> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Rabbimiz kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Rabbimiz kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma  (Okunma Sayısı 1407 defa)
06 Temmuz 2010, 10:40:34
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 06 Temmuz 2010, 10:40:34 »



RABBİMİZ! İMAN EDENLERE KARŞI KALBİMİZDE KİN BIRAKMA


Rabbimiz! kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma “… Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz sen çok şefkatli pek merhametlisin!” (Haşr: 10)
Bu ayet-i kerime bizi, Müslümanların kalplerinin tâ derinliklerinden imanlı kardeşlerinin gönüllerine şefkat ve merhamet çağlayanlarının aktığı bir iklime taşımaktadır Bu şefkat ve merhamet ikliminde gönüllere huzur ve sürur doluyor; kin ve nefret duyguları kaybolup sevgi ve kardeşlik hisleri canlanıyor düşmanlık ve tahammülsüzlük kasırgaları diniyor, hayat ve diriliş meltemleri esiyor Eyyüb (as)’ın “muğteselun bâridun ve şerab/işte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su” yu gibi Tih Çölünde yüreklerin kavrulduğu bir demde gelen ferman-ı İlahi ile Musa (as)’ın Asa’sının dokunmasıyla taştan inficâr eden “isneta aşrete ayn/on iki pınar” misali Ve Muhammed (sav)’ın mübarek parmaklarından şarıldayan o âb-ı hayat gibi gönülleri serinletiyor, ruhları canlandırıyor Yüzlerdeki tebessümler ise baharın şimşeklerinden parıldayan ışık huzmeleri gibi çehreleri aydınlatıyor
Ey merhamet sahibi Rabbimiz! Bu kasvetli günlerde Müslümanlar olarak, vahyin gönülleri teskin ettiği bu nazenin mesajlara dayanarak, ufuklar ötesine uzanan münacaatlarla “Erhamürrahimin”, Arş’ın sahibi olan Senin merhamet kapını tıklayıp eşiğinde yerlere kapanıyoruz Ve “Ya Rabbi! Ya Rabbi! Senin merhametin!” diye istiğasede bulunmaya ne kadar mecbur ve muhtacız! Kardeşin kardeşe kıydığı, merhamet duygularının köreldiği, ortaya saçılan korkunç manzaralar karşısında iman ehli mahrum ve mustad’af gönüllerin paralandığı ve İslam düşmanı kafir ve mülhidlerin de gönüllerinin neşe dolduğu bu mâkus dönemde “Rabbimiz! Kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma!” diye yalvarıp yakarmaya ve bu duamıza da yer ve göklerde bulunan mahlukullah’ı ortak ederek Rabbimize münacaatta bulunmaya ve arş-ı âlâyı titretmeye ne kadar da muhtacız…
Müslümanlar arasında beliren her fitne kıvılcımı, yüreklerimizi derinden yakmakta, çaresizlik ve mazlumiyetimizi daha bir derinleştirmekte ve yeşeren umutlarımıza hazan rüzgârları ekmektedir İşte bütün bu yürekler dağlayan tablo karşısında tâ derinliklerimizden kopup gelen bir tufan ve kasırga edasıyla haykırıyor ve diyoruz ki: “Ey Müslümanlar! Bu kin ve nefret niye? Merhamet, merhamet!”
Bütün bu çaresizliğimizle beraber asla umudumuzu yitirmedik, zira bütün mazlumların, mahrumların ve mustad’afların sahibi ve sığınağı olan sınırsız kudret sahibi Allah, bizim mevlamız, mabudumuz ve muinimizdir Bu feryatlar mutlaka “Gayretullah”ı harekete geçirecek ve gök üzerimize rahmet ve bereket sağanağı, düşmanlarımıza da gazab ve ikab-ı ilahiyi boşaltacaktır İşte o zaman baharımız bahar olacak, güllerimiz ve çiçeklerimiz de rayihalarıyla gönüllerimizi mest edip rahatlatacaktır
Habbab (ra)’den rivayet edildiğine göre dedi ki: “Bütünüyle namaz kıldığı bir gecede Allah Resulü (sav)’nü izledim Fecirle birlikte selam verdiğinde Ona: ‘Ey Allah’ın Resulü! Bu gece o kadar namaz kıldınız ki, böyle namaz kıldığınızı görmemiştim’ dedim Allah Resulü şöyle buyurdular: ‘Evet, o ümit ve korku namazı idi Rabbimden üç şey istedim Bana ikisini verdi birini vermedi Rabbimden bizi, bizden önceki ümmetleri helak ettiği şey ile helak etmemesini istedim Bunu bana verdi Rabbimden dışımızdan bir düşmanı bize galip getirmemesini istedim, bunu da bana verdi Bizi fırka fırka ayırmamasını istedim, bu isteğimi reddetti” (Ahmed b Hanbel, Müsned)
Bu rivayet edilen hadiste, Resulullah (sav)’ın gece boyu tâ fecir vaktine kadar namaz kılıp, ümmetinin selameti ve önceki toplumların başına gelen helak edici musibetlere benzer felaketlere maruz kalmamaları için yalvarıp yakardığına Habbab (ra) şahid oluyor Yalnız bir gece mi, belki bi’setinin tâ başından nefesinin son demine kadar ki bu tüm gecelerinde ümmetinin huzur ve selameti için Rabbine yalvarmıştır Hatta kıyamette dahi başını secdeye koyup ümmetinin bağışlanması ve cehenneme müncer olmaması için yalvaracaktır
Ey şefkat ve merhamet peygamberi! Bu kadar düşkün olduğun, selameti için büyük ihtiras gösterdiğin ümmetin, heyhat ki bugün selamette değil, belki de tarihinin en karmaşık ve karanlık dönemini yaşamaktadır Birbirlerinin boyunlarını vurmamaları için sabahlara kadar kıyam, rüku ve secdelerinde Rabbine yalvarıp durdun; hatta kimi zaman secdelerini o kadar uzattın ki, ümmetin annesi olan refikan ayaklarını dürtüp acaba vefat mı etmiştir diye endişeye kapılıyordu Rabbimiz! Senin bize, yani ümmetine olan düşkünlüğünü ne güzel ifade buyurmuş:
“Hakikaten size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız Ona çok ağır gelir O, size düşkün, müminlere karşı çok şefkatli, pek merhametlidir” (Tevbe: 128)
Ey Resul! Şüphesiz bu ümmet senin şefkat, merhamet ve sımsıcak kucağına ve müstecab dualarına hep muhtaç olmuştur; ama inanıyoruz ki bugün, senin o engin merhametine ve arş-ı âlâyı harekete geçiren dualarına daha ziyadesiyle muhtaçtır Ümmet olarak cürümlerimizden ve taşkınlıklarımızdan dolayı belki “kurtuluşumuz ve izzetimiz için duâ buyur!” deme yüzüne ve cüretine sahip değiliz, ama senin sabilere / bebelere ve çocuklara çok düşkün olduğunu biliyoruz Onların geceleri ağlamaları dahi senin uykularını kaçırır, onları şefkatle alıp bağrına basar ve onların gözyaşlarına mübarek gözyaşlarını katardın! Bu masum yavrulara olan şefkatin ve merhametin hürmetine, ümmetinin selameti ve belini doğrultup yeryüzünün adaletinin tesisi için yine duâ buyur efendimiz! Zira o deryalar misali merhametine sardığın bebeler, birisinin mahremine el atıldığı için Yahudilerin başına tufanlar kopardığın o iffet ve namus timsali mü’mine kadınlar, “enbiyanın varisleridir” diye tesmiye ettiğin alimler, yaşlılar ve hatta beytullahın şubeleri olan mabedler/ mescidler bugün İslam düşmanı zalim, mücrim ve haydutların tecavüzüne uğramıştır!,
Ashab, (ra) en küçük bir sıkıntıya maruz kaldıklarında, kendilerini Senin o şefkat ve merhamet kanatlarının altına attıklarını biliyoruz Ama bugün o hane-i saadette Resulullah (sav) yaşamıyor ki, üzerimize çöken ve başımıza yağan bu felaketlerin def’i için kendisinden yardım taleb edelim Ama buna rağmen kendisi bedenen diri olmazsa bile, aynelyakin inanıyoruz ki Onun mübarek ruhu ve sınırsız maneviyatı bizi kuşatmış, Rabbinin lütuf ve keremiyle halimizden haberdar edilmiş âhu vahlarımızı ve feryad-ı figanlarımıza muttali kılınmıştır Ey Nebiler Serveri! Hani sırtından ridan düşünceye kadar ve Sıddık-ı Ekber’in: “Ey Allah’ın Resulü! Yeter, Allah’a kasem ederim ki Rabbin, Senin duanı geri çevirmeyecektir” deyişine kadar arş-ı alanın ve bütün melekûtun sahibine ve tek sultanına yalvarıp zafer diliyordun Bizlerin de, içinde bulunduğumuz bu felaket, çepeçevre bizi kuşatan bu şiddet, üzerimize çöken bu zülumat, maruz kaldığımız bu zillet ve meskenetten kurtuluşumuz, izzet bulmamız, zaferler elde etmemiz, Kur’an nuruyla aydınlanmamız, mütecaviz zalimleri dize getirmemiz ve alçak sistemlerini alaşağı etmemiz için, yine mübarek ellerini semâya kaldır ve Cibril-i Emin gelip Rabbinin kabul fermanını getirinceye ve va’d-i İlahiyi Sana beyan edinceye kadar da yalvarışına devam et, ey ruhumuz kendisine kurban Resul! Senin o mübarek ve müstecab duana ümmet olarak ne kadar da muhtacız efendiler efendisi serverimiz!
İslam ümmetinin selameti ve helak edici musibetlerden emniyeti için Resululllah (sav) fecir vakitlerine kadar Rabbine yalvarıp dururken, korkarım bütün bu yaşadığımız maddi ve manevi felaketlerin ortasında olan biz Müslümanlar, başımızı yastığa koyduğumuz gibi sabah namazı ezanıyla uyanıyoruz Hatta daha felaketlisi, belki güneş doğduktan sonra mahmur gözlerini ovalayıp abdeste koşan ve sabah namazını kuşlukta edâ eden Müslümanlar vardır Eğer halimiz bu olmasaydı, Kur’an da “İzzet müminler içindir” diye tavsif edilen bizler böyle zelil, zillet ve muğlubiyetle tavsif edilen kafirler de bugün ki halde olurlar mıydı?
Özellikle böylesi kasvetli ve karanlık dönemlerde Müslümanlar olarak gecelerimizi daha uzun ibadet, taat, Kur’an tilaveti ve dualarla değerlendirmemiz, salih amellerimizi artırmamız, Rabbimizle ve Müslümanlarla olan rabıtamızı güçlendirmemiz gerekir

Tehecccüd namazlarımızda secdeye kapandığımızda özellikle, “…kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz sen çok şefkatli, pek merhametlisin!” duasını defalarca tekrarlamamız gerekir…
“Muhammed Allah’ın elçisidir Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında da merhametlidirler…” (Fetih: 29)
“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse Allah, kendilerini seveceği ve onların da O’nu seveceği, müminlere karşı zelil/ alçak gönüllü, kâfirlere karşı ise izzetli/onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir…” (Maide: 54)
“…Müminler için (şefkat ve merhamet) kanatlarını ger!” (Hicr: 88)
Resulullah (sav): “Benden sonra birbirlerinin boyunlarını vuran kâfirler haline dönmeyin” buyurdu (Buhari, Müslim)
Eğer bu İslam ümmeti Rabbinin emrine, Resulullah (sav)’ın talimatlarına ve Kur’an’ın çağrısına icabet ederse sözü bir olur, safları toplanır, izzet ve güç kazanarak egemenliğini eline alır İslam’ın kendisinden olan beklentisini de gerçekleştirir Yok, eğer bu ümmet şeytan ve avenesinin çağrılarına ve nefislerin hevalarına icabet edecek olursa, yollar onu ayırır ve dağıtır Dağınık ve safları parça parça olduğu müddetçe de düşmanları bu ümmete musallat edilir
Hz Ali (ra)’nin veciz ve anlamlı bir sözüyle bu konuyu bağlamak istiyorum “Orta yol/ metod izleyin! Geride kalan ona yetişecek, sınırı aşan da ona geri dönecektir”


Faruk Hamza
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Rabbimiz kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma
« Posted on: 24 Nisan 2024, 21:40:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Rabbimiz kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma rüya tabiri,Rabbimiz kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma mekke canlı, Rabbimiz kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma kabe canlı yayın, Rabbimiz kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma Üç boyutlu kuran oku Rabbimiz kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma kuran ı kerim, Rabbimiz kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma peygamber kıssaları,Rabbimiz kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma ilitam ders soruları, Rabbimiz kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes