> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  >  Ruhun bahceleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ruhun bahceleri  (Okunma Sayısı 1271 defa)
25 Mayıs 2010, 11:11:24
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 25 Mayıs 2010, 11:11:24 »



Ruhun bahceleri

Kapının tam önündesiniz Kapıda sağ taraf üstte güzel bir yazı var :
Bu bahçeyi sessiz geziniz Kendi kendinize böyle bahçe mümkün mü değil mi diye fikir yürütmeyiniz  Olduğunuz gibi, olduğu gibi seyredip çıkınız
Yazının altında imza gibi bir yer var Oraya kadar uzanan gül dalları arasından görünen ince yazıları da gül dallarını ayırarak okuyunuz Yalnız dikkat edinGül dikenleri elinize batmasın
İbadet etmeyen, inânmayan kimse, ruhunun yurdunu ziyaret etmemiştir (*)
Kapının iç tarafında uzun beyaz sakallı, geniş alınlı, nuranî, şeffaf denecek kadar temiz bir İNSAN duruyor
Gözlerinde uhrevî bir tatlılık, yüzünde ruhani gülen bir nur, gözlerine bakanlara emniyet ve ferahlık veren bir parlaklık, duruşunda sessiz bir heybet var Sesinde dinleyen, kulağı mest eden bir ton, sözlerinde Kâinâtın mânâsı gizli:
Onu gören ve dinleyen cesedinden ayrılmış, seyyal bir şuur, dağlar delen bir kudret hissetmekte
Bahçeye her girenin kulağına tatlı bir ahenk halinde fısıldıyor:
Kanaatkâr ol, sabırlı ol, şefkatli ol
Bu kelimeleri duyan kulak, manâları şuura götürdüğünde, ruhta dağılan mânâ helezonları insanı gaşyediyor Tatlı bir sıcaklık serin bir inşirah duyulmakta
Sedef, aza (kanaat) ettiği için Allah içini inci ile doldurdu
Buğday tanesi (sabır) ile toprak altında bir kış geçirmeye tahammül ettiğinden en büyük nimet oldu
Rasûlullâh (Müşfik) olduğu için, âleme rahmet oldu
Ey bahçeye girmek niyetiyle, temiz hislerle ve biraz da merak saikasıyla gelmiş olan insanoğlu:
Sana küçük bir el yazması kitap vereceğim Onu şuracıkta otur oku ve sonra da birlikte bahçeyi gezelim
Kitabın üstünde titrek sarı renkte bir yazı var :
Ey insan oğlu!
Cebel-i azamet'e; aklı koy, orada nurdan yapılmış libası giysin
Cebel-i kibriyâya ; kalbi bağla, orada nûr-u muhabbet libası kuşansın
Cebeli izzete; Nefsi bırak, orada ubudiyet libasına sarılsın
Cebel-i ezele; ruhu çıkar, orada nûru'l-nur libasını alsın, sonra aşk narasiyle bağır, bunların derhal toplandığını görürsün O zaman sende fetih başlar ve (Biz)'den olursun
Sahifeyi çeviriyoruz!
Sonsuz semaları masmavi bir nur ile dolduran Allah'â hamdolsun Ruhu nur âleminin ebediliği içinde aziz olan Allah'ın Rasûlüne ve ona inananlara salât-ü selâm olsun
Bunlar boş lâf değil dikkat et Biliyor musun?
Uykuda; ilim, akıl, şuur, evlât, mal her şey gider Bahr-ı umman-ı ahadiyete atılır
Hiç kimsenin malı, ilmi, aklı diğerine karışmaz Birinin ilmi, diğerinin cehliyle, diğerinin cehli ötekinin ilmi ile karışmaz İyi düşün her uykuya daldığın zaman, vakit vâkit bunlar alınıyor Bir günde bu (Alış veriş) verişsiz kalacak ona ecel deniliyor Dikkat et Hepsi yüzüstü kalırAllah yüz açıklığı versin
Kendisine iltifat edecek hükümdarın karşısında titreyen çobanın korkusu gibi ölüm hatırınıza geldikçe, kalbinizin hopladığını hissedersiniz Fakat ölümden korkmayınız  Siz ne zaman sessizlik ırmağından su içerseniz o zâman terennüme başlarsınız Toprak sizin gövdenizi geri istediği zâmandır ki, siz hakikaten raksedersiniz
 


Yekdiğerinize ekmeğinizden sununuz Fakat ayni lokmayı yemeyiniz Birbirinizi seviniz; fakat sevginizi zincirlemeyiniz Sevdiğiniz, ruhunuzun kıyılarında kımıldayan bir deniz olsun Beraber terennüm ediniz Eğleniniz, neşeleniniz, fakat tekliğinizi unutmayın Çünkü bu udûn telleri, aynı nağme ile birlikte titrer, fakat her biri ayrı ayrı
Caminin direkleri bir birinden uzak durur
Meşe ile selvi birbirinin gölgesi altında yetişmez
İbadet etmekle öğünme
Yalnız ibadet etmek hiç fayda vermez İhsan ve keremi ona arkadaş et Zaten ibadetten maksat ihsan ve kereme kavuşmaktır
Kur'an okumak dilin ucundan çıkar İhsan ve kerem için düşmüşe yardım, canın ortasından gelir
Bu sözler içinde doğru olanlar Allah'tandır Onun lutf ü inayetidîr
Yanlış olanlar varsa, onlar da yazanın uydurmasıdır Rahmet, Rasûlullâh'ın kalbi pâk ve ruhu muâllâlarına mütealliktir:
Onun için Cenâb-ı Hak Kitâb-ı Celîlinde, "Ben ve Melâikeler Nebiy’ye selât-u selâm getiriyorlar, ne duruyorsunuz siz de selât-u selâm getirin, acabasız teslim olun" Buyurmuştur
Rahmeti ilâhiye bu makamdan tevzi olunur İlâhi Rahmet hakikat-ı Muhammediyeye nâzil olmadıkça anın parçaları olan hakâyıka vasıl olamaz Salât u selâm getirmek herkesin nefsi için rahmet talep etmektir
Bunu anlayan insanda basiret başlar Basiret, Evliyaya makam-ı fuaddâ fetih buyrulan ruh gözüdür
Onun için bu işlerde yürümek isteyen Allah'a inanır ve mümin olur Kendini Allah'a teslim eder; İslâm olur
Hakka teslim olmak demek; kısmeti ezeliyesinden razı ve hoşnut olmaktır Kulun teslimiyetini hâk görünce ünsiyet başlar O vakit âdem “insan" olur Ve derakap dâvet-i ilâhîye vâki olur O davete namaz denir
Hak buyuruyor; Namazın yarısı benim için yarısı kulum için marifetullaha bu yoldan sülûk başlar Bundan, bu zevkten , mahrum olan insan, yaradılışındaki güzelliğin zevkinden mahrum, feyzi fıtrisinde de mahcup olur
Hayâl ile değil müşahede ile çalış Müşahede denilen tecelli-i ilâhî hayâl âleminin ötesinde zevkî mânâlara delâlet eder
Bir hâl-i nûrânîdir Hayâlin burada takatı kesilir Hayal ancak akla mensup olan mânaları hissî kalıplara indirir
Asıl hüner, gaflet anında Allah'ı bulmaktadır
Bütün nefsanî her türlü arzulardan yok ol Bundan sonra tekrar var olamazsın Bir defa da o yoklukta var olursan artık yok olmanın imkânı yoktur Kavuştun gitti
Bu iş, en ince, namütenahî ince, incelikten en ileri derecenin bile yanında çok kaba kalacağı kadar ince bir meseledir Hak ile bâtıl o kadar iç içe ve kucak kucağa tecelli ederler ki, bunları birbirinden ayırd edebilmek için insanda, hem de insan-ı kâmilde Allah vergisi basiret hiddetinin en keskini olması lazım gelir
Mânâ helezonları esrar mıntıkasına sokuldukça "Aklın almadığı ve reddettiği mevzular" üzerinde yürünmesi ve dolaşılması çok çetin bir mahiyet alır
Niceleri, bu helezonların dönemeç noktalarından düşüp düşüp giderler, hakikatla şeriat arasındaki büyük, ve mutlak ahengin iltisak noktalarını birden kaybediverirler Düşer ve küfre yuvarlanırlar
İbadet yapıyorum derken küfre gitmemek çok dikkatli olmak lâzımdır
Hayvanlara merhamet et Cenab-ı Hakk tarafından sana emanet edilmiş bir nimettir Emanete hiyanet Cenab-ı Hakk’a hiyanettir
Sakın kimseye hakaret gözü ile bakayım deme Unutma ki Allah’ın dostları bin bir şekil, kıyafet ve edâ içinde gizlidirler Hakkın nîmetlerinin şükrünü ifa etNîmet gelir, şükrü görmezse gider, ilmi var, ameli yok, ameli var, ihsanı yok
Allah'ın dostlarının yüzünü görmek nimetine erişmiş de, onlara bağlanmasını bilmez Denizin dalgası bazan kabarır da sahile vururken, ben varım diye mırıldanırDeniz de ona:
Sen yoksun, ben varım, der
Aman gururlanma gönül kırma; tepelenirsin
Kıyamete kadar, Hakk'ın bu misafirhanesinde, Allah'ın dostu eksik değildir, unutma
Sadaka Allah n-----dır Sadakada nefsin haz duymasın Yuvarlanırsın aman dikkat et
Ben şunu yaptırdım, cami yaptırdım, köprü yaptırdım, çeşme yaptırdım Şu kadar fakir besledim, şunu yapıyorum deme Diyenler zaten küfre sapmışlardırİbadetleri de iyilikleri de boşuna
Bu âlemde Allah'ın muhatabı insandır zamanın merdivenidir Namaz Allah’a yaklaşmanın merdivenidir
Merdivensiz, iki katlı evine bile çıkamazsın
Bu merdiveni bırakma, boşlukta, kalırsın O merdiven çıkıldıkça nurlaşır Nurlaştıkça temizlenir
Billûr gibi bir ruh, temiz kokulu bir ceset, hikmet dolu bir akıl ile Allah'a kavuşursun Ebedî hayatta nur âlemi içinde haşr olunursun
Kulların teâlîsini isteyen Cenâb-ı Allah bundan dolayı namazı kat'î bir emr-i ilâhî ile farz kılmıştır Şekli de tâlim-i ilâhî ile farzdır,
Keyf yapmak istersen; helâl hududu keyfe kâfidir
Haram kapısını çalayım deme
Bâzan bir saatlik zevkin, bir ömre bedel azabı olur Her musîbetin altında, ne büyük nîmetler gizlidir
Musibetlere hakikat cephesinden bakılırsa, bir rahmânî ihtar olduğu anlaşılır
Sokakta elinden düşürdüğü şekerini yerden tekrar almasını babası çocuğa meneder Çocuk alacağım diye israr eder, babası eline vurur, çocuk şikâyet eder, ağlar, tepinir Halbuki babanın çocuğu himaye ettiği aşikârdır
Bu muvakkat hayat yolculuğunda, her insanın bir gayesi vardır Kimi maddî servet ve şöhrete, kimi mânevî huzura kavuşmağa çabâlar
Kimisi beşerî perdeleri yıkıp Allah'a kavuşmağa uğraşır İnsan kendi meyline göre ya nefsinin arzularına tâbi olarak kötüye gider Alçalır Yahut ruhun ulviyetine tâbi olup iyiyi ihtiyar eder, yükselir Yüksek ruha sahip insanlar vicdanlarında geniş bir tasfiye yaparak hidayete erişmek yolunu tutmuş ve fani hayatın hudutlarını aşmak istemiştir



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ruhun bahceleri
« Posted on: 29 Mart 2024, 00:26:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ruhun bahceleri rüya tabiri, Ruhun bahceleri mekke canlı, Ruhun bahceleri kabe canlı yayın, Ruhun bahceleri Üç boyutlu kuran oku Ruhun bahceleri kuran ı kerim, Ruhun bahceleri peygamber kıssaları, Ruhun bahceleri ilitam ders soruları, Ruhun bahceleriönlisans arapça,
Logged
25 Mayıs 2010, 11:11:44
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #1 : 25 Mayıs 2010, 11:11:44 »

tekâmülü kendiliğinden sezmekle mümtaz bir insan olur
İnsanın binlerce arzu ve emellerle yüklü nefsiyle mücadele ederek, muhtelif temayüllerini, şehevî ihtiraslarını önleyip onu kötü ve mülevves olan her şeyden ayıklamak, çok güç, bununla beraber çok ulvî ve kutsî bir feragattir
Bu suretle elde edilen manevî varlık en yüksek bir mertebeyi ifade eder
Mahsusa taallûk etmeyen bu gibi kıymetlerin tâyinini müsbet ilimlerden istemek imkânsızdır
Zaten her kıymet, izafî olarak akıllı yoldan idrâk edilecek bir vasfa malik değildir
Nitekim bazı kıymetler vardır ki olgunlaşmış ve bir nevi hidayete erişmiş insanlar tarafından kabul edilir ve itikad olunabilir
Fakat ispat edilemez İnsanların akla uymayan şeylere karşı mukavemet edilmez bir temayülü bulunduğu da inkar edilemez bir hakikattır Bazı inaanlar bazı kıymetler için yaşar, hatta onun için hayatlarını feda eder, fakat uğrunda can feda edilen şeyin riyazî katiyetle isbatını kim verebilir Namus için, Vatan için
Ölümü göze alabiliriz Bunun bir belâgat olduğunu iddia etmek tamamiyle kıymetten âridir
Bu kıymetler kudsî arzuların neticesidir Ruhî huzur ve sükûna ermek, ebedî ve sermedî hayata ermek için şahsî menfaate arka çevirmek çok biiyük bir fâzilet eseri ve çok büyük bir ruh başarısıdır İşte çilelerle ömür geçiren evliya mertebesine çıkan mübarek insanlar, gönül deryasının hudutsuz derinliklerine kendilerini atmış, gıbtanın üstünde bir gıbta ile aranılacak büyük ve kutsî şahsiyetlerdir Bunlar, Kur'an âyetlerinde gördükleri ledünnî mâna ve onun derin ve gizli mefhumlarına ermek hususûndaki fikri cehd kahramanlarıdır
Müsbet ilim denilen kör ve tek gözle bakış mefhumu insani beş duygunun kuru bir makinesi halinde görüyor; ve insanın şahsiyetini hiçe sayarak onu terkip, tahlil ve tecrübe mezhebine âlet etmiş oluyor
Bu zihniyet içinde; Ey ziyaretçi! İçinden geldiğin dünya ve insanlık, madde ve kuvvetin tesir ve hesabı karşısında, bilgisini, tecrübî usullerle bir asla ve bir kanuna bağlamak mecburiyetinde kalmış, tecrübe ve müşahedeye girmeyen metafizik hadise ve kuvvetlerin karşısında, inkâra sapmıştır
Bu müsbet ilimler çerçevesinin ortasında mahsur kalanların, iman dünyasına hakaretle arka çevirip, maddî bir uzuv olan gözün göremediği kudreti ilâhiyeyi göremedikleri için inkârâ kalkışması, aczin üstünde bir aczin ve budalalığın ifadesidir Müsbet ilim sancağı altında toplanan bu sınıf calî bir gurur ile münkir daha doğrusu yalnız maddeye bağlı bir dinsiz tipi çıkarmış ve bu nazariye insanı zaruri olarak ye'is ve ümitsizlik çukuruna sürüklemiştir
Onların nazarında âkıbet yok, Allah yok, saadet yok, mes'uliyet yok  Kalp ve ruh gözü ile kâinatı gören mübarek insanlar bunlara acıyor
İnsanlık tabiatın en korkunç taraf ve hâdisesi olan karanlığı gidermek için çok büyük emekler sarfetti Çıra, mum, kandil ve nihayet petrolu buldu En son, nur halinde elektriğe kavuştu, fakat o kandiller, elektrikler ancak onun dışını aydınlattı Müsbet ilim gururlanıyor maddeyi aydınlattı insanlığın iç alemini tenvir edemedi edemez, edemiyecektir de
Ey ziyaretçi ! Canın sıkıldıysa geri dön, çünkü sen hala, bahçede ne var diye düşünüyorsun Daha çok laflarımız var Seni temizliye temizliye en sonunda, bahçeye sokacağız
İnsanoğlunun Hakk'a vasıl olması, aşk-ı Rabbânî iledir Bu aşkın tedarîki için, pota-yı Muhammediye'de erimek şarttır
Bu pota'ya girebilmek için, imandan feyz almak zarurîdir Tuz gölüne düşen en pis hayvanın her zerresi tuza inkılâb eder
Memleha-i Muhammediyye'ye düşen insanın her türlü şekaveti saadete, kesafeti letâfete inkılâb eder Bundan dolayı dünyaya, imkân âlemi demişlerdir
Hazret-i Rasûl'ün nazar-ı akdesiyle iltifata nail olan mücrim derhal muhterem olur İman aşkı tedariki din ile olur
Din; sadece namaz kılmak, oruç tutmak değildir Bu dinin umdeleridir Âlemde aslını esasını bilmek aşkına din derler Müsbet ilimler bu âleme nereden geldiğimizi söyleyemez
Fen, hâdiseler arasındaki münasebeti araştırır Fen nasıl, din niçin? sualine cevabı verir Dünyadaki büyük dinlerde vâhdaniyet yalnız İslâmiyet'te vardır Bütün mevcudat onun azameti altında toplanmağa mahkûmdur
Dinin muallimlerine enbiyâ derler Bunlar Allah'ı isbata değil ilâhî kelimeleri ilâna gelmişlerdir
Allah, muhtac-ı isbat değildir Peygamberin tanıttığı gibi Allah'ı tanımayanların Allah'a îmânları doğru olamaz
En kalpazan şöyle anlar:
"Ben içinizden biri gibiyim:"
Biraz akıllısı :
"Ben sizin heyet-i mecmuanız gibiyim İçinizden biriniz gibi değilim:"
Bu ne demektir? Bu âleme gelen her ferdin diğer fert üzerine tercih olabilecek bir sıfat-ı âliyesi vardır Bu sıfat dolayısiyle bu âleme gelmesi iktiza-yı hikmet olmuştur
Meselâ: Ben sizden iyi görürüm Siz de benden iyi yazarsınız Fakat sizden daha iyi okurum Okuyuş sıfatım size tercihimi sağlıyan sıfattır
O halde daha iyi anlıyanlar:
Bilimûm sizdekı sıfât-ı kemaliye bende 'vardır
Rasûl'ün, "Siz dünyanızı benden iyi bilirsiniz" demesi bir iltifattır
Dünyada ümmetine serbesti vermiştir Yoksa bilmek değildir
"Ben ahlâkı tamamlamaya geldim" demeleri bunun delilidir
Rasûlullâh'ı biraz daha iyi anlayanlarda:
“Yâ Muhammed! Onu sen atmadın biz attık" ayetini anlıyanlardır
O halde Allah'ı bulmanın yolu Bir Allah dostu bulmakla başlar Bu yola giriş Rasûl'e hakikî bağlanışla başlar
Ve bütün akıl çerçevesi içindeki hal ve hadiselerin bulunmadığı ve en mahrem yer olan zât-ı tecellî makamında son bulur
Buranın ilmine vukuf vahiy ile gelir, Melek vasıtasiyledir Peygamber’e mahsustur

 
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

25 Mayıs 2010, 11:12:11
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #2 : 25 Mayıs 2010, 11:12:11 »

İlham ile gelen ilim, sıddîkıyet makamında başlar Bu makamda sarhoşluk yok gibidir Fakat burada da benlik akıl ve nefisle alâkasını kesmediği için asgarî hatâ mevcuttur
Mânevî saffet, benlik ile başlar Tasavvuf şeriatların mâneviyâtıdır O halde Nübüvvet ve Risâlet ile başlar diye kabul et
Dünya ve Ahiret diye söylenen sözlerde bir şey gizlidir O da insanda şerîati gerçekleştirmektir Bu gerçeklesirse insanda Allâh'ın rızâsı karar kılar
İşte dünya ve âhirette kıymet bu rızâdadır Bu rızâ da şerîat ile elde edilebilir
İnsan şerîata bağlandığı nisbette, ' nefsaniyetten uzaklaşır
Şeriata uygun olmayan ve sözde nefsin kırılmasını gaye edinen bâzı mücâhede ve riyâzatlar, nefsi kırmak yerine kuvvetlendirir
Birçok Hintliler riyâzat ve mucâhedede hiç kusur yapmazlar, ancak nefislerini kuvvetlendirirler, başka bir şey elde edemezler Bâtn-ı irfâna talip olan şeriata sıkı bağlanacaktır Aksi hakkında söz yürütmek abestir, beyhudedir Münakaşadan bir şey çıkmaz Burası münakaşa yeri değildir Bu iş akıl işi değildir, zevk işidir Onun için mevzuumuzdaki sözlerimiz kitaplarda yoktur
Bugünün gafil madde dünyasının sonu olmadığı, bin küsur senedir ortada bulunan ruh imparatorluğunun ebedîliğindeki mânâyı idrâk edenlerin azâlması, dimağlara bir fiske vurup kendilerini toplamağa sessiz bir ihtârdır
Bu yazıyı okumak arzusunu merak hissi ile değil eksiklerini tamamlamak maksat ve hevesiyle okursan oku Yoksa kendini yorma, çünkü insanı sıkar
Sevmediğin bir filmi seyrederken duyduğun üzüntüyü duyarsın Bu da senin için hayırlı değildir: Anlıyamıyorsan hakîkatı biz gösteririzVazifemizdir Borcumuzdur Tâ ki sen anlayana kadr
Her zaman müşkillerini sor İnanmadığını kimya laboratuvarından tüp içinde inanacağın şekilde anlatırız
Ateş bilmem falanı yakmıyor, nasıl olurmuş, olur Gel sana da göstereyim, hem de öğreteyim Yakmadığını gör, fakat aklın sarsılmasın Sen, bütün şüunu 300 sahifelik fizik, 400 sahifelik kimya, 70 sahifelik mantık kitabının içinde mi zannediyorsun?
Kâinat orkestrasında aklın, ruhun tellerini akort edecek insani bul, akordunu yaptır da nâmütenâhî ebedî konserin içinde gaşyol
Kâinati anla Peygamber'i bil, Allâh'ını müşahede et Lâflarım edebiyat değil, zevkle okunsun da diye değil; ihtiyârı zahmet et gel bul, hakikî yolcu isen dermanını bul
Bir nazarla bir yakaza içinde gör Ondan sonra git madde âlemine haykır Haykır o budalalara O zavallılara
Madde peşinden koşan kudsî âlemi bilemez İnsan ruhu kandil gibidir İlim onun aydınlığıdır İlâhı hikmet, kudsî âlem onun zeytinyağıdır
Ruh ve kalbin arzularîyle, bedenin hırçın isteklerine karşı koyup, sabretmeyi kendinde hakikîleştiren insâna semâvîler hizmetçi olur Madde ve dünya için o kadar zahmet çekiyorsun
Biraz da HAKK için zahmet çek
Allah buyuruyor:
“Benim nâmıma zahmet çeken kulun günahlarını izzetim hakkı için mahvederim"
Sevinci, feragatte ara
Başkalarının mâlik olduğu şeylere göz dikme Kalb arzularının kapısını kapatırsan, insaniyetin en şiddetli şuuruna mâlik olursun
O zaman bu hâdiseler, bu tecellîler anlaşılır Hakiki kulluk; ibadet, mücâdele ehlinin işidir İlme’l-yakîn ile başlar
UBUDİYYET; yakınlık ehli işidir ki ayne’l- yakîn ile başlar Rasûlullah bile bu sıfat ile kabul buyurulmuştur
UBÛDİYYET; müşahede ehlinin işidir ki Hakka’l-yakîn ile başlar Bu mertebe başlamadan evvel insanda hayâ denilen bir sıfatın belirmesi lâzımdır
HAYÂ; hukuk-u ilâhiyeyi ve Rabbâni emirleri yerine getirmedikçe Allah'dan bir şey istememektir
Bu sıfat, yâni hayâ, kulun kalbi ile Allah arasındaki perdenin azalmasından sonra husule gelir Bunları vehleten anlamak güçtür
Şunları evvelâ tefrik etmeğe çalış :
Sünnetu'llah nedir?
Âyetu'llah nedir?
SUNNETU'LLAH; tabiî kanunlardır
ÂYETULLAH; kâinatta hüküm süren kanunlardır
Bunlardan âyât-ı ilâhiyeyi düşünmek farzdır
"Siz sünnetü'llâhı öğrenebildiğiniz kadar bilirsiniz O bildiğiniz miktarda değişiklik bulamazsınız” Ne tebdil ne de tahvil edildiğini göremezsiniz fakat keşfettiğiniz sünnetin zâhir eserleri de zarurî değildir Kâinat Allah'ın ihtiyâr-i ef'alinin eserlerinden ibarettir
Bu eserlerin bizzat tegayyür etmesine imkân yoktur Akıl Allah'ın varlığını bildirir Allah'ın varlığını bilmekle Allâh'ı bilmek arasında fark çok büyüktür
Allah, akıl ile bilinse idi, bulunsa idi kitâba, nebî'ye hacet kalmazdı Dış âlem üzerinde elde edilen bilgi mahzun ve mükedder anlarda duyulan ahlâkî ve mânevî boşluğu dolduramaz
Fakat manevi ve ahlâkî bilgi dış âlem hakkındaki cehaleti daima teselli edecektir Ve böyle kalacaktır
Başınızı semalara kaldırınız, durduğunuz yerden ötesini tasavvurdan muhayyileniz yorulacaktır, fakat tabiatın mucizeleri tükenmiyecektirBunlar hep sünnet-i ilâhiyedir
Göze görülen bu âlem, kâinatın muazzam sînesinde ancak belirsiz bir izdir Hiçbir fikir aslına yaklaşamaz Anlayış melekeleriniz tasavvurunuzun hududunu aşsa eşyada, saklı olan hakikata kapılsa ancak ufak zerreleri meydana çıkarmış olursunuz Bu da merkezi her yerde olan, yüzü hiçbir tarafta bulunmayan namutenahî bir küredir Muhayyilelerinizin en nihayet bu düşünceler içinde kayboluşu Allah'ın sonsuz kudretinin hissolunan en büyük mümeyyiz vasfıdır
İnsan Allâh'a, varlığı hakkındaki delil ve ispatların sayısını artırmakla değil, ruhundaki ihtirasların sayısını azaltmakla, bir îman ve i'tikat sahibi olmağa çalışmakla yaklaşır Bunu bir zamanlar sizin gibi şüpheci olup her türlü dünya, saadetlerini atarak halâsa kavuşmuş olanlardan öğreniniz
İlk defa inanmış ve i'tikat etmiş gibi görünerek hareket ediniz, dua ediniz, ibâdet ediniz, bu hal, tabii bir şekilde sizi îman ve i'tikada doğru götürecek ve aklınızı yenecektir O zaman hakikî değerinizin ne olduğunu birbirinizden öğreniniz Allâh'ın sesini dinleyiniz
Îman size, beş duygunuza aykırı bir şey göstermez Onların sezemediği şeyleri bildirir
İman, beş duygunuza, aklınıza, zıt bir şey değildir onların üstünde bir inanıştır Aklın muhakemesine her şeyi vurmak istersek, o zaman îman saçma ve gülünç gelir sanaAllah'ı hisseden, akıl değil, kalbdir İşte îmânın insana öğrettiği şey de budur Bir insandır, câhildir Muhakeme etmeden Allah'â inanmış diye hayret etmeyiniz Allah onların kalblerine sevgisini indirmiş, onlar da kendi nefislerinden nefret duymuşlar, bu da îman ve i'tikada meyil uyandırmıştır
Ne olurdu akıl olmasaydı, insanlar his ve zevk-i tabiî ile hayatlarını sürselerdi? Başlarını secdeden kaldırmayacaklardıAsıl hüner gaflet ânında Allah'ı bulmaktır
Gaflete dalanlar için karanlık, aydınlık müsavidir Uyuyan gece ile gündüzün farkında, değildir
Karanlık ile aydınlığın müsavi olmadığını anlamağa çalış, elinde fırsat varken
Ölüm çattığında pişmanlık çok acı gelir Dünyada iken vakit kaybetmeden; güneşle deryâyı ayırmağa çalış Bunu ayırdığın zaman gözlerin her iki dünyayı da görmeğe başlar
Bir an gelir ki geçmiş, gelecek her şey rüya âlemi gibi olur
Ölüm : Hikmet âleminden alâkası kesilip kudret âlemine dalış demektir Bunu iyi öğren
Küfürden kurtulamazsan, hiç olmazsa zulme gitmeİnsan küfür ile idâme-i hayat edebilir, fakat zulüm ile, asla!
Madde âleminde ruhu bunalmış bitkin insanoğlu ! Eğer mânen hasta olduğunu hissediyorsan:
Bu da senin için bir müjdedir Mâneviyat hastahanesine git!
Bu hastahanenin başhekimi Rasûl-i Ekrem'dir
Asistanları Enbiyalar, hastabakıcıları Evliyâlardır O hastahane ücretsizdir
Menfaatsizdir, iltimassızdır, vizitesizdir Hastahaneye kapıdan girerken seni memur, kapıcı karşılamaz, bizzat başhekim Rasûl-i Muhterem karşılar Oraya girdikten sonra tedavi olmadan çıkamazsın Şifayı alan saadet yolunu bulur
“Allah yolunda tozlanan ayaklara Allah cehennem ateşini haram kılmıştır" Allah yolundaayakları tozlanmak nefsinin hayrını terkederek Allah'ın mahluklarına hizmetle olur
Madde âlemi, radyo, telsiz, televizyon, atom, birçok buluşlarıyla bağırıyor, sanki kendileri bunları yarattı
Bunlar, Sünnetu'llahda gizli hâdiselerin, zekâ ve akıl ile bulunur, terkip edilmesidir
Bunlar bulundukça Cenâb-ı Hakk'ın azameti idrâk ediliyor demektir
Bu buluşlarınla gururlanma, inkâra gitme Evvelâ ölümü kaldır, zevâli dünyadan zevâl et! Fakir insanı kaldır Mezar kapısını kapa! Bunları yapabiliyorsan gel konuşalım! Çaresi varsa söyle dinleyelim
Yoksa:
Mırıltıyı bırak Cırcır etme!
Daha beyazlaşan saçının rengini, kırışan yüzünün buruşuğunu gideremiyorsun

(*) İnanmanın en sağlamı imandır İman eshabı üçtür:
1 İmani gaybî eshabı,
2 İmanı şuhudî eshabı
3 İmanı zevkî eshabı
Bu imanların üçüncü mertebesine gelmiş olanlar bu bahçeye gireceklerdir Yoksa diğerleri bir şey anlayamazlar Zira bahçede görülecek küçük gösteriler hep Hazreti Rasûlû Ekrem'e bağlıdır O mübarek büyük insanı anlamak mutlaka lûtf-u ilâhiye bağlıdır Bu anlamak keyfiyeti: Akıl, Fen, Tarih,Edebiyat, Felsefe, Mantık ile olmaz 4 mübareğe iman ettim diyenler bile hakiki iman edememişlerdir Çünkü onun HALIKİ: (Onlar Bana bakıyorlar, amma göremiyorlar) buyurmuştur.


ALINTI
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes