๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 07 Haziran 2010, 17:22:39



Konu Başlığı: Ölümün güzel yüzü
Gönderen: Sümeyye üzerinde 07 Haziran 2010, 17:22:39
Ölümün güzel yüzü

İnsan, canlılar aleminin en mükemmel örneğidir Bu mükemmel şaheser, ömrünü tamamlayınca, mekanını değiştirir Hiçbir insan, kendisini dünyada ebedi kılamamış, nöbeti kendisinden sonraki nesillere devrederek yaşayıp gelmiştir Yani o, ölümlü bir varlıktır
Ölüm çetin bir geçittir Belki de bu yüzden ondan korkulmaktadır Ne var ki, bazı kişiler ölümden korkarken, bazıları da onu güler yüzle karşılar Mevlânâ’nın ölüm gününe “Düğün Gecesi” dediği gibi, Necip Fazıl’da, “Öleceğiz, müjdeler olsun, müjdeler olsun / Ölümü öldüren Rabb’e secdeler olsun” der
Ölüm genellikle istenmez Çünkü; kabrin o soğuk derinliğinde yatarken, zamanın nasıl geçeceği, çürüyen bedenin kaç yıl o toprakta kalacağı ve ne hale geleceği endişesi, insanları korkutup, huzurlarını kaçırmaktadır Bütün bu korku ve endişeleri İslâm güzelleştirmiş, ölümün kasvetli çehresini, sevimli hale dönüştürmüştür O, cennette sonsuz nimetlere gark olma ümitleriyle güzel hale gelmiş, ahiret de cennet müjdesiyle mü’minlerin gönüllerine su serpilmiştir

Ecel, insan hayatının son bulması ve ölümün gerçekleşmesidir Cenap Şehabettin’in dediği gibi, “Hepimiz ölümle nişanlıyız” Aslında o, bizim en yakın dostumuzdur Ölüm bir rüzgar gibi, vadesi gelen herkesi bir taraftan alır, öbür tarafa savurur Dünya tarlasına bir taraftan ekilen canlar, öbür taraftan biçilir, durur
Her tabutun ardından bakanlar mahzundur Ölen kişi hoşlanmadığı biri dahi olsa, insanı buruk bir his kaplar Bu yüzden; annesinin tabutu peşinde yürüyen gözü yaşlı, benzi soluk çocuğun yürek yakan yalnızlığı, eşini kaybeden genç annenin tabutun üzerine kapanarak döktüğü gözyaşları, göçük altında kalanların günler sonra bulunan cesetlerinin hali, hastane köşelerinde inim inim inleyip ruhunu teslim edenlerin çaresiz bir şekilde Yaradan’a iltica edişleri, hep yürekler yakan manzaralardır Bu yüzden; Uçtu kuş, gitti bülbül, İster ağla, ister gül denilmiştir

Ölüm ilânları, bize üzüntü veren ama haber değeri olan ilânlardır Çünkü, okuduğumuzda, bir tanıdığımızın veya bir yakın dostumuzun acısı içimize düşer Bazı insanlar, sabah uyanır uyanmaz gazeteyi karıştırırken, ilk önce ölüm ilânlarına bakarlar İnsana tuhaf gelen bu davranış, gerçekte uygar bir davranıştır Bir köyde veya şehirde bir salâ verildi mi, acaba ölen kim? Salâ’nın peşinden, müezzinin yapacağı bir cümlelik ilân “Falanca vefat etmiştir, cenazesi şu vakitte kaldırılacaktır” Bazı insanların bu anonsları nefes almadan, pür dikkat dinlediği vâkidir Belki de o ilân, çok sevdiği bir dostun cenazesinin ilânı olacaktır Cenazeye iştirak etmemek ise büyük hatadırBugün, genç kuşakta bu duyarlılığı görmek, nedense mümkün olmuyor Bu hassasiyet, daha ziyade yaşlı ve olgun kişilerde karşımıza çıkıyor Bazı insanlar topluma veya ülkesine öyle hayırlı hizmetler yapmıştır ki, onların bu hizmetleri zamanla unutulur Öldüklerinde son kez hatırlanırlar Dolayısıyla; ölüm ilânı, nefse hoş gelmese de, hayatın gerçeğidir
Mezar, bir başka dünyanın giriş kapısıdır Ötelerin başlangıcıdır Burada gözlerimizi yumar, orada açarız Orası, ahiret yolculuğunun ilk durağıdır Ölen insanı bir kabristana defnetmek, hem dinî, hem de insanî bir görevdir Ancak kabristan, görkem ve gösteriş mekânı değildir Orası kişinin sadece ameliyle baş başa kaldığı bir yerdir Tahir el-Mevlevi, mezar ile ilgili duygularını şu şekilde dile getirir;
İstemem nakl-i cenazemde çeleng-ü âhenk
Debdebeyle gidilir saha değildir makber
Orası medhalidir bârigeh-i Mevlâ’nın
Kapısından içeri acz ile girmek ister


Ölüm karşısında, insanlar farklı farklıdır Kimi ölümden korkar Hatta, ölümden bahsedilmesinden bile hoşlanmaz Kimi hiç korkmazOysa ölüm, zannedildiği gibi kötü bir şey değildir Hayat güzel olduğu gibi, ölüm de güzeldir Merhum Necip Fazıl bir beytinde olayı şöyle özetler :
“O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,
Azrail’e “hoş geldin!” diyebilmekte hüner
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber,
Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü Peygamber”
Demek ki; dünyamızı yararlı ve güzel işler üzerine tesis etmeliyiz ki, hem dünyada, hem de Allah katında değerimiz olsun Şair Cengiz NUMANOĞLU, bu hususu mısralara şöyle dökmüş;
“ Rütbe var yazılır mezar taşına,
Zaman sellerinde aşınır gider
Rütbe var yazılır cennet arşına,
Sonsuzdan sonsuza taşınır gider”
Dünyada edinilen ve takınılan bütün rütbeler, zamanla eskimeye ve silinmeye mahkumdur Ne kadar uzun süreli olursa olsun, zamanın sellerinde aşınıp gidecektir Ama, Allah’ın rızasına uygun yaşayıp, kazanılan bütün payeler sonsuza kadar devam edecektir

Cenaze merasimi, İslâmi ölçüler içersinde olmalıdır Ölenin, yıkanıp kefenlenmesi, namazının kılınıp defnedilmesi, dinî kurallara uygun olmalıdır Cenazeyi taşıyanlar gibi, kabre indirenlerin de “Bismillah alâ milleti Resulillah” demeleri uygundur Peygamberimiz, defin işleminden sonra, kabrin başında bir süre durur ve etrafındakilere şöyle derdi; “Kardeşiniz için Allah’tan mağfiret dileyin Zira şu anda o sorguya çekilmektedir” Yani, müslüman bir cenazenin peşinden, dualar ve niyazlar gelmelidir Cenazenin peşinde her türlü slogan, bağırış ve haykırma, İslâm’ın ruhuna aykırıdır Sevdiklerinin cenazesine katılan insanların ellerini tempo tutarak alkış yapmaları, millî veya dini de olsa çeşitli sözlerle (cenazeyi vasıta kılarak) bir yerlere mesaj vermek istercesine slogan atmaları aynı şeydir Cenazelerimizde, sükûnet, huşû ve dualar olmalıdır Yoksa; kendi cenazemize zulm etmiş oluruz Merhum Necip Fazıl’ın;
“Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam;
Alsın götürsün beni, tam dört inanmış adam ”
dediği gibi, imanlı omuzlarda gitmek, hayır ve dua ile göçmek, asıl gayemiz olmalıdır

Müslüman için, toprak post, Allah dosttur Azrail (as), HzMusa (as)’ın ruhunu almaya geldiği vakit, Hz Musa, Azrail’e; “ - Ben Allah’ın dostuyum, dost dostunun ölümünü ister mi? der Azrail, Cenab-ı Hakk’a; “ - Ya Rabbi, beni gönderdiğin kulun, dostun olduğunu söyleyip, ruhunu teslim etmek istemedi” deyince; Cenab-ı Hak, “ - Git o kuluma söyle, “sen nasıl dostsun ki, dostuna kavuşmak istemiyorsun?” diye haber gönderir Artık, Hz Musa, hemen razı olup, teslim olmuştur Mevlâna Celâleddin Rumî, ölüm gününe, “Şeb-i Arûs” yani düğün gecesi demekle, Allah’a kavuştuğu günü, sevgiliyle buluşma şeklinde yorumlamıştır Sevgili Peygamberimizin son sözleri “İlâ Refikıl-A’lâ” (Yüce dosta, yüce sevgiliye) şeklinde olmuştur
Demek ki; gelen gidiyorHerkes oraya taşınıyor Ölümün gönül tellerimizde ince sızılar oluşturduğunu biliyoruz Varsın gönüller sızılı olsun Çünkü; acılar, hüzünler ve göz yaşları insanı pişirir, olgunlaştırır Gaye, gönülleri pişirmek değil mi? Dost gider dostuna, bize hüzün ve hasret kalır Hz Peygamberin vefatında, Hz Ebubekir (ra), O’nun nurlu cemaline bakarak; “Hayatında da güzeldin, ölümünde de güzelsin” der
 



Konu Başlığı: Ynt: Ölümün güzel yüzü
Gönderen: Sümeyye üzerinde 07 Haziran 2010, 17:23:10
Sanki o cennet güzelliğindeki sima, bütün ümmetin güzel insanlarına dağıtılıyor Onlar da ölmek üzereyken, o nurlu simaya bürünerek, “Canı, canan dilemiş, vermemek olmaz ey dil” deyip, rıza kervanına katılarak, Rabb’lerine koşarlar
Bir yol bilirim; Adem’e, Havva’ya gider,
Bir yol bilirim; aşka ve sevdaya gider,
Bir yol ki, ömür bahçelerinden geçerek
Yaşlarla, figânlarla musallaya gider! (1) Bütün yollar, eninde sonunda musalladan mezara, oradan ahirete doğru çıkacaktır

Ölüm, insanoğlu için dayanılması en zor olan acılardan biridir Ölümün bu acısını ancak, yakınlarından birini kaybedenler anlayabilirÖlüm, başına gelenlere bu derece acı verdiğine göre, onların bu acısı, etrafındaki müslümanlar tarafından paylaşılmalı ve teselli edilmelidir Azrail’e kızılmaz, fermanı veren ALLAH’tır Ölümün gelmesine isyan ederek, Azrail’i suçlamak cahilliğin, bilgisizliğin ve ALLAH’ın emrine itirazın sonucudur
Üzerinde yaşadığımız toprak, bizden evvel yaşamış olan insanların vücutlarının, kemiklerinin, azalarının, hatta dudak ve yanaklarının toprağa karışmış halidir Nice alimleri-cahilleri, sultanları-köleleri, zenginleri-fakirleri, güzelleri-çirkinleri toprağın altında yan yana koydular O da hepsini kucakladı Toprağın altında tenler çürüyünce, köle ile sultan birbirine karıştı Gazneli Mahmud’un dediği gibi ;
“ Yoklansın kafatası, mezarda yatan her ölenin,
Farkı var mı? Bakalım, hükümdarla kölenin” İfadesi tahakkuk edecektir
Ölümden sonra ALLAH, beden ölçülerine veya dünyalık rütbelere değil, dünyada iken yaptığımız hayırlı ve güzel işlere göre bize itibar eder Mezarlıklar, kendilerini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur Hırs ve ihtiras en büyük düşmandır Ölüm, bütün bu gerçekleri insana en iyi hatırlatan bir olaydır
Dünya, öyle bir topraktır ki; kucağındakini kendi besler, kendi yer İbret nazarıyla bakılınca görülür ki; yerde halı gibi serili olan bu toprak, bizden önce yaşamış nesillerin uzuvlarıdır İşte dünyanın mahiyeti budur Bu sebeple denilmiştir ki; “Onun için onun adı, oldu yer O, insanı kendi besler, kendi yer”
Toprak, nice sırları bağrında saklar ve her gün nice sırları da açığa vurur Fakat, ne kıymetler sakladığının farkında değildir O toprağın kara bağrında nice mana hazineleri gizlidir Ve gönüllerde de nice sırlar saklıdır O bazen bir iyiliktir Başkalarının bilmesini dahi istemezBu bazen bir kötülük olsa da, yine de bilinsin istemez Bütün bunlar, bir ömür boyu saklanır Nihayet bütün sırlar sahipleriyle birlikte toprağın altına gömülür Bütün gizlilikler gibi, günün birinde açığa çıkmak için(2)
Doğum olunca sevinir, ölüm olunca üzülürüz Bunun sebebi; ölümün, dönüşü olmayan bir yolculuk olmasıdır Demek ki; insanları üzen, ölüm değil, ayrılıktır Onun için şair; Ölüm ALLAH’ın emri, ayrılık olmasaydı demiştir(3)

Dünyadaki bütün insanlar yolcudurlar Üstelik sessiz bir geminin yolcusuna benzerler Bu yolculuğa isteyerek çıkmadıkları gibi, yolculuklarını da isteyerek bitiremeyeceklerdir Çünkü; insana, dünyaya gelirken fikri sorulmadığı gibi, dünyadan giderken de görüşü alınmaz Azrail isimli melek görevlendirilir Ferman ALLAH tarafından verilir Sessiz yolculuk başlar Tıpkı; Yahya Kemal’in dizelerinde olduğu gibi;
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol,
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol;
Dönüşü olmayan seferin yolculuğu, dünyadan ahirete doğrudur Bu yolculuğa çıkmamış hiçbir insana henüz rastlanmamıştır Bu seferden geri dönen de olmamıştır
Her gün yanımızdan birileri ayrılıyor Bu bazen canımız gibi sevdiğimiz kişiler de oluyor Genç yaşlı diye bir sıra da yok İhtiyarlar sırayla derken, gençler de ara sıra gidiyor Ne saçımıza düşen aklar, ne de kayıp giden gençliğimiz bizleri uyandırmıyor

İnsanlara en derin acıyı tattıran bir başka olay da, annenin ölümüdür Bir annenin ölümünün acısı kadar, büyük bir acı yoktur Bir annenin ölümünde dökülen göz yaşı kadar, akıtılan başka gözyaşı da yoktur Anneler, şefkatin merhametin timsalidir O gitmiştir Şimdi kim merhamet edecek, kim şefkatle başını okşayacaktır Kim ardından hayır dualar edecektir Kim geceleri yollarını bekleyecektirArkasından “yavrum” diye, kim ağlayacaktır Geceleri odaya sessizce girip, yavrum açılmışsa, üşümesin diye, yorganı kim örtecektir En sevdiğin yemekleri pişirip, “Haydi yavrum, çok sevdiğin yemeği yaptım” diye sofraya kim çağıracaktır Kısacası, anneler, yavrularını karşılıksız severler Dünyevi hiçbir sevgi, annenin evlâdına olan sevgisi kadar karşılıksız değildir
Anne öldü mü, film bitmiştir, artık Çare yoktur, bundan böyle annesiz yaşamaya alışmak gerekecektir Düşünmek lâzım, anneler evlatları için bir ömür boyu ağlarken, evlatlar genellikle, annelerini kaybettiklerinde ağlarlar Elbette ki yürekler yufkalaşacak, gözpınarları çağlayacaktır Bir annenin ölümünden çok hangi şey insanı ağlatabilir ki? Ama fermana boyun eğmek lâzımdır Bizim çok sevdiğimiz annelerimiz, ait oldukları yere gitmişlerdir ALLAH dost olduğuna göre, onlar gerçek dosta doğru yola çıkmışlardır
Köşesinde oturup, başında beyaz örtüsü ve gözlüğü ile çocuklarına ve torunlarına bir şeyler örerek katkıda bulunmaya çalışan, ellerinden Kur’an’ı ve tesbihi düşürmeyen, evlâtlarının başarısı için, her daim dualar eden, alınları secdede muhterem anaların arkasından ağlarken, onlara lâyık hayırlı evlâtlar olabilmek, asıl gaye olmalıdır
Anne veya babaların ölümlerinden yıllar sonra bile olsa, onlar hatırlandığında, bazen evlatların kalpleri titrer, burunları sızlar, içlerinde anlatılması güç bir boşluk ve eksiklik hissini duyarlar
Resulullah (sav) Efendimizin muhterem valideleri Hz Amine, pek genç yaşta vefat eder 6 yaşlarında yetim kalan Muhammed’ine, mübarek gözyaşlarını akıtarak şu sözleri söyler:
“Her canlı ölür, her yeni eskir,
Bir gün yok olur, her ulu varlık,
Bir gün ölürüm ben de; kader bu,
Yalnız unutulmam, unutulmam,
Arkamda hayır işleyecek var,
Bir yavru bıraktım ya, yeter bu”
Ölümden sonra mutlu olabilmenin tek yolu, hayırlı evlat bırakabilmektir Dünyanın en mutsuz annesi gibi görünen Hz Amine, yavrusuna doyamamış, eşini kaybetmiş, genç yaşında dünyayı terk etmiş olmasına rağmen, kâinatın efendisi, insanlığın kurtarıcısı bir evlâdın annesi olma bahtiyarlığına kavuştuğu için, dünyada gelmiş geçmiş bütün annelerin en mutlusu, en yücesi ve en şereflisi olarak gönüllere yazılmıştır


Ölüm; ahiretin sessiz habercisi, yaratıcının en güzel davetiyesidir Ne mutlu ALLAH’ın yolunda giderek, O’na kavuşanlara ve ne mutlu! yüz akıyla, dünyasını değiştire-bilenlere


ALINTI


Konu Başlığı: Ynt: Ölümün güzel yüzü
Gönderen: Rüveyha üzerinde 27 Aralık 2015, 20:49:33
Esselamu aleykum ve rahmetullah.Çok çok güzel bir paylaşım..Rabbim bizlere hayırlı ömür,hayırlı bir ölüm nasip eylesin İnşaAllah .Rabbim razı olsun kardeşim


Konu Başlığı: Ynt: Ölümün güzel yüzü
Gönderen: Ceren üzerinde 27 Aralık 2015, 22:16:15
Aleykumselam.Imanli yasayan,Allah yolunda omrunu harcayan ve olum anindada imanli olup cennet ehli olan kullardan olalim inşallah....


Konu Başlığı: Ynt: Ölümün güzel yüzü
Gönderen: Edanur üzerinde 27 Aralık 2015, 23:25:49
Aleykümüsselam
Allah dostu olan ölümden korkmaz ..İmanlı yaşayıp imanlı ölen için bir ödüldür aslında ölüm. Allah c.c razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ölümün güzel yüzü
Gönderen: Sevgi. üzerinde 28 Aralık 2015, 04:06:25
  Aleyna Ve Aleykümüsselăm ecmain. Mevlam bizleri herdaim Rızasına uygun yaşıyanlardan ve akıbetleri hayr olan kullarından eylesin inşaAllah. Paylaşım için Rabbim Razı olsun kardeşim...


Konu Başlığı: Ynt: Ölümün güzel yüzü
Gönderen: Pelinay üzerinde 28 Aralık 2015, 08:13:21
Ve aleykumusselam ve rahmetullah.Hz. Musa ve Rabbimiz arasindaki gecen bu ilay cok etkilde beni.Allah razi olsun..Rabbim bizlere de olumu guzel karsilayabilmeyi,hazirlikli bulunabilmeyi nasip eylesin insalalh.


Konu Başlığı: Ynt: Ölümün güzel yüzü
Gönderen: Ceren üzerinde 19 Mayıs 2017, 14:59:54
Aleykümselam.Rabbim bizleri islamın yolunda giden ve o yolda ölüp,Allaha kavuşan kullardan eylesin inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Ölümün güzel yüzü
Gönderen: Rüveyha üzerinde 19 Mayıs 2017, 19:31:53
ve alyekumusselam.Rabbim dünyada ölmeden önce ölmeyi nasip eylesn..Gerçek dünyaya hakkıyla hazır olmayı bizlere nasip eylesin inşaAllah..


Konu Başlığı: Ynt: Ölümün güzel yüzü
Gönderen: Mehmed. üzerinde 19 Mayıs 2017, 19:46:39
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri ölmeden ölenlerden eylesin . Rabbim paylaşım için razı olsun.