> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Sağlıkta ve yeme içmede israf
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sağlıkta ve yeme içmede israf  (Okunma Sayısı 545 defa)
01 Kasım 2010, 17:47:41
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 01 Kasım 2010, 17:47:41 »



Sağlıkta ve Yeme-İçmede İsraf -7-


Sağlık nîmeti, insanoğlunun kıymetini lâyıkıyla takdîr edemediği en büyük ilâhî lutuflardan biridir. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“İki nîmet vardır ki, insanların çoğu onların değerini takdir edemez: Sağlık ve boş vakit.” (Buhârî, Rikak, 1) buyurarak bu husustakî umûmî gaflet ve ihmâle işâret etmiştir. Böylece biz ümmetini, sahip olduğumuz bu büyük nîmeti zâyî ederek neticede pişman olmaktan îkaz buyurmuştur.

İbn-i Ömer -radıyallâhu anhümâ- şöyle buyurur:

“Akşama ulaştığında sabahı gözetme, sabaha kavuştuğunda da akşamı bekleme. Sağlıklı anlarında hastalık zamanın için, hayatın boyunca da ölümün için tedbir al.” (Buhârî, Rikak, 3)

Vücûdumuz, Allâh’ın bizlere bir emânetidir. Onun da üzerimizde hakkı vardır. Zîrâ makbul bir kulluk hayâtı yaşayabilmek, maddî ve mânevî bakımdan sıhhatli bir bünye ile mümkündür. İbâdetler de sıhhatli bir vücûd ile daha huzurlu bir şekilde îfâ edilebilir. Hakîkaten, sıhhat olmadan huzurlu bir namaz kılabilmek, oruç tutabilmek mümkün müdür? Kulu kalben Hakk’a yaklaştıran nice ibâdetler ve hizmetler de hep sağlık nîmetiyle kâimdirler. Sıhhat bozulduğunda, ibâdet ve hizmetler de âdeta kıvam kaybetmektedir. Bu bakımdan elde fırsat varken ve sıhhatimiz yerindeyken bu nîmetin şükrünü en güzel bir sûrette îfâ etmeli; ibâdetlerimize gayret gösterip hayır işlerine koşmalıyız.

Bütün nîmetler gibi sağlık da, ilâhî emirlere uyulmadıkça isrâf olmaktan kurtarılamaz. Sağlığın, zamanımızda çok basit görülen sigara ve çeşitli haramlarla bozulması, bu nîmeti isrâfın en korkunç şekillerindendir. Ayrıca sağlığı, yalnız beslenme bakımından değil, sıcak-soğuk ve dikkatsizlikten meydana gelen trafik kazâları gibi bâzı müessirler karşısında, aklın ve ilâhî emirlerin rehberliği altında korumak da bu nîmetin israf olmasını önlemek için zarûrî bir vazîfedir.

Yüce dînimiz İslâm, sıhhatimizi korumamız için, maddî ve mânevî birçok tedbir yolları göstermiştir. Yeme-içmede ölçülü davranmayı, bulaşıcı hastalık olan yere girmemeyi, oradakilerin de çıkmamasını emretmiştir. Buna benzer pek çok emir ve tavsiyelerle, koruyucu hekimliğin temel esaslarını bildirmiştir. Bu minvaldeki maddî tedbirler yanında, Allâh rızâsı için sadaka vermek ve infakta bulunmak gibi mânevî tedbirlere de başvurmamızı, böylece belâlardan selâmet bulmamızı tavsiye etmiştir. Yine sıhhatin muhâfazası yolundaki mânevî tedbirler cümlesinden olmak üzere Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Her birinizin her bir eklemi için günde bir sadaka vermesi gerekir. İşte bu sebeple her tesbih bir sadaka, her hamd bir sadaka, her tehlîl (lâ ilâhe illallâh demek) bir sadaka, her tekbîr bir sadaka, iyiliği tavsiye etmek sadaka, kötülükten sakındırmak sadakadır. Kuşluk vakti kılınan iki rek’at namaz, bunların yerini tutar.” (Buhârî, Sulh, 11)

Hakîkaten, sıhhat ve âfiyet içinde olmak, Allâh’a şükrü gerektiren büyük bir nîmettir. Bu şükür de, maddî plandaki sadakalarla olabileceği gibi, mânevî planda sadaka hükmünde olan zikir, ibâdet ve Hakk’ın rızâsı için yapılan her türlü hayırlı hizmetlerle de îfâ edilebilir.

Yüksek fazîletlerinden dolayı bizlere örnek bir nesil olarak takdîm edilen1 sahâbe-i kirâm, Cenâb-ı Hakk’ın ihsân ettiği nîmetleri, âhiret sermâyesi olarak kullanma şuuruyla Allâh yolunda var güçleriyle gayret göstermişlerdir. Cenâb-ı Hak da, o azim ve heyecan seli hâlindeki gayretlere bereket ihsân eylemiştir. Zamanımızın amansız hastalıklarından biri olan aşırı tüketim, oburluk, lüks ve gösteriş, sahâbe neslinin tanımadığı bir hayat tarzı idi. Zîrâ onlar; “yarın nefislerin varacağı konağın kabir olacağı” şuuru içinde yaşıyorlardı.

Öte yandan, bizlere belli bir müddetle emânet edilmiş olan bedenin, -ister cimrilik, isterse mecbûriyetler sebebiyle- kâfî miktarda gıdâsı verilmediği takdirde, çeşitli zâfiyet ve hastalıklara mâruz kalacağı da muhakkaktır. Bunun aksine, onu tıka-basa doyurmak da aynı âkıbete yol açar. Bu durum, helâl olan bir şeyle aşırı gıdâlanma sûretinde olabileceği gibi, haramlarla beslenmek şeklinde de olabilir ki, bu da, maddî sıhhatle birlikte mânevî sıhhatin de bozulmasına sebebiyet verebilir.

Yiyip içme husûsunda kişilerin mânevî seviyeleri nisbetinde hassâsiyetleri de değişir. Meselâ şeriatte, doyduktan sonra yemek israftır. Tarîkatte ise doyuncaya kadar yemek israftır. Hakîkatte, kifâyet miktarını Allâh’ın huzûrundan gâfil olarak yemek israftır. Mârifette ise, bütün bunlara ilâveten, Cenâb-ı Hakk’ın lutfettiği nîmetlerde sergilediği ilâhî tecellîleri tefekkür etmeden yemek israftır.

Hızır -aleyhisselâm-’ın, Hak dostlarından Abdülhâlık Gucdüvânî -kuddise sirruh-’u ziyâretindeki şu konuşmaları, yeme-içmedeki mânevî hassâsiyetin zirvesini sergilemesi bakımından pek ibretlidir:

Hızır -aleyhisselâm-, Abdülhâlık Gucdüvânî Hazretleri’nin ikrâm ettiği yemeği yemez ve sofradan kendisini geriye çeker. Hazret, hayret içinde:

“-Bunlar helâl lokmalardır. Niçin yemiyorsunuz?” der.

Hızır -aleyhisselâm- ise:

“-Evet, helâl lokmalardır; lâkin pişiren, öfke ve gafletle pişirmiştir.” der.

Görüldüğü üzere bir yemeğin helâl olup-olmamasının yanında, hangi hâlet-i rûhiye ile pişirildiğinin bile insanın hâl, hareket ve ibâdetlerinin rûhâniyetine tesir etmesi; gıdâlara karşı takınmamız gereken tavrın ehemmiyetini ortaya koymaktadır. Günümüzde maalesef açıkta satılan, şekli ve kokusu ile birçok mahrûmun göz hakkı kalan, ayrıca nasıl pişirildiği bilinmeyen yiyeceklerin mânevî bünyemize olan zararları ekseriyetle düşünülmemektedir. Hâlbuki aldığımız gıdânın kaderi, yâni onu elde edişteki mânevî keyfiyet, hissiyâtımızı tesiri altına almaktadır.

Kalb tasfiyesinde helâl lokmanın hayâtî bir yeri vardır. Abdülkâdir Geylânî -kuddise sirruh- şöyle buyurur:

“Haram yemek kalbi öldürür, helâl yemek ise ihyâ eder. Lokma var seni dünyâ ile, lokma var seni âhiret ile meşgûl eder. Lokma var, seni Allâh Teâlâ’ya rağbet ettirir.”

Hazret-i Mevlânâ -kuddise sirruh- da:

“Dün gece mîdeme birkaç şüpheli lokma indi ve ilham yolunu tıkadı.” buyurur ki, bu da alınan gıdânın maddî durumu kadar mânevî durumuna da dikkat etmemiz gerektiğini ortaya koymaktadır. Yine Mevlânâ Hazretleri şöyle buyurur:

“Teni aşırı besleyip geliştirmeye bakma! Çünkü o, sonunda toprağa verilecek bir kurbandır. Sen, asıl gönlünü beslemeye bak! Yücelere gidecek ve şereflenecek olan odur. Bedenine yağlı ballı şeyleri az ver. Çünkü onu gereğinden fazla besleyen, nefsânî arzulara düşüyor ve sonunda rezîl olup gidiyor.”

Böylesine hassas bir mevzûda müsrifçe bir tavır takınmak, elbette ki mü’min şahsiyetiyle aslâ bağdaşmaz.

Selef-i sâlihîn:

“Allâh, bütün tıp ilmini yarım âyette toplamıştır: «…Yiyiniz, içiniz fakat isrâf etmeyiniz!..»” (el-A‘râf, 31) diyerek maddî ve mânevî bakımdan sıhhatli bir hayat için, yeme-içmede israftan kaçınmanın ehemmiyetini dile getirmişlerdir.2

Hadîs-i şerîfte:

“İsrâfa ve gurura saplanmaksızın yiyiniz, içiniz, giyiniz, sadaka veriniz.” (Buhârî, Libas, 1) buyrularak insanın ihtiyaçlarını karşılamadaki meşrû sınırlar bildirilmektedir. Diğer bir hadîs-i şerîfte ise şöyle buyrulur:

“Canının çektiği ve arzu ettiğin her şeyi yemen, şüphesiz israftır!” (İbn-i Mâce, Et’ime, 51)

Halk ağzında “oburluk veya pisboğazlık” olarak da tâbir edilen bu hâl, dînimizce de reddedilmiştir. Yine bu hâl, çok imkâna sahip olmanın, çok tüketmeyi meşrû kılmadığını da ortaya koymaktadır. Nitekim Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, elinde bir et parçası bulunan Câbir -radıyallâhu anh- ile karşılaştığında:

“–O nedir?” diye sormuş, Câbir -radıyallâhu anh- da:

“–Canım çektiği için satın aldığım bir et parçasıdır.” demişti.

Bunun üzerine Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- şu îkazda bulundu:

“–Her canının çektiği şeyi satın alır mısın? Yoksa sen, «…Siz dünyâ hayâtınızda bütün güzel şeylerinizi harcayıp tükettiniz…» (el-Ahkâf, 20) âyetinde bahsedilen kimselerden olmaktan korkmuyor musun?” (İbn-i Hanbel, Zühd, s. 124)

Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- da, yeme-içmede uyulması gereken ölçüyü ve bunun sıhhat üzerindeki büyük tesirini ne güzel hülâsa etmişlerdir:

“Hiçbir insan, midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Hâlbuki kişiye, kendisini ayakta tutacak birkaç lokma yeter. Şâyet bir kimsenin mutlaka çok yemesi gerekiyorsa, midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe, üçte birini de nefesine ayırsın!” (Tirmizî, Zühd, 47)

Asr-ı saâdetteki şu hâdise de, yeme-içmede bu nebevî prensiplere riâyetin bereketini ne güzel ifâde etmektedir:

İskenderiye Mukavkısı, Peygamber Efendimize pek çok hediye ile birlikte bir de doktor göndermişti. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-, doktora:

“-Âilenin yanına dönebilirsin. Çünkü biz acıkmadıkça yemeyen bir kavmiz. Yediğimiz zaman da doyuncaya kadar yemeyiz.” buyurdu. (Halebî, İnsânu’l-Uyûn, III, 299)

İşte bu nebevî beyanlar, asrımızdaki aşırı tüketim furyasının ve israf çılgınlığının yol açtığı birçok hastalıkların tedâvî reçetesini ihtivâ etmektedir.

Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- da bu hususta şu tavsiyelerde bulunur:

“Karnınızı tıka-basa yiyecek ve içecekle doldurmaktan sakınınız. Bu, vücûda zarar verir, hastalığa sebep olur ve kişiyi namaza karşı tembel yapar. Yeme-içmede orta yolu tâkip ediniz! Böyle davranmanız, vücûd için daha faydalı ve israftan da uzaklaştırıcıdır.” (Ali el-Müttakî, Kenz, XV, 433/41713)

Asırlarca İslâm’ın sancaktarlığını yapan ecdâdımızın günlük hayatlarındaki temizlik, sâdelik ve yeme-içmedeki îti...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sağlıkta ve yeme içmede israf
« Posted on: 19 Nisan 2024, 23:17:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sağlıkta ve yeme içmede israf rüya tabiri,Sağlıkta ve yeme içmede israf mekke canlı, Sağlıkta ve yeme içmede israf kabe canlı yayın, Sağlıkta ve yeme içmede israf Üç boyutlu kuran oku Sağlıkta ve yeme içmede israf kuran ı kerim, Sağlıkta ve yeme içmede israf peygamber kıssaları,Sağlıkta ve yeme içmede israf ilitam ders soruları, Sağlıkta ve yeme içmede israf önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes