๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 26 Ağustos 2009, 15:38:07



Konu Başlığı: Orucun sevabı sonsuzdur çünkü...
Gönderen: Zehibe üzerinde 26 Ağustos 2009, 15:38:07
(http://www.risalehaber.com/images/news/60603.jpg)

Bilâl Habeşî Hazretleri

O, Efendimiz’in müezziniydi. Son ezanını okuyordu. Halk o kadar coşmuştu ki, Peygamber Efendimiz yaşıyor sandılar. O günden beri dünyada bir daha böyle bir ezan okunmadı. Bilâl Habeşî Hazretleri de başka ezan okumadı...

Bilâl Habeşî Hazretleri, ilk imân eden sahabilerdendi. Müslüman olmadan önce Mekke’de müşriklerin ileri gelenlerinden Ümeyye bin Halef’in kölesi idi. Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), Kâbe’yi putlardan temizledikten sonra Hz. Ebu Bekir’in vesileliği ile Müslüman olan Efendimiz’in müezzini Hz. Bilâl, burada ezan okuyarak, ortalığı tevhid nameleriyle coşturmuştu.

Peygamberimiz’in vefatı üzerine, ona karşı büyük bir sevgi duyan Hz. Bilâl, Medine’de kalmaya dayanamayıp, ayrılmak zorunda kalmıştı. Hz. Ebu Bekir, Bilâl’e yanında kalması için ısrar ettiği halde, Hz. Bilâl ona şöyle demişti:

- Eğer sen beni Allah için azat ettinse, bırak istediğim yere gideyim; yok kendi nefsin için azat ettinse beni yanında alıkoy! Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir ona istediği yere gidebileceğini söylemişti. O da Şam dolaylarına gitti. Hz. Ömer, hicrî onaltıncı yılda Suriye ve Filistin’e gittiği zaman, Bilâl onu karşılamaya çıkarak Câbiye’ye gelmişti. Sonra halife ile beraber Kudüs’e giderek, bu kutsal şehrin teslimi sırasında bulunmuş ve Hz. Ömer ile birlikte Kudüs’e girmişti.

Hz. Ömer, burada, Resûlullah’ın vefatından beri ezan okumayan Bilâl’den ezan okumasını rica etmiş, Hz. Bilâl de halifenin ısrarına dayanamayarak ezan okumuştu. Hz. Bilâl ezanı okumaya başlar başlamaz, Hz. Ömer ve diğer sahabiler, Resûlullah dönemini hatırlayarak, gözlerinin önüne, geçmiş günleri getirip hüngür hüngür ağlamaya başladılar. Bilâl’in ezanını dinleyenlerin hepsi, kendilerinden geçmişlerdi.

BUNCA AYRILIK YETMEDİ Mİ YA BİLÂL?

Hz. Bilâl, bir gece rüyasında Resûlullah Efendimiz’i gördü. Sevgili Peygamberimiz kendisine adeta sitem ettiler; "Bunca ayrılık yetmedi mi, Ya Bilâl? Hâlâ kabrimi ziyaret etmeyecek misin?"

Zavallı yüreği, duracak hale geldi. Heyecan ve ter içinde uyandı. Hemen hazırlığa başladı. Şafak sökerken, ince, uzun ve garip deveciğiyle; mübarek Medine yollarına düştü. Biricik Efendisi’ne yaklaştıkça havayı kokluyor, taşları toprakları okşuyor ve gözyaşı döküyordu. Issız çölleri yara yara Medine’ye ulaştı. O’na rastlayanlar, selam veriyorlardı. Sonra da yanındakilere diyorlardı ki;

- İşte Bilâl, Bilâl Habeşî, işte Hazreti Peygamber’in müezzini. O’nun gibi ezan okuyan, bu dünyaya gelmemiştir. Fakat o, hiçbirini duymuyor, görmüyordu. Sanki çok kuvvetli bir mıknatıs, onu kendisine çekiyordu.

Peygamber Efendimiz’in mübarek kabrine doğru ilerledi. Yüce makama erişirken Kur’ân-ı Kerim okudu.

SON DEFA EZAN OKUYORDU


En sonunda sevgilisinin kabrinin yanında bayılarak yıkıldı. Ayıldığı zaman, başucunda, sevgilisinin sevgili torunları Hasan ve Hüseyin Hazretleri; saçlarını okşuyorlardı. Sanki dünyalar onun oldu. Sarıldılar, kucaklaştılar, ağlaştılar; "Yavrularım! Ne kadar da dedeniz Hz. Resûlullah gibi kokuyorsunuz!" dedi.

Hz. Hasan sordu: "Dedemiz seni de çok severdi. Acaba O’nun hatırı için, bir şey istesek yapar mısın?" Hz. Bilâl çok şaşırdı; "Bu ne biçim söz? Bu kölenizden ne emredersiniz, yerine getiririm!" "Senden, bir defa da olsa ezan dinlemek istiyoruz. Ricamız sadece buydu." dedi.

Ertesi sabah Bilâl Habeşî, son ezanını Mescid-i Nebevî’de okudu. Yanık ve hasret dolu sesiyle; "Allahu Ekber! Allahu Ekber!" dediği zaman bütün Medine halkı ayağa kalktı. "Eşhedu en lâ ilâhe illallah! Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah" deyince kadın-erkek, genç-ihtiyar, çoluk-çocuk, hatta yataklarındaki hastalar bile, sokaklara döküldüler. Mescid-i Nebevi’ye koştular. Halk o kadar coştu ki, Peygamber Efendimiz yaşıyor sandılar. O günden beri dünyada, bir daha böyle bir ezan okunmadı.

Bilâl Habeşî Hazretleri de başka ezan okumadı. Onlar, böylesine Hz. Muhammed aşığı kimselerdi. Onu canlarından öte seviyor, aziz hatırasına sahip çıkıyor, hayatlarının her karesinde onun getirdiği prensipleri yaşıyorlardı. Ya biz?

ORUÇ, SEVABI SONSUZ BiR iBADETTiR

Mü’min, orucu sırf Allah emrettiği için tutar. Onun rızasını kazanma düşüncesini taşır. Akşama kadar bekler, bir şey yiyip içmemeye dikkat eder. Rabbine olan kulluk derecesini gösterir. Akşamleyin sofraya oturduğu zaman da Yaratıcı’sının "Buyurun" emri gelmeden elini uzatamaz. Cenab-ı Hakk’ın şefkat ve merhamet dolu nimetlerine geniş ve umumi bir ibadetle karşılık vermeye çalışır.

ORUÇ, ALLAH’A YAKLAŞTIRIR


Oruç ibadetinde gösteriş, riya yoktur. İnsan gerçekten oruçlu olduğunu sadece Yaratıcısına, kendisini besleyip büyütene, türlü türlü nimetlerle ihtiyacını giderene gösterir, arz eder. Kimsenin görmediği bir yerde orucunu bozabilecekken bozmaması, Allah için tuttuğunun en güzel ifadesidir. İşte bunun için Cenabı Hak, "Oruç benim rızam için tutulmuştur. Bana aittir, mükafatını da Ben vereceğim" buyuruyor. Her iyiliğin ve ibadetin karşılığında verilecek sevap, ayet ve hadislerle bildirilirken, orucun sevabı için bir had-hudut konmamış, belli bir sayı ve miktar belirtilmemiştir. Demek ki, ihlasla yapılan ibadetlerin zevki, manevî karşılığı, uhrevi mükafatı sonsuz olacaktır.

Ali İhsan Er


Konu Başlığı: Ynt: Orucun sevabı sonsuzdur çünkü...
Gönderen: Ceren üzerinde 29 Temmuz 2015, 21:08:01
Esselamu aleykum.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Hz.Bilal peygamber efendimize ilk inanan ve onun yolunda giden ,ezanı ilk okuyan sahibiydi.Ve peygamber efendimizin ölümünün üzerine bir daha ezan okumamıştır.Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin isteyince bir kez olsun ezan okumuştur Hz.Bilal.Oruç tutmanın sevabı sonsuzdur.Çunku nefsine hakim olmayı öğretir,ibadet etmeye sevk eder.


Konu Başlığı: Ynt: Orucun sevabı sonsuzdur çünkü...
Gönderen: Ramazan. üzerinde 29 Temmuz 2015, 22:47:05
Ve Aleykümüs Selam . Çok güzel konular . Bilal-i Habeşi Hazretleri Efendimiz (s.a.v.)'e öylesine bağlıydı ki . Efendimiz bu dünyadan göçünce Hz. Bilal bu ayrılığa dayanamayarak Şama göç etmiştir . İçimizdeki ALLAH (c.c.)'nun sevgisi ve ALLAH Rasulu (s.a.v.)'in sevgisi İnşALLAH Hz. Bilal gibi olur .


Konu Başlığı: Ynt: Orucun sevabı sonsuzdur çünkü...
Gönderen: besiye 8 üzerinde 30 Temmuz 2015, 09:38:12
Paylasim icin tesekkurle allah razi olsun


Konu Başlığı: Ynt: Orucun sevabı sonsuzdur çünkü...
Gönderen: Rüveyha üzerinde 30 Temmuz 2015, 16:00:32
Ve aleykumusselam.Âmin ecmain İnşaAllah..Mübarek sahabe Efendilerimiz RasulAllah duydukları muhabbet pahabiçilmez.Mevlam bizlere de nasip eylesin İnşaAllah..Rabbim razı olsun..


Konu Başlığı: Ynt: Orucun sevabı sonsuzdur çünkü...
Gönderen: Pelinay üzerinde 15 Ağustos 2015, 21:19:21
Ve aleykumusselam ve rahmetullah; Kişi sevdiği ile beraberdir buyuruyor Efendimiz..
sahabelerin engin muhabbeti gibi olmasada sevgimiz,aşkımız yinede tek tesellimiz bu hadisi şerif.Rabbim şefaatlerinden mahrum eylemesin inşallah.Allah razı olsun ..


Konu Başlığı: Ynt: Orucun sevabı sonsuzdur çünkü...
Gönderen: Mehmed. üzerinde 15 Ağustos 2015, 21:42:18
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah ,

Ebû Hüreyre radıyallahu anh´den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Aziz ve celîl olan Allah "İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim" buyurmuştur.

Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.

Muhammed´in canı kudret elinde olan Allah´a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.

Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır."

(Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163)

Rabbim (celle celalühü) bizleri orucun feyzine ulaştırsın.