> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Sadakat
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sadakat  (Okunma Sayısı 1614 defa)
11 Kasım 2010, 22:21:28
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 11 Kasım 2010, 22:21:28 »



Sadakat

Doğru düşünce, doğru söz, doğru davranış ma’nâ-larını ihtiva eden sıdk; Hakk yolcusunun her çeşit yalana karşı kapanıp, hayatını doğruluğa göre planlaması, sadâkatin emin bir temsilcisi olması; diğer bir tabirle, duygu, düşünce, söz ve davranışlarında doğruluğu tabiatının bir parçası haline getirip, şahsî hayatından insanlarla olan muamelesine, hakkı i’lan adına şehâdetinden mizahlarına kadar; hattâ “ -Her zaman doğrularla beraber olun!”(Tevbe, 9/119) fehvâsınca, dost ve arkadaş çevresi itibariyle hep doğruluk aramasıdır ki; hadisin ifadesiyle böyleleri yüce divanda “sıddîk”, aksine tasavvur ve düşüncelerinden davranış ve muamelelerine kadar yalanlarla içli-dışlı yaşayan ve hayatını hilâf-ı vâkiler çizgisinde sürdürenler de o ulu divanda “kezzâb” olarak kaydedilir.
Sıdk, Hakk’a ulaştıran yolların en sağlamı, sâdıklar da bu vuslatın talihli namzetleridir. Sıdk, amelin rûhu ve özü, düşünce istikametinin de en yanıltmaz mihengidir. Sıdkla mü’min münafıkdan, ehl-i cennet de ashâb-ı nâr-dan ayrılır. Sıdk, peygamber olmayanlarda bir peygamberlik sıfatıdır ve bu sıfat sayesinde halâyık ve kapı kulları, sultanlarla aynı nimetleri paylaşırlar.
Sıdk; ferdin, amel ve davranış bütünlüğünü koruyup, tehlike anında ve yalanla kurtulması söz konusu olduğu yerlerde bile, gizli-açık iç ve dış ayrılığına düşmemesi, düşünce ve davranış mutâbakatını yakalayabilmek için halden hale girmesi ve kıvrım kıvrım kıvranmasıdır ki; Hz. Cüneyd: “Sâdık kimse günde kırk defa halden hale döner durur; mürâî ise, kırk sene ızdırapsız olduğu yerde kalır” der.
Sıdkın en aşağı mertebesi, şahsın iç-dış, gizli-açık her halinin aynı çizgide cereyan etmesidir. Bundan sonra duygu, düşünce, tasavvur ve niyetlerde sâdık olma derecesi gelir. Bu itibarla sâdıklar, söz ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan kahramanlar; sıddîklar da, hayal, tasavvur, duygu, düşünce hattâ mimiklerine kadar her hal ve tavırları doğruluğa kilitlenmiş Hakk eri babayiğitlerdir.
Evet sıdk, âdetâ İsm-i A’zam iksiri gibi tesir eder. Beyazid-i Bistâmî, kendisinden İsm-i A’zam’ı soranlara: “Siz, Allah’ın isimleri içinde İsm-i Asgar (küçük isim) gösterin, ben de size İsm-i A’zam’ı göstereyim” der ve ilâve eder: “Bence İsm-i A’zam tesiri yapacak birşey varsa, şüphesiz o da sıdktır; sadâkatle hangi isim okunsa, o İsm-i A’zam olur.”
Niyet ve kasıtta sâdık olmak başta gelir.. evet, doğru düşünce, doğru karar ve doğru davranışa niyet, sıdkın ilk basamağıdır. Ayrıca sıdka azmeden insanın, karar ve niyetinden dönmemesi, düşünce ve azmini sarsacak ortam ve sâiklerden de uzak kalması şarttır.
İkinci basamak; dünyada kalmayı ve yaşamayı, sırf hakkı tutup kaldırmak ve Allah’ın rızasına mazhar olmak için arzu etmektir ki; bunun da bir kısım emareleri vardır: Her zaman nefsinin eksik ve kusurlarını görmek, dünyanın cazibedâr güzellikleri karşısında “pes” etmemek, dünyevî endişelerle yol ve yön değiştirmemek bunlardan sadece birkaçı..
Üçüncü basamak; sıdkın tamamen bir vicdan ma’rifeti haline getirilmesi ve insan tabiatının her hal ve her tavrında sadâkate düğümlenmesidir ki, o da, en büyük mertebe sayılan rıza makamının ifadesi olan şu mübarek sözle ifade edilir:  Evet, en büyük sadâkat, Rabbin rubûbiyyetine rızâda, İslâm’ın İlâhî sistem olarak kabullenilmesinde ve Rûh-u Seyyidü’l-Enâm’ın rehberliğine teslimiyettedir. Gerçek insan olmanın yolu da bu çok ağır, çok zor sorumluluğu yüklenmekden geçer.
Sıdk’ın zıttı olan yalan ise küfrün esasıdır. Yalan, nifakın birinci alâmetidir. Yalan, İlâhî Kudret'e bir iftiradır. Yalan, Rabbânî hikmete zıttır. Yüksek ahlâkı tahrip eden, yalandır. Âlem-i İslâm'ı zehirleyen, ancak yalandır. İnsanlığı kemalâttan geri bırakan, yalandır. Müseylime-i kezzâb ile benzerlerini âlemde rezil ve rüsvay eden, yalandır.
يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اتَّقُوا اللّهَ وَكُونُوا مَعَ انَلصَّادِقي
Tevbe / 119. Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun.
قَالَ اللّهُ هذَا يَوْمُ يَنْفَعُ الصَّادِقينَ صِدْقُهُمْ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِدينَ فيهَا اَبَدًا رَضِىَ اللّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ذلِكَ الْفَوْزُ الْعَظيمُ

Maide / 119. (Bu konuşmadan sonra) Allah şöyle buyuracaktır: Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur.
*  İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sıdk insanı birr'e (Allah'ı razı edecek iyiliğe) götürür, birr de cennete götürür. Kişi, doğru söyler ve doğruyu arar da sonunda Allah'ın indinde sıddik (doğru sözlü) diye kaydedilir. Yalan da kişiyi haddi aşmaya götürür. Haddi aşmak da ateşe götürür. Kişi yalan söyler ve yalanı araştırır da sonunda Allah'ın indinde yalancı diye kaydedilir."
*  Ebu Sa'id el-Hudrî (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdu: "Emin ve doğruluktan ayrılmayan ticaret ehli (ayette sırat-ı müstakim ashabı olarak zikredilen) peygamberler, sıddikler, şehidler ve sâlihlerle beraberdir." 
*  Tirmizî'nin, Rifâ'a İbnu Râfi'den yaptığı diğer bir rivayetinde şöyle buyrulmuştur: "Kıyamat günü tüccarlar fâcirler (günahkârlar) olarak diriltilecekler. Ancak Allah'tan korkanlar, iyilik yapanlar ve doğruluktan ayrılmayanlar müstesna"
*  Hakim İbnu Hizâm (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Alıp-satanlar" birbirlerinden ayrılmadıkça (vazgeçmekte) muhayyerdirler. Alıp-satanlar alış-verişi sıdk ve doğruluk üzere yapar (kusuru) beyan ederlerse alış-verişleri her ikisi hakkında da mübarek kılınır. Yalan söylerler (kusurları) gizlerlerse, belli bir kâr sağlasalar bile, alış-verişlerinin bereketini kaybederler."
*  Abdullah İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Bir gün, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, evimizde otururken, annem beni çağırdı ve: "Hele bir gel sana ne vereceğim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam anneme:"Çocuğa ne vermek istemiştin?" diye sordu. "Ona bir hurma vermek istemiştim" deyince, Aleyhissalatu vesselam: "Dikkat et! Eğer ona bir şey vermeyecek olursan, üzerine bir yalan yazılacak!" buyurdular."
NÜKTELER…
Gavs-ül Valisin Abdulkadir Geylani hazretleri, küçük yaşta ilim tahsiline başlamıştı. Dokuz yaşında iken annesinden izin alıp Bağdat’a ilim tahsiline gitti. Giderken annesi oğlunun beline kırk altın bağlamış ve bazı nasihatlarda bulunarak:
“Oğlum sakın ne olursa olsun yalan söyleme” diye tembihte bulunmuştu. Abdulkadir Geylani hazretleri ve içinde bulunduğu kervan, Bağdat yolunda devam ediyordu. Bir vadiden geçerken kervanın önünü kırk kişilik bir eşkıya kesmişti. Eşkıyalar kervanda işlerine yarayan ne varsa aldılar. Ayrılacakları zaman, içlerinden biri hazrete:
“Senin neyin var” diye sordu. O hiç tereddüt  etmeden:
“Belimde kırk tane altınım var” dedi. Eşkıyalar üzerini bile aramaya lüzum görmedikleri çocuğun öyle söylemesine hayret etmişlerdi. Onu alıp reislerinin yanına götürdüler. Reis:
“Evladım biz seni aramayacaktık. Sen niye bende altın var dedin ve başını derde soktun” dediğinde hazret:
“Ben dünya malı için anneme ve Allah’a verdiğim sözü bozmam diye cevap verdi. Henüz dokuz yaşında bulunan bir çocuktan bu sözleri duyan eşkıya reisinin kalbi yumuşamaya başladı. Bir müddet karşısındaki çocuğu ve kendi halini düşünen eşkiyabaşı:
“Arkadaşlar, ben şu andan itibaren bu zamana kadar yaptığım bütün günahlardan dolayı pişman oluyorum ve tevbe ediyorum, bundan sonra da bir daha kötülük işlemeyeceğime söz veriyorum. Eğer siz bu işe devam etmek istiyorsanız, başınıza başka bir reis bulun” dedi ve bütün alınan malların geri verilmesini emretti. Reislerini dinleyen diğer eşkıyalar:
“Biz bu işe seninle başladık, seninle bitireceğiz. Madem sen vazgeçtin biz de tevbe ediyoruz” dediler.
İŞİNİ İYİ YAPMAK
Seyyar bir şemsiye tamircisi, yol kenarında küçük bir kutu üzerine oturmuş, şemsiye tamir ediyordu. Tamirci, tamir edilecek yerleri dikkatle ölçüyor, yamayı itina ile yerleştiriyor, telleri tek tek deneyerek güçlendiriyordu. Adamı hayranlıkla seyreden bir genç yanına yaklaştı:
- İşinizi çok dikkatli yapıyorsunuz, dedi. Şemsiye tamircisi elindeki İşi bırakmadan:
- Evet, ben, her zaman işimi İyi yapmaya çalışırım, di¬ye cevap verdi.
- Müşterileriniz, işinizi iyi veya kötü yaptığınızı ancak siz gittikten sonra anlayacaklar.
- Evet, haklısınız.
- Bu tarafa tekrar mı geleceksiniz?
- Hayır.
Genç artan bir hayranlık ve merakla sordu:
- O halde niçin bu kadar titizsiniz? Tamirci:
- O zaman, benden sonra buradan geçecek tamirci¬nin İşi kolaylaşacak. Ben, eğer kötü malzeme kullanır, işimi baştan savma yaparsam, halk bunu er geç anlaya¬cak ve ondan sonra buradan geçen tamirciye kimse iş vermeyecek.
Allah (c.c.), kuluna verdiği nimeti onun üzerinde görmek ister. Kul işini evvela Onun hoşnutluğuna ermek için yapar. İş, Ona arz ediliyor gibi yapılmalıdır. Evet, asıl gören Odur ve O güzeli sever.
İşlerinde kötü örnek olanlar, başkalarının hukukunu ma¬nen çiğnemiş olurlar. Güveni sarsarlar, emniyeti ve huzuru bozarlar.
İşinin hakkını vermeyen cemiyet kalesinde gedik açmış demektir ki, herkes böyle bir hale düşmekten kaçınmalıdır. Kimse bozguncu olmak ve milletine zarar vermek istemez.
Bugün ileri ülkeleri ayağa kaldıran, bu iş ahlâkı ve dü¬rüstlük değil midir?.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sadakat
« Posted on: 29 Mart 2024, 13:06:58 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sadakat rüya tabiri,Sadakat mekke canlı, Sadakat kabe canlı yayın, Sadakat Üç boyutlu kuran oku Sadakat kuran ı kerim, Sadakat peygamber kıssaları,Sadakat ilitam ders soruları, Sadakatönlisans arapça,
Logged
15 Ocak 2015, 16:28:48
emine94

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 18


« Yanıtla #1 : 15 Ocak 2015, 16:28:48 »

önceden insanların imrenerek baktıkları ama şimdilerde yadırgamaya çalıştıkları taraflı yada tarafsız bağımlılık.

edit: her iki cinste "sadakat" ender bulunan bir cevherdir.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
20 Ocak 2015, 23:21:34
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 20 Ocak 2015, 23:21:34 »

Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Rabbim bizleri sadakatli insanlarla karşılaştırsın.Bizleri de ne olursa olsun sadakatli olan kullarından eylesin inşallah....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

20 Ocak 2015, 23:33:05
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #3 : 20 Ocak 2015, 23:33:05 »

Ve aleykumuzselam ve rahmetullah..  konunun sonundaki kissa cok anlamli gerçeken.hisseme düşeni aldim insallah.ozellikle de şu söz çok manidar,:

. İş, Ona arz ediliyor gibi yapılmalıdır.

Allah razi olsun paylasim icin.Rabbim her daim doğru sözlü kimselerden eylesin insallah.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes