> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Öldüğü Hal Üzere
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Öldüğü Hal Üzere  (Okunma Sayısı 692 defa)
01 Aralık 2010, 17:28:26
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 01 Aralık 2010, 17:28:26 »



Öldüğü Hal Üzere...

Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan


Cabir İbni Abdullah radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Her kul öldüğü hal üzere diriltilir."1

Bir olay

Fransa'da din görevlisi olarak bulunan Bilal Koç Bey'in 20 Eylül 1996 Cum'a günü, cum'a vaazından sonra hutbe esnasında rahatsızlandığını "farzı kılalım, sonra hastaneye gideriz." dediğini fakat hastahane yolunda vefat ettiğini öğrendim. Memleketlim ve meslektaşım olması dolayısıyla kendisini ihlası, vaaz ve nasihat etmeye olan tutkusu ile tanırım. Memuriyet hayatı resmî-fahrî vaizlik yaparak geçti. Ne yazık ki hemen hemen her görev yaptığı yerde onun samimiyet ve uyarılarını hazmedemeyen ve onu üzen kimselerde eksik olmadı.

70'li yılların başında Diyanet işleri Başkanlığı merkezinde birlikte görev yaparken, "çocukları burada istediğimiz gibi yetiştiremeyeceğiz, bu şehir, çocukları elimizden alacak." diyerek tayinini Anadolu'ya çıkarttırdığını hatırlıyorum. Orta okulu bitirdikten ve bir yıl kadar da vekil öğretmenlik yaptıktan sonra o dört yılı yok sayarak İmam Hatip Okuluna orta birden yeniden başlayıp okumak gibi bir fedakarlığın ve samimiyetin de sahibi olan merhum ağabeyimiz, İslam'ı anlatma, öğretme sevdalısıydı. Kendisi elinden geldiğince İslam'ı yaşar, yakınlarının ve sevdiklerinin de aynı dikkat ve hassasiyeti göstermesini ısrarla isterdi. Sevdiği işi yaparken camide rahatsızlanıp yolda vefat etmiş olması, yakınları ve dostları için teselli ve itiraf edeyim ki benim için de gıpta vesilesi olmuştur. İnsanları Allah'a çağırdıktan ve Cuma namazını eda ettikten sonra vefat etmek... Büyük mutluluk inşallah bu güzel son, bu hüsn-ı hatime onun sevdiği işi yaparken, kaldığı yerden vaaz hazırlığı içinde haşr olunacağının işaretidir. Allah ona rahmet eylesin.

Bu olay vesilesi île bu defa, derginin kapak konusu dışına çıkarak ölüm ve bilhassa hüsn-i hâtime üzerinde durmak istiyorum.

Ölüm

Ölüm kesin ve mecburî bir sondur. "Her canlı ölümü tadacaktır."(2) "Hiç bir canlı nerede, ne zaman öleceğini bilemez."(3) Böyle olunca genellikle, belli yaşlardan sonra artık bu mecburî yolculuğu, günlük hayatın gündemine ağırlıklı şekilde hakim kılmak, gafil avlanmamak bakımından fevkalade önemlidir. Zira hadisimiz ve "nasıl yaşarsanız öyle olur, nasıl ölürsünüz öylece diriltilirsiniz." uyarısı, herkes için geçerli bir gerçeğe dikkat çekmektedir. İnsan nasıl ve ne halde ölürse öyle dirilecektir. Bu durum tıp camiasınca da deneysel olarak bilinmektedir. Öğrendiğime göre ameliyat edilecek hastaların beyin faaliyeti narkoz verilerek adeta film karesi gibi donduruluyor. Başka güçlü bir etki olmazsa normal halde, hasta bayıltılırken söylemekte olduğu sözleri söyleyerek ayılıyor. Bu, hadisimizdeki gerçeğin bir küçük örneği demektir.

Ölüm türlü türlüdür. Camide ibadet ederken ölmek de var, meyhanede kafa çekerken ölmek de. Helalinden rızkını kazanmak için çalışırken iş başında ölmek de var, başkasının malını aşırırken ölmek de. Allah diyerek ölmek de var, etrafa küfürler yağdırarak ölmek de. Salihler meclisinde ölmek de var, fasıklar arasında ölmek de...

Bütün bunlar düşünülünce, günü hayır üzere geçirmeye gayret etmek, uygun zeminlerde bulunmak, dili güzel kelimeler söylemeye alıştırmak ve böylece ölümü uygun bir şekilde karşılamaya hazırlanmak gerektiği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Asıl gerçeği yani herkesin içinde sakladığı niyet ve sırları ancak Allah bilir. Toplu ölümlerde de öbür dünyadaki diriliş şeklini herkesin niyeti tayin eder. Nitekim Hz Peygamber Kabe'yi yıkmak için gelecek bir ordunun tümüyle yere batacağını haber verince Aişe validemiz:

- Onların arasında ticaret için yola çıkanlar ve kötü niyetli olmayanlar da varken niçin hepsi birden yere batacaklar diye sormuştur. Efendimiz cevaben şöyle buyurmuştur:

-" Hepsi birden yere batacak, ahirette diriltilip niyetlerine göre hesaba çekileceklerdir."(3)

Yine Müslim'in bir rivayetinde Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:

"Allah bir topluma azab etmeyi dilerse, azab o topluluk içindekilerin hepsine birden isabet eder, sonra onların her biri amelleri üzere diriltilirler."(4)

Her iki hadis de iyi bir niyete, iyi bir hayat tarzına sahip olmanın, özellikle ömrünün sonlarına doğru insanın kendisine bir çeki düzen vermesinin anlam ve önemini ortaya koymaktadır. Ahirette iyi bir hal üzere dirilmek için iyi bir halde ölmek gerekmektedir.

Hüsn-i hatime

Genellikle biz Müslümanlar, "Allahümme'r-zukna temame'n-ni'meh ve devame'l-afiyeh ve husne'l-hatimeh" diye nimet, afiyet ve güzel akıbet için dua ederiz. Yaşarken nimet ve afiyet, ölürken güzel bir son ( hüsn-i hatime) dilemek, dünya ve ahiretin mutluluğuna talip olmak anlamına gelir. Bu talep bir ayet-i kerimede " Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru."5 şeklinde ifade buyurulmuştur. Bu dileğin adamı olmaya çalışmak ise, aynı şeyleri fiilen istemek anlamına gelir. Yani hem sözlü olarak hem de fiilen böyle güzel bir sonu isteyip hazırlanmak, yapılabilecek en akıllıca iştir.

Ölüm acıdır. Hüsn-i hatime o acıyı tatlı bir ümide dönüştürür, haklı bir teselliye kavuşturur. Bilenler için hüsn-i hatime, mutlu bir doğum kadar sevinç vesilesidir. Çünkü önüne geçilmesi mümkün olmayan ölümü, âhiret hayatı için uygun bir halde, arzu edilen bir şekilde karşılamış olmak, hadisimizin tespiti gereğince, ötesi için adeta bir iyilik müjdesi niteliğindedir.

Ömrün sonlarında hayır ve kulluğu artırma teşvikinin temel gerekçesi hadisimizde açıklanmaktadır. Herkes ne hal üzere, nasıl vefat etmişse, ahirette öylece diriltilecektir. Buna göre iyilik ve kulluk hallerini arttırmak, eceli iyi bir durumda karşılamaya hazırlıklı olmak demektir. Öteki dünyada güzel bir hal ile dirilmek mutluluğu da buna bağlıdır.

Gurbette Ölüm

Bir hadîs-ı şerifte şöyle buyurulmaktadır: "Doğduğu yerden başka bir yerde (gurbette ) ölene, cennetten, doğduğu yerle-öldüğü yer arası kadar bir yer ayrılır."6 Gurbette hüsn-i hatime ile hayata veda edenler için sanıyorum hem gurbetin hem de ölümün üzüntüsünü giderecek en büyük teselli bu hadîs-i şeriftir.

Yüce rabbim, hepimize hüsn-i hatimeler nasip eylesin.

Dipnotlar: 1) Müslim, Cennet 83 , 2) Ali-İmran süresi(3), 185, Enbiya süresi(21), 35, Ankebüt süresi (29), 57, 3) Bk Lokman süresi(31), 34, Buharî, Büyu' 49, Hac 49, Müslim, Fiten 4-8, Tırmızî, Fiten 21, Nesaî, Menasık 112, ibni Mace, Fiten 30, 4) Müslim, Cennet 84, 5) Bakara süresi (2), 201,6) ibni Mace, Cenaiz 61

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Öldüğü Hal Üzere
« Posted on: 25 Nisan 2024, 07:34:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Öldüğü Hal Üzere rüya tabiri,Öldüğü Hal Üzere mekke canlı, Öldüğü Hal Üzere kabe canlı yayın, Öldüğü Hal Üzere Üç boyutlu kuran oku Öldüğü Hal Üzere kuran ı kerim, Öldüğü Hal Üzere peygamber kıssaları,Öldüğü Hal Üzere ilitam ders soruları, Öldüğü Hal Üzereönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes