๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 26 Mart 2011, 18:50:25



Konu Başlığı: Niyetiniz amelinizdir
Gönderen: Zehibe üzerinde 26 Mart 2011, 18:50:25
Niyetiniz amelinizdir

Niyet, bir işe kast etme ve azimle yönelme demektir. İnsan, nereye yöneldiğini ve ne istediğini niyet sayesinde bilir. Niyet, amelin kimliğidir. Amele rengini veren, kalite kazandıran en önemli iksirdir. İnsanın, bütün fiillerinin esası niyettir.

Niyetin bu ehemmiyetinden dolayı başta İmam Buhârî ve Nevevî gibi hadis âlimleri, eserlerine niyet hadisi olarak bilinen "Ameller niyete göredir. Herkesin niyeti ne ise eline geçecek de ancak odur." rivayeti ile başlamışlardır. Onlar bu tercihleriyle adeta, kulluğun en güzelini öğrenme ve anlama maksadıyla hadis deryasına kendini salan Müslümanlara "Bu hadisleri okurken, niyetinizi sağlam tutun ki kulluğunuzun ve okumanızın bereketi olsun" demektedirler.

Bazı âlimler niyet hadisinin İslam'ın üçte birini teşkil ettiğini söylemişlerdir. Zira kulun ameli ya kalbiyledir ya diliyledir veya da organlarıyladır. Niyet, kalbî bir ameldir ve bu üç kısmın en üstünüdür. Çünkü niyet bazen tek başına bir ibadet olduğu halde, diğerlerinin ibadet olabilmesi için mutlaka niyete ihtiyaç vardır.

İnsan ne kadar gayret ederse etsin, niyetindeki ameli yakalayamaz. Her gece aksatmadan yüzlerce rekât namaz kılmayı, sabahlara kadar evrad ü ezkarla ulu dergâha yönelmeyi, bütün malını mülkünü Hak yolunda sarf etmeyi kim istemez! Dolayısıyla niyet ettiğimiz şeyleri gerçekleştirme imkânı her zaman bulamayabiliriz. İşte Rahmeti Sonsuz, kullarıyla olan muamelesini onların niyetleri üzerinden gerçekleştirmekte ve niyet ettiğimiz halde gerçekleştiremediğimiz amellere de sanki gerçekleşmiş gibi muamele etmektedir.

Niyet, âdetleri ibadete çeviren bir şartel ve anahtardır. Onun sayesinde sıradan iş, davranışlar ibadete dönüşür. Dinç bir şekilde kalkmak ve gece ibadeti yapmak niyetiyle erken yatan bir Müslüman'ın uykusu, bu niyeti sayesinde ibadet sayılır. Sırf Efendimiz'in sünnetine riayet maksadıyla sofraya elini yıkayarak oturan birinin yemesi ibadet olur.

Hadis-i şeriflerde niyetin ehemmiyetine dair ibretamiz örnekler anlatılır. Bu örneklerden en dikkat çekeni "Kuzman" hadisesidir. Kuzman, bir savaşta Müslümanlar safında herkesin dikkatini çekerek, kahramanca savaşmıştı. Pek çok Allah düşmanını da öldürmüştü. Aldığı bir yaradan dolayı intihar etti. Onun bu halini duyan Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem), "İnsanlardan bazıları vardır ki, halk nazarında cennet ehline yaraşan hayırlı işler yaparlar. Hâlbuki onlar o işlerini yaparken taşıdıkları niyetleri sebebiyle cehennemliktir." buyurdular.

Bunun tersi bir örnek de şudur: Uhud Savaşı'na kadar İslâmiyet'i kabul etmeyen Amr b. Sâbit, Uhud günü iman edip, silahını kuşanarak savaş meydanına gitmiş ve orada şehit olmuştu. Bu defa da Nebiler Sultanı onun hakkında "Az amel işledi, fakat çok kazandı." buyurdular.

Nice küçük işler vardır ki; niyet sâyesinde büyür; bir dane iken bin başak, bir damla iken derya olur. Ve nice dağ büyüklüğünde himmet ve gayretler de vardır ki, kötü niyet yüzünden semeresiz ve güdük kalırlar.

Kulluk şuuruyla yatıp kalkmalar, yerlere kapanmalar; aç, susuz durmalar ve meşrû bir kısım arzu ve isteklerden uzaklaşmalar, insanı en yüce âlemlere ulaştırır ve onu sultan kılar. Oysaki aynı hareketler ve daha binlercesi, kulluk niyetinden uzak bir düşünceyle yerine getirildiği zaman, ızdırap çekme ve yorulmadan başka bir şeye yaramaz. Oruç tutan, Allah için tutunca ibadet, diyet yapmak için tutunca yorgunluk ve açlık olur. Demek ki insan, yaptığı ve terk ettiği işlerde sadece Yaradan'ın hoşnutluğunu aramalı ve bu niyetin içine başka şeylerin girmesine izin vermemelidir.

Çok hareketli, yerinde duramayan, kıpır kıpır insanlar vardır. Bulundukları beldeye canlılık getirirler. Her gün yeni atılımlar, yeni projeler, yeni hamlelerle gündeme gelirler. Bunu yaparken maksatları sadece Allah rızası değilse, bu gayretler onlara ahireti kazandırmak bir yana, başlarına bela olur.

Niyet, bu sınırlı ve geçici dünya hayatında, sınırsızlığa kapı açan esrarlı bir anahtardır. Kısacık ömür, niyet sayesinde bereketlenir ve Cennetlere ulaştıran bir koridor haline gelir. Aynı ömür -Allah korusun- niyet sayesinde insanı cehenneme de götürebilir. Ölürken bile "keşke doğrulup namazımı kılabilsem" düşüncesinde olan bir bahtiyar mü'min, binlerce sene daha yaşasa namazına devam edeceğini göstermiş demektir. Bu niyeti onu binlerce sene namaz kılmış bir "saîd" olarak ötelere gönderir.

Bir başkası da son nefesinde bile küfrün, ilhadın, bir kısım komploların, hilelerin şarkısını söyler. O da bu hareketiyle gösterir ki binlerce sene ömrü olsa küfür inadından vazgeçmeyecektir. Onun bu niyeti de kendisini talihsiz bir "şakî" olarak ötelere gönderir.

Demek ki, niyet mü'minin hayatında her şeydir.

SÜLEYMAN SARGIN