๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 02 Aralık 2010, 14:31:04



Konu Başlığı: Önceliklerimiz
Gönderen: Sümeyye üzerinde 02 Aralık 2010, 14:31:04
Önceliklerimiz


Doyumsuzdur insanoğlu. İstek ve arzuları bitimsizdir. Elde ettikleriyle yetinmez. Daha fazlasını, daha iyisini, daha güzelini istemeye devam eder. Sonu gelmez “olsa”ların. Yaratılışımızda var bu.

Ancak her insanın yöneldiği, asıl amaç bildiği, hatta hayatını adadığı bazı temel talepleri vardır.

“Allah’tan tek dileğim; falan spor küme düşmesin (veya şampiyon olsun)” diyor, kimileri.

İstediği bir bölümü kazanmak, okul bitirmek; bir iş sahibi olmak, bazılarının uykusunu kaçırıyor.

Sevdiği kıza (kızsa, erkeğe) sahip olabilmek için her şeyini adayanlar var.

Bir araba, bir ev, bir eşya kimilerinin hayallerini süslüyor.

Bazı kimseler, para ve mal sevdalısı olmuş.

Hele makam elde etmek için şerefini, onurunu ayakaltı edip her şeye razı olan dalkavukları az mı görüyoruz?

Kimileri soy sop, kimileri şöhret delisi!..

Siz bu örnekleri daha da çoğaltabilirsiniz. Bitmez saymakla insanların temel amaç edindikleri arzuları…

 

Fakat Müslüman farklıdır. Farklı olmalıdır. İnancı farklı, düşüncesi farklı, davranışları farklı, hedefleri farklı, talepleri, sevdikleri, sevindikleri farklı…

Kuşkusuz o da can taşıyor. Onun da bazı nefsî arzuları olacaktır elbet. Ama bu arzularını, hayatın gayesi bilmez hiçbir zaman. Dünyevi arzularını hayatın tadı tuzu bilmez… Hayatını onlara adamaz. O, uzaklara, ötelere bakar. Takılıp kalmaz oyuncaklara… Gelecekteki mutluluğunu düşünür. Dünya hayatının bir yolculuk dönemi olduğunu bilir. Gideceği ve sürekli kalacağı daha hayırlı olan yer için kendini hazırlar.[1] Onun için de Kitabı rehber, Resulü önder edinerek, Hakkın rızasına talip olarak, Hakkın çizdiği yolda dünya hayatı yolculuğuna devam eder.

Evet, nedir Müslüman için hayatı anlamlı kılan şeyler? Nedir Müslüman’ın öncelikleri? Yaşamaktan maksadı nedir? Dünya nedir, hayat ne içindir? Müslüman’ın temel talepleri nelerdir?

Bir ayette buluyoruz bu soruların özet olarak cevabını. Müthiş bir ayet! Adeta çerçeveliyor Müslüman’ın dünya hayatına bakışını. Hayat kılavuzumuzda şöyle buyruluyor:   

“De ki: Benim “salât”ım, “nusik”im, hayatım ve ölümüm; varlıkların Rabbi Allah içindir. / Onun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu. Ben Müslümanların öncüsüyüm.”[2]

Allah’ı Rab bilmek, Ona şirk koşmamak, Yalnız O’na ibadet, itaat ve kulluk etmek… Bütün hayatı, ömrü ve ölümü ona adamak… Onun için yaşamak… Onun memnuniyetini, her arzunun üstünde tutmak...

İşte hayatın anlamı!.. İşte yaşamanın amacı!.. İşte dünya!.. İşte Müslüman’ın her şeyini feda ettiği temel arzuları…

İzninizle ayet üzerinde birlikte biraz düşünelim:

Konunun daha iyi anlaşılması için önce ayette geçen kelimelere bir göz atalım:

Salât; Arapça Sa-li-ye kökünden. İnsanı ateşten koruyan ibadet ve itaat demektir. Salât, türevleriyle birlikte Kur’an’da yüzden fazla yerde geçiyor. Çoğulu; “salevat”tır.

Salât; kıyam, rükû, secde; namaz gibi ibadetleri ifade ettiği gibi; Kur’an okumak, Allah’a yakarmak, dua etmek, rahmet, hamd, tesbih, tehlil, tekbir, tebrik, temcid, zikir, tezkiye gibi Allah için yapılan bütün ibadet ve itaatleri kucaklayan bir kelime…

Namaz, aslında salât’ın çağrıştırdığı bütün bu soyut kavramların bir araya gelişi, somutlaşması, yorumlanmasıdır. Onun için “salât”, özellikle namaza ad olmuştur.[3]

İşte Allah (c.c.), kullarını bunun için yarattı:

“Ben görünmez varlıkları ve insanları, yalnız bana ibadet etsinler diye yarattım”[4] buyuruyor.

Esasen Rabbimizin yarattığı her şey, Allah’a ibadet ve itaat etmektedir Allah’ı zikretmekte ve tesbih etmektedir. Bunun için yaratıldı bütün varlık. İbadet; yaratılış borcumuz.

Ölene dek -kesintisiz- devam edecek bu itaat ve ibadet eylemi: “Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et”[5] buyruluyor.

Yaratılış amacı uğrunda hayatını tüketmeyen; ömrünü boş şeylere harcayan insan için hayatın ne anlamı var ve kendisinin de Yaratıcı katında ne değeri var!

“De ki: kulluğunuz (yakarışınız, duanız, ibadetiniz) olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!”[6]

Kendini değersizleştirene, değer verilir mi?

Nusuk; kurban kesmek demektir. Allah’a yaklaşmak amacıyla yapılan bütün itaatler, kulluklar ve ibadetler de “nusuk”tur.

Hayat ve Ölüm; bilinen anlamıyla hayat, canlı olmak, yaşamaktır. Tersi ise ölümdür. Kur’an’da; inanmayanlara, yaşadıkları halde “ölüler” tabiri kullanırken; Allah yolunda öldürülmüş olanlara da; “onlar hayattadır fakat siz bilmezsiniz” buyruluyor. Anlaşılıyor ki; insanı canlı tutan; Allah ile irtibatı koparmamaktır. Allah ile bağını çözenler, yaşasalar da, diri değiller…

Rab; Allah. Şefkat ve merhamet sahibi, yediren, içiren; nimet veren, şifa veren. Sahip. Büyüten, yetiştiren, terbiye eden, eğiten, yöneten. Emrine itaat edilen, yetki ve otorite sahibi gibi manalara gelir.

Allah için; Müslüman, yaptığını; Allah emretti diye yapar. Yapmadığını da; Allah yasakladığı için yapmaz. Allah için olmayan işlerle işi yoktur Müslüman’ın. Bütün hayatını ve her şeyini Allah’ı razı etmek için adar.

Kim ve ne için olursa olsun; Allah adına ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için olmayan her ibadet, kulluk ve mutlak itaatler şirk mikrobu taşır.

Emrolunan şey; Bununla emrolundum; bu sayılan şeylerle emrolundum. Daha geniş anlamıyla; vahyi, hayatımın düsturu edinmekle emrolundum, demektir.

“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” buyuruyor Rabbimiz.

Bu buyruklar, Resulün şahsında bizedir. Bize söylemiştir Rabbimiz. Biz de söyleyeceğiz Resulün söylediğini. “Benim “salât”ım, “nusik”im, hayatım ve ölümüm; varlıkların Rabbi Allah içindir. / Onun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu” diyeceğiz. Ve söylediklerimizi hayatımızla da yansıtmalıyız. Bunun için, bu hayırlı yarışta öne geçmek için gayret etmeliyiz.

Müslümanların öncüsü olmak; ben Müslümanların evveliyim, ilki, birincisi, önde olanıyım. Hâlbuki Kur’an’a baktığımızda; bütün peygamberlerin ve onlara uyanların Müslüman olduklarını görüyoruz. Öyleyse nasıl oluyor da; son Resul ve onun ümmeti Müslümanların ilki olabiliyor? Bize verilmek istenen mesaj nedir?

Ayetin öncesinde söylenen bu hayırlı işler hususunda Kur’an’ı rehber, Resulü önder edinerek yarışmak, öne geçmek, önde olmak, öncü olmak için gayret etmek demektir. Resulün şahsında, bizi buna teşvik ediyor ayet…

Özetlersek; tek ilah ve Rab olarak Allah’ı tanımak, O’na şirk koşmamak… Yalnız Allah’a ibadet, itaat ve kulluk etmek… Hayat boyunca Allah’ın rızasını (memnuniyetini) esas almak; Onun sevmeyeceği her inanç, düşünce ve fiilden uzak durmak; O’nun için yaşamak ve onun yolunda ölmek… Bunun için ceht ve çaba sarf etmek…

İşte önceliklerimiz… İşte insan için hayatı anlamlı kılan şeyler… Yaşamaktan maksat bu!.. Dünya hayatı bu işte!..


 Kaynakça

 [1] A’lâ: 87/17

[2] Enam:6/162, 163

[3] Namaz, Farsça bir kelimedir. Arapçası; salâttır. Salâtla ilgili olarak daha geniş bilgi almak için “Firdevs Cennetinin Mirasçıları” kitabımıza bakabilirsiniz. 

[4] Zariyat: 51/56

[5] Hicr:15/99

[6] Furkan:25/77



Adil Akkoyunlu