> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Gözlerden ruha sizanlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gözlerden ruha sizanlar  (Okunma Sayısı 610 defa)
29 Haziran 2010, 16:34:18
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 29 Haziran 2010, 16:34:18 »



GÖZLERDEN RUHA SIZANLAR




Kalb, âlemlerin kendisinde durulduğu insanın özü, ilâhi tecellilerin âyinesi, maddî ve mânevî huzurun kaynağı, imanın mekanı ve sonsuzluğa açılmış bir penceredir Maddî kalb maddî uzuvların hayat kaynağı olduğu gibi mânevi kalb de mânevî lâtifelerin, duyguların hayat kaynağı ve idarecisidir İmanın kalb tahtında saltanatını kurabilmesi, yerleşip ruhun derinliklerine kök salabilmesi ise, onun her türlü şüpheden, mânevî kirlerden temizlenmesine bağlıdır Evet, insan kalbiyle inanır Diğer lâtifeler, mânevî duygu ve cihazlar her yönüyle kalbe bağlı, kalbin hayatıyla hayattadırlar Göz ise kalb ve ruhun bu âleme açılmış bir penceresidir Şehevî ve nefsânî arzuları tatmin için, fânî güzellikleri seyredip onlardan lezzet alma adına kullanıldığında ise, harama her bakış kalbi ve rûhu yaralayan zehirli bir ok olur İlâhi neşveyi ifsad eder, Allah'ı zikirden alıkoyar ve günahlara kapı açar Haramlara karşı gözleri muhafaza etmenin çok mühim faydaları arasında şunları sayabiliriz: Kalbde imanın tadı hissedilir, Mü'minin kalbinde iman nuru artar, ferâseti güçlenir, kalb ve ruh hakiki gücüne ulaşır, irâde kuvvet bulur Kalbî şecaat artar Günümüzün mânen kirlenen şu atmosferi altında yaşayan inanmış gönüller, "Mü’minlere söyle gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, ırzlarını korusunlar Bu hareket onlar için daha temiz (ve daha yararlı) dir Şüphesiz Allah onların her yaptıklarından haberdardır" mealindeki Ayet-i Celîle'nin açtığı nurlu yolda yürümeye ne kadar muhtaç Evet, hergün binlerce kalbin katledildiği, yaşanması zor bir dönemdeyiz Kalblerin bozulmasına ve ruhların yozlaşmasına razı olmayan diriliş erleri, bu âyetin ipine sımsıkı sarılmalı, bu yolda yürümelidirler
"Kâbe" kâinatta hidâyet kaynağı(1) hayat ve güven durağı (2) inanan gönüllerin kıblegâhı, mukaddes ve mübârek(3) bir mihverdir Biz onun koruyucusu, o bizim koruyucumuz, emniyetin remzi yüce mihver
Âlemlerin kendisinde dürüldüğü insanda ise "Kalb" onun özü, ilâhî tecellilerin âyinesi, maddi ve manevî huzurun kaynağı, imanın mekânı ve sonsuzluğa açılmış bir penceredir O, zat-ı Akdes'in feyiz ve kereminin yeşerip geliştiği bir bahçe ve Arşullah olmaya namzet önemli bir mihverdir Zira, Nebiler Nebisi, bir kutsî hadisde, O Zât-ı ecelli a'lâ'nın kevn-ü mekâna sığmadığını, fakat bir mü'min kulunun kalbine sığdığını beyan etmişlerdir (4) Binâenaleyh, kalbden maksad, çam kozalağı gibi bir et parçası değildir O, bir lâtîfe-i Rabbâniyedir ki, insanın mânevi hayatına yaptığı hizmet, maddî kalbin cesede yaptığı hizmet gibidirNasıl cismanî hayat onun çalışmasıyla kâimdir; sekteye uğradığı zaman, cesed de sukuta uğrar; öyle de o, lâtife-i Rabbâniye olan mânevi kalb, mânevi hayatın hey'et-i mecmuâsını nur-u hayat ile canlandırır, ışıklandırır
Evet; her kalbin bir kıblesi vardır (5) Lâkin inanmış kalbin döneceği tek yön, kâinatın kalbi "Kâbe"dir Tek yön, tek istikâmet, tek kıble Zira, kalbler ancak O'na dönmekle ve O'na ait mânâlarla hemdem olmakla itminâna erebilir
Kalbiyle her an cemâlî tecellîlerin merkezileştiği bu mihvere dönen mü'min, o muazzez beyte inen rahmet ve inâyet esintileriyle irtibâta geçtiği an; âdeta cennet bahçelerinde uçuyor gibidir O an, kalbin, rahmâni tecelliler çeşmesine ağzını dayadığı, kana kana, doyasıya âb-ı kevser yudumladığı andır İşte bu ân-ı seyyâleyi yakalayan bahtiyar, huzur'dan ayrılınca, "nerede ise ayaklarım yerden kesilecek, semâlara pervaz edecektim" sözüyle bu hâli anlatmaya çalışır
Görüldüğü gibi, maddî kalb maddî uzuvların hayat kaynağı, mânevi kalb ise mânevi lâtifelerin, duyguların hayat kaynağı, idarecisi ve îmanın mahallidir İmanın kalb tahtında saltanatını kurabilmesi, yerleşip ruhun derinliklerine kök salabilmesi ise, onun her türlü şüpheden, mânevi kirlerden temizlenmesine bağlıdırDolayısıyla îmanın hayatiyetini devam ettirebilmesi için, kalb saffetinin korunması şarttır Zira işlenen her bir günah ve kalbe giren her bir şüphe vücudda hastalık yapan mikroplar mesâbesindedir Nasıl ki vücud bu mikroplardan temizlenmedikçe hakiki güç ve kuvvetine kavuşamazsa, kalb de bu şüphe, delalet ve günah mikroplarından tasfiye edilip korunmadıkça, gerçek güç ve irâdesine ulaşamaz Efendimiz (sas), ruh dünyamıza ait bu gerçeği yüce beyanlarında şöyle dile getirmiştir:
"Mü'min bir günâh işlediğinde kalbinde bir siyah nokta meydana gelir Eğer tevbe ve istiğfar ederek günâhını affettirirse kalbi cilâlanır Şayet günaha devam ederse bu siyahlık artar"(6)
"Hayır, onların işleyip kazandıkları şeyler kalblerinin üzerine pas olmuştur"(7), ferman-ı ilâhisi de bizlere bu gerçeği anlatmaktadır
"Her günahda küfre giden bir yol vardır", küllî kaidesi de bu hakikatin veciz bir ifâdesidir
Binâenaleyh, Kâbe-i şerif korunup temizlendiği gibi, O'na dönen kalbler de, kendisine zarar verecek her türlü mânevi hastalıklardan muhafaza edilmeli, temizlenmelidir ki, o çetin günde huzur-u ilâhide yegâne makbul, kurtuluşumuzun remzi "selim bir kalb" ile O'na varalım
Evet, insan kalbiyle insandır İnanan kalbiyle inanır Diğer lâtifeler, mânevi duygu ve cihazlar her yönüyle kalbe bağlı, kalbin hayatıyla hayattardırlar Ruh ve cesed kalbin rengiyle boyalı, o'nun kimliğini taşırlar Dolayısıyla, kalbin tefessühü ruhun çürümesi demektir Efendimiz (sas)'in şu hadis-i şerifleri bu parlak hakikati en güzel şekilde ifâde eder:
"Vücudda bir parça vardır ki o selâmette ise vücud da selâmettedir O bozulmuşsa, ceset de (mânen) bozulmuş demektir Dikkat edin o parça "Kalb"dir" (8)
Kalbin selâmeti ise, İslâm’ın beşeriyete takdim ettiği ilâhi ölçülerdedir Ebediyyet meftûnu insanın, İslâm’dan başka müracaât edip sadrına şifâ aradığı her ölçü, ölçüsüzlükten başka bir şey değildir Onun kalbî hayatının reçetesi Kur'ân'dır Zira, kalbî, ruhî ve içtimaî bütün sancılar, hastalıklar, ancak Hak Beyanla izâle edilebilir Yaşadığımız şu gökkubbenin altında, kalbi zehirleyen bütün bâtıl görüşlerin beynini dağıtacak, şek ve şüphe mikroplarının îman mahalli olan kalbe girmesine mâni olacak, girmişse tasfiye edip temizleyecek ve yeryüzünde bütün şer ocaklarını söndürüp, köklerini kurutacak ikinci bir hak kitap yoktur
Çünkü, O, "şerefli"(9), "hikmetli"(10) ve "şanı yüce"(11) kitap, Kur'ân, âlemlerin Rabbi sıfatıyla, her şeyin yaratıcısı olan Allah (cc)’tan, "bir öğüt, göğüslerde olan her çeşit hastalıklara şifâ, inananlara yol gösterici(12), "Hakkı bâtıldan ayırıcı"(13), bir "nur"(l4) ve "rahmet"(15) olarak indirilmiştir
O, doğru yolu gösteren ve ona götüren tek kılavuzdur"(16)
O, "inananlara müjde"(17), "gönlü hüşyâr olanlara bir uyarıcı (18), inkâr eden kalbi bozuklara ise bir azabdır "Öğüt alınacak her çeşit misâller" (19), "ibret alınacak en güzel kıssalar"(20), sadece o yüce beyandadır Kalbe hayat verip ruhu diriltecek, "hakikatlerin en güzel açıklamaları"nı (21)ancak o getirmiştir
O mukaddes beyanda "yaş ve kuru herşey zikredilmiş (22), hiçbir şey ihmal edilmemiştir
Bu icmâlî izandan sonra, hakikate misâl olarak, Kur'ân-ı Mecîd'in, kalbin tezkiye ve muhâfazasında bize gösterdiği nurlu yollardan bir tanesini ele alıp tefekküre çalışalım
Âyet-i celîlede, "Mü'minlere söyle gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, ırzlarını korusunlar Bu hareket onlar için daha temiz (ve daha yararlı)’dirŞüphesiz Allah onların her yaptıklarından haberdardır"(23)
Göz, ruh ve kalbden bu âleme açılmış bir pencere, kâinat kitabının bir mütalâacısıdır Şehevî ve nefsânî arzuları tatmin için, fâni güzellikleri seyredip onlardan lezzet alma adına kullanıldığında ise harama her bakış, kalbi ve rûhu yaralayan zehirli bir ok olur Kalbe kötü düşüncelerin girmesine sebeb olarak ilâhi neşveyi ifsâd eder Allah'ı zikirden alıkoyduğu gibi, vesveseyi de davet etmekle, günahlara kapı açar Nitekim Kâinatın Efendisi (sas)’de "Harama nazar şeytan oklarından zehirli bir oktur"(24) derken bu hakikati dile getirmiş ve kalbin selâmeti adına harama bakmaktan nehyetmiştir
İşte, ayet-i kerimede, "kalb temizliği" bu hakikate işareten, "gözlerini haramdan çevirsinler ve ırzlarını korusunlar", emrinden sonra zikredilerek, gözün kalb ile olan alâkasına dikkat çekmiştir
Haramlara karşı gözleri muhafaza etmenin, kalb temizliği açısından faydalarına gelince, şunları söyleyebiliriz:
1) Kalbde, imanın tadı hissedilir Efendimiz (sas) yukarıda arzettiğimiz hadis-i şerifin devamında "her bakış şeytan oklarından zehirli bir oktur Kim onu Allah'a olan korkusundan dolayı terkederse imanın tadını kalbinin derinliklerinde hisseder" buyurmuşlardır
Evet, bir mü'minin Allah için gözünü kapayıp, haramdan muhafaza etmekle bulacağı îmânî lezzet ve neşve, baktığı zamanda alacağı nefsânî haz ve zevkden daha tatlıdır Fetânet ve hassasiyet sahibi ufku geniş mü'minler, bu hakikati ruhlarında kaç defa hissetmiş ve kalben yaşamışlardır
2) Kalbde îman nuru artar, ferâset güçlenir
Bunun sırrı ise "ceza amel cinsindendir" kaidesince; Allah sırf kendi rızası için gözünün nurunu haramdan sakınan mü'mine, kalbindeki iman nurunu artırmakla karşılık verir Zira Allah (cc), kendisine duyduğu haşyet ve sevgiden dolayı bir şeyi terkeden hak erine ondan daha hayırlısını vermeye kefil olmuştur
Dolayısıyla, bu büyük mükâfata nâil olan mü'min, haramlardan gözünü muhafaza etmeyen kimselerin göremeyeceği şeyleri görür ve kalben hisseder İki cihan güneşi, (sas) beyanlarında bunu ifâde ederken, "mü'minin ferâsetinden sakınınız, zira o Allah'ın nuruyla bakar" (25), buyurmuşlardır
Evet, kalb bir ayna, hevâ-ı nefs de onun üzerinde bir pas gibidir Kalb aynasının üzerinden her çeşit şehvet pası silinip temizlenince, İnsan, hakikat-ı eşyayı olduğu gibi kavrama imkânına sahip olur Kalb günahlarla kirletildiği zaman ise, hakikat-ı eşya kalb aynasında temessül edemez ki görünebilsin
Bir hak dostu da, gözleri haramdan muhafaza etmenin kalbde basîret nurunu artırdığını ifade ederken şu müjdeyi verir:
"Ahlâkiyle sünneti temsil eden, i...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gözlerden ruha sizanlar
« Posted on: 28 Mart 2024, 21:24:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gözlerden ruha sizanlar rüya tabiri,Gözlerden ruha sizanlar mekke canlı, Gözlerden ruha sizanlar kabe canlı yayın, Gözlerden ruha sizanlar Üç boyutlu kuran oku Gözlerden ruha sizanlar kuran ı kerim, Gözlerden ruha sizanlar peygamber kıssaları,Gözlerden ruha sizanlar ilitam ders soruları, Gözlerden ruha sizanlarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes