uyan Mağrur olup tac u tahta dayanma Uyan ey gözlerim gafletten uyan Yedi iklim benüm deyip güvenme Uyan uykusu çok gözlerim uyan Benim Murat kulun suçumu affet Suçum bağışlayıp günahım ref’et Resûlün sancağı altında haşret. Uyan uykusu çok gözlerim uyan Söz gecelerden açılmışken Erzurum’lu İbrahim Hakkı’yi (k.s) (1703-1780) ve onun “Geceler” isimli şiirini zikretmeden nasıl geçelim? Ey dîde nedir uyku, gel uyan gecelerde Kevkeplerin et seyrini, seyrân gecelerde Bak hey'et-i âlemde, bu hikmetleri seyret, Bul Sâni’ini, ol O’na hayran gecelerde Gafletle uyumak ne reva abd-i hakire Şefkatle nida eyliye Rahman gecelerde Aşıklar uyumaz gece hem sen uyuma kim Gönlün gözüne görüne ey can gecelerde Az ye, az uyu, hayrete var, fani ol andan Bul Can-ı Bakî ol ana mihman gecelerde Çün gündüz olursun nice ağyar ile gafil Koy gafleti dildârdan utan gecelerde Dil, Beyt-i Hudâ'dır, ânı pak eyle sivâdan Kasrına nüzul eyler O Sultan, gecelerde ALLAH için ol halka mukarin gece-gündüz Ey Hakkı nihan-ı aşk odine yan gecelerde Bu şiiri günümüz Türkçe’siyle ifade etmeye çalışalım: Ey göz nedir uyku, gel uyan gecelerde Yıldızların yürüyüşünü seyret gecelerde Bak bütün âlemde, bu hikmetleri seyret, Bul Yaradan’ını, ol O’na hayran gecelerde Gafletle uyumak yakışmaz hakir kula Şefkatle çağırırken Rahman gecelerde Âşıklar uyumaz gece hem sen uyuma ki Gönlün gözüne görünsün Sevgili gecelerde Az ye, az uyu, hayret et, uzak dur onlardan Bul Bakî Can’ı, ol ana müsafir gecelerde Gündüz O’ndan başkasıyla olur, Gerçek Sevgi Li’den gaflet edersin; yapma, utan gecelerde Gönül ALLAH’ın evidir, kirletme onu başkasıyla, Çünkü köşküne iner o Sultan gecelerde. ALLAH için ol halka yakın gece ve gündüz Hakkı, gizli aşk ateşine yan gecelerde HZ. ALİ’NİN (R.A) YAKARIŞI Alem iki daireden ibarettir. Rububiyet dairesi, ubudiyet (kulluk) dairesi. Rububiyet dairesinin tek sultanı ALLAH’tır. Ubudiyet dairesinin sultanı da insandır. ALLAH, insana karşı yapılması gereken her türlü iyiliği yapmış, asla bir kusur yok. Ama insanın ALLAH’a karşı görevlerinde aynı şeyi söylemek mümkün mü? Elbette ki hayır. İşte bunun içindir ki Hz. Ali (r.a), orijinal tesbiti ve derin tefekkürü ile münacatını şu ifadelerle noktalamıştır: “ALLAHım! Benim, Senin kulun olmam, iftihar vesilesi olarak bana yeter. Senin benim Rabbim olman da yine şeref olarak bana yeter. ALLAH’ım! Ben Seni arzu ettiğim gibi bir Rab buldum. Bana karşı görevlerinde bir kusurun yok. Sen de beni, Senin arzu ettiğin gibi mükemmel bir kul eyle.”[2] ALLAH yardımcımız olsun. İlmimizi, yakînimizi, hayretimizi, hayranlığımızı, aşkımızı, şevkimizi artırsın; salih amellerimizi bereketlendirsin. Bayramınız mübarek olsun. [1] Pala, İskender, Divan Şiiri Sözlüğü, s.431 Akçağ Yayınları- Ankara [2] El-Fahru’-Razî, et- Tefsîrü’l- Kebir, I, 251 Vehbi KARAKAŞ |