๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 29 Ağustos 2010, 09:29:32



Konu Başlığı: Peygamberimizin can düşmanıydı ta ki
Gönderen: Zehibe üzerinde 29 Ağustos 2010, 09:29:32
(http://www.risalehaber.com/images/news/71450.jpg)

Mekke fethedilmişti. Hepsi Allah Resulü’nün ağzından çıkacak sözleri bekliyordu


Ali İhsan Er'in yazısı:

Mekke fethedilmişti. Mekkeliler büyük bir endişe içindeydiler. Hepsi Allah Resulü’nün ağzından çıkacak sözleri bekliyordu. Efendimiz şöyle buyurdu:

- Benden ne bekliyor; size ne yapacağımı sanıyor ve ne yapmamı arzu ediyorsunuz?

Kureyş’in konuşacak mecali kalmamıştı; zira kendi öz yurdundan kovan da köşe başlarını tutup Mekke’yi O’na yaşanmaz hale getiren de defalarca hayatına kastedip öldürmeye yeltenen de kendileriydi. Derin bir sessizlik kaplamıştı Kâbe’nin avlusunu. Bu sessizliği bozan ses, nihayet arkalardan yankılandı:

- Hayır murad ediyor ve hayır bekliyoruz. Zira Sen, kerim bir kardeş ve kerim oğlu bir kerem sahibisin; biz de Senden kerem bekleriz!

Bir anda gözler, arkadan gelen bu sese doğru yöneldi; inanılamayacak bir görüntüydü gözlere çarpan. Zira bu sesin sahibi, dünkü can alıcı düşman, hayatı boyunca İslam aleyhinde savaşmış Süheyl İbn Amr’dan başkası değildi. Süheyl’in bu sözleriyle neyi kastettiğini Efendimiz de anlamıştı. Zaten O (sallallâhu aleyhi ve sellem) da farklı düşünmüyordu. Şunları söyleyiverdi:

- Haydi gidin, hepiniz hürsünüz! Kerem sahibi Hz. Yûsuf’un kardeşlerine seslenmesi gibi bir âlicenaplıktı bu ve bu kadar büyük bir âlicenaplık karşısında, yirmi bir yıldır kaskatı duran kalpler de yumuşamış, kitleler halinde insanlar İslâm’a giriyorlardı.

SÜHEYL İÇİN VAKİT TAMAMDI

Süheyl için de vakit tamamdı. Her şeye rağmen böylesine bir hoşgörü eritmişti onu da ve bu kadar büyük bir lütfun, ancak bir Nebi eliyle gerçekleşebileceğini görmemek olmazdı. Ve kitleler arasında İslâm’ı tercih edenlerle beraber o gün, o da kelime-i şehâdeti söylemeye başladı.

Sanki Süheyl, yeniden doğmuştu. Zaten iman, çok farklı bir sermayeydi ve o da bu sermayeyi elde etmede geç kaldığı günlere yanmaya başlamıştı. Meğer yirmi bir yıldır aleyhinde olup arkasından akla hayale gelmedik kötülükler planladığı, ağzına geleni söyleyip kitleleri O’na karşı kışkırtmak için her türlü yola başvurduğu Efendimiz, yeryüzüne ayak basan en şefkatli insanmış da bugüne kadar bundan Süheyl bîhaber yaşamıştı.

Düşündükçe hayıflanmaktan kendini alamıyor; bir taraftan maziye bakıp utancını gizlemeye çalışırken, diğer yandan da arkadaşlarından bazıları gibi ebedi kaybedişle dünyadan göçmeden önce O’nu tanıyor olmanın sevincini yaşıyordu.

Geç de olsa bulmuştu ya, gerisinin ne önemi vardı. Kendi kendisine şu sözü vermişti: - Vallahi de bugüne kadar müşriklerle beraber ne kadar savaşa katılmışsam aynı miktar savaşa katılarak öncekilerin olumsuzluğunu sileceğim. Onlarla beraberken ne kadar mal harcayıp vermişsem, mutlaka bir mislini de şimdi sadaka olarak ortaya koyacağım. Umulur ki ancak böylelikle, önce yaptıklarımın izini silip geçmişime ait olumsuzlukları temizlemiş olurum! (Buhârî, et-Târîhu’l- Kebîr,

4) DERİN BİR MUHASEBE İNSANIYDI

O günden sonra Süheyl İbn Amr’ı görenler, İslâm adına ortaya koyduğu tavırdan dolayı hakkında hep hüsn-ü şehâdette bulunacak ve hassasiyetleri karşısında ona gıpta ile bakacaklardı. Bu hayranlıklarını gelip kendisine söyleyenler de vardı. Ancak Süheyl İbn Amr, aynı zamanda derin bir muhasebe insanıydı; başkalarının kendisi için ne dediklerinden daha çok kendi kanaatini nazara alır ve eski günlerini hatırlayıp onların verdiği pişmanlıkla iki büklüm olurdu.

Bir gün sahabeden Hz. Saîd İbn Müslim, onun hakkında şunları söyleyecekti:

- Müslümanlığı gecikip de ancak Fetih’ten sonra gelip teslim olan Kureyş ileri gelenleri arasında, namaz kılıp, oruç tutma ve sadaka verip tasaddukta bulunma gibi ahiret hayatına hazırlık anlamında yapılan her türlü hayır işlerinde Süheyl İbn Amr kadar hassas ve duyarlı olanını görmedim! Mazide kalan eski günleri yâdına düşünce, adeta damarlarındaki kan çekilir ve rengi solar, ne kadar da çok ağlardı!.

Bugün