๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 23 Ağustos 2010, 21:45:56



Konu Başlığı: Sahabe gibi teslim olmak
Gönderen: Sefil üzerinde 23 Ağustos 2010, 21:45:56
Sahabe gibi teslim olmak

Sahabe gibi teslim olmak Sahabe, Hz. Peygamberi görüp ona iman eden ve bu imanını ölümüne kadar taşıyan müminlere verilen isimdir. Arkadaş anlamına gelir, kelimenin çoğulu ashab’tır. Onların yaşadığı döneme de asrısaadet (mutluluk çağı) denilir. Bu çağ, tá Hz. Ali’nin şehitliğine kadar devam eder. Bazılarınca saadet dönemi sırf Hz. Peygamberin hayatta olduğu dönem için kullanılsa da, ilk bahsettiğimiz şekilde kullanım daha yaygındır.

Kutlu bir dönem, kutlu bir nesil. Kur’án-ı Kerim’in deyimiyle "İsar" yani Müslüman kardeşini kendine tercih etme ufkunun hayli aşkın olduğu bir fedakárlar dönemi.

Aslında işe böyle başlamadılar. Hz. Peygamber İslam’ı ilk ilan ettiğinde en sert karşılık gösterenlerin arasında bunlardan bazıları da vardı. Bazıları Hz. Peygamberi öldürmeye yeltenecek kadar ileri bile gitmişti. Kılıçla gittiler, kılıçsız döndüler. Can almaya gittiler, ama kalp bırakıp geldiler. İslam ile şereflendiler.

Bir kısmı cahiliye döneminde, kendi öz kızlarını diri diri toprağa gömecek veya eli varmıyorsa bir kuyuya yuvarlayacak kadar insani duygulardan uzaktı. Elleriyle hamurdan yaptıkları ve şekil verdikleri putlara tapıyorlardı.

Tevhidi temsil eden cılız sesin dışında, rahmet adına hiçbir erdemin olmadığı, darmadağınık bir dönem. Diğer yanda Roma İmparatorluğu’nda insanlar arenalarda aslanlara parçalatılıyor veya gladyatörler birbirine kırdırılıyordu. Böyle bir dünya!

Sonra bu insanlar Hz. Peygamber ile muhatap oldular. Önce reddettiler, sonra duraksadılar, daha sonra düşündüler ve en sonunda teslim oldular.

Hem de ne teslimiyet!

Düne dönüp baktıklarında işledikleri cinayetlerin korkunçluğu karşısında ruh hafakanları geçirdiler.

Dün diri diri toprağa gömdükleri kız çocuklarının çukuru başında bütün bütün sarsıldılar.

İnsan yerine koymadıkları kadınların, kendileriyle eşit olduğunu duyunca Hz. Peygamberden, atalarının dinine, süregelen batıl ve kahredici şirk geleneklerine binlerce kez sitem ettiler!

Ve elbette, insanlık Hz. Peygamberden önce ve Hz. Peygamberden sonra olacak iki dönemin ciddi muhasebesini gelecek asırlarda daha ciddi yapacaktır, yapmalıdır da.

Arabistan bölgesini bir inkár, facia, kaos ve terör sahası haline getiren kan damarlarının, hurafenin cinayetlerin, kızları en tatlı döneminde sökülürcesine anne merhametinden alıp toprağın karanlık bağrına bırakmanın muhasebesi elbette yapılmalı!

Ve elbette bir şey daha yapılmalı...

Bizim bir türlü yapamadığımızı, O asil insanın nasıl yapabildiği!

Peygamberimiz Medine’ye hicret ettiklerinde bir Mekkeli muhacir ile bir Medineli ensar (ev sahibi, yardım eden) Müslümanı manen kardeş ilan etmişti. Yersiz ve yurtsuz Mekkeliler sıcak bir kucak ve iklim bulabilsin diye.

Ama bu kardeşlik öylesine ciddiye alındı ki, her Medineli, Mekkeli kardeşiyle malını paylaşmaya çalıştı. Elinde ne varsa tam ikiye bölerek!

Ancak pembe masallarda görülebilecek bir dünya!

Ancak hayal dünyasında, rüya áleminde karşılaşılabilecek bir erdem...

Evet, aynen böyle oldu. Bu muhteşem manzarayı anlatan Hz. Cábir (ra) Peygamberimizin kurduğu bu kardeşliği çağımız insanına şöyle aktarıyor:

"Ensar, hurmalarını devşirdiklerinde bunları ikiye ayırır, bir tarafa çok, diğer tarafa da az hurma koyarlardı. Daha sonra, az olan tarafa hurma dallarını koyarak o tarafı çok gösterirler ve muhacir kardeşine ’Hangisini istersin?’ diye sorarlardı. Muhacir olan da Ensar kardeşi daha çok olanı alsın diye az gözükeni işaret ederdi. Böylece hurmanın çoğu, Mekkeli kardeşine kalırdı. Çünkü muhacirler çok yoksuldu ve Medineliler de çok imkána sahipti... Üstelik ev sahibi idiler.

Ne dersiniz?

Sahabenin teslimiyet ve fedakárlığının biz neresindeyiz sizce?

Onlar gibi teslim olabiliyor muyuz?

Olabilir miyiz?

Kızılay’dan yoksullara ramazan yardımı

Kızılay, geçtiğimiz günlerde Hakkari’nin Yüksekova İlçesi’nde ramazan ayı nedeniyle yoksul ailelere gıda yardımında bulundu. Kızılay görevlileri, kaymakamlıkta kayıtlı olan ve muhtarlar tarafından belirlenen yoksul aileleri evlerinde ziyaret ederek yardımları dağıttı.


"Eğer (borçlu) zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre (verin). (Borcu) Sadaka olarak bağışlamanız ise, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz." (Bakara: 280)

Korkulu rüya görünce okunacak dua

Peygamber Efendimiz kötü, korkulu rüya görüldüğü vakit şu duanın okunmasını tavsiye etmiştir:

"ALLAH’ın eksiksiz, tam olan kelimeleri ile O’nun gazabından, azabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve beni kötülüğe atan beraberliklerinden, yanımda hazır bulunmalarından ALLAH’a sığınırım!"