> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Ruh Hakkında
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ruh Hakkında  (Okunma Sayısı 714 defa)
24 Kasım 2010, 03:42:07
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 24 Kasım 2010, 03:42:07 »



RUH HAKKINDA

Hamza Tekin


Bir tarafta ölüm, bir tarafta da hayat olmasa, birbirine zıt ve karşılıklı olarak takip eden bu iki sıfat birlikte yaratılmış olmayıp da hayatı ölüm, ölümü de diğer bir hayat karşılamış olmasaydı bu düzen nasıl olurdu?

Ölüm gerçeğini inkâr edecek bir münkire insanlık yaratılalıdan beri hiç rastlanmamıştır. Herkes bu gerçeğin müminidir. Nedir ölüm? Ruhun bedenden ayrılması, bedeni terk edip bırakmasıdır. En önemli sorulardan biri de insanlık tarihi boyunca sorulan ‘ruh nedir?’ sorusudur.

Ruh, Yüce Rabbe ait bir emir olarak bildirilmiştir. Aynı soru Hazreti Resule sorulduğunda Mevla Hazretleri ona şöyle cevap göndermiştir: “Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir.” (İsra, 85) İşte o az bilgi gereği ruhu anlamaya çalışan insanlar bu konuda bazı şeyler söylemiş ve onu açıklamaya ve anlamaya çalışmışlardır. Söylenenlerden bazıları şunlardır:

Sözlükte ruh “can, nefes, güç” gibi anlamlara gelir. Terim olarak çoğunlukla “bedenin zıddı olan, yani insanın mânevi cevherini ve özünü oluşturan, onu insan yapan ve diğer bütün varlıklardan ayrı olmasını sağlayan soyut varlık” olarak anlaşılmıştır. Özellikle ilk dönemlerin kelâm âlimleri arasında ruhu “lâtif bir cisim” şeklinde tanımlayanlar da olmuştur. Kelimenin Kur’an’da başlıca üç anlamda kullanıldığı söylenebilir:

1. Cebrail anlamında.

2. Vahiy anlamında.

3. Canlılarda hayat kaynağı olan güç, özellikle insanın manevî cevheri ve özü anlamında.

Ayetteki ruh kelimesini “Cebrail, bu ismi taşıyan özel bir melek, İsâ, vahiy, Kur'an, yaratılış” gibi değişik şekillerde yorumlayanlar olmuşsa da müfessirlerin büyük çoğunluğu buradaki ruhu, “insanı canlı varlık yapan, bedeni yöneten manevî cevher” olarak açıklamışlardır. Şevkânî, ruhun insanı insan yapan asıl ve öz varlık olduğunu; bir şeyin aslını ve özünü bilmek onun hallerini, niteliklerini bilmekten daha önemli olduğu için, soru sahiplerinin insan hakkında bilgi almak istemeleri sebebiyle sorularını ruh konusunda sorduklarını belirtir.

Daha çok felsefe, kelâm ve ahlâk kitaplarında ruh için, nefis kelimesi de kullanılmıştır. Bütün Müslümanlar bu anlamda bir ruhun varlığına inanmakla birlikte, İslam bilgin ve düşünürleri ruhun mahiyeti konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

Bazıları ruhu hava gibi “lâtif bir cisim” kabul ederken, başta filozoflar olmak üzere büyük çoğunluk, ruhun maddeden ve maddî niteliklerden bağımsız gerçek bir varlık olduğunu; her insanın, kendine özgü ferdiyeti olan bir ruhu bulunduğunu ve bireysel sorumluluğunun böyle bir bağımsız ruha sahip bulunmasının sonucu olduğunu belirtmişlerdir.

İslâm düşünce tarihinde ruhun gerçek bir varlık olduğunu kanıtlamak üzere çeşitli deliller ileri sürülmüş olup başlıcaları şunlardır:

1. İnsanın bedeni değişmekte, gelişmekte, başkalaşmaktadır; halbuki onun kişiliği daima aynı kalmaktadır. Bu değişmeyen kişilik, ruhun varlığının dışa yansımasıdır.

2. Herkes, insanın ahlâkî, hukukî yönden sorumluluğunu kabul eder. Eğer ruh olmasaydı sorumluluktan söz etmek anlamsız olurdu. Mesela, eliyle birisine vuranın eli değil, kendisi sorumlu olur. Nitekim ruh taşımayan nesneler için böyle bir şey söz konusu edilmez. Şu halde bizim ahlâkî ve hukukî kişiliğimizi oluşturan varlığımız bize ait ruhumuzdur.

3. İnsandaki bilinç, irade, seçme özgürlüğü gibi yetenek ve kapasitelerin bedene ait özellikler olmadığı açıktır. Bu yeteneklere sahip olan ve bunlarla bedeni hareket ettiren, durduran vb. işlevleri gerçekleştiren güç ruhtur.

4. İnsanın sırf maddî ve bedensel varlığı açısından bakıldığında kendisinden çok daha güçlü olan varlıklardan daha üstün olmasını sağlayan da akıl, zihin, muhakeme, irade, seçme ve karar verme özgürlüğü gibi ruha ait yeteneklerdir.

5. Ölüm olayının gerçekleşmesinden önce ortada gerçek bir insan varken ölümle birlikte artık cesedin insan olarak varlığının son bulduğunu herkes kabul eder; bunun da sebebi ruhun bedeni terk etmiş olmasıdır.

Ruh denildiği zaman başlıca üç görüş açısı gözönünde bulundurulmuştur: Kendisi ile hareket yapılan şey, yani hareketin başlangıcı; kendisi ile hayat olan şey, yani hayatın başlangıcı; kendisi ile anlaşılan şey, yani anlayışın başlangıcı.

Hareketin başlangıç noktası olması düşüncesiyle ruh, maddenin tam karşılığı olarak kuvvet demek olur. Madde veya kuvvet, madde veya ruh denildiği zaman bu düşünce kastedilir. Bu mânâ, ruhun en genel mânâsıdır. Mesela elektrik bu mânâya göre bir ruh ve her hareket edici güç bir ruh demektir.

Hayatın başlangıcı düşüncesi ile ruh ise, bundan daha özel bir şeydir. Fakat bunda da iki ayrı düşünce vardır. Birisi genel mânâsı ile hayattır ki, bitkilerin hayatını da kapsar. Bu mânâya göredir ki, genel olarak bitkilere bile ruh (canlı) denildiği olmuştur.

Birisi de meşhur mânâsı ile hayat, yani hayvanlara ait hayattır ki insana ait hayat ile son bulur. Bu mânâya göre ruh, bitkilere ait ruhtan daha özel olup onu da kapsamaktadır.

Bu tespitlere rağmen ruhun varlığını bilimsel ölçülerle kanıtlamak ve mahiyetini tam olarak kavramak bugüne kadar mümkün olmamıştır. Nitekim âyette de ruh konusunda insanlara pek az bilgi verildiği belirtilmiştir. İnsana pek az bilgi verildiği ifadesini genel anlamda yorumlayıp “Bütün insanlara her konuda az bir bilgi verildi” şeklinde açıklayanlar da vardır. Çünkü Allah’ın sınırsız ilmi dikkate alındığında insanın bilgisi daima az ve sınırlıdır.

Bize ilimden ancak biraz verildi. Hiç verilmedi değil, fakat az verildi. Bildiğimiz de az, bilişimiz de azdır. Çünkü ilmimiz, sonradan olmuştur, bağıntılıdır. Sofestâîlerin iddia ettiği gibi hiçbir şey bilmez değiliz, bazılarının iddia ettikleri gibi bütün gerçekleri bilir de değiliz. Hak’tan bazı şeyler biliriz, amma gerçeğin bütün derinliğine değil, bazı yönler ile ruhumuzun mertebesine göre, Rabbimizi tanıyacak, vazifelerimizi anlayacak kadar orantılı bir şekilde biliriz. Şu halde ruh hakkında bilebileceğimiz de bu kadardır.

 

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ruh Hakkında
« Posted on: 28 Mart 2024, 22:45:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ruh Hakkında rüya tabiri,Ruh Hakkında mekke canlı, Ruh Hakkında kabe canlı yayın, Ruh Hakkında Üç boyutlu kuran oku Ruh Hakkında kuran ı kerim, Ruh Hakkında peygamber kıssaları,Ruh Hakkında ilitam ders soruları, Ruh Hakkındaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes