> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Parmak ucu etiki
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Parmak ucu etiki  (Okunma Sayısı 605 defa)
22 Kasım 2010, 15:05:30
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 22 Kasım 2010, 15:05:30 »



Parmak Ucu Etik’i


Kaldırımlardan değil caddelerin ortasından yürüdüğümüz günlerin yüreğinden sıyrılıp gelen bir esintinin kavrulmuşluğudur bu serenat. İnceden bir resital sızar gibi düşlerimize, her bir notanın üstüne basa basa,çalınan kornalara aldırmadan,Bilal’in dudağındaki senfoninin eşliğinde varolma savaşı verdik biz. Bir şairin şuuru ve bir kırlangıcın safiliğinde parke taşlarında yudumladık seni ey Bağdat. Kelimelerin yığılmış ve zorlanmış anlamlarından bir bir geçip, okyanus dolusu gözyaşıyla dudağımdaki şarkı gibi seni söylemek istiyorum ey Filistin, sadece dinlemek değil. Şah damarı yoklamasının ardındaki hazana tutulmuş nefeslerimizin anısıdır ve maviyi inadına sevmenin, dağları Uhudla adımlamanın kalp atışıdır birinci tekil şahsa edilen ithaflar. Hayır. Artık olmaz. Ne olur gelme daha fazla üzerime. Damarlarım tüm genişliğine rağmen bana küskün. Uzak memleketlerin yetim çocuklarındaki burukluğun ve bir o kadar isyanın tadı var uzun cümlelerimin ilk hecesinden noktasına kadar. Ravza tutsun diye ellerimden, bir Hacer oturttum kucağımın ortasına. Sonra kahreden gözlerin ihanetine binlerce kez yemin ettim bozacağımdan habersiz. Gökyüzü ne kadar da eskimiş sizin oralarda ey miracımın kandili. Yorgun ve hüzünbaz Afrikalının tenindeki “işte ben ve işte yaşamın rengi” dercesine cüretkâr ayaklanması, mağara arkadaşlarının firari soluklarına karıştı. Ve kaçıştı ürkek bakışlı, çınarların şahitliğinden korkup hançerlerin keskinliğine sığınanlar. Yeryüzünün daireselliğini iddia edenler asıldığından beri, özgürlüğün eteklerinde can çekişmekte prangalı sevdalar. Ve boğazda düğümlenen hıçkırıklardan bir haykırış da kartal yuvalarının sessizliğine sinmekte. Akabeler bitmek bilmiyor. Patikaları topraklar sardığında,aşikar bir gökyüzünden yoksun ve computerlerin hafızasından ibaret bellekleriyle,kabirsiz çaylaklar türedi ölümlerin üzerine. Hasret vuslattan güzelmiş be gülüm. Mezidin iştiyakının bitişi dışındaki kavuşmalar sadece bir aldatmaymış. Yollar ! Beni sürüklemeyin arz-ı mukaddes’e. Ben çölden esen bir rüzgârla buluşmak istiyorum denizime. O zaman anlam bulacak bir adım ötemdeki dalgaların içinde kendimi bulmamın derinliğiyle limanlara demir atmam. Dur duraksama bilmez Musab, gölgesiyle kitabımın kahramanı. Şamil’in yadigârı öfkesiyle Aksa’nın çocukları, fırçamdaki dokunuşların manası. Ne zaman kırgınlıklar, tebük dönüşü pişmanlıklara bıraksa kendini, işte o an ardı arkası kesilmez kararların doğduğu gün oldu benim için. Mersiyeler sıraladım Tur dağındaki ateşe, elçinin ayak izinden faydalanmak isteyenlerin aksine, İremler kurudu. Karmakarışık bir fikir deryasından Haman’ın kulesiyle fezaya ulaşma gayreti, matematiğin iflas ettiği odalarda söndü. Bir daha da kimse cesaret edemedi uyuyan güzeli uyandırmaya. Çirkin yüzlü devler istila ededursun şatoların en yüksek pencerelerini, biz benliğimizden geçeli sebat olduk, istikamet olduk. Sonra su olduk. Çatlayan yüreklerin gözbebeğine seherlerde indik Bedrin aslanlarıyla. Atılan imzalar nisyanı sildi bir çırpıda. Ve besmelenin aydınlığında zarif adamların sözleriyle intizarın kıymetini bildik, her ekrana gömülüşümüzün helakının yangınında. Alevleri küllerimizi dağıtıp “bir daha olmasın” nidasıyla karıştı gecelerin karasına. Zindan! Ey Kahirenin en gerçek siması. Ne bitimsiz öyküleri yazdın duvarlarına ve ne geri gelmez başları konuk ettin bir tabure bile olmayan hücrelerinde. Biter mi bu alçaklık. Hicret yani kervanların diliyle  şerefe yolculuk, puslu bir sokak lambası altındaki adi bir sohbete dönüştüğünde, Huseyinlerin kanı yaktığında Fıratın sularını,işte o zaman Zeynepler sürgüne gebe günleri yazdı tarihe. Uzay çağındaki geri kalmışların adı oldu mücadele. Firaki sendromların eşiğindeki sabahların kokusudur gel çağrılarının samimiyeti. Dosyalar dolusu yazı yazdım sana. Artık gidişin kadar sitemin de sorguluyor eylemlerimi. Adını “sen” koyduğum bir şiir olsan; sonra aksan parmak uçlarımdan. Kana kana yudumlanan bir yakamoz olsan hiç tükenmeyen. Senin için hep aynı cümleleri kursam da dualarımda, sen yine de benim için en renkli sonları hazırlasan. Haybere yürür gibi sancağım elimde, zaferlerin muştusu, azmin gücü, cennetin özlemiyle. Yorumsuz konuşup, teslim olduğumda verdiğim söze, sıcaklığında ısınacağım biliyorum. Ve kalanların ardında bir türkü de ben olacağım…

 

Hümeyra Mehtap Mert

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Parmak ucu etiki
« Posted on: 25 Nisan 2024, 13:44:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Parmak ucu etiki rüya tabiri,Parmak ucu etiki mekke canlı, Parmak ucu etiki kabe canlı yayın, Parmak ucu etiki Üç boyutlu kuran oku Parmak ucu etiki kuran ı kerim, Parmak ucu etiki peygamber kıssaları,Parmak ucu etiki ilitam ders soruları, Parmak ucu etikiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes