๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 17 Haziran 2010, 12:48:15



Konu Başlığı: Niyet ve insanın freni
Gönderen: Sümeyye üzerinde 17 Haziran 2010, 12:48:15
Niyet ve insanın freni

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Niyet ve insanın freni
Ahirete gittiğimiz zaman, bizler için en zor sual, (Niçin?) suali olacaktır; çünkü kalbleri bilen Allahü teâlâdır Şeklen yani zahiren her şey tamam olsa bile, kalbi Allah bilir Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ, sizin şeklinize, görünüşünüze, kılık kıyafetinize, yaptığınız işe ve mallarınıza değil, kalblerinize yani o işleri ne niyetle yaptığınıza bakar)
Kalbdeki niyet, daima (Niçin?) sorusunun cevabını vermek zorundadır Bunun iki cevabı var: Ya Allah için veya bir menfaat için yani nefsi için Para kazanıyoruz Niçin? Ya şöhret için, ya iftihar etmek için veya Allah için Namaz kılıyoruz Niçin? Ya Allah için kılıyoruz veya başkaları bizi takdir etsin diye kılıyoruz Allah muhafaza etsin!
Yani şunu bilelim ki, ahirete gittiğimiz zaman, niçin sorusunun karşılığını Allahü teâlâ bizden daha iyi biliyor Kendisine ait olanları kabul edecek Diğerleriyse atılacak (Niçin?) sualine iyi hazırlanalım (Niçin?) sorusunun karşılığı en iyi şekilde, ihlâsla diyerek verilebilir Yani Allah için konuşmak, Allah için dinlemek, Allah için kazanmak, Allah için vermek…

Sonu ne olacak?
İnsanın hayatındaki freni, ölümü düşünmektir İnsanın dünyadaki felaketi, türlü emellere sahip olmak, doymasını bilmemektir Nefsin özelliği budur Nefs, bana yeter demez Her şeyi yer Onun için Cenab-ı Hak, nefsi heyula isminde bir hayvana benzetiyor Bu hayvanın özelliği de budur, ne yese doymaz

Bir hükümdar, vezirine der ki:
— Ey vezir, üç derdim var, çare bul! Bazen çok sıkılıyorum, bazen çok öfkeleniyorum, bazen de kibirleniyorum, gururlanıyorum, bunlara bir çare bul Öyle bir şey olsun ki, sıkıldığımda, ona bakınca rahatlayayım; kızınca, ona bakıp sakinleşeyim Saltanatımla mağrur olunca da, ona bakıp tevazu sahibi olayım
Vezir der ki:

— Bir yüzük yaptırıp, taşına (Sonu ne olacak?) yazdırın! O hâl zuhur edince, yüzüğe bakın!
Hükümdar yüzüğü yaptırır Saltanatıyla mağrur olunca, o yüzüğe bakar, içinde bulunduğu nimet ve devletin sonu ne olacak diye düşünür (Elbet sonu ölümdür Kıyamette hesabı var Kötüye kullanırsan azabı var!) der, mağrur olmaktan kurtulur
Bir musibet geldiğinde de yüzüğe bakar, (Madem ölüm vardır, üzülmek boşuna!) diyerek rahatlar
Kızdığı zaman, (Sonu ne olacak) yazısını okur, (Sonu ölüm olduktan sonra, kızsam ne çıkar) der, gazabını yatıştırır


Mehmet Ali Demirbaş