๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 03 Kasım 2010, 18:41:33



Konu Başlığı: Sahabe Kıvamı
Gönderen: Zehibe üzerinde 03 Kasım 2010, 18:41:33
Sahabe Kıvamı

Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan


Sahabe kıvamı deyince ne anlamak gerekiyor?

Mümkün olduğu kadar madde madde, hayatın farklı alanlarındaki yansımalarıyla değerlendirir misiniz?

Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan: Sahâbe, Hz. Peygamber’i müslüman olarak görme, onunla beraber olma mutluluğuna ermiş müslümanlar demektir.

Kıvam, çok yönlü ve bütüncül bir değerlendirme sonucu ulaşılan kalite, seviye ve kemâl ifadesidir.

Sahâbe kıvamı ise ilk müslüman neslin, iman-islâm-ihsan konularında yaşadığı derin dindarlık ve üstün insanlık seviyesi demektir. Bunun açılımını ise şöylece ifadelendirmek mümkündür:

İmanî konularda, tevhid, ihlas ve tereddütsüzlük,

İslâmi uygulamalarda hasbîlik ve gönüllülük,

İhsan konusunda da gösterişten uzak ve derin bir murâkabe hali.

Sahabe kıvamı, İslâm’ı istekle, sevgiyle ve itidal içinde, Sünnet-i seniyye bilinci ve örneğine uygun olarak yaşamaya çalışmaktır.

Sahâbe kıvâmı sözü edilen hayatın, tarihi anlatımı, meşhur ve yegâne örneğidir.

Genelde peygamberlerin, özelde sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem’in amacı ve hedefi, Allah’ın dinini hayatlarında canlandıracak müminler yetiştirmektir.

Sahâbe kıvâmı işte bu sevgiye dayalı seviyenin ifadesidir.

Enes b. Mâlik radıyallahu anh’den nakledilen bir hadîs-i şerîf’te Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Üç haslet vardır; bunlar kimde bulunursa o, imânın tadını tadar:

Allah ve Resûlünü, bu ikisinden başka herkesten ve her şeyden fazla sevmek.

Sevdiğini Allah için sevmek.

Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.”1

Sahâbe kıvamı, bir kimlik-kişilik ve duruş ifadesidir. Hz. Peygamber öncülüğünde yetişmişlik, “bi ebî ente ve ümmî ya Resûlellah = Anam babam sana kurban olsun ey Allah’ın elçisi” ifadesiyle ortaya konan “adanmışlık”tır.

Sahâbe kıvamı, tüm İslam değerlerine tanıklık etmek ve hepsini Hz. Ebû Bekir sadâkatıyla kabüllenmekir: “O söylüyorsa doğrudur.”

Sahâbe kıvâmı, Hz. Ömer gibi şan ve şerefi İslâm’dan başka bir yerde aramamaktır.2

Önderliktir.

Kullukta yakalanmış sultanlıktır. Kulluk diriliğidir.

Sahâbe kıvamı, namazı son namazını kılar gibi kılmaktır.3

Sahâbe kıvamı, iki kişinin koltuğunda, ayakları yerde sürünerek câmiye cemaate gitmektir.4

Sahâbe kıvâmı, her hal ve şartta Müslüman­lığının bilincinde ve peşinde olmaktır.

 “Onların söyledikleri sözler yüzünden göğsünün daraldığını elbette biliyoruz. Sen rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol! Ve sana ölüm gelinceye dek Rabbine kulluğa devam et!”5

Sahâbe kıvâmı;

Yöneticiliği adâletle yerine getirmektir.

Gençliğini Rabbine kulluk ile ve temiz bir hayat içinde geçirmektir.

Kalbi mescitlere sevgi ile bağlı olmaktır.

Allah için birbirini sevmek, birliktelikleri ve ayrılıkları Allah için olmaktır.

Güzel ve mevki sahibi bir kadının gayr-i meşru dâvetine ‘Allah’tan korkarım’ diye yaklaşmamaktır.

Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli hayır hasenât yapmaktır.

Tenhâda Allah’ı anıp göz yaşı dökmektir.6

Sahâbe kıvamı;

Dünyada ulaşılmış âhiret mutluluğudur.

Şehâdet koşusudur.

Hicret, uhuvvet ve devlet kavramlarını anlamlandırmaktır.

Özveri, isâr. sadâkat kaynağı olmaktır.

İman ve istikamet takipçiliğidir.

Sırat-ı müstakim yolculuğudur.

Kitap-Sünnet bağlısı olarak vahiy öncelikli yaşamaktır.

Tebliğ gayretidir.

Sahâbe kıvâmı, İbn Abbas radıyallahu anhümâ gibi onu aşkla öğrenmek7 ve “Kılıcı enseme dayasanız, ben de Resûlullah’tan duyduğum bir hadisi, boynum kesilinceye kadar size duyuracağımı bilsem, onu elbette size aktarırdım” diyen Ebû Zerr radıyallahu anh gibi İslâm’ı öğretme aşkıyla yaşamaktır.8

İslâm’ı ciddiye almak, ümmetin dertleriyle dertlenmektir.

Din kardeşliğini, her türlü bağın bağlantının önünde tutmaktır.

Cihad erliğidir. “Yulaf ekmeğiyle Hayber’i fethetmektir.”9

Şirk karşıtlığı, put ve putperest düşmanlığıdır.

Kendini aşmışlıktır.

Âhiret ve hesap kaygısıdır.

Sahâbe kıvâmı, Hubeyb b. Adî radıyallahu anh gibi, müslüman olarak öldükten sonra nasıl ve nerede öldüğünü dert etmemektir.10

Çünkü sahâbe kıvâmı vuslat ve rızâ-ı ilâhî tutkusudur.

Dipnotlar: 1) Buhârî, İman 9, 14, İkrah 1, Edep 42. 2) Bk. İbnü’l-Mübârek, Kitâbü’z-Zühd, s. 267; Hâkim, Müstedrek, I, 62 3) Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 412; İbn Mâce, Zühd 15 4) Bk. Müslim, Mesâcid 257; Ebû Davud, Salât 46; Nesâî, İmâmet 50; İbn Mâce, Mesâcid 14; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 382, 414-415, 455. 5) el-Hicr (15), 97-98 6) Buhârî, Ezan 36, Zekat 16, Rikak 24, Hudud 19; Müslim, Zekat 91; Tîrmizi, Zühd 53; Nesâî, Kudat 2. 7) Bk. Dârimî, Mukaddime 47. 8) Buhârî, İlim 10; Dârimî, Mukaddime 46. 9) Câvidnâme, s. 36 10) Buhâri, Cihad 170; Meğazî 10, 28; Ahmed b. hanbel, Müsned, II, 294-295, 310-311; Kandemir, Sahâbeden101 Hatıra, s. 140