> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Başı yerde âşık
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Başı yerde âşık  (Okunma Sayısı 750 defa)
29 Aralık 2010, 19:04:19
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 29 Aralık 2010, 19:04:19 »



Başı Yerde Âşık


Gerçek sevgi, sevenin varlığını kaplayan, ondan taşan, dışa vuran ve görünür kılınan bir vetiredir.

Sevme duygusundan dolayı kişinin dış dünyasına yansıyan her şey aslında soyut olanın somutlaşması,

özün kabukta yansıması,

siretin surete aksetmesinden ibarettir.

Bu bakımdan sevgi öncelikle seveni,

sevenin sevgisi oranında da sevileni etkiler.

 Sevenin sevgiliye karşı takındığı tutum ve davranışlar,

onun huzurunda veya gıyabında gösterilen gayret ve hizmet,

bu sevginin dışa vurumunda da başlıca belirleyici unsurdur.


Eski terbiye geleneğimizde, konuşulan sözü, üç yerde baş eğerek dinlemek bir kaidedir.


Bunlardan biri büyüklerin küçükleri (amirin memuru, üstün astı) azarladıkları,

ayıpladıkları,

 hatalarını ikaz ettikleri esnada küçüğün başını eğerek dinlemesidir (yazık ki modern hayatta küçükler büyüklere baskın çıkma konumundalar).


İkincisi,

kendisine iltifat edilen kişinin tevazu gereği başını yere indirmesi,

bunun mahcubiyeti ile mahviyetkârlık göstermesidir (Bu dahi şimdilerde tersine dönmüştür).

Başı yere indirmenin üçüncü sebebi asıl konumuz olan gerçek sevgi ve hürmettir.

Evet, seven her daim sevgiliye bakmayı ister, bu doğrudur;

illa ki sevgili kendisine baktığı anda bakış yönünü hemen yere indirmeye yeltenir.

 Gerçek sevginin göstergesi işte bu hâldir.

Göz elbette kalbin aynasıdır ve elbette sevenin kalbi sevgiliye yönelik olmak,

 her daim ona bakmak arzusu güder;

ne var ki iş tersine döndüğünde,

yani sevilen lutfedip sevene baktığında, sevenin sevgi dolu kalbi,

sevgilinin kalbindeki celale, onun haşmet ve heybetine dayanmakta zorluk çeker.

Sevenin bu heybetten utanması,

kendisini sevgilinin celali karşısında saygıya ve dolayısıyla gözlerini yere indirerek mahviyet göstermesine vesile olur.

Aksi takdirde gerçek sevgi taşıyan bir kalb,

sevdiğinin yüzüne bakmaya dayanamaz, yerinden fırlayacakmış gibi çırpınmaya başlar, kaynar, fokurdar.

 Hani eskilerin Efendiler Efendisi’nin güzel adı anıldığında sağ ellerini kalplerinin üstüne bastırma halleri vardır ya; işte bu tavır,

Sevgili’nin adı anılınca kalbi yerinden oynatan gerçek sevginin zaruri bir neticesidir.

Öte yandan gözler,

delalet ettikleri gerçekleri dilden (zebandan) daha net açıklarlar.

 Sevgilinin gözlerine bakıp da sevgisinin karşılığı olan gerçeği öğrenmek yerine sevgilinin sözlerini dinleyerek umuda yapışmak, elbette sevgi işine daha layıktır.

Dilden dökülenleri te’vil etmek, veya nalıncı keseriyle yontmak mümkündür, ama gözlerin anlattığını hiçbir yorum zerre miktar yerinden oynatamaz.


 Üstelik sözler bazen meramın tam tersini ifadelendirebilir, ama gözler asla yalan söylemez.

Krallar ve sultanlar töresidir, huzura kabul edilen kişiler yere bakacaktır.

 Bu onları hem memnun eder hem de tebaalarına karşı heybetlerini, bir ölçüde de saygı ve sevgilerini arttırır.

 Nitekim yüksek makamdakilerin huzurunda onların yüzüne bakmayıp yere bakarak arz-ı hâl (arzuhal) eylemek bugün dahi edeb ve terbiye bilenlerin nihai saygı tavrıdır

İmdi, sevgili adını kalbinde ve dilinde her an zikr ü tesbih eden (anan ve tekrarlayan), sevilenin emir ve isteklerini kendi arzularından önde tutan,

emrine boyun eğen,

 bunun karşılığında maddi veya manevi herhangi bir menfaate yönelik talepler gözetmeyen,


sevgili adı anıldığında bütün varlığıyla ona yönelen,

 bir an olsun tereddüt göstermeden onun varlığı içinde kaybolmayı isteyen,

sevgiliden konuşulmayı,

onun güzelliğinden, yüceliğinden,

yeganeliğinden bahsedilmeyi adeta bir vecd hali gibi canla başla kabul eden bir âşıkın,


başını yere eğip bütün benliğiyle,

 hiçbir sapma göstermeden kendini ona teslim etmesinden daha tabii ne olabilir!?..

Sevgilinin yaşadığı yerlere gidip onun ayak izlerine basmayı,

aradaki engelleri kaldırıp vuslata kapı açacak sebeplere yapışmayı, ondan her söz edilişte heyecan ve ürpertilere düşmeyi,

sevgilinin lehinde ve aleyhinde söylenenlerden etkilenip ona göre ya muavenet,

 ya gayret göstermeyi,

velhasıl onunla sevinmeyi,

onunla üzülmeyi varlığının her zerresiyle kabul eden bir âşık için başını yere indirmek de ne gam!..

Bunu tekkelerin önünde kuru ekmek parçası bekleyen köpekler bile yapıyor!..




İskender PALA



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Başı yerde âşık
« Posted on: 25 Nisan 2024, 23:26:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Başı yerde âşık rüya tabiri,Başı yerde âşık mekke canlı, Başı yerde âşık kabe canlı yayın, Başı yerde âşık Üç boyutlu kuran oku Başı yerde âşık kuran ı kerim, Başı yerde âşık peygamber kıssaları,Başı yerde âşık ilitam ders soruları, Başı yerde âşıkönlisans arapça,
Logged
25 Şubat 2011, 20:12:19
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 25 Şubat 2011, 20:12:19 »


    Evet, seven her daim sevgiliye bakmayı ister, bu doğrudur;

illa ki sevgili kendisine baktığı anda bakış yönünü hemen yere indirmeye yeltenir.

 Gerçek sevginin göstergesi işte bu hâldir.

Göz elbette kalbin aynasıdır ve elbette sevenin kalbi sevgiliye yönelik olmak,

 her daim ona bakmak arzusu güder;

ne var ki iş tersine döndüğünde,

yani sevilen lutfedip sevene baktığında, sevenin sevgi dolu kalbi,

sevgilinin kalbindeki celale, onun haşmet ve heybetine dayanmakta zorluk çeker.


    Sahabe Efendilerimizin neden O GÜZELLER GÜZELİNE (S.A.V.) nazar edemediklerini şimdi anladım..Hayali bile mest eyledi..Gerçeği acep  ne ola?
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes