> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Sahih islamın idrak edilmediği yerde karışıklık çıkarmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sahih islamın idrak edilmediği yerde karışıklık çıkarmak  (Okunma Sayısı 721 defa)
19 Kasım 2010, 14:57:30
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 19 Kasım 2010, 14:57:30 »



Sahih İslam’ın İdrak Edilmediği Yerde

Karışıklık (!) Çıkarmak Tebliğin Bir Ayağıdır!..


Ne diyorsun yani şimdi; sen mi bileceksin, bu kadar insan, alim gelip geçmiş de bu bahsettiğin “çelişkiyi” dile getirmemiş, şimdi sen tutup bunları söylüyor ve bir de gücün yettiğince düzeltmeye çalıştığını dile getiriyorsun. Sanki düzeltecek ne varsa? Sende ki bu hâl hiç hayra alamet değil…

Muhakkak,  sahih din’in yani Allah’ın indirdiği, Resulullah’ın (sav) tebliğ ettiği şekliyle atma ve katmalardan uzak bir biçimde dinin anlaşılması, idrak edilip yaşanılmasını kendine dert edinmiş her mü’min,  bu sözlere şiddeti ve dozu farklı oranlarda değişik zaman ve yerlerde muhattap olmuştur. Halbuki hayatının merkezine Kur’an’ı ve Peygamberin(sav) örnekliğini koymuş bir kişiden bundan başka bir davranış bekleyemezsiniz. Nitekim düzeltmeye gayret etmek, bunu hal ve söz ile muhattaplara hissetirmek, aktarmak nebevi bir davranıştır. Öyle demiyormuydu Hz.Peygamber (sav) Hz. Şuayb’ın (as) dilinden “Sizi uyarmam muhalefet etme arzumdan kaynaklanmıyor, benim bir tek  istediğim var; o da gücüm yettiğince düzeltmeye çalışmak, bu konuda başarılı isem bu Allah’a aittir…”(bkz.Hud 88)

Şeytan ve taraftarlarının görevlerini her an icra etme çabasında olduğundan gafil olan kimileri,  Din’i anlayış ve  bu anlayışın tazahürü olan yaşayış noktasında oyunlar düzenlediğini gözden kaçırabilirler. İnsanlar bu ataletle ‘nasıl olsa biz müslümanız,Allah bizimle v.b’ gibi avuntu sözleriyle gerçekleri görmezden gelebilir yada ıskalayabilir. Halbûki Allah Kur’an’da ‘kitabını koruyacağını’(1)  vaad ediyor, bizim din anlayışımız ve yaşayışımız ise imtihan çerçevesi içinde hür irademize, bize bırakılmıştır. (2)  Eğer  ‘nasıl olsa…’ anlayışında ise kişi(ler), ifade etmek gerekir ki bu  sakat bir bakış açısıdır. Çünkü bu zihniyet yahudileşen israiloğullarının mantığıdır.Onlar da başka bir minvalden şu sözleri söylüyorlardı  ‘Nasıl olsa  ateş bize sayılı günler dışında değecek değil…’ (3)

Bu nedenle korunan bir kitabın avantajını kullanmayıp, düşülen gevşeklik halinin tezahürü olan ‘düzeltilecek olan ne var ki, düzeltmeye çalıştığını söylüyorsun ya da sen mi bileceksin…’ gibi gaflet cümleleri, çok da dikkate değer değildir. Düzeltme çabaları, gaflet uykusunda olan kimileri için ‘fitne, karışıklık çıkartma’ olarak görülebilir ama bu, gerçeği ifade etmemektedir. Çünkü bu çabanın öncüleri Peygamberler de benzer ifadelerle itham edilmişti ve onlar; düzeltmek, mesajı ulaştırmak için karıştırmanın(!) gerekliliğini idrak etmişlerdi.

 

Tebliği yapan başta Resulullah(sav) olmak üzere tüm mü’minler toplumda kargaşa, huzursuzluk çıkarmakla itham ediliyordu. Bunun yanısıra, hali hazırda yaşanılan   Allah inancına(bozulmuş da olsa) dayalı olan mevcut “din”e yapılan bir saldırı olarak görüyorlardı bu yetiştirme çabalarını, tebliği. Bu yaşanılmış vakıayı  reddedecek kimse yoktur sanırım. Üstünkörü geçilen, üzerinde yeterince tefekkür edilmeyen önemli bir kavşak adeta  bu konu. Burada önemli  hususlar bulunmaktadır ki, bu noktaların tesbiti bugünkü “din anlayışımıza” da ışık tutacaktır.

 

Belki sık sık duyduğumuz ya da okuduğumuz ama yeterince toplumsal anlamda içselleştirilemeyen bir noktayı, tam da bu yerde bir temsille hatırla(t)makta fayda görüyorum. Şöyle ki; ‘bir bina yapmaya başlayacak olan müteahhit, usta ve işçileriyle beraber işe, dış cepheden,çatıdan ya da başka bir noktadan başlamayacaktır. Pek tabi ki temelleri kazmakla ilk adımı atmış olacaktır. Atılacak temel ne kadar sağlam olursa, kullanılacak materyal ne kadar kaliteli (doğru) olursa, bina dış etkenlerden o oranda az etkilenecektir.’  Kişisel ve toplumsal itminanın reçetesi olan İslam binasının  ise her katı ayrı bir önem arz etmektedir amma temeli ayrı bir önem taşır. O, sağlam olursa bina da mukavemet sahibi olacaktır. Eldeki veriler ve toplumun din anlayışı üzerinde yapılan izlenimler de bu temel hakkında bizi doğru bir kanaat sahibi kılmaktadır. İzlenimler, mevcut din anlayışının içerisinde eski inanışlardan kalan bazı örnekler olduğunu(Yavuz Bülent BAKİLER’in annesi ile ilgili anlattıkları, özelden genele bir seyirle dikkate alınacabileceği için güzel bir örneklik taşımaktadır…) (4)  bize gösterdiği gibi  geçen ay ki sayıda da yer verilen Prof.Dr Fuad KÖPRÜLÜ’nün; Türklerin, İslam’ın birçok unsurunu  Araplardan değil, Acemlerden edindiği tespiti de bu  hususda söz konusu temellerin sağlamlığı ve mazisi hakkında bize fikir vermektedir. (5)

 

Tarihi,  bir ibret vesikası olarak ele almayıp da  hikayeleştirenlerin sözünün iktidar olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Pek tabi ki etkinin de,  nüfuzun da, bu kutublarda toplandığı bir ortamda üzerileri örtülmüş gerçeklerin dillendirilmesi, yani bir aydınlanmanın başlangıç emarelerinin filizlenmeye başlaması, tehlike çanları çalması için yeterli bir sebeptir. Elbette ki güçlünün sözünün daimi sûrette, yüreklerde ve yeryüzünde hüküm sürececeği düşüncesi doğru değildir. Çünkü batıl yok olmaya mahkumdur amma bunun bir yolu var; o da batılın üzerine hakkı atmaktır. İşte yüzyıllardır süren savaş bunun tâ kendisidir. Hak kisvesi altında yığınların kayıtsız şartsız kabul ettiklerinin; mutlak doğru sanılarak yaşanagelmesi karşısında başta peygamberler olmak üzere alimler ve sorumluluğunun farkında olan tüm mü’minler; bu mücadelede taraf olmuşlardır. Bu gayretlerin hedefi, ilk nesil için “arap cahiliyesi” iken, bugün mücadele bitmemiş, şeytan ve taraftarları değişik görünümlerle saptırma çabalarını sürdürmektedir. ‘Modern cahiliye’nin tezahürlerini tespit eden ve duyurmaya çalışanlar, kimi zaman yersiz bir çaba göstermekle, kimi zaman da sapıklıkla itham edilmiştir. 1400 sene sonra gelinen noktada görünen o ki, önceki ümmetlerin düştüğü atâlet ve sapkınlığa garkolunmuştur( Hatta bu hatayı,eğilimi haber veren Hz.Peygamberin uyarıları olmasına rağmen ).  Tüm bunlar, tespitlerin ve devamındaki düzeltme çabalarının ne kadar da yerinde olduğunu bize göstermektedir. Tıpkı Resulullah(sav) ve arkadaşlarının o zaman ki sapkın inançları düzeltme, tevhidi çizgiye çekme çabalarını ‘karışıklık ya da kaos çıkarıcılık’ olarak görenler olduğu gibi bugün de aynı ithamlar ortalıkta kolgezmektedir. Düzeltme çabasında olanların dillendirdiği ilahi ve nebevi şu haberler, sözler “gaybı yalnızca Allah’ın bilebileceği, bu hususta kimsenin O’na ortak olamayacağı, Resulullah’ın dahi gaybı bilmediği, mezarların mescid haline getirilmemesi gerektiği, Allah’ın kişiye ‘şah damarından’ daha yakın olduğu halde başka kişilerin aracılığının (din adına yapılıyor olduğu söylense dahi) kabul edilemeyeceğini vb” aynı zihniyetlerce  ‘karalanmaya, setredilmeye’ çalışılmıştır.

 

Günümüzde mücadelenin şekli, materyalleri değişmiş olabilir ama sağlıklı bir okumayla tevhid ile şirkin mücadelesinin özde, aynı mecrada akıp gittiğini söyleyebiliriz. Sağlam temeller üzerine bina edilmiş bir evin muhkemliği nasıl aşikarsa, tevhid inancının sözde ve eylemde bir çok virüsten temizlenmiş bir biçimde bina edilmesi, inşaallah af olunma,kurtuluş ve ebedi saadet ümidini arttıracaktır. Çünkü Rabbimiz, defaatle Kur’an’da, yalnızca “şirki” affetmeyeceğini ifade etmektedir.(6) Bu yüzden ‘korunmuşluğun’ söz konusu olmadığı, imtihanın herkes için geçerli olduğu bu dünya hayatında, mücadelenin devam ettiğini iyi bilmeli ve düzelmek için karışıklık(!) çıkarmaya uygun bir üslupla000000 devam etmeli… Başarı ise Allah’tandır…


 
1 (Hicr: 15/9)

2 (Kehf: 18/29)

3 (Al-i İmran: 3/24 )

4 (Nida Dergisi, Ekim 2004, sf.107, Said Çekmegil Özel Sayısı)

5 (Nida Dergisi, Nisan 2007, sayı 115, sf.54)

6 (Nisa: 4/48)


 

 E.Ertuğrul Satan

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sahih islamın idrak edilmediği yerde karışıklık çıkarmak
« Posted on: 26 Nisan 2024, 05:17:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sahih islamın idrak edilmediği yerde karışıklık çıkarmak rüya tabiri,Sahih islamın idrak edilmediği yerde karışıklık çıkarmak mekke canlı, Sahih islamın idrak edilmediği yerde karışıklık çıkarmak kabe canlı yayın, Sahih islamın idrak edilmediği yerde karışıklık çıkarmak Üç boyutlu kuran oku Sahih islamın idrak edilmediği yerde karışıklık çıkarmak kuran ı kerim, Sahih islamın idrak edilmediği yerde karışıklık çıkarmak peygamber kıssaları,Sahih islamın idrak edilmediği yerde karışıklık çıkarmak ilitam ders soruları, Sahih islamın idrak edilmediği yerde karışıklık çıkarmakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes