๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 29 Haziran 2010, 16:32:27



Konu Başlığı: Rüku bekleyisleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 29 Haziran 2010, 16:32:27
RÜkÛ BekleyİŞlerİ


Şehrim, içimde akan bir uzak nehirsin
Yağmurların uzak, taşların uzak, hüznün uzak
Başka zamanlardan gelmiş, başka zamanlara gitmiş gibisin
Kapında bekliyorum, gönlümün kıyısında bekler gibi
Ben bekliyorum, sen özlüyorsun
* * *
Kimseler bilmezdi, bilmezdim Sen, küçük avuçlarımdaki beş taşımdın Havaya fırlatırdım seni taş taş, sonra tutardım /tutamazdım Yiter giderdin, ya da kanatlanıverirdin
Nasıl toplardım seni taş taş, nasıl sığdırırdım avuçlarıma? Sonra kuşanırdım seni, taşların gözyaşlarım olurdu, sımsıkı kuşanırdım
Sonra unuttum, sonra kaybettim, sonra uzaklarına düştüm Oyunlarımı unutur gibi, taşlarımı kaybeder gibi, gönlüme ırar gibi
Uçtu uçtu taş uçtu
Uçtu uçtu şehrim uçtu
Seni unutmak kanatlarımdan olmaktı Seni unutmak gecenin getirdiklerinden, içimi ferahlatan ateşimden, tesellimden olmaktı Seni unutmak, beni unutmaktı
Yine de beklerim; neyi beklediğimi, kimi beklediğimi bilmeden Açılır kapıların diye, ‘gel' denir diye
Sen özlerdin her gece o geceyi Tûba dallarının gölgesini, Kevser sularını, Burak'ı özler gibi Özlediklerine erenler olurdu, bilmezdin Çocukların olurdu senin, sana uyanan ve seninle gözleri kapanan
/Bir sabah yine sana uyandı çocuk Yastığının altını yokladı, taşları oradaydı Yüklendi taşlarını Küçük avuçlarına, küçük ceplerine tüm vebalimi, hüznümü, seni doldurdu beş taşımı yanına alır gibi Dünyayı bir kambur gibi yüklendi küçük omuzlarına Kara gözlerine unuttuğumuz tüm özlemleri yerleştirdi Yürüdü Tûr'a yürür gibi
O gün başka bir şey oldu Yorulmuştu belki kolu, belki taş ağır gelmi şti, belki dünya artık kaldıramayacağı kadar Merminin hızı, taşı geçtiTaşı geçti bombalar, ezdi geçti taşı tanklar
Taş havalarda çocuk havalarda/
Bilmezdin Sen o geceyi özlerken o gece kimleri beklerdi? Kimler ererdi o geceye, kıyama kalkar gibi, secdede düşer gibi
* * *
Ne çok oynardık taşlarla Ne çok oynuyor çocuklar taşlarla Beş taşımız, yüz taşımız; sonra sularda sektirirdik ya da topumuz olurdu da ayakkabımız parçalanıncaya kadar teper teperdik
Bir oyun, iki oyun Kaç oyun yapardık akşama kadar?
Kaç oyun yaptık bugüne kadar?
Bir gün çok uzaklara gider mi taşlarımız?
Anne, dağların ötesi neresi?
Anne, taşlarım elim ayağım sanki, kitabım kalemim, kolum kanadım, şehrim, oyunum
Dünyanın oyunu
Anne, ben oynarken, elim kanarken, ağlarken dünyanın gözleri bende, gönlü nerede?
Bu nasıl oyun? Acıtıyor, kanatıyor
Bu mermiler gerçek, bilmiyor mu insanlar, bu mermiler gerçek!
Taşlarım gerçek
Ya hangisi gerçek? Taşlar mı, mermiler mi?
Bir gün biter mi taşlar?
Taşlar biterse oyun biter mi?
Perde kapanır mı?
* * *
Gece nasıl doğar bir şehre? Gece neler getirir, nasıl ışıtır, ısıtır? Ve biter hüzün yılları
/Hani, kimse sana inanmamışken o inanmıştı, can yoldaşındı Öbürü amcandı, kolun kanadındı
Hani çöl uzar, uzardı, güneş yaklaşırdı
Koyardın toprağa bir gün can yoldaşını, kolunu kanadını
Dünyadan sürülür gibi sürülürdün çöllere birkaç adamla aç, susuz, kimsesiz Kovulurdun şehirden ve yönelirdin şehirlerin sahibine Beklerdin rükûlarda
Sonra bir teselli gelirdi, günler biterse gecelerde gelirdi Bir gece, o gece kanatlanıverdin Biterdi rükû bekleyişleri Fetholurdu bir gecede şehirlerim, sırlar dökülürdü gönlüne Dalga dalga gelirdin elinde kıyamlarla ve secdelerle güllerle gelir gibi/
Ben beklerdim ya rükûlarda unuttuklarıma, yitirdiklerime rağmen, açılırdı kapıların Bilirdim/bilmezdim beni de bulurdu teselliler tatlı esintilerle Çöller bulurdu Beş taşım gelir konardı avuçlarıma, kuşlar kanardı Sen özlerdin gece doğardı, gece gelirdi, zaman gelirdi
Girerdim her bir kapından Zaman şahit olurdu giri ş lerime , ikindi vakitleri, akşam ezanları, çocukların şahit olurdu
Sokaklar bilirdi, yağmurlar bilirdi
Hüznün hüznüm olurdu, kaderin kaderim, tesellin tesellim
Tûr bize gelirdi Olmazdı dağların ötesi
Sen bizi özlüyorsun
Bizi özlüyor çocuklar, geceler, taşlar
Şehirlerim bizi bekliyor, ülkelerim, kıtalarım, coğrafyam
Nil kıyısındaki topal karınca, geceler içinde gözü yaşlı anneler biz olacağımız günü bekliyor
Biz o geceyi bekliyoruz rükûlarda
O gece bizi bekliyor



ALINTI