๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 14 Ekim 2010, 20:38:33



Konu Başlığı: Pırlantada namaz
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 14 Ekim 2010, 20:38:33
Pırlanta'da Namaz




1-     Var mısınız namazdan başlayalım işe. Üstadımız ne kadar edebli insan. Ne diyor bakın: “İnşALLAH tam ihlâsa mazhar olursunuz, beni de tam ihlâsa sokarsınız.” Ben de onun gibi diyorum: “İnşALLAH tam namaz kılarsınız, tam namaz kılmanın âdâb ve erkânını bana da öğretirsiniz.” O zaman kim kimin arkasına takılırsa kurtulur. Gelin hep beraber kurtulmaya karar verelim.         


2-     Ağzına aldığın baklavayı gevmeden yutsan veya bir iki geveleyip yutsan… Ya da ağzında çiğneye çiğneye iyice halledip yutsan hangisinden daha çok lezzet alırsın. Elbette ikincide üç dört kat, belki daha fazla lezzet alınır. ALLAH derken ağzında geveleyenle kelimelerin ruhuna vara vara ALLAHım diyen bir olur mu? Elhamdülillah derken geveleyenle, harflerin her birini doya doya söyleyen bir olur mu? Başını yere koyup kaldıran, ne dediğini bilmeyen bir insanla, başını nereye koyduğunu bilen, ne dediğinin şuurunda olan hiç bir olur mu? Namaz, sen beni zayi ettin, ALLAH da seni zayi etsin der. Ya Rab! Kıl kerem, bizleri et muhterem. Meccanen ya erhamerrahimin. Ne yaparsın, ALLAH bizleri de insan etsin. Nur talebeleri namaz kılsın ne olur. İşin olsa bile acele acele kılmayla yavaş kılma 5 dakika fark ediyor. Ne olur 5 dakika sonra olsa da namaz, namaz olsa. Cenabı Hakka karşı çok saygılı olmak lazım. Huzurunda duruyor gibi olup da uzakta olmak ne büyük saygısızlık.


3-     İmam-ı Azama göre tadil-i erkân vacib. Ebu Yusuf’a göre farzdır. Ben bir Fatihayı okuyuncaya kadar bakıyorum arkadaşlar 4 rekât namazı bitirerek namazın canına okuyorlar. Namazı duyarak kılmalısın. Bir besmeleyi çekerken yüreğinden okumalısın. Dilinin söylediğini kalbin duymalı, dil ve kalb izdivacı olmalıdır. Namazı duyarak kılmanın yolu da, Risalelerdeki namazla ilgili konuları, beslenme adına çok okuyarak duyarlılık kazanmaktır. Namazları acele ile kılanlara gönül koyuyor ve Cenabı-hak: Benim size her şeyi karşılıksız vermeme mukabil, siz bana böylemi teşekkür ediyorsunuz?dermi diye endişe ediyorum. Eğer derse, o zaman işimiz çok zor demektir.


4-     Tadil-i erkânla kılınmayan namazların, tekrar kılınması lazım gelir.


5-     Namaz kılmayanları hafızam almıyor. Namaz imandan sonra en önemli meseledir. Sizin yüzlerce okulunuz bir vakit namazı terk etmeye değmez. Hatta bir vakit cemaatle terk sevabına bile değmez. Bin tane okul yaptırsanız bir namazın sünnetine denk gelemez. ALLAH’ tan kopuk insanlarla, namazı olmayanlarla, bir yere varamazsınız.


6-     Hatimle yutarak namaz kıldıracağına, Kevser suresi ile kıldırma daha hayırlıdır. Hızlı kıraat saygısızlıktır ve böyle birinin arkasında namaz olmaz. Sırf teravih 30 dk  dan önce kılınsa namaz namaz değildir.Efendimiz (sav) her duayı 3 defa tekrar ederdi


7-     İman ve namaz ikiz kardeştir. Şu kadar var ki, iman az önce doğdu.


8-     7. yaş namaz için alıştırma ve mükâfatlandırmayla sevdirme yaşı olmalıdır. Onların anlayabileceği güzel örnekler verilmeli. Bu çağda çocuğa farz değil, çocuk yükümlü değil ama alıştırma yaşı olmalıdır. Daha önceki yaşlarda ise o işin güzelliğini göstererek onları yatkın hale getirme olmalıdır. Tabi bu yaşlardaki çocuğa hitap ederken halimiz, hal dilinin vereceği şeyler çok önem arz etmektedir. K.Kerim öğrenme işi yavaş yavaş sevdirerek anaokullarında başlatılmalıdır. Kız çocukları içinde başörtüsü güzel gösterilmeli, imrendirilmelidir.


9-     Secdede bir şey söylemeden en derin bir mülahaza ile istediğin kadar durabilirsin. Önemli olan ısrarla kendini namaza salıvermektir. Bir tek şey söylersin ama o şey senin ufkunu alır, seni en derinliklere götürebilir. Bu hissetme, duyma meselesidir. Vicdani bir mülahazadır. Resulullahın rükûsu kıyamına yakın, secdesi rükûsuna yakındır. Bir rekâtta Bakara, Al-i İmran, Nisa’yı okuyordu. Rükûdaki duruşu kâdedeki kadardı. Kâdedeki duruşu da, tahiyyattaki oturuşuna eşdi. Onun nafile olarak kıldığı bir rekât namazı, sizin hatimle kıldığınız teravih namazı kadardı. Hâlbuki siz, senede bir ay kıldığınız teravih namazı ile ne kadar çok namaz kıldığınızı sanırsınız. Her şeyin namaza bağlı olduğu bir hayat planlamalıyız. Hayatımızın şekillenmesi namazdan önce ve sonrasına göre olabilmelidir. Bir de cemaatle namaz terk edilmemelidir. Asr-ı saadette cemaatı terk nifak olarak görülmüştür. Namaz, aradan çıkarma şeklinde olmamalıdır.


10- Farzlar sınırlıdır, nafileler sınırsızdır. Kıl kılabildiğin kadar. Kıldığın farzlarında bir şüphe varsa, hatta yediğin, giydiğin ve bastığın şeylerin içine haram karıştı şüphesi içinde eda etmişsen, umulur ki Cenabı Hak kıldığın bu nafileleri farzların yerine koyabilir. Evvabin, duha, işrak, teheccüd gibi nafile namazların manevi faidesinin yanında farzlarını da kurtarmış olabilir. Nafileye ihtimam gösterenin farzlara ihtimam üstü ihtimam göstermesi lazımdır. Takva dairesinin yolu da bu ihtimamdan geçmektedir. Nafilelerin insanı namaz anaforu içine çeken ve konsantrasyonu sağlayan yanı vardır. Nafileler farzların tamamlayıcısıdır. K.T.


-         Namaz ALLAH ile senin arandaki bir alış-veriştir. Seni ALLAH’a o kadar yakın hale getirecek namazdan başka bir şey yoktur. Bir kere başta nazari planda senin zihninde o asıl kıymetine ulaşmalıdır.


-         İlk sorulacak ibadet namazdır.


-         Efendimizin (as) namaz farz olduktan sonra ayakları şişinceye kadar namaz kılması namazın önemini gösterir.


-         Çalımlı başlayanlar safvetlerini koruyamadılar ve yok oldular. Namazı aradan çıkarma şeklinde kıldılar.


-         Arkadaşlar namaz kılmasını biliyormu?


-         Bir insanın kıymeti harbiyesi kıldığı namaza göredir.


-         Yaptığınız hizmetler kıldığınız namazlara benziyor.


-         Problemlerin hallinde namaz yolunu kullansak.


-         Hanımının örtüsü ile bir ömür boyu uğraşman bir vakit namazın hassasiyetine denk gelemez.


-         Dördüncü sözde, bir günlük namaza bir saatin kâfi gelmesi, risaleleri yeni tanıyan birisi için. Bizim için sadece öğlen namazına bir saatin gitmesi lazım.


-         Namazı aradan çıkarma düşüncesi ile değil zamanın gerçek kıymetini ve değerini kazandırıyor, düşüncesi ile eda etmek.


-         Namaz kalbin kûtu ve gıdası ruhun da miracıdır. Bütün sıkıntılara karşı o, ruhu dinlendirir ve kalbi kanatlandırır. Efendimiz (sav) dünyevi işlerinden sıkılınca”Erihna ya Bilal! Bizi bir ferahlandırıver ey Bilal!”diyerek ondan namaza çağrıda bulunmasını isterdi.


-         Namaz tembel ve uyuşuk insanın yapabileceği bir şey değildir. O, daima hüşyar bir gönlün, uyanık kalb ve duyguların, rabbin karşısında eda edeceği bir vazifedir.


-         Namazdaki derin hazzı insan idrak edebilseydi, bütün hazların ve zevklerin dünyayı terkin arkasında olduğunu bilebilseydi merdiven merdiven rasullah gibi dünya’nın üzerine basacak ALLAH’ın rızasına yükselecekti.


-         Tesbihatı yaparken gözün hiçbir şey görmemesi gerekiyor.


-         Ben onun için bazı arkadaşları rica ettim;ne olur arkadaşlardan bir kaçı doğru dürüst namaz kılsalar da örnek olsalar.Yoksa bu işin içinde  olan kimseler arasında dahi hakiki manasıyla namaz kılınmıyor.Beş vakit yatılıyor, kalkılıyor ama namaz kılınmıyor.


-         ALLAH rasulu (sav): nice namaz kılanlar vardır ki, nasipleri sadece yorgunluk ve zahmettir.


-         Gece kalkmak mecburiyetinde kalksak, geceler çok önemli, sabaha kadar uyumak olmaz ki!


-         Geceleri yüz rekat namaz kılan bir insana ALLAH’ın vermeyeceği bir nimet yoktur



-         Evet, namaz insanın hayatında yapacağı şeylerin en güzelidir ve en güzeli olmalıdır. Hayatın en güzel hatıraları namaz ile ilgili bulunmalıdır.


-         Namazı dert edinmek lazımdır. Kıyam, kıraat, rükû, sücud vs. Namazın şekillerinden ibarettir. Oysa asıl olan, muhteva ve ruhtur.


-         Namaz öyle dünyevi işleri arasında geçiştiriliverecek kadar önemsiz bir iş değildir.O bizim için en mühim bir meşgaledir. Bu itibarla da o, her zaman ciddiyetle ele alınmalı ve öyle eda edilmelidir. Değil başka bir iş yüzünden onun ihmale veya aceleye getirilmesi, gerektiğinde her türlü işimiz ona feda edilmelidir.


-         Namazdaki kopukluk hayatımızda önemli bir kopukluğa sebebiyet verir.


-         Namaz, İslam dini içinde ibadetlerin en camiidir. Bu açıdan denebilir ki, namaz, kamil insanın en kamil ibadetidir.


-         Evet namaz halk tabiriyle verip-veriştirilip geçiştirilecek bir şey değildir. O, kendisine hususi bir vaktin ayrılması ve başlamadan önce de mutlaka konsantre olunması gereken ibadettir. Aslında namaz ve namaz öncesi hazırlıklar, bu konsantreyi sağlayabilecek güçtedir. Ve sıralanmaları itibariyle namaz vetiresinin enstrümanları gibidirler.


-         Üstadın ilk talebeleri özene özene namaz kılıyordu. Ben gerçekten namaz kılan insanlar gördüm. Bir kaç yüz rekat kılan çoktu  ,sayılamayacak kadar.Bu millet namaz kılmayı unuttu.Camiiler şekillere bağlı kaldı.O halılar gözyaşına hasrettir şimdi.Seccadeler temiz alınlara hasrettir…


-         Kulaklarım doydu artık, fakat gözlerim aç. (hal dili)


-         Bir sahabe: Resululahı (sav) namaz kılarken gördüm. İçin de tıpkı kaynayan tencerenin sesi gibi ses duyuluyordu, yani ağlıyordu (nesai)


-         Evet, her zaman “ ALLAH’ım ben seni istiyorum; rızanı dileniyorum! Duygularıyla dopdolu olacak ve bu mevzuda çok büyük bir istek ortaya koyacaktır. Böyle bir talepte ısrar etmek, bilerek tercih etmenin, tercihte kararlı duruşun ve sadakatin ifadesidir. Evet, âşıkane ve delicesine bu talebin peşinde olmalı; onun tutkunu ve tiryakisi haline gelmeli… Hatta NAMAZ kılma gibi en iyi şeyleri o istikamette değerlendirmeli; namazın içinde bile iç mülahazalarıyla O’nun arkasında olduğunu hep ortaya koymalı. Mesela, insan, secdeye vardığı zaman, ağzı ne söylerse söylesin, mülahazaları mutlaka O’nun izzet ve azameti, O’nun rahmet ve merhameti ve O’nun rızası etrafında dönmeli. Dil bazı ayetleri, duaları terennüm etmeli, telaffuz edilen her kelime şuurdan da vize almalı.


-         Beş vakit namaz farz olmadan önce teheccüt namazı farzdı. Beş vakit namaz farz olunca, sahabe efendilerimiz teheccütü kuvvetli bir sünnet olarak kıldılar. Peygamber efendimiz (s.a.v)  teheccütü yine farz olarak kılmaya devam etti.


-         İnsanımız namazı sever bir konuma gelmelidir. Namazı sevmek ALLAH Teala’yı sevmektir. ALLAH Teala’ya kavuşmayı sevmektir. Bugün içerisinde yüzdüğümüz problemlerin çok büyük bir kısmı, ALLAH Teala’ya kavuşmak isteyen insan sayısının az olmasındandır.


-         Biz aslında kulluktan yana bir yorgunluk yaşıyoruz. Hepimiz yorgun asker gibiyiz, adeta ibadetlerden yorulmuşuz. Bir bıkkınlık var.Müslümanlığa çok avamca bakıyoruz. Kalplerimizde onu çok daraltıyoruz, sığlaştırıyoruz. Bütün Ramazan boyunca ekranlarda bir şeyler konuşuldu, din anlatıldı ama hiçbirisi yeni Müslüman olmuş bir zenci kadının konuştuğu kadar anlamlı konuşmadı. O ne güzel şuur, meseleleri ne güzel kavrama…


-         Biz ülfetin zebunu olmuşuz. Değerler gözümüzde renk atmış, matlaşmış; İçimizde heyecan uyarmıyor. İbadetleri şeker- şerbet yudumlar gibi eda edemiyoruz. Nedir bu mekr-i ilahi bilemiyorum? Neden duyamıyoruz? Neden heyecan yok? Her namazda cemaattan bir-iki insanın içi geçse bu konsantrasyon ruhlarda çok şey ifade edebilir. Ama neden olmuyor, bilemiyorum?


-         ... Gece koylarında seccadende pusuya yatıp sürekli sevgilinin tecellilerini avlamaya çalışmak, kıvam adına çok önemlidir. O bazı şeyleri adi şartlara bağlamışsa başka türlü olmaz. Kıvam adına, marifet kapıları aşılmaz. O, lütfedeceği şeyleri bazı adi şartlara bağlamıştır. Ama verir mi, verir. Yalnız şunu da çok iyi bilmeli ki, namaz abdest ile olur, abdestsiz olmaz. Gece hayatı olmadan da marifet kapıları açılmaz. Nafile iklimi vefa iklimidir. Nafilelerle zaman, altın zaman olur. Altın varken ne diye bakır yapalım ki.


-         ... Namazda iki şahıs arasında boşluk kalmamalı. Bu konu büyük bir hassasiyetle ele alınmış ve sahabe efendilerimiz onu titizlikle uygulamış. Omuzlarını topuklarını birbirine yapıştırmışlar. Topuklar birleştirilirken insanın kendi ayakları arasında bir boşluk oluşsa da bu önemli değildir. İster namazda, ister namaz dışında kişinin kendi boşluğundan daha önemli olan şey, kardeşleri ile arasındaki boşluktur. Çünkü o, fürucat min şeytandır.


-         Kur'an "namazlarını kılarlar" demiyor, "namazlarını ikame ederler'" diyor.


-         NAMAZINI KAÇIRMAMIŞ: Zenbilli Ali Efendi, Bayezid-i Veli camisinin açılışında namaz için toplanmış olan cemaate şöyle diyordu: - Cemaat-i Müslimin! İçimizde Baliğ olduğu günden şu ana kadar hiçbir namazını terk etmemiş kim varsa namazı o kıldırsın. Şimdi lütfen böyle olan zat mihraba geçsin, bekliyoruz.. Dedi. Cemaat bir anda sükût kesilmişti. Kimse yerinden kalkmıyor, mihraba geçmiyordu. Bir kişi Zenbilli'ye doğru yürüdü, kulağına eğildi ve: -Rabb'ime şükürler olsun, şehzadeliğimde ve sultanlığımda, hazarda da, seferde de bir vakit namazımı terk etmedim, dedi. Bu sözlerden sonra mihraba geçti. Yüreklerde coşku ve ürperti hasıl eden bir sesle ellerini kaldırdı ve: -ALLAHu Ekber! Dedi. İmam, Sultan İkinci Bayezid Han'dan başkası değildi.


-         Namaz müminin miracı.. İnsanı, arşiyeler (Arş etrafında tesbih ederek dolaşan melekler) gibi döndüre döndüre sonsuzluğun semâlarında dolaştıran ve götürüp tâ melekler âlemine ulaştıran miraç enginlikli bu mübarek ibadet.. Onun ilk tembih ve uyarıcısı abdest..  Ezan ise konsantrasyonu sağlayan ve metafizik gerilime geçmenin yoludur.


-         Namaza alışmış ve onunla beslenen insanlar, ona hiçbir zaman doymazlar.                                  Doymak şöyle dursun, her namaz bitiminde “daha yok mu?” der, nafileden nafileye koşar; duhâ ile güneş gibi yükselir, evvâbinle gidip kurbet (ALLAH’a Yakınlık) tokmağına dokunur, teheccüdle berzah karanlıklarına ışıklar gönderir ve ömrünü âdeta ibadet atkıları üzerinde bir dantela gibi örmeye çalışır ve kat’iyen içinde yaşadığı nurlardan, ruhunu saran mânâlardan ayrılmak istemez..


-         Kalıplar manaları taşıyıcı olmalı.. İnsanın Rabbiyle münasebetinde asıl olan manadır, özdür, ruhtur. Fakat onları taşıyan lafızlardır, şekillerdir, kalıplardır.                                    Bundan dolayı mutlaka o lafızlara, kalıplara dikkat edilmeli. Esas alınan manayı, ince sözleri, meali o kalıpların taşıması lazım.


-         Bir insanın sadece namazına bakarak onun hakkında karar veremeyiz. Biz kendimizi hüsnü zan etmeye zorlarız. Ama bazı kimseler namazlarında, oruçlarında öyle dikkatsizdirler ve iffetleri mevzuunda çarşıda pazarda öyle sulu hareket ederler ki; insan ne kadar hüsnü zan ederse etsin, şahit olduğu hareket hakkında olumlu düşünceyi İslami çerçevede bir yere koyamaz. Mesela; hemen tekbir alır, sen daha Fâtiha'nın yarısına gelmeden rükua varır. Burada kendini ne kadar zorlarsan zorla ona namaz kıldı diyemezsin. Mesela, rükuda hakkını vere vere, kelimeleri güzelce telaffuz ederek "Sübhâne rabbiyel azîm" demeli. Çok hızlı söylüyorsa manası yoktur onun. Dolayısıyla hakkımızda hüsnü zan edenler vehme ve kuruntuya hüsnü zan etmiş olur.


-         Çok kimselerin hızlı hızlı okuduğu Fâtiha Kur'an değildir. Çünkü Kur'an öyle inmemiştir. Böyle alelacele okunan Fatiha ile kılınan namaz, namaz değildir.                                                  Bir nefeste, o nefes bitmeden sureyi sona erdirme telaşıyla, soluğun tıkandığı yerde hızlıca ve can havliyle alınan ara nefeslerle okunan Kuran'la kıraat farzı yerine gelmiş olmaz. Lafızlar manaların kalıbıdır ama kalıp manaya uygun olması lazım.


-         Sohbet-i Nebevide.. İmamdan önce rükua giden kimse için..  "İster misiniz ALLAH rükudan kalkarken suretlerinizi eşek suretine çevirsin!.." deniliyor. "Herhangi biriniz secdeye gittiği zaman horozun daneyi gagaladığı gibi yapmasın" deniliyor. "Köpek gibi ellerini yere sermesin" deniliyor. Namazda sağa sola bakmaya şeytanın namazdan hırsızlaması denilir.


-         Namazdan hiçbir şey çaldırmamak lazım. O bir emanettir. Şeytan ne bakmadan çalsın, ne yatmadan kalkmadan çalsın, ne şundan ne de bundan.                                           Tam tekmil namaz emanetinin emini insanlar olarak; Hakikat-ı namaz misalî mahiyetiyle.. Neden ibaretse ona uygun şekilde namazı edâ etmeli.


-         Namaz ibadetin kalbidir. Namazın her rüknünün kendine göre bir kıymeti vardır. Ama onun en kıymetli parçası alnın yere konması halidir, secdedir.                               "Kulun ALLAH'a en yakın olduğu yer secdedir" buyurulur. Namaz secde ile taçlanır.


-         Namazı vaktinde kılmak çok önemlidir; ilk vaktinde kılmak evlâdır.


-         İnsan tefekkürle, bir saatlik ibadetini bin senelik ibadet hükmüne getirebilir ve bu seviyede sevap kazanabilir. İşte, bu tefekkür şuuruyla namaz onu, esmâ dâiresinden sıfat dâiresine, oradan da Zât dâiresine sıçratır ve insan âdeta sonsuzluğa yelken açmış gibi olur.

İnsan hiç durmadan âyât-ı tekvîniyeyi düşünmeli, afaktan enfüse ve enfüsden afaka düşünce mekiğini gezdirip durmalıdır.




ALINTI