> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Sararmış resim
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sararmış resim  (Okunma Sayısı 685 defa)
08 Temmuz 2010, 14:08:44
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 08 Temmuz 2010, 14:08:44 »



Sararmış resim..

Çaresiz bir şekilde yatarak ölümü bekleyen bir kadın Boş, izbe, kömürlükten bozma bir oda Eşya yok denecek kadar az Camları kapatan yırtılmış bir perde, kırık dökük olan masanın üzerindeki karton kutuda birkaç tabak, yine birkaç kaşık, çatal, iki tencere bir tava, yerde bir ufak tüp Mutfak eşyası bundan ibaret Duvarda çerçeveli, siyah beyaz, kenarları sararmış eski bir resimBelli ki mutlu bir aile tablosu buAnne, baba ve üç çocuk,sarmaş dolaş bir şekilde poz vermişlerÇocuklardan ikisi annesinin kollarında sıkıca kavranmışKorunmanın himaye edilmenin verdiği güvenle sokulmuşlar annelerineBüyük çocukta babasının şefkatli kucağında kendinden emin bir şekilde oturmuşHepsinin yüzünde garip bir tebessüm Yatan Fatma nine’ ye bakarak tebessüm ediyor gibilerOdanın bir köşesinde ufak bir lavaboDiğer köşede de eski bir karyolaAsılı olan resimdeki üç çocuğun annesi Fatma nine hastalık ve fakirlikle mücadele ederken çocukları resimden seyrediyorlar anneleriniMinik yüzlerinde ki anlamsız bir tebessüm eşliğinde onları yoklukla yemeyip yediren,giymeyip giydiren,zorluklarla,bin bir türlü sıkıntıyla büyüten, okutan, adam eden ve evlendiren annelerini seyre dalmışlar

Öksürükten tıkanan Fatma nine güçlükle yerinden doğrulup sızlayan bacaklarının ağrısına rağmen yavaş yavaş masaya tutunduDüşmemek için gayret gösterirken bir eliyle suyunu yudumluyor diğer eliyle de masadan sımsıkı kavramış vaziyette, titreyen ve derman kalmayan bacakları vücudunu taşıyamaz haldeydiSuyunu içince tekrar yatağa dönmek onun için o kadar zordu ki Her basışında bacaklarındaki kemiklerin bir bir kırıldığını düşünüyorduDayanılmaz acı içerisinde yatağa attı kendiniEski olduğundan dolayı gıcırdayan karyolaya oturup karşısında ki resme baktı bir anBu resmi her gördüğünde yüreği titriyor,kalbi daralıyor,nefes alamaz hale geliyordu sankiİster istemez yaşlar,buruşmuş göz kapaklarından, derin çizgiler oluşmuş yanaklarına doğru akıyorduHer bir çizgi bir acıyı temsil ediyordu sankiHer acıda bu çizgileri daha da derinleştirmiş,kapanması imkansız hale getirmişti maalesefYaşadığı ve unutamadığı her olayın imzasıydı bu çizgilerArtık iyiden iyiye ışığı sönmüş gözleriyle duvarda asılı duran resme her baktığında yüzündeki çizgilerin daha da belirginleştirdiğini hissediyordu

Yanında heybetle duran sırdaşı, hayat arkadaşı Hüseyin bey, büyük oğlu Rıza, ortanca oğlu İbrahim ve en küçük oğlu YakupO resmin çekildiği yıllar her şey ne kadar da güzeldi Maddi olarak çok iyi geçinemeseler de, yinede mutluydular Ufak şeylerle mutlu olabiliyorlar,Rablerine şükür edebiliyorlardıGeçmiş gözünün önüne geldi Fatma ninenin Genç kızlığı, anne ve babasını kaybettikten sonra tek akrabası olan teyzesinin yanında sığıntı gibi yaşadığı,horlandığı, azarlandığı, itilip kakıldığı, yediği bir kuru ekmeğin bile hesabını vermek zorunda kaldığı yıllar Gece sabahlara kadara sessiz sessiz ağlaması, sabah ta hiçbir şey olmamış gibi tüm işlerin üzerine yığılmasını asla unutamıyordu Teyze çocuklarının onu sürekli aşağılamaları,onların okula giderken boynu bükük bir şekilde ardından bakıp kalması,akşam onlar ders yaparlarken ki tatlı telaşlarını unutması mümkün müydü? Oysa okula gitmeyi, eline aldığı her şeyi okuyabilmeyi ne kadar da çok istiyordu Teyze çocuklarının kitaplarını eline aldığında yazılarını okuya mamak çok acı veriyordu ona Eniştesinin bütün ağır işleri ona yaptırması, sürekli hakaret ederek aşağılaması hiç hatırlamak istemediği anlardı onunÇünkü her hatırladığında gözlerindeki yaşlara hakim olamıyor, yüreğini derin bir sızı kaplıyordu Ama hayatı boyunca peşini hiç bırakmamıştı bu hatıralar Yüreğinin bir köşesi hep buruktu bu yüzden Her tebessüm etti dakika o kara günler aklına gelince yüzü asılıyordu ister istemez O yılları yaşamış olarak düşünmüyor,

- Ben yaşamaya evlendikten sonra başladım O zaman insan olduğumu anladım Kendimi o zaman doğmuş addettim

Diyecek kadar da iyi bir eşe sahip olmuştu Allah onun acısını dindirerek onu kendisini geliştirebileceği bir eşle ödüllendirmişti Bu şekilde inanıyor, bu şekilde davranıyorduRabbine ne kadar şükretse azdıTeyzesi ve eniştesi onun evlenip yanlarından gitmesini hiç istememişlerdi O gittiğinde evdeki işleri kim yapacak,kimi azarlayarak hor göreceklerdi? O,ısrar edince zar zor razı olmuşlardı Evleneceği kişinin fakir olması onun için hiç önemli değildi

- Çalışıp kazanırızAllah sağlık,sıhhat ve iman versin hepsi olur inşallah diyerek bunun önemsiz olduğunu vurguluyordu çoğu zaman Hiç kimsenin desteği ve hiçbir eşyaları olmadan sade bir şekilde evlenip bir göz odada yaşamaya başlamışlardı Birbirlerine destek olarak yaşamlarını sürdürürken birinci çocukları Rıza dünyaya geldiğinde mutlulukları bir kat daha fazlalaşmıştı Bu arada eşi ufak bir dükkan açarak ticarete atılmıştı Gelen rızkıyla geliyordu mutlakaBir kaç sene sonra da ikinci oğulları İbrahim dünyaya geldiğinde babası Hüseyin beyin işleri oldukça büyümüştü Daha geniş ve ferah bir eve taşınmışlardı bile En küçük oğlu Yakup doğduğun da zengin denebilecek kadar düzelmişti durumları Durumları değiştikçe değer yargıları da bu değişime ayak uydurmaya başlamıştıFatma hanım da Hüseyin beyde de eski şükürlerinden eser kalmamış daha fazla para kazanma hırsı bürümüştü her ikisini deParanın bol olması demek itibar görmeleri demekti, saygınlık demekti, sınırsızca tüketmek demekti Sanki geçmişte çektikleri sıkıntıların, parasızlığın acısını çıkarmak istercesine daha fazla zengin olup insanlara tahakküm etmekten zevk alır hale gelmişlerdi Para, araç olmaktan çıkıp, amaç olmuştu her ikisi içinde Hele de ona eziyet eden, aşağılayıp, hor gören teyze ve eniştesinin onlara karşı değişen tutumları çok hoşlarına gidiyordu Fatma hanımın Bir zamanlar fakir, kimsesiz bir genç kızken sürekli azarladıkları kimsesiz Fatma ya, şimdi zengin olduğu için itibar göstermeleri onu insanlara karşı daha da acımasız yapıyordu Aslında insanların ona değil de parasına itibar ettiklerinin farkına varamayacak kadar da kör olmuştu gözleri Geçmişini tamamen unutan, şükretmeyen, israf eden, gösterişe kapılıp Rabbini bile unutacak kadar kendisini kaptıran Fatma hanım her geçen gün daha da fazlalaştırıyordu bu durumunuEşi de ondan farksızdıArtık helalle haramı birbirine karıştırır hale gelmiş;

- Para gelsin de nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin diyebilecek kadar değişmişti

Kendilerinde kalmayan iyilik ve doğruluğu,dürüstlüğü ve yardımlaşma duygusunu doğal olarak çocuklarına da anlatamıyorlar onları tamamen Yaradan dan uzak bir şekilde yetiştiriyorlardıFatma hanım, bunun farkında bile değildi maalesef Ta ki eşini, içki ve kumar illetine kaptırana kadar O bir zamanlar kurtarıcısı olarak düşündüğü eşinin sermayelerini başka kadınlarla tüketip onları eski yaşantılarına mahkum ettirene kadar Parayla kazandıkları sahte itibarları yok olana kadar Yapmacık dostlarının yavaş yavaş etraflarından çekilmelerine şahit olana kadarGelen hacizlerle evini eşyalarını kaybedip eski yaşantısından daha da kötü bir duruma gelene kadar

Eşini ayık bulamadığı için tüm yükü omuzlarında hissederek, bir fabrikada iş bulup hem çalışıp hem de çocuklarıyla ilgilenmeye başlamıştı Bu arada çocukları büyümüş, büyük oğlu askere gitmiş, ortanca oğlu üniversite de okuyor, en küçük oğlu ise lise son sınıftaydıNe kadar çabuk geçmişti yıllar Hayatını ne kadar da çabuk tüketmişti Yılların su gibi akıp gitmesine,boş ve amaçsız yaşantısına bir son veremeden orta yaşı çoktan geçmişti Paranın onu bu derece değiştireceğini asla düşünmezken ne hale gelmişti farkında olmadan Bir zamanlar hayatına o yön verirken, bu defa hayat onu yönlendirmişti Bunun farkına çok geç varabilmişti ama Şimdi tövbe etmek, ağlayıp sızlamak, pişmanlık ifade eden sözler sarf etmek ne fayda sağlardı ki ona? Bir rüyadan uyanır gibi uyanmış,yaptıklarının farkında,yüreğindeki eziklikle çocuklarının hatırına sürdürmeliydi yaşamını Onları büyütmeli, imanlı birer insan olabilmeleri için uğraş vermeliydi

‘Ağaç yaşken eğilir’

sözü çok doğruydu Oysa o, tüketme ve harcama çılgınlığına daldığında çocukları çoktan büyümüş,bir şeyleri anlatma yaşları çoktan geçmişti Çok geç kaldığının o da farkındaydı Askerdeki oğlu orada evlenip onların yanına bile gelmemişti Parasız kalmalarından onları sorumlu tutuyor olmalı ki kendini kurtarmaya yönelik bir yön çizmişti hayatınaAnnesine yazdığı mektupta;

- Beni arayıp sormayın burada gayet iyiyim Sizin yükünüzü çekecek durumda değilimZengin birinin kızıyla evlendim ve ailem yok dedim Beni seviyorsanız unutun Rıza diye bir oğlunuz yok farz edin

Yok farz etmek bu kadar kolaymıydı peki? Tüm yaşananları hiç yaşamamış saymak mümkün olabilirmiydi? Yüreğine taş basarak iki oğluyla ilgilenmeye başladıBu arada eşinin iflas durumunu kaldıramayarak kalp krizinden ölmesi de eklenince ne yapacağını şaşırmıştıKime sığınacağını,kimden yardım isteyeceğini bilmez haldeydiDünyanın yükünü omuzlarında hissediyor bazen de kaldıramayacağını düşünüyor,sabahlara kadar göz yaşı döküyordu ama sabah olup yavrularını gördüğünde de;

- Çocuklarım için mücadeleye devam etmeliyim Bu imtihanı kazanmalı diğer evlatlarıma şimdiye kadar veremediğim İslami bilgileri vererek onların kurtulmasına vesile olmalıyım diyerek daha bir azimle doğruluyordu çöktüğü yerden Bir zamanlar ona değer veren, önemseyen, parası olduğu için itibar eden hiçbir yakını yoktu etrafında Sahte dostlar, parasına itibar edenler bir bir dağılmışlardı etrafındanİnsanlığa değil de maddiyata hürmet eden maskeli insanlar hayatına hiç girmemişler gibi yok olmuşlardı Dostluklar bu kadar sahte, ilişkiler bu kadar pamuk ipliğine bağlı olabilirmiydi? Düşündükçe çıldıracak gibi oluyordu

Sabah’ın erken saatlerinde rızıklarını temin etmek için fabrikaya giderken, akşam evdeki işleri yapıyor, eve ondan önce gelen yavrularına iş yaptırmıyor tüm yükü omuzlamasına rağmen bu da yetmiyorduOğu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sararmış resim
« Posted on: 25 Nisan 2024, 22:02:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sararmış resim rüya tabiri,Sararmış resim mekke canlı, Sararmış resim kabe canlı yayın, Sararmış resim Üç boyutlu kuran oku Sararmış resim kuran ı kerim, Sararmış resim peygamber kıssaları,Sararmış resim ilitam ders soruları, Sararmış resimönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes