๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 03 Kasım 2010, 17:38:31



Konu Başlığı: sarp geçitlerden ALLAH resulu s.a.v ile geçmek
Gönderen: Ekvan üzerinde 03 Kasım 2010, 17:38:31
  
sarp geçitlerden  ALLAH  resulu s.a.v ile geçmek

   Yetmişbeşbin insan  

Esma bint Amr (r.a) Medineli bir hanımdır. Musab bin Umeyr (r.a) vasıtasıyla hicretten çok önce Müslüman oldu. Hiç bakmadan gözlerine Rasul’ün, hiç görmeden ellerini, aldı kalbini O’nun kalbine koydu.
Ve o kalbi kalbine…
Şimdi bir umut vardı. Görebileceklerdi ALLAH Rasulü’nü (s.a.v).
Müslümanlar hac mevsimini fırsat bilip Mekke’ye gideceklerdi. Esma bint Amr (r.a) da hamile oluşunu düşünmeden eşiyle birlikte Mekke yoluna düştü.
İkisi kadın yetmiş beş inanan insan yoldadır şimdi.
Hiç düşünmeden yolu, yolun zorluklarını.
Bir bebek taşımanın ağırlığını…
Ayağının altındaki toprak mıydı, kum muydu, taş çakıl mıydı bilmeden Mekke’ye vardı. Haclarını yaptılar. Bu arada da ALLAH Rasulü (s.a.v) ile gece Akabe’de buluşmak için sözleştiler. Esman bint Amr’ın (r.a) dilinden dinleyelim:
“Hac mevsimini vesile yapıp ikisi kadın yetmiş beş kişi Akabe Tepesi denilen yerde buluşmak üzere Rasulullah ile randevulaştık. Teşrik günlerinin yarısında sözleşmiştik. Haccımızı yapıp Rasulullah’a söz verdiğimiz yerde gece karanlıkta beklemeye başladık. Oraya giderken bineklerimizden inerek, kenardan bucaktan, gizli gizli randevu yerine ulaştık. Herkes ayrı ayrı gelmişti. Gecenin üçte biri geçene kadar uyuduk. Rasulullah’ın gelme saati yaklaşınca heyecanla O’nu beklemeye başladık. Biz ailece oradaydık. Sonradan Uhud’un kahramanı olacak olan Nesibe de yanımdaydı.
Ve Peygamber (s.a.v) amcası Abbas ile geldi…”
İşte gelmişti beklenen.
Hep yolu gözlenen…
Şimdi insanlardan çok şu Akabe beklemiştir.
Akabe Akabe olalı beklemiştir yolunu.
Şimdi beklediğine, özlediğine Akabe kavuşmuştur.
İlk önce amcası Abbas (r.a) konuşur. Abbas (r.a) henüz Müslüman olmamıştır lakin yeğenine sahip çıkmaktadır:
“Siz Ey Medineliler!
Muhammed, ailesi içinde şerefli ve itibarlı bir kimsedir. Biz O’nu düşmanlarına karşı daima koruduk. O şimdi sizinle gidecek.
Sözünüzün manasını idrak eder, ne olursa olsun sonuna kadar sebat edeceğinizi taahhüt ederseniz ne ala… Etmezseniz şimdi vazgeçin.”
Daha sonra ALLAH Rasulü (s.a.v) Kur’an-ı Kerim okudu.
İslam için teşvik etti.
Yürekleri pır pır etti yetmiş beş insanın.
Söz verdi bir gece vakti yetmiş beş insan.
Kendileri adına değil sadece benim adıma, senin adına, bizim adımıza söz verdi.
Davet etti şehrine Peygamberi.
Şimdi o sözle ben söz veririm.
O davet edişle şimdi ben davet ederim Peygamberim seni şehrime, kalbime…
Gel ey ALLAH’ın Rasulü.
Şehrime kalbime gel doğ.
“Söz veriyorum.
Emirlerini dinleyip onlara hem zor, kederli hem neşeli zamanlarımda itaat edeceğime…
Evlad-u ıyalimi nasıl koruyorsam seni de ey ALLAH’ın Rasulü öyle koruyup müdafaa edeceğime söz veriyorum.”
Sen bizlerlesin ve hala sana saldıran, hakaretler eden Ebu Cehiller, sana giden yollara diken döken Ebu Lehepler var.
Eli kurusun diye yoluna diken dökenlerin ve bizim elimizle kurusun diye söz veriyoruz o yetmiş insanla birlikte Akabelerde.

söz vermek şimdi burada

Elini ilk uzatıp biat eden Bera bin Mağrur (r.a) oldu ve şunları söyledi:
“Biz kılıçların gölgesi altında yetişmiş, öyle yaşamış insanlarız! Şimdi kendi mal ve canımızı nasıl koruyorsak Rasulullah’ı öyle koruruz.”
Sonra Ebu Heysem (r.a) söz aldı:
“Ey ALLAH’ın Rasulü. Takdir edersiniz ki bizim Yahudilerle birtakım ilişkilerimiz, irtibatlarımız var. Müslüman olduktan sonra bunlar feshedilecek, yok sayılacaktır. Biz de şunu isteriz. Davanda muvaffak olduktan sonra bizi bırakıp doğduğun yere dönme.
Efendimiz (s.a.v) şu cevabı verdi:
“Hayır, böyle şey olmaz. Bugünden itibaren benim hayatım sizin hayatınızdır. Siz benimsiniz, ben de sizinim.”
Medineliler bu şekilde biat ederken Esat bin Zürara (r.a) onlara şöyle dedi:
“Şu verdiğiniz sözün manasını hakkiyle kavrıyor musunuz? Onun bütün Araplara, Arap olmayanlara, bütün insanlara ve cinlere harp açmak olduğunu hepsinin karşısında durmak olduğunu idrak ediyor musunuz?”
İçlerinde Nesibe Hatun ve Esma’nın (r.a) da bulunduğu Medineliler hiç tereddüt etmeden cevap verdiler:
“Evet, sözümüzün, ahdimizin tüm manalarını anlıyoruz.”
İçlerinde bir bebek de vardı. Esma bint Amr’ın (r.a) Mekke’ye gelirken yolda doğmuş oğlu Şubas. Bebek muhacir…


Akabelerden geçiyoruz belki her an, belki her adımda.
Türlü çeşit Akabelerden
Bir durmak zamanı şimdi, ahdini yenilemek
Ellerin ellerinde söz vermek bir kere daha
Seninleyim demek, her ne arzu edersen arzun arzumdur.
İşte o vakit adım adım yürümez, uçarak geçersin Akabelerinden.
Çünkü o vakit şehrin şurada dursun kendinden hicret etmişsindir.




Elvida ÜNLÜ /semerkand dergisi