> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  >  Özgüvenli olsun derken bencil mi oldular?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Özgüvenli olsun derken bencil mi oldular?  (Okunma Sayısı 662 defa)
30 Ağustos 2010, 17:46:18
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 30 Ağustos 2010, 17:46:18 »



Banu YAŞAR

Özgüvenli olsun derken, bencil mi oldular?

   

Zaman değiştikçe her gelen neslin ihtiyaçları, kişilik yapısı hatta ruhî problemleri ve öncelikleri de beraberinde farklılaştı. Eskiden dert olan bir çok şey, artık sorun olmaktan çıkıp, bambaşka bir hal aldı. Aile içi ilişkiler, anne baba ve çocukların rolleri bile zamanın geçişiyle birlikte ciddî değişimler geçirdi. Eskiden anne babanın özellikle de babanın baskın olduğu aile modeli, son yıllarda çocuk merkezli hatta çocuğun hakimiyetinin ve isteklerinin sınırsızca karşılandığı ortamlar haline geldi.

Şu anda orta yaşlarını yaşayan bizim nesil için özgüven problemleri her zaman için önümüze engeller çıkardı. Kendimizi ve duygularımızı ortaya koymakta, ifade etmekte hep zorluk çektik. Otuzlu yaşlarda bile kendine güven duygusunun sonuçlarıyla baş etmeye çalıştık. Hayır diyebilmek bile öyle zordu ki... İstemediğimiz bir sürü işin ve yükün ortasında bulduk kendimizi... İçimizden söylene söylene yaptığımız ne çok şey oldu, sırf güzelce bir hayır diyememek yüzünden... Ya da ilişkilerin kolay yıkılabilirliğine olan inancımız duygularımızı ifade etmemizi engelledi. Ettiğimiz zaman da, kötü bir dille ifade ettik. Zamanında yaşanmamış ve söylenmemiş her duygunun bedelini çok ağır ödedik. İfade edilmeyen her duygu, hırçınlık ve öfkeyle söylenen yaş dönümü krizlerine dönüştü. Bizim nesil, büyürken çok yoruldu, önce kendisiyle tanışmayı öğrendi. Kendini gördüğünü zannettiği aynalar bir bir kırıldı. Geride kalanları da kendisi kırdı. Yıkıntılarından doğan öfkesini affetmeden yol alamayacağını, o da biliyordu. Önce geçmişini, orada hayatına hükmü geçmiş herkesi affetti, yüreğindeki yüklerini atınca hafifledi. Ancak o zaman büyüyebildiğini fark etti.

Bizim nesil kendini, adeta arkeolojik bir kazı yapar gibi keşfetmeye çalıştı. Her bulduğunu yerine koymak ise yıllarını aldı. Bütün korkularının ve zaaflarının takıldığı yerleri teker teker keşfettikçe büyümek denen şeyin ne kadar da zor olduğunu fark etti.

Çocuklarımız bizim yaşadıklarımızı yaşamasın dedik, iyi niyetle düşündük belki, ama öyle çok verdik ki, hatta istemelerine bile fırsat vermeden verdik. Hiçbir sıkıntıları olmasın, hiç beklemesinler, hiç ertelenmesinler istedik. Hasta olmasınlar diye soğuktan aşırı koruduğumuz gibi, bütün hayat tecrübelerinden de koruduk onları. Dizleri kanamadan öğrensinler istedik hayatı. Hiç yoksunluk yaşamasınlar, her şeyleri tamam olsun dedik. Bizim yaşadıklarımızı ve beklediklerimizi yaşamasınlar, beklemeden sahip olsunlar diye düşündük. Özgüvenli olsunlar diye her istediklerini hiç bekletmeden verdik, hiç sorumluluk almadan da, beklemeden ve emek vermeden de dünyadaki en güzel, en harika insanlar olacaklarını düşündürdük onlara. Her işlerini kendimiz yaparak, hayata elleriyle katılmanın zevkini aldık ellerinden. Düşmesin diye kolladık, terler diye koşmasına izin vermedik. Bir cam fanusun içinde temiz ve özenli, dikkatli ve aşırı düzenli bir hayat sunduk onlara. Koruyalım derken, öyle şefkate boğduk ki, büyüdüklerinde hayatı yalnız yaşayacaklarını unuttuk. Kendi özgüven problemlerimizi tamir edelim derken, ertelemeyi ve beklemeyi sevmeyen, her istediği anında olsun isteyen nesiller mi yetiştirdik acaba?

İnsan ne kadar da kolay alışıyor her şeyin hazırına ve kolayına. Sanki hep olacakmış, sanki hep gelmesi gerekiyormuş gibi inanıyoruz. Azıcık bir gecikme olsa ya da isteklerimiz bizim arzu ettiğimiz gibi olmasa hemen şikâyete başlıyoruz. “Niye ben, niye bana!” diye söyleniyoruz. Sanki kaderin hükmü bizim lehimize değil de aksine işliyormuş gibi sürekli şikâyet ediyoruz. Kendimizi sonsuz bir emniyette hissetmeyeli ne kadar oldu acaba? Ne kadar zamandır, sadece O’nun tarafından sürekli korunduğumuzu hissedebiliyoruz? Sanırım dikey ilişki zayıflayınca, yataydaki ilişkilerimizde yolunu ve yönünü şaşırıyor. İyi olsun, iyi yapalım derken, fıtratın gidişini ve akışını bozuyoruz. Görünürde nice şefkatli davranış ve tutum vardır ki, aslında karşımızdakine zarar verir. Onun gerçekten büyümesine, hayata tutunmasına ve acıyla baş etmesine engel olur. Şefkatle kabuğunu zamansız açtığımız her tohum, rüzgâra ve yağmura dayanıksız olur. Çabuk yıpranır, açmadan çürür gider.

Çocuklarımızı büyütürken, daha doğrusu onların büyüme serüvenine eşlik ederken, acele etmeyelim, aceleye getirmeyelim. Öğrenmeleri ve görmeleri için zaman tanıyalım, biraz bekleyelim, hemen koşmayalım, kendi kalkabilecekse, bu zaferi elinden almayalım. Bekleyen, gönderilenin kıymetini daha iyi bilir, onu daha iyi korur.

Onların terbiyecisi değil, yol arkadaşı olalım. Birbirimizin imtihanı olmak yerine birlikte imtihan olmanın, birlikte büyümenin tadını keşfedelim. Küçük yaşlarından itibaren küçük sorumluluklar verip takdir ederek, bundan lezzet almalarına imkân sağlayalım. Deneyerek, yaşayarak öğrenmelerine izin verelim. Tabiî ki rehberlik yapalım onlara, ama biz bile bu yaşımızda nasihat edilmesinden hiç hoşlanmadık ki....

Öncelikle onaylamasak da, onun ne yaşadığını ve ne düşündüğünü anladığımızı hissettirmeliyiz. Sonrada onu çok sevdiğimizi, her zaman yanında olduğumuzu söylemeliyiz.

Onları yaşadıkları sürece her acıdan ve her düşüşten koruyamayız, yaşadıkları her ânın içinde, bütün hayatları boyunca onlara eşlik edemeyiz. Dürüst ve samimî, seven ve kabul eden bir yol arkadaşı olmak daha destekleyici olacaktır. Modern zamanın bencillik ve narsizm gibi hastalıklarına karşı, onları daha çok koruyacaktır.

Anne baba olmak gerçekten zor. Ama zor olduğu kadar da eşsiz bir tecrübe. Belki de hiçbir şey, hiçbir yaşanmışlık bu kadar büyütücü olamazdı.



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Özgüvenli olsun derken bencil mi oldular?
« Posted on: 29 Mart 2024, 03:52:05 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Özgüvenli olsun derken bencil mi oldular? rüya tabiri, Özgüvenli olsun derken bencil mi oldular? mekke canlı, Özgüvenli olsun derken bencil mi oldular? kabe canlı yayın, Özgüvenli olsun derken bencil mi oldular? Üç boyutlu kuran oku Özgüvenli olsun derken bencil mi oldular? kuran ı kerim, Özgüvenli olsun derken bencil mi oldular? peygamber kıssaları, Özgüvenli olsun derken bencil mi oldular? ilitam ders soruları, Özgüvenli olsun derken bencil mi oldular?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes