Nuhun Gemisinde Bir İşçiyim
"Nuh'un gemisinde bir işçiydim
Günlüğümü biriktiriyordum tahtaların arasında."(Sezai Karakoç)
ve tufandan kısa bir zaman öncesi...:
Nuh'un yanında çalışmaya başlayalı tam on sekiz gün oldu... bileklerimde hafif bir ağrı var...Nuh'a söyledim "çok zorlama " dedi...oysa Nuh'un da elleri ağrıyor...kaç defadır ellerinin su toplayan yerlerine merhem sürüyor... ama Nuh'un gözleri hep parlak...benimkiler gibi değil...eğer Nuh gibi peygamber olsaydım belki ben de bu kadar kendinden emin ve ahaliye aldırmadan çalışabilirdim...Dün babamla karşılaştım tesadüfen...bana baktı baktı ve-"sen artık evladımız değilsin sakın bir daha gelme ve "dedi ...ellerime bir yangın düştü sanki.. sadece "baba" diyebildim titreyen sesimle..."beni bir an olsun dinlesen?!" dinlemedi. Hızlı hızlı yürüdü gitti... Oysa seni ne kadar özlüyorum baba... Sabahları beni uyandırışlarını... Bilgilerini benimle paylaşmanı... Akşamları erken yatmamı isteyişlerini..."şurdan bir su ver oğlum" deyişlerini... Hani çenemin altından hafif hafif daha tüy halinde sakallarım çıkıyorken "erkek oluyor benim oğlum" deyip güçlü bir el ense çekişlerini… Ah baba... Dün kız kardeşim geldi yanıma... Gizlice annemin hazırladığı çıkını getirdi... anneme "oğlun artık bir sapık" diye bağırmışsın...ben senin inan biricik oğlunum..sapık değilim ben baba...sapık değilim... Değilim...
Nuh bu sabah yanıma geldi...halimdeki durgunluk dikkatini çekmiş.."yok bir şey" diye geçiştirdim...ama anlatmak istedim ona...anlatamadım...ellerine kapanıp ona içimi açmak ve sadece ağlamak ağlamak ağlamak istedim...
Nuh'a inanıyorum ben... O yalancı biri olamaz... Yalancılar her gece sessiz sessiz içli içli halkına ağlar mı?kaç gece onun hıçkıran sesini ve "olmadı rabbim,elimden geleni yaptım,gücüm tükendi,bağışla beni" diye ağlarken gördüm...yalancılar gecelerini uykusuz secdelerde geçirirler mi?
Nuh gemi yapmaya başlayacağımızı söylediğinde çok şaşırdım..bir tufandan bahsediyor Nuh...İç dünyamda bir ses ona inanmam gerektiğini söylüyor..ama aklım mantığım almıyor..şimdi ona inanmış olmamın bedelini ödüyorum...büyük bir gemi yapmamız gerektiğini söylüyor Nuh...çok korkuyorum...Nuh'un dediğine göre yer yerinden oynayacakmış...
Ah baba ... Ya Nuh haklıysa? ...Neden inanmıyorsun ona? Bizden önceki kavimlerin başına gelenleri anlatan sen değil miydin geceleri baş ucumuzda?...
Gündüzleri çok yoğun bir şekilde çalıştığımız için ancak geceleri boş vaktimiz oluyor..ben de tüm derdimi yazarak hafifletebiliyorum hiç değilse.. Az sonra Nuh uyanır mutlaka gece secdesi için... Beni uyanık görmesin... Biliyorum Nuh yine ağlayacak...
Bende…
Günler olanca hızıyla ilerliyor... Havada tek bir yağmur damlası bile yok… Nuh aylarca yağacak korkunç yağmurlardan bahsediyor… Ürperiyorum... Çevremde gördüklerime, insanlara, komşularıma, sokaklara, evlere, evlerin çatısına, kedilere, yol kenarında biten otlara, tepelerin üzerinde çobanların oluşturduğu ince patikalara... Yakalayabildiğim her ayrıntıya derinlemesine çok daha dikkatli bakıyorum... Çünkü bu onları son görüşüm olacak...
İnsan neden kaybedeceğini anladığı zaman daha bir yürekten bakıyor sevdiği şeylere?.. Kaybetme ihtimalinin görünmediği zamanlarda neden es geçiyoruz ayrıntıları? Oysa hayat ayrıntılarda gizli değil miydi?.. Ve şeytan da...
Nuh mesela... Konuşurken ne kadar canlı ve heybetli... ama çalışırken? Çok dalgın... kaybolup gidiyor fiziksel yapısının altında... bugün kafama takılan bir iki soruyu sormak için seslendim... Duymadı bile... Daha sonra susamıştır belki diye su götürdüm...ağır ağır içti suyu...sonra bana baktı...ve "bu suya iyi bak; bir de şu insanlara" dedi ve işine döndü...o kadar derin manalar vardı ki kelimelerinde..su ve insanlar arasında bir bağ kurmamı istedi... kurmamı istediği bağ beklediğimiz tufandan daha öte bir şeydi… Su'ya baktım... Su hayat demekti… Su can demekti..su enerji demekti..ya insan?..sahi insan ne demekti? Çift kutuplu bir doğaya sahip ilginç bir varlık… Cenneti de cehennemi de yüreğinde taşıyan... Su ve cennet… Su ve cehennem... Su ve insan...
Nuh insanların sudan yaratıldığını söyledi...insanın yaratıldığı suyun gün gelip insanın hayatına son vermesi...su hem yaşamın başlangıcı..hem sonu...bir peygamberin düşünce iklimini paylaşmak ne kadar ağır böyle?... Bazen onun tek bir cümlesinin üzerinde günlerce kafa yorduğumuz oluyor..şu an bir peygamberle büyük bir gemi yapıyorum...ne kadar garip..tanımlaması güç bir duygu bu... Bir peygamberle gemi yapmak... Nuh kendisinden sonra gelecek olan elçinin kitabına konu olacağımızı söyledi..ve nesiller bizim şu an... Şu dakika yapmakta olduğumuz gemiyi düşünerek ve çevremizdeki şu insanların bizlere yaptığı alaylara bakarak kendi gününün olaylarını yorumlayacakmış... Yani biz şimdi tarihin aktif öznesiyiz öyle mi?
Yemek saati mola verdiğimizde "-Nuh!" dedim..Nuh bana baktı ..."-savaş ilan etmekle savaşın kendisi aynı şey değil biliyor musun?" dedim.."-biliyorum" dedi.."-suya ve insanlara iyi bak demiştim ya sana...işte bunun için demiştim..yakın bir zaman sonra tufan başlayacak...ve insanlar suyu ve suyun aslında ne anlama geldiğini o zaman anlayacaklar..onlara tufandan bahsettiğim zaman alay edip gülüyorlar ya..havaya bakıp bakıp 'gökte bulut yok sen bize tufandan bahsediyorsun Nuh 'diyerek beni aklımı yitirmekle itham ediyorlar ya...o tufan geldiğinde insanlar bir ellerindeki suya bakacaklar bir de göğe..ve kendi kendilerine diyecekler ki: demek bugüne kadar içtiğimiz şu suyu hiç okumamışız..."şaşırmıştım.."su hiç okunur mu ?" diye sordum heyecanla... gülümsedi Nuh..."eğer" dedi.."suya gülümsersen o da sana gülümser..suya ağlarsan o da seninle üzülür...suyu sana veren Rabbine ihanet edersen Rabbinin suyu dün sana can verirken bugün senden can alır...işte olayları bu bağlamda düşünmek o olayı okumaktır aslında...
Yemek bitmişti..."unutma" dedi Nuh "en çabuk kuruyan ıslaklık gözyaşıdır" ve daha sonra devam ederek: "biz bu halka çok ağladık..göz yaşlarımızın tuzunu yüreğimize bastık..çöle döndü çağrılarımız..bizi yalanladılar...dillerimizdeki tüm fidanları kuruttular..işte bu yüzden suyu iyi oku...bizlere can olacak su onlara felaket olacak"... dedi. Nuh'u şimdi daha iyi anlıyordum... Bir elçiye sırt dönmek suyu kahretmekti...
Kadir Bal[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın