> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Put üreten bir varlık olarak insanoğlu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Put üreten bir varlık olarak insanoğlu  (Okunma Sayısı 666 defa)
30 Kasım 2010, 17:46:22
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 30 Kasım 2010, 17:46:22 »



Put Üreten Bir Varlık Olarak İnsanoğlu

 Putçuluğun Doğasına Dair Kısa Bir Değerlendirme


Putçuluk insana yabancı bir olgu değil, onunla içli dışlı. Kaynağı insan olan, yani insanın üretip geliştirdiği, onun kucağında doğup gürbüzleşen bir algılama biçimi. Bir noktadan sonra ona egemen olan, onu yoğuran, yönlendiren hatta inşa eden bir fenomen. Bu açıdan bakıldığında putçuluğun tarihinin insanlığın tarihi kadar eski olduğunu söyleyebiliriz. Tıpkı tevhitçi inanışın tarihinin de insanoğlunun tarihi kadar eski olduğunu söyleyebileceğimiz gibi. Birinin varlığı diğerinin varlığına bağlı. Tevhitçi anlayış olmasa putçuluğun, putçuluk olmasa tevhitçi anlayışın ne olduğunu algılamakta ciddi sıkıntılar çekeceğimiz muhakkaktır. Bu nedenle bunlardan birini ancak diğerinin varlığı ile anlayabiliyoruz. Her birinin ne olduğunu veya ne olmadığını diğeri belirleyip tanımlıyor.

 

Kısacası tevhitçilik varsa putçuluk, putçuluk varsa tevhitçilik vardır. Sosyal hayattaki yansımalarının ne anlama geldiğini, yine bunların sosyal hayatta birlikte var olmaları sayesinde anlıyoruz. Birinin varlığı diğerinin varlığını doğuruyor. Aslında insanlık tarihi dediğimiz şey bunların çatışmasından başka bir şey de değil. Gerek birey olarak gerekse toplumsal olarak biri diğerine galebe çalsa da mutlak anlamda ve yeryüzünün bütününü kapsayacak şekilde diğeri üzerinde egemen olamıyor. En azından bugüne kadar böyle olagelmiş.

 

İnsan bir put yapıcısı, tıpkı bir put kırıcısı olduğu gibi. Yapan ve yıkan o. Bozanın ve düzeltenin kendisi olduğu gibi. İnsan: iki boyutlu bir varlık. Yeryüzündeki iyiliğin ve kötülüğün mimarı/sorumlusu. Melek ve şeytan… İçindeki “fücur” ve “takva” boyutu (Şems:91/8) sosyal hayatında “puta tapınma” veya “tek olan Allah’a yönelip bağlanma” olarak tezahür ediyor. Bu nedenle putçuluğun ne olduğunu anlamak biraz da insanın kim ve ne olduğunu anlamaya bağlı. Yeryüzünde “kan akıtan, fitne çıkaran” (Bakara:2/31) zalim ve cahil birisi olduğu gibi ilahi rahmete mazhar olmuş birisi… İyiliğin ve güzelliğin yayıcısı, rahmet ve merhametin taşıyıcısı. İçindeki “fücur/şeytani” boyutu, “takva/meleki” boyutuna galebe çaldığında, “ebedi yaşam ve mutlak egemenlik”in peşinde koşmaya başlıyor. Bu koşturmaca içerisinde önce kendi putunu sonra da güç yetiremediklerinin putunu dikiyor. “Mutlak egemenlik ve ebedi yaşama tutkusu” (Araf:7/20–22) ve Taha:20/117–121) onu tevhit çizgisinden uzaklaştırarak putçuluğa düşürdü, düşürüyor.

 

İnsanoğlu bu duruma, aklını köreltip örtmesi sonrasında hırsını kendisine kılavuz yapınca düşüyor. Çünkü hırs, nerede ve ne zaman duracağı bilinmeyen deli bir kasırga, amansız bir tayfun, önündeki her engeli yıkan vahşi bir sel gibidir. Bir kez fırtına kopmaya görsün ulaştığı her şeyi yok eder. Bu yok ediş, aynı zamanda bir yok oluştur, kendisini tüketip helak edinceye kadar sürer. Bunun sosyolojik anlamı bireyin veya toplum hayatının sona ermesi, barış ve huzurun yok olması, zulüm ve adaletsizliğin, dolayısıyla fakirliğin egemen olması demektir. Sel ve fırtına gibi afetler nasıl ancak ortaya çıkmadan önce gerekli tedbirler alınarak engellenebilirse, putçuluk, başka bir deyişle insanın mutlak egemenlik ve ebedi yaşama tutkusu da ancak akıl rehber edildiğinde engellenebilir. Çünkü akıl insanoğluna bu tutkusunun ne anlama geldiğini ve kötü sonuçlarını gösterebilecek, aynı zamanda barış ve mutluluğun nerede olduğunun veya nasıl elde edilebileceğini de ona anlatabilecek yegâne araçtır. Aslında Yaratan, onu bunun için yaratmıştır. Resullerin ve dolayısıyla ilahi vahiylerin gönderiliş amacı da aklın üstündeki örtüleri kaldırmak içindir. Çünkü özgürlüğe giden yol aklın rehberliğinden geçer ve akıl insanı gerçeklere götürür. Ama aklını örten insanoğlu İbrahim kıssalarında anlatıldığı gibi en basit gerçekleri bile göremez de hırsının peşinde bu çölden o çöle savrulur durur.

 

“DOĞRUSU İbrahim de o'nun yolundan gidenlerdendi, Rabbine tertemiz bir kalp ile yönelmişti, babasına ve halkına şöyle seslenmişti: “Siz neye tapıyorsunuz? Bir yalan[a] -Allah'tan başka güçler[e]- [boyun eğmek] mi istiyorsunuz? Öyleyse âlemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz nedir?”

 

Sonra yıldızlara gözünü dikti ve “Ben kesinlikle [gönlümden] rahatsızım!” dedi, bunun üzerine onlar ona arkalarını döndüler ve uzaklaşıp gittiler. O da onların tanrılarına gizlice yaklaştı ve “Ne o! [Önünüze konulmuş nimetlerden] yemiyor musunuz? Neyiniz var ki konuşmuyorsunuz?” dedi. Sonra üzerlerine yürüyüp onlara sağ eliyle vurdu. Bunun üzerine diğerleri koşarak o'na doğru geldiler [ve yaptığından dolayı o'nu suçladılar].O, “Siz” dedi, “kendi ellerinizle yonttuklarınıza mı tapıyorsunuz? Oysa sizi de, sizin yonttuklarınızı da yaratan Allah'tır!”

 

Onlar, “Bir odun yığını hazırlayın ve o'nu yanan ateşin içine atın!” diye bağırdılar. Ona kötülük yapmak istediler, ama Biz [onların planlarını bozduk ve böylece] onları küçük düşürdük.” (Saffat:37/83-98)

 

 “GERÇEK ŞU Kİ, Biz [Musa'dan] çok önce İbrahim'e (de) sağduyu vermiştik; ve o'na [yön veren saiki] biliyorduk, babasına ve halkına: “Kendinizi bu kadar yürekten adadığınız bu biçimsel nesneler (temasil) nedir?” dediği zaman,“Biz atalarımızı bunlara tapar bulduk” diye cevap verdiler. [İbrahim:] “Doğrusu, siz de atalarınız da apaçık bir sapıklık içindeymişsiniz!” dedi. “Sen [bu sözle] karşımıza çıkarken tamamen ciddi misin -yoksa o şakacı insanlardan biri misin?” diye sordular.

 

[İbrahim:] “Yoo!” dedi, “Ama sizin Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir; yani, onları O yoktan var edip düzene sokmuştur: ve ben de bu gerçeğe tanıklık edenlerden biriyim!” Ve [içinden:] “Allah'a yemin olsun, siz arkanızı dönüp uzaklaşır uzaklaşmaz putlarınızı yere sereceğim!” diye ekledi. Ve en büyükleri dışında [putların] hepsini paramparça etti; belki dönüp (bu olup biten için) ona başvururlar diye.

 

[Dönüp de olanları görünce:] “Kim yaptı bunu tanrılarımıza?” diye sordular, “Her kimse, o'nun çok zalim biri olduğundan kuşku yok!” İçlerinden bazıları: “İbrahim denen bir gencin o [tanrı]ları diline doladığını işitmiştik” dediler. [Berikiler:] “Onu insanların karşısına çıkarın, [aleyhine] tanıklık etsinler!” dediler. [İbrahim onların yanına getirilince, o'na] “Bunu tanrılarımıza sen mi yaptın, ey İbrahim?” diye sordular. [İbrahim:] “Bu işi, belli ki, şu yapmıştır, putların en irisi yani: ama en iyisi, siz kendiniz onlara sorun; tabii, eğer konuşmasını biliyorlarsa!” Bunun üzerine birbirlerine dönüp: “Doğrusu, asıl zalim olan sizlermişsiniz!” dediler. Ama çok geçmeden yine eski düşünce tarzlarına döndüler ve [İbrahim'e:] “Bu [put]ların konuşamadıklarını kendin de pekâlâ biliyorsun!” dediler. [İbrahim:] “O halde” dedi, “Allah'ı bırakıp da, size hiçbir şekilde ne yararı ne de zararı dokunmayan şeylere mi tapınıyorsunuz? Yazıklar olsun size de, Allah yerine tapınıp durduğunuz bütün bu nesnelere de! Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?”

 

“Eğer (bir şey) yapacaksanız” dediler, “bari o'nu yakın da, böylece tanrılarınıza arka çıkmış olun!”(Enbiya:21/52-68).

 

Bu ayetler, akıl tutulmasının sonunda neler olabileceğini, bir resulün aklın üstündeki örtüyü azıcık açması ile insanların, içinde bulundukları durumun vahametini fark ettiklerini, nasıl bir karanlık içinde olduklarını gördüklerini gözler önüne seriyor. Ancak ayetler, insanların, putçuluğun karanlık yüzünü görmelerine rağmen, çıkarlarının aklı daha fazla rehber edinmelerine izin vermediğini, çıkarlarının veya toplumsal yönlendirmenin aklın önüne geçtiğini de ifade ediyor. Çıkarların veya aklın rehberliğini insanoğlu kendisi seçiyor. İradeleri üzerindeki çıkar ve toplum ipoteğini fark etmelerine rağmen böyle bir seçim yapıyorlar. İbrahim’in yırttığı örtüyü tekrar dikiyorlar ve böylece fırtına ve selin önündeki yegâne engeli kaldırarak, kendi tercihleri olarak acı sonlarını hazırlıyorlar. Bir insanlık tarihi özeti aslında bu. Günümüzde de çok farklı şeyler olmuyor.

 

İnsan niçin ve nasıl bir psikoloji ile put veya putlar üretir veyahut kendisi bir put haline dönüşebilir? Sanırım, insanın hırsı, kendini yeterli ve her şeye layık görmesi, bu sorunun ilk cevabı olabilir. Ama bu, yeterli ve tek cevap değil. İnsanın kendini yeterli görmesi ve tüm faziletlerin, tüm artı değerlerin kendinde olduğu kuruntusu onun doğası ile ilgili bir durum. Daha doğrusu onun şeytani boyutunun bir yansıması. İblis’in Âdem’e “secde” etmesi, yani insanın meleki boyutunu teslim edip onu kabullenmesi çağrısını, “onu topraktan beni ateşten yarattın, ben ondan hayırlıyım” (Araf:7/11–13), diyerek reddetmesi, kendini beğenmişliğini ve istiğnasını zaten gözler önüne seriyor. Toprak ve ateş, insanın doğasındaki iki yönü, iki yanı… Toprak, barışı, rahmeti, üretimi, bereketi, doğurganlığı; ateş ise gücü, yakıcılığı, korkuyu ve yok ediciliği sembolize ediyor. Toprak insanın melekî yönüne, ateş de şeytani ve kendini yeterli görme yönüne karşılık geliyor. İşte İblis, bu yok edici gücünden dolayı kendisini üstün görüyor. Yani güce tapınmanın sembolik bir ifadesi olarak tezahür ediyor.

 

Putçuluk da bu güce tapınmanın başladığı noktada ortaya çıkmaya başlıyor. Putçuluk, insanoğlunun, melek/takva/toprak boyutunu mahkûm ederek (bir noktadan sonra katlederek) şeytani/fücur boyutunun zihnine/yüreğine ve bedenine/davranışlarına egemen olma olayı olduğu için bir anlamda insani bir durumdur. İnsani bir durum olması, olanın makul ve makbul olduğu anlamına gelmez. Sadece insanın çok boyutluluğunu ve yapıp ettiklerinden sorumlu olduğunu, yapanın da yıkanın da kendisi olduğunu ortaya koyar. İnsanın meleklerden yüce olabileceği gibi şeytandan daha alçak olabileceğini...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Put üreten bir varlık olarak insanoğlu
« Posted on: 25 Nisan 2024, 17:35:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Put üreten bir varlık olarak insanoğlu rüya tabiri,Put üreten bir varlık olarak insanoğlu mekke canlı, Put üreten bir varlık olarak insanoğlu kabe canlı yayın, Put üreten bir varlık olarak insanoğlu Üç boyutlu kuran oku Put üreten bir varlık olarak insanoğlu kuran ı kerim, Put üreten bir varlık olarak insanoğlu peygamber kıssaları,Put üreten bir varlık olarak insanoğlu ilitam ders soruları, Put üreten bir varlık olarak insanoğlu önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes