> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Gaye Ve Endişe
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gaye Ve Endişe  (Okunma Sayısı 764 defa)
03 Temmuz 2010, 15:47:22
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 03 Temmuz 2010, 15:47:22 »



GAYE VE ENDİŞE

“And olsun ki nefsini arındırıp temizleyen kurtulmuş;
onu günahlarla kirleten
hüsrana düşmüştür” (Şems: 9-10)

Ötelerin şuuruna doğru tefekkür ufkunda maverai bir yolculuk, maksada giden yolda küçük bir pusula…

Gönül kuşu ötelere müştak
Nefis kargası çöplere tutsak

Ömür boyu angarya çöplüğünde gezinmeye ve eşelemeye mahkûm, çer-çöp eşelemekten burnu tıkanmış, ötelerin kokusunu alamıyor; bu dünya angaryasından ötede çok daha ala güzelliklerin, hayır ve nimetlerin olabileceğine akıl kesmiyor… Amansız bir aldanış ve gayretle sarıldığı çer-çöplerden ayrılmak istemiyor Tutku ve ihtirasla içine daldığı dünya bataklığından çıkamıyor Alıştığı adi ve süfli hazlardan ayrılmak nefis kargasına zor geliyor Tamah; gözünü kör etmiş, ötesini göremiyor, ilerisini düşünemiyor… Anlık hazların sarhoşluğuyla dünya çöplüğünde eşeleyerek vaktini geçirmeye, gününü gün etmeye, ömür sermayesini tüketmeye çalışıyor Nefis kargası çöplüğe tutsak…

Gönül kuşuyla nefis kargası aynı kafeste, aynı zincirle ayaklarından bağlanmış vaziyette, aynı kafese konulmuş kargayla bülbül misali…

Karganın işi-gücü hep angarya Nerede bir fuzuliyat, karga orada Ne kadar lüzumsuz uğraş varsa, karga onların telaşında… Hep çer-çöp toplamakla meşgul, dünyada… Gönül kuşu mahzun ve kederli, ötelerin hasretiyle daima garip ve elemli… Karga bilmez, o bu âleme ait değil ki Bu gurbet diyarında, muvakkat bir seferde, yan yana gelmişler kargayla aynı kafeste Bir yolculuk müddeti Dünya günleri, menzile varana kadar ömür mühleti…

Maksada giden yolda
İşte rota, pusula

“İrade ve azim, sabır ve sebat
Teveccüh, alaka, itina, dikkat!”

Ruhumuzu ve şuurumuzu saran, gönül kuşumuzu yere bağlayan ve ötelerin urucuna mani olan tutku ve ihtiraslar zincirini kırmak için, bir kıvılcım, bir adım…

Dava: Ruhu yere bağlayan nefsanî hazların esaretinden kurtuluşa doğru esaslı ve kararlı bir adım atabilmek… İrade ve azimle, ötelerin şuuruna doğru yola çıkabilmek… Cisim ve maddenin kesif karanlığından; şuur ve mananın latif aydınlığına doğru bir doğuş ve oluş hamlesinin ilk başlangıcını yapabilmek… Yolun çilesini, mihnet ve meşakkatlerini göğüsleyebilecek, sağlam bir niyet, irade ve azim sahibi olabilmek… Sabır ve sebatla her gün bir adım daha önde olmanın çabasını verebilmek…

Dava: Hayata ve kâinata ötelerin merceğiyle bakacak, eşya ve hadisenin merasına, hikmet ve gaye planına uzanacak, her zuhurda imtihanların en nirengi noktalarını arayıp bulacak, sebeplerin perdeleyiciliğine ve hadiselerin gölgeleyiciliğine takılmadan maksad, gaye istikametine doğru adım adım yol alacak ulvi bir bakış, en kuvvetli fırtınalarda bile rotasını şaşırmayacak sağlam bir anlayış sahibi olabilmek…

Bu gayeye: ruh, şuur ve mana planında bir doğuş ve oluş keyfiyeti; görünenler ötesine, hakikatin şuur ve idrakine doğru maverai bir sefer, iç âlemin menzillerinde, nice engebelerle dolu enfüsi vadilerinde ruhani bir yolculuk diyebiliriz… Şuuri bir tahkik ve enfüsi bir tahakkuk hadisesi… Çile bu yolun lazımı, olmazsa olmazı… Istırap körük, derd kılavuz, arayış diriliş hamlesinin ilk adımı, sabır yolun değişmez azığı…

Rüşd ve kemal kıvamına kadar yoğrulma, olgunlaşma ve maya tutma ameliyesi… Ciddi bir talep, sahih bir niyet, hakiki bir irade ve azim meselesi… Ruhi bir inkılâp, şuuri bir inkişaf hamlesi…

Zühul karanlığından, şuur aydınlığına doğru deruni bir intibah… Gaflet uykusundan uyanış, maverai bir şevk ve heyecanla yola çıkış Tezkiye ve terbiye safhalarıyla tutku ve ihtirasların bağımlılığından, ruhu yere bağlayan zincirin halkalarından kurtuluş; kalbi hayatın ihyası ve gönül kuşunun hürriyetine kavuşup asli vatanına doğru yola çıkması… Sebepten müsebbibe ve eserden müessire, tezahürden öteye doğru şuuri bir intikal ve idraki bir ikmal hadisesi…

Gaye: ölmeden önce ölmenin intibahıyla uyanıp henüz kazanma ve kurtulma imkânı eldeyken, gayelerin gayesine, hakikat menziline doğru yola çıkabilmek…
Hedef ve gaye; edep ve ahlak, şuur ve idrak, rüşd ve kemal sahibi olmak…

Akide, duygu ve düşüncede istikrar kazanmak; inancını ve fikriyatını sağlamlaştırmak; şüphe ve tereddütlerden kurtulup doğru bir zemine oturtmak; hidayet ve istikamet üzere yaşamak için daima teyakkuzda olmak, imtihanlardan bir an bile gafil olmamak… Ömür lahazatını, her an, bir imtihan şuuruyla yaşamak; her sebep ve hadisede imtihan noktalarını arayıp bulmaya ve vaktin icabıyla imtihanları kazanmaya çalışmak…

Eşya ve hadiseye, zaman ve mekân ötesi ulvi bir şuurla bakıp sebepler perdesinin ardındaki maverai tecellileri görebilmek…

“İhtişam, bakıştadır!” demişler… Bakış, anlayış, şuur ve idrak; insan, şuuruyla insan ve insanı hayvandan ve odundan ayıran, üstün ve mümtaz kılan, şuur farkıdır… Odunla adam arasında ne fark kalır şuur ve idrak olmasa… Adam yürüyor, odun yürümüyor… Hayvan da yürüyor; ama idrak edemiyor… Göz, kulak, ayak, bacak hayvanda da var; ama insanın gördüğünü göremiyor İdrak edip anlamıyor… Hayvan, eşya ve hadiseye sadece ihtiyaç noktasından bakıyor, hikmet ve gayeyi göremiyor…

Hikmet ve gaye planıyla hiç alakadar olmadan, ömrünü yürüyen bir odun olarak gaflet, şehvet ve cehalet karanlıklarında uyuyarak geçirenlerin hayvandan ne farkı olacak!
“…onların kalbleri vardır; ama anlamazlar; gözleri vardır; ama görmezler; kulakları vardır, ama işitmezler İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha sapıktırlar İşte bunlar gafillerdir…” (A’raf: 179)
“Göz odur ki, hakkı göre,
Yol odur ki, hakka vara…” demiş Yunus Emre

Hakkı ve hakikati görmeyen göz, göz müdür? Hakikate varmayan yol, yol mudur!? Hakkı ve hakikati aramayan, şuur ve idraki olmayan, aklını, fikrini ve idrakini kullanmayan insan mıdır!? Şuursuz bir hayvan gibi yaşayan neye layıktır!?

“…O, aklını kullanmayanları gaflet ve cehalet karanlıkları içinde bırakır!”(Yunus: 100)
Cenab-ı Hak, şuur ve idrakimizi, hidayet ve basiretimizi artırsın; bizi gaflet ve cehalet karanlıklarında bırakmasın (âmin)

Tefekkür, teveccüh, arayış ve ıstırap…
Aramayan bulabilir mi!?

İnsanın kıymet ve itibarı, aradığı şeye bağlı Ne istiyor, ne arıyor ve neye alaka duyuyor… Neyin ıstırap ve elemini çekiyor; hangi gayenin dert ve endişesiyle yatıp kalkıyor… Şuur ve idrakini, kalbini ve zihnini (duygu ve düşüncelerini) neler meşgul ediyor…

Evet, insanın kıymet ve itibarı, aradığı şeye bağlı… Tefekkür ve teveccüh, her arayışın mebdei Dert, çile ve ıstırap, yolun olmazsa olmazı…

Dert ve ıstırap olacak ki insan yol ve yordam arasın… Rahatlık ve rehavet içindeki adam neyi arayacak ki ne bulacak… Anlık hazların sarhoşluğu içinde mest olup yerinde oturacak Tıpkı şuursuz hayvanlar gibi yiyip içip yatacak, cisim ve madde duvarından iğne ucu kadar bir gedik bile açamadan gaflet ve cehalet karanlıkları içinde ömrünü harcayacak… Sonra ölüm vakti gelince “Rabbim, beni geri çevir!” diye yalvaracak…

Evet, gaflet ve cehaletle yaşayan
Hasret ve nedametle ölür!

“Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz: nasıl ölürseniz öyle diriltilir ve o hal üzere mahşere getirilirisiniz!” buyurmuş Hz Peygamber aleyhissalatu vesselam

Ömür; arama, bulma, anlama ve kazanma fırsatı… Bir an sonrası gayb, insana kapalı perde… Her nefesin ardında bir ölüm ihtimali var Nerede ve ne halde olursa olsun ölüm hiç kimseye uzak değil, hiç kimsenin bir an sonrası garanti değil… Ömür kısa, yol uzun… Daha fazla geç kalmadan yola çıkmalı… Maksada kadar alınacak daha nice yollar varAnlamak için yarın çok geç olabilir Ömür teknesi her an devrilebilir Kazanma fırsatı her an elden gidebilir… Eğer maksadı gördüysen şu an yola çıkmanın tam vaktidir… Bugün yarın deyip ertelemeden, daha fazla bekleyip gecikmeden… Fırsatlar birer birer elden çıkıp gitmeden…

Bir gün hiç ummadığın bir anda ölüm meleği karşına çıkıp da “ver emaneti!” demeden, ömür sandığını kapayıp gitmeden önce, hakkı görmeli, Hakk’a dönmeli, tam bir samimiyet ve halis bir teslimiyetle O’na yönelmeli…

“Su akarken, testiyi doldurmalı!”
Cenab-ı Hakk, gönlümüzü marifetinin nuruyla diriltsin, cümlemize hidayet nefesiyle hatime bulan hayırlı akıbetler nasip eylesin Âmin…


Yusuf Akyüz

 
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gaye Ve Endişe
« Posted on: 19 Nisan 2024, 12:31:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gaye Ve Endişe rüya tabiri,Gaye Ve Endişe mekke canlı, Gaye Ve Endişe kabe canlı yayın, Gaye Ve Endişe Üç boyutlu kuran oku Gaye Ve Endişe kuran ı kerim, Gaye Ve Endişe peygamber kıssaları,Gaye Ve Endişe ilitam ders soruları, Gaye Ve Endişeönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes